Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1237 E. 2020/1343 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1237
KARAR NO : 2020/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2020
NUMARASI : 2015/832E.- 2020/90K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle görevsizlik nedeniyle reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı yanın, davacı şirketin acenteliğini 20.04.2009 tarihinden 24.04.2014 tarihine kadar yürüttüğünü, 25.04.2014 tarihinde bahsi geçen acentelik sözleşmesinin 25.04.2015’e kadar süreceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafın keşide etmiş olduğu Beyoğlu … Noterliğinin … yev. nolu 21.04.2015 tarihli ihtarnamesi gereği acentelik sözleşmesinin sona erdirildiğini ve devir teslim yapıldığını akabinde davalının … kargo firmasının acentelik işlerini yürütmeye başladığını, … firması ile ile davacı şirketin aynı sektörde hizmet verdiğini, davalının davacı şirkette çalışırken edindiği bilgi ve birikimi … Kargo için kullandığını, davalının müşterilere kendisini … acente müdürü gibi göstererek ve aynı şekilde kart bastırarak haksız kazanç sağladığını, Acentelik Sözleşmesi 10/a maddesine aykırı hareket ettiğini, davalının davacı müşterilerinin portföyünü kullanarak müşterilerin … Kargo ile çalışmalarına neden olduğunu , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, üç aylık ciro miktarı olan 350.000 TL cezai şartı davalının ödemesi gerektiğini belirterek, üç aylık ciro miktarı olan 350.000 TL ceza koşulu alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; esasen taraflar arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisine dayandığını, acentelik sözleşmesinin muvazaalı olduğunun tespiti için İş Mahkemesinde dava açılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde dayanmış olduğu sözleşmenin acentelik ilişkisi açısından gerçeği yansıtmadığını, davacının dayandığı sözleşmenin 10.maddesinin (a) bendinde düzenlenmiş Türkiye’yi kapsayan ve genel bir tanımlama ile bir işin hiçbir şekilde ve hiçbir yerde yapılamayacağını belirleyen hükümler içeren sır saklama ve rekabet hükümlerinin geçersiz olduğunu yine bahsi geçen sözleşmede “… davranışın tespiti halinde 3 aylık cirosu kadar cezai şartı …” denildiğini, hükümde de cezanın miktarının hangi kriterlere göre hesap edilebileceği belirli olmadığından bu düzenlemenin de geçersiz olacağını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalının halen bir işte çalışmadığını, ancak eşinin işlerine yardım ettiğini, kargo sektöründen ayrıldığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde İstanbul 10. İş Mahkemesi’nin 2015/1009 Esas sayılı dosyasında da belirtildiği üzere davacı ve davalı arasındaki sözleşmenin muvazaalı olup taraflar arasında hukuki bağımlılık ve işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmesinin acentelik sözleşmesi olarak yorumlanamayacağı, bu nedenle cezai şart alacağı yönünden açılan davaya bakma görevinin İş Mahkemesine ait olduğu, …” gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın, HMK’nın 20.maddesindeki usul çerçevesinde, görevli ve yetkili olan İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; İlgili maddeler doğrultusunda harç ödemesi aranmaksızın istinaf başvurusunun kabul edilmesi gerektiğini, Davaya konu alacak açıkça acentelik ilişkinden kaynaklanmakta olup her iki tarafın tacir olduğu bir uyuşmazlıkta TTK ve yerleşik içtihatlar gereğince pek tabii görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen ve davacı tarafça hukuki nitelendirilmesi acentelik sözleşmesi olarak nitelendirilen sözleşme kapsamında talep edilen ceza koşulu alacağının tahsili davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, dolayısıyla acentelik sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili acentelik ilişkisine dayanmakla görevli mahkemenin tespiti yapılırken davacının iddiasındaki belirlemeler esas alınmalıdır.Kaldı ki dava dilekçesinde talep edilen, rekabet yasağı sözleşmesi kapsamındaki ceza koşulu alacağı olmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.02.2013 Tarih 2012/9-854 Esas- 2013/292 Karar sayılı ilamı gereği hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında ) değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. ( mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi ) gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Yine, acentelik 6012 sayılı TTK’nın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 4. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava olduğu belirtilmiş; aynı Yasa’nın 5. maddesinde ise aksine hüküm bulunmadıkça tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerinin asliye ticaret mahkemesinde görüleceği öngörülmüştür. Bahsi geçen sebeplerle taraflar arasındaki hukuki ilişki ister acentelik sözleşmesine isterse de hizmet sözleşmesine dayansın her halükarda uyuşmazlık ticaret mahkemesi tarafından çözülecektir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik karanın KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.