Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1239 E. 2020/763 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1239
KARAR NO : 2020/763
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/1617 D. İş Esas – 2019/1651 Karar
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
TALEP: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, borçlu …Tic. Ltd. Şti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile …. San. Tic.Ltd.Şti arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine diğer borçluların müşterek ve müteselsil kefil olarak olarak katıldıklarını, borcun ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının kapatıldığı, kredi borcunun ödenmesi için Gebze …. Noterliğinin 21/11/2019 tarih ve ….yevmiye nolu ihtarnamesi ve ekinde hesap özetinin borçlu ve kefillere İİK’nın 68/b hükmü gereği Genel Kredi sözleşmesinde yazılı adreslere tebliğe çıkartılmasına rağmen ödenmediğini, borcun Borçlu/Kefil …Tic. Ltd. Sti.’nin 28/01/2013 tarihli Genel Kredi Ve Teminat Sözleşmesi uyarınca verilen … – … ve … numaralı üc adet teminat mektubu tazmin bedeli toplamından sorumlu olduğunu, bu borclu/kefil için 443.407.00 TL üzerinden, diğer borçlular için borcun tamamı üzerinden ihtiyati haciz talep ettiklerini, borçluların sözleşme hükümlerini ihlal ederek edimlerini yerine getirmediğini, alacağın kefiller yönünden teminat altına alınmadığını, borçluların mallarını kaçırmakta olduğu yönünde duyum alındığını ileri sürerek, mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde, borçlu ve kefillerin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, masraf ve vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 30/12/2019 tarihli, 2019/1617 D. İş sayılı kararında, ” …talebin kısmen kabulü ile 1, 2, 3, 4 nolu borçlular yönünden, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla tamamı, 5 nolu borçlu …’nin 443.407,00 TL’den sorumlu olmak kaydıyla toplam 986.400,78 TL Alacak yönünden alacağın %15’ine tekabül eden 147.960,11 TL teminat karşılığında İİK.’nın 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlu … Ltd. Şti. vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle;İhtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin müvekkil borçlunun ticaret sicil adresi olan Büyükçekmece Mahkemeleri olduğunu, diğer borçluların yerleşim yeri itibariyle de İstanbul mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığından mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, kefile karşı ihtiyati haciz talebinin ön koşullarının yerine getirilmediğini, bu hususta TBK’nın 586. maddesi gereğince kefillere başvurmak için öncelikle borçluya kat ihtarının sözleşmede bildirilen adresine gönderilmesi gerektiğini, anılan madde gereğince borçlunun ifada gecikmesinin yeterli olmayıp, ifada geciken borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun sonuçsuz kalması gerektiğini, ancak asıl borçluya gönderilen ihtara ve asıl borçluya tebligat yapıldığına ilişkin belge bulunmadığını, bu nedenle kefile karşı takipte bulunma koşulunun da gerçekleşmediğini, ihtiyati haciz talebinin kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin daha önce diğer borçlu ortaklara ait olmasına rağmen yapılan devirler sonucu 27/12/2013 tarihinde müvekkili … tarafından devir alındığını, devir tarihinde şirketin taraf olduğu tüm kredilerin kapatılarak devrin gerçekleştirildiğini, bu nedenle kapatılmayan kredilerden müvekkilinin sorumlu olmadığını, bankanın ortaklık devri ve şirketin yeni ortaklık yapısına vakıf olmasına rağmen aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesinin haksız olduğunu, kefalet sözleşmesinde kefilin yükümlülüğünün açık ve belirlenebilir şekilde gösterilmemesi nedeniyle geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktar ve şartların en azından sözleşme anında belirli veya belirlenebilir olması gerektiğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.İhtiyati haciz isteyen vekili itiraza karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle: İ.İ.K.’nın 257. ve 265. maddesi şartlarına uymayan itirazın reddi gerektiğini, borçlunun kefil olarak sorumlu olduğu kredi hesaplarının kat edilerek alacağın muaccel hale geldiğini, takip ve davanın yetkili mahkemede açıldığını ileri sürerek, itirazın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 17/01/2020 tarihli ek kararında; “…İİK’nın 265. maddesi; ‘Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir…’ şeklindedir. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; yetki yönünden ihtiyati hacze itiraz edilmiştir. İİK’nın 258. maddesinde; ihtiyati hacze İİK’nın 50. maddesine göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı yasanın 50. maddesiyle; ‘Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.’ şeklindeki düzenleme uyarınca ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Talebe dayanak GKS’nin tarafları banka ile kredi borçlusu, tacir olmakla İstanbul Mahkemelerini yetkili kılan aralarındaki yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, anılı GKS’ndeki kefaletine istinaden itiraz eden hakkında sözleşmedeki yetki maddesi nedeniyle İstanbul Mahkemelerinde ihtiyati haciz talebinde bulunulabileceği, yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nun 17. maddesine göre mahkememizin yetkili olduğu, bu nedenle yetki itirazının yerinde olmadığı, itiraz edenin diğer itirazının İİK’nun 265. maddesinde yer alan ihtiyati haczin dayandığı sebepler ve teminat ile ilgili olmadığı, esas yargılamayı yapan mahkemede ileri sürülmesi gereken hususlardan olduğu …” gerekçesiyle ihtiyati hacze itirazın reddine karar vermiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden … Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İİK’nın 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, yaklaşık ispat kuralı gözetilmeyerek verilen ihtiyati haciz kararının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın varlığına yeterli kanaat getirecek belgelerin mahkemeye sunulmadığını, belgelerin ihtiyati hacze itirazın değerlendirileceği mürafaa duruşmasından önce ibraz edildiğini, sözleşmeye ilişkin belgelerin ihtarlara rağmen bankaca müvekkiline verilmemesinden kaynaklı şikayet haklarının saklı tutulduğunu; borcun varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla gönderilen ihtarnameler, ihtiyati haciz talep dilekçesi ve ödeme emri incelendiğinde kefil olduğu iddia edilen müvekkili şirketin borç miktarının açıkça tespit edilemediğini, talep dilekçesinde de müvekkilinin ayrıştırılan borcunun ne şekilde hesaplandığının açıklanamadığını, Banka’nın 2013 yılından bu yana iddia ettiği gibi bir alacağı talep etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, alacaklının, müvekkil müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği TBK’nın 586. maddesine göre kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse dahi alacaklının, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilmesinin koşulunun, asıl borçlunun ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiğini, borçlunun ifada gecikmesinin tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesinin ve bunun da sonuçsuz kalmasının da zorunlu olduğunu, oysa alacaklı tarafından çekilen ihtara ve asıl borçluya tebligatın yapıldığına dair bir belge bulunmadığından kefile karşı ihtiyati haciz talep edebilmenin ön koşulunun gerçekleşmediğini; teminat sözleşmesi niteliğinde olan kefalet sözleşmesinde kefilin edimlerinin belirlenebilir olması gerektiğini, oysa müvekkilinin taleplerine rağmen hangi sözleşme kapsamında ne miktarda borçtan sorumlu olduğunun bildirilmemesi nedeniyle kefilin sorumluluğunun tam olarak bilinmediğini; bankaya borçlu olan şirketle müvekkili şirketin hali hazırda hiç bir bağının bulunmadığının Banka’ca bilinmesine rağmen müvekkili aleyhine ihtiyati haciz isteminin kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin çeşitli devirlerin ardından 27/12/2013 tarihinde tamamiyle … tarafından satın alındığını, devir tarihinde her ne sıfatla olursa olsun şirketin taraf olduğu krediler kapatılarak devir işlemleri gerçekleştirildiğini, devir işlemi sırasında kapatılan krediler uyarınca müvekkilin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, bankanın müşterisi olan müvekkili şirketin devir olgusundan bankanın da haberdar olduğunu, davacı bankanın, müşterisi olan müvekkili şirkete diğer borçluların tarafı olduğu genel kredi sözleşmelerinden bahsedilmemesinin ve olası riskler hakkında müvekkilinin bilgilendirilmemesinin kötü niyetli olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Alacaklı banka ile …. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 28/01/2013 tarihinde düzenlenen 3.000.000,00 TL bedelli GKS bulunduğu, sözleşmeye itiraz eden ….san.Ltd.Şti’nin aynı miktar üzerinden müteselsil kefil olduğu, bankanın 986.400,78 TL borcun ödenmemesi üzerine 21/11/2019 tarihinde hesabı kat ettiği, borçlulara ödeme için 24 saat süre verdiği sabittir. İtiraz eden vekilince itiraz sebepleri arasında ihtiyati haczin yetkisiz mahkemece verildiği ileri sürülmesine rağmen bu husus istinaf nedeni olarak açıkça ileri sürülmemiş ise de itiraz kapsamındaki bu hususun değerlendirilmesinde; taraflar arasında düzenlenen GKS’nin 13/4. maddesinde ihtilaf halinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilmiş olup, tacir olan taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin bağlayıcı olduğu, bu durumda yetki sözleşmesinde belirlenen yerde ihtiyati haciz talep edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.2004 sayılı İİK’nun 257. maddesi gereğince ;”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan Kanun’un 258. maddesinde ise, ihtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği, alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecbur olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, ihtiyati haciz talebiyle birlikte banka ile asıl borçlu arasında düzenlenen ve itiraz edenin müteselsil kefil olarak imzaladığı 28/01/2013 tarihli 3.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin ilgili sayfaları, asıl borçlu ile kefillerin sorumlu olduğu diğer sözleşmenin ilgili parçaları ve kefaletin bulunduğu sayfasının sunulduğu, sözleşmenin tamamının sonradan sunulmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, sunulan belgelerden kredi limiti ile kefaletin geçerli olup olmadığının mahkemece isabetli şekilde değerlendirildiği, sunulan belgelerin İİK’nun 258. maddesi kapsamında alacağın varlığı konusunda yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.Kredi borcunun ödenmemesi üzerine ihtiyati haciz isteyen bankaca hesap kat edilerek Gebze …. Noterliğinin 20/11/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile asıl borçlu ve kefillere ihtar gönderilmiştir. Kat ihtarı asıl borçlunun sözleşmede bulunan Büyükçekmece adresinin yanı sıra üç ayrı adresine de gönderilerek tebliğ edilmiştir. Aynı şekilde kat ihtarı ve hesap özetinin 25/11/2019 tarihinde itiraz eden borçluya da tebliğ edildiği, ihtiyati haciz dilekçesine ekli noterlik belgelerinden anlaşılmakla İİK’nın 68/b maddesinde düzenlenen muacceliyet koşulunun gerçekleştiği anlaşılmıştır. Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 Sayılı TBK’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Bu itibarla, somut olayda hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefillere aynı anda ihtar gönderilip asıl borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından, bu durumda müteselsil kefiller aleyhine takibe girişilebilecektir. Verilen ödeme süresinin kısalığı, ihtiyati haciz talebine engel değildir.Genel kredi sözleşmesinin borçlusu itiraz eden tüzel kişilik olup, borçtan tüzel kişilik sorumludur. Tüzel kişiliğin ortaklık yapısının zaman içinde yaşanan devirler sonucu değişmesi, tüzel kişinin borçtan kurtulması sonucunu doğurmayacağı gibi, itiraz eden kefilin ihtiyati haciz isteyen bankanın müşterisi olması da kefalet borcunun sona ermesi üzerinde etkili değildir. İtiraz eden borçlunun kefaleti ile ilgili, usulüne uygun şekilde düzenlenen kefalet sözleşmesinin imzalanması aşamasındaki bilgilendirme yükümlülüğü dışında, bankanın ayrıca bir aydınlatma yükümlülüğü bulunduğundan da söz edilemez. Dosyada bulunan kefalet sözleşmesinin TBK’nın ilgili hükümlerine göre düzenlendiği, kefilin sorumlu olduğu miktarın açık şekilde yazı ile yazıldığı, kefalet limitinin belirli olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda itiraz edenin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görüşü ile istinaf isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraz eden …Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17/07/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.