Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1223 E. 2023/781 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1223
KARAR NO: 2023/781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2019/483 E. – 2019/1217 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Beyoğlu … Noterliğinin 17.09.2013 tarihli …, …, …, … yevmiye numaralı satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmeleri düzenlendiğini, bu kapsamda müvekkili tarafından … Blok 122 (2+1), 123 (1+1), 124 (1+1), 125 (2+1) numaralı dairelere ilişkin 31.01.2017 tarihli … numaralı fatauranın 21.02.2017 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, 1+1 konutlar için KDV hariç 185.593,00 TL bedel üzerinden, 2+1 konutlar için 288. 136,00 TL bedeli üzerinden satılması konusunda anlaşmaya varıldığını, bu bedellerin sözleşme tarihinde geçerli %18 KDV oranı üzerinden ödendiğini, davalı tarafça düzenlenen faturada 1+1 dairelerin KDV hariç 201.112,32 TL, 2+1 dairelerin KDV hariç 313.149,36 TL fiyat üzerinden fatura edildiğini, sözleşme ile fatura arasında oluşan bu farkın 08.09.2016 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan KDV indiriminden kaynaklı oluştuğunun anlaşıldığını, davalı tarafın, Bakanlar Kurulu Kararı gereği yapılan %10’luk KDV indirimini, kendi yararına, müvekkilinin zararına olacak şekilde uyarladığını, oysa ki KDV’nin yüklenicisinin satıcı değil alıcı, yani müvekkili olduğunu, bu nedenle KDV oranında yapılan indirimden, müvekkilinin yararlanması gerektiğini, fazla tahsil edilen tutarın iadesinin istenmesine rağmen iade edilmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki taşınmaz satışı işleminin temelde KDV dahil bedel üzerinden geçerleştirildiğini, KDV oranındaki artış ya da azalışın davacıya olumlu ya da olumsuz etkilemeyeceğini, KDV Kanununun 8.maddesine göre KDV yükümlüsünün mal teslim eden satıcı olduğunu, müvekkilinin davacıya anahtar teslim net ve nihai fiyatı KDV dahil olarak 1+1 daireleri 219.000,00 TL, 2+1 daireleri ise 340.000,00 TL olarak beyan ve ilan ettiğini, davacının fazladan ödeme yapmadığını, sözleşmede kararlaştırılan tek ve nihai bedelin içinde KDV olduğunu, KDV oranı kaç olursa olsun, artsın veya azalsın davacı alıcının davalıdan talep edebileceği bir meblağ bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin 2.2 maddesinin düzenlendiğini, müvekkilinin davacı müşterisinden %8 KDV aldığını ancak kendisinin %18 KDV ödediğini, HMK’nın 268/3 maddesi gereğince dosyanın bir örneğinin Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi dairesi Başkanlığı Mükellefler Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğüne gönderilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üsere davacının ödediği 1.118.000 TL toplam bedelden 7.194,74 TL’lik kısmının beyaz eşya ve % 18’lik KDV’ si olduğu, bu kapsamda beyaz eşya bakımından % 10 oranında KDV indiriminin de mümkün olmadığını, bu bedelin mahsubu gerektiğini savunarak, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; taraflar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin sözleşme ile fatura tarihi arasındaki fiyat farkının 08/09/2016 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan KDV indirimi nedeniyle davacının KDV indiriminden yararlanması gerektiği iddiasıyla fatura iadesine dayalı ihtarname tebliği ile fazla tutarın iadesi için davacı tarafça başlatılan takibe davalı tarafın itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı ile davalı arasında 17/09/2013 tarihinde 4 adet konut alımına ilişkin satış vaadi sözleşmelerinin düzenlendiği, davalı tarafın 17/09/2013 tarihinde davacıdan 4 adet konut satışı için toplam KDV dahil 1.118.000 TL tahsil ettiği, sözleşmelerde yer alan 4 adet konutun KDV hariç bedelleri toplamının 947.458 TL olduğu, aradaki 170.542 TL’nin %18 oranından hesaplanan KDV olduğu, konutların tesliminin yapıldığı ve KDV’nin doğduğu, 19/01/2017 tarihindeki KDV oranının %8 olduğu, satıcı davalının teslim tarihinde düzenlediği faturada %8 KDV oranını uygulayarak faturada 82.281,88 TL KDV hesapladığı, satıcı davalının toplam bedelin değişmemesi için de konutların fiyatlarını artırmış olduğu bu durumun taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine aykırı olduğu, satıcı davalının Bakanlar Kurulu Kararı ile getirilen KDV indirimini kendi lehine kullanarak hasılatına dahil ettiği, davacının satış vaadi sözleşmeleri düzenlendiğinde davalı satıcıya ödediği KDV tutarı olan 170.542 TL’den davalının konutları teslim ettiği tarihteki konutların satış vaadi sözleşmelerindeki KDV hariç konut bedelleri üzerinden hesaplanması gereken KDV’nin 75.796,64 TL olduğu, dolayısıyla satıcı davalının alıcı davacıdan almış olduğu fazla KDV’nin 94.745,36 TL hesaplanarak davacı alıcıya iade edilmesi gerektiği hükme elverişli 10/04/2018 tarihli inşaat ve mali bilirkişi raporundan anlaşılmakla davanın kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında ki takibin 94.745,36 TL üzerinden devamına, 94.745,36 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesap edilen %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 18.949,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 94.745,36 TL üzerinden devamına, 94.745,36 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, %20 icra inkar tazminatı olan 18.949,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece kesinleşmiş emsal BAM kararları dikkate alınmaksızın karar verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesinin 2018/421 E., 2019/1855 K.sayılı kararı ile 7.Hukuk Dairesinin 30.05.2019 tarihli kararının gerekçesinde sözleşmenin 2.2 maddesine dikkat çekildiğini, kararda KDV oranının artması halinde külfetin tüketiciye yansıtılmayacağı, müvekkili şirketçe yüklenileceğinin belirtildiğini, sözleşmenin hiç bir yerinde KDV hariç satış bedeli şeklinde bir ifade bulunmadığını, KDV’nin satıcı müvekkili tarafından sözleşme ile üstlenildiğini, alıcıya KDV yüklenmediğini, 30 nolu Damga Vergisi Genel Tebliğinin ”KDV hariç satış bedeli” kavramının açıkça anlatıldığını, sözleşmedeki KDV hariç satış tutarı ibaresine amacını aşan ve aykırı surette anlam yüklenmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin sözleşmelerde ve sözleşme öncesi reklam, broşürlerde de KDV’nin müvekkilince üstleneceğinin belirtildiğini, sözleşmelerde de KDV dahil bedelin belirtildiğini, dava konusu ile aynı nitelikteki bir davada Bakırköy 6.Tüketici Mahkemesinin 2017/1636 Esas sayılı dosyası ile Bakırköy 3.Tüketici Mahkemesinin 2018/627 Esas sayılı dosyalarında alınan bilirkişi raporlarının da savunmalarını destekler nitelikte olduğunu, KDV Kanununun 8.maddesine göre KDV yükümlüsünün mal teslim eden satıcı olduğunu, YHGK’nın 2004/531 Karar sayılı kararında ”Görüldüğü üzere, satış sözleşmeleri bakımından vergi yükümlülüğü, devlet ile satıcı arasındaki bir ilişkiyi ifade etmektedir. Devlet, oluşturduğu vergi sisteminde, vergiyi doğuran satış ilişkisi çerçevesinde kendisine Katma Değer Vergisi ödenmesini satıcıya ait bir yükümlülük olarak düzenlemiştir.Satıcının, devlete ödenecek Katma Değer Vergisi’ni satış bedeline dâhil olarak mı, yoksa ondan ayrı bir şekilde mi tahsil edeceği, kural olarak yasal düzenlemelerin konusu değildir; alıcı ve satıcı arasındaki bir iç ilişki olarak, onların tasarrufuna bırakılmıştır.” denildiğini, müvekkilinin de ikinci yolu seçerek KDV tutarını hiç hesaba katmayarak bu külfeti bizzat üstlendiğini, sattığı malın bedelinden yani kazancından KDV tutarı kadar azaltmak yoluna gittiğini, buna göre satıcı davalının sözleşme ile alıcıdan KDV adı altında bir tahsilat yapmadığını, sadece konut bedelini tahsil ettiğini, bu bedele oranı ne olursa olsun KDV’yi dahil ettiğini, Tüketici Hukuku Enstitüsü tarafından hazırlanan raporunda benzer yönde olduğunu, Bakanlar Kurulu Kararının amacının satışları arttırarak piyasayı canlandırmak olduğunu, geçmişe uygulanacağına dair bir hüküm bulunmadığını, dava konusu işlemin bu Kararın kapsamı dışında olduğunu, icra inkar tazminatı şartlarının da oluşmadığını, u nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 17.09.2013 tarihli sözleşmeler ile 4 adet bağımsız bölümün davalı tarafından davacıya satışının kararlaştırıldığı, 2+1 dairelerin satış bedelinin KDV dahil 340.000,00’er TL, 1+1 dairelerin satış bedelinin KDV dahil 219.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, KDV hariç olarak da, 1+1 dairelerin 185.593,00’er TL, 2+1 dairelerin ise 288.136,00 TL olarak belirlendiği, davalı tarafın bu satış bedeline ilişkin 31.01.2017 tarihli ve 248306 sayılı fatura düzenlediği, faturada dört dairenin satış bedelininin 1.028.523,36 TL, KDV bedelini ise %8 oranından hesaplanıp 82.281,88 TL olarak gösterildiği, toplam fatura bedelinin 1.110.805,24 TL olduğu, davalının davacıdan 1.118.000,00 TL tahsil ettiği, bunun içinde dört dairenin toplam KDV’si olan 170.542,44 TL’nin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esaslı sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 15.03.2017 tarihinde, 94.745,36 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, işlemiş faiz talebi bulunmadığı, ödeme emrinin borçluya 20.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresi içerisinde borca itiraz edildiği, takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı görülmüştür. Davacı taraf, 08.09.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile konut satışlarında KDV oranının % 18’den % 8’e düşürüldüğünü, bu nedenle davalının her bir taşınmazın değeri olan 185.593,00 TL ile 288.136,00 TL üzerinden %8 KDV tahakkuku gerektiğini ileri sürerek bunun iadesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeler ile 2+1 dairelerin satış bedelinin KDV dahil 340.000,00’er TL, 1+1 dairelerin satış bedeli KDV dahil 219.000,00’er TL olarak belirtilmiş, sözleşmelerde 185.593,00 TL ile 288.136,00 TL’er TL ise KDV’siz satış bedeli olarak belirtilmiştir. Buna göre tarafların KDV’siz satış bedelleri ve %18 KDV’de anlaştıkları hususu sabittir. Taraflar arasındaki sözleşmeye konu dairelerin Nurolpark Konut Teslim Tutanağı başlıklı belge ile davacı tarafa teslim edildiği ve altının teslim alan olarak 19.01.2017 tarihinde davacı tarafından imzalandığı görülmektedir. 08.09.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 08.09.2016-31.03.2017 tarihleri arasında yapılan konut teslimleri için KDV oranı %18’den %8’e düşürülmüştür. Davalı davacıya konutu 19.01.2017 tarihinde teslim ettiği gibi davalı taraf satış bedeline ilişkin düzenlediği faturada da bu Bakanlar Kurul Kararına göre KDV oranını %8 göstermiştir. Yani %8 KDV oranı davalının kabulündedir. Ancak davalı faturayı düzenlerken sözleşmede belirlenen taşınmaz satış bedeli olan ayrı ayrı 185.593,00 TL ve 288.136,00 TL’ler yerine bunları daha fazla gösterip bu miktar üzerinden %8 KDV hesabı yapmış ve fatura düzenlemiştir. Yani davalı taraf toplam 1.023.254,64 TL’lik fatura düzenlemesi gerekirken 1.110.805,24 TL fatura düzenlemiştir. KDV’nin Devlet’e intikalinde aracı konumunda olan davalı satıcının davacı alıcıdan fazladan tahsil etmiş olduğu ve işbu davaya konu olan KDV tutarını Maliyeye ödediğine dair dosyada herhangi bir delile rastlanılmamıştır. Bu bilgilere göre davalının %8 KDV oranını kabul etmekle birlikte sözleşmede belirlenen satış bedeline aykırı ve fazla satış bedeli göstererek hesaplama yapmış olması sebebiyle davacının fazladan ödediği bedelin iadesini talep etmekte haklı olduğu anlaşılmış olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Öte yadan, dava konusu alacak likit nitelikte olduğundan davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi de yerinde olmuş aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. .Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 4.854,00 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.