Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1214 E. 2023/438 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1214
KARAR NO: 2023/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2017/187 E. – 2019/1031 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 2016 yılının Mart ayından itibaren akdi ilişki mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin yemek hizmeti almasına aracılık ettiğini, davalı şirkete … yemek firması tarafından yemek tedarik edildiğini, … yemek firması tarafından yemeklerin davalıya teslim edildiğini, müvekkilin bu yemek hizmetinde her iki firma arasında aracılık yaptığını, müvekkili aracılığı ile … yemek firması tarafından yemek tedarik edilip götürülmesi hizmetinin 2016 yılının Haziran ve Temmuz aylarında da devam ettiğini, faturaların elden teslim edildiğini, davalının bu hizmet bedellerini ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin Haziran ve Temmuz aylarında kesilen altı adet fatura ve cari hesap ekstresine dayalı olarak alacağı bulunduğunu, bunun tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davalı müvekkilince davacıdan yemek alındığını ancak aldığı tüm yemeklerin bedelini ödediğini, ilişkin cari hesap şeklinde işlediğini, tüm ödemelerin yapıldığını, davacının takibe konu ettiği takibe konu faturalar nedeniyle ise müvekkili tarafından herhangi bir şekilde davacıdan yemek alınmadığını, davacıdan alınan tüm yemeklerin bedelinin ödendiğini, ilişki bittikten sonra davacı tarafından mal ve hizmet almaksızın kesilen davaya konu faturaların davacıya iade dildiğini, sevk irsaliyelerinin de imzalanmadığını savunarak, davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 25/01/2017 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 27/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği davalının 01/02/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacının; borçlu tarafından yapılan itirazların davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür. Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur. Dosyamız Mali Müşavir bilirkişisine tevdii edilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacı vekili tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayıl dosyasıyla 25/01/2017 tarihinde altı adet faturaya ve cari hesaba dayanarak davalı borçlu aleyhinde başlatılan icra takibinde 9.188,98 TL asıl alacak, 482,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.671,50 TL’nın ödenmesini talep ettiği, 2)Davacı ticari defter kayıtlarına göre, davacının 31/12/2016 tarihi itibariyle davalıdan 9.188,98 TL alacaklı durumda bulunduğu,Davalı ticari defter kayıtlarına göre, davalının 31/12/2016 tarihi itibariyle davacıya 29,22 TL borçlu durumda bulunduğu, Taraflar arasındaki ihtilafın altı adet faturadan kaynaklandığı, faturaların dayanağı sevk irsaliyelerinde teslim alan bölümünde sadece bir imza bulunduğu, bu imzaların davalı yetkilisine veya çalışan personellerine ait olup olmadığının belirlenmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, tanık beyanları ve sevk irsaliyesi içeriği ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği hususunda nihai kararın Sayın Mahkemenin takdirinde olacağı, İhtilaf konusu altı adet fatura içeriği ürünlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiği yönünde Sayın Mahkemece karar verilmesi durumunda, davacının 31/12/2016 tarihi itibariyle davalıdan 9.188,98 TL alacaklı durumda olacağı, aksi yönde Sayın Mahkemece karar verilmesi durumunda ise, davacının 31/12/2016 tarihi itibariyle davalıdan 29,22 TL alacaklı durumda olacağı yönünde mütalaa etmiştir. Dava dışı … Firmasının ticari defterleri incelenmesi amacı ile ek rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişiye verilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben hazırlamış oldukları ek raporunda özetle: Dava dışı şirket tarafından ibraz edilmekle incelenen ticari defter kayıtlarına göre, dava dışı şirket ile davacı şirket arasındaki borç alacak ilişkisinin 28/02/2016 tarihinde başladığı, dava dışı şirketin 31/12/2016 tarihi itibari ile davacı şirketten 23.699,30 TL alacaklı durumda bulunduğu yönünde mütalaa etmiştir.Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; uyuşmazlık davacı tarafından davalı tarafın şantiyesine Haziran ve Temmuz ayında yemek hizmeti verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır. Fatura tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli değildir. Faturaya konu yemeklerin teslim edildiği hususu davacı tarafça ispatlanmalıdır. Her ne kadar davacı tarafça fotokopiden ibaret sevk irsaliyeleri ibraz edilmiş ise de; davalı tarafça sevk irsaliyeleri üzerindeki imzanın kendilerine ait olmadığı beyan edilmiş olup; sevk irsaliyelerinin teslim eden ve teslim alan kısımlarında isim yer almadığı, salt imza olduğu, fotokopiden ibaret sevk irsaliyeleri üzerinde basitçe yapılan kontrolde teslim eden- teslim alan kısımlarındaki imzaların her ay birbiri ile farklı olduğu anlaşılmış olup; davalı tarafın davacı ile aralarında Haziran ve Temmuz ayında ticari ilişkiyi kabul etmemesi ve fotokopiden ibaret sevk irsaliyesi üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmesi karşısında davacı taraf malların teslim edildiğini ispat edememiştir. Dava değeri gözetilerek HMK 200. Maddesi gereğince faturaya konu hizmetin ifası tanık delili ile ispatlanamayacağından tanık beyanları hükme esas alınmamıştır. Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığından; 01.10.2019 tarihli celsede davacı vekiline yemin hususunda kesin süre verildiği ve 2 numaralı ara kararda ihtarat yapıldığı halde yemin metnini hazırlamadığı, bu nedenle yemin deliline dayanmakta vazgeçmiş sayıldığı anlaşılmış olup; davacı taraf alım satım ilişkisini ve bu bağlamda usulüne uygun mal teslimini ispat edemediğinden, fatura tek başına ticari ilişkinin varlığına delil olamayacağından ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de faturaya dayanarak yaptığı icra takibinde kötü niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir. …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında, sadece faturanın yemek teslimi hususunda delil olmadığını ve sevk irsaliyelerindeki imzaların kime ait olduğunun belirlenemediğinden davanın reddine karar verildiğinin belirtildiğini, oysaki eldeki davada hem müvekkilinin davalıya kestiği faturalar ve müvekkilinin ticari defterleri, hem dava dışı … firmasının anılan ticari iş nedeniyle müvekkiline kestiği faturalar ve bu dava dışı firmanın ticari defterleri, hem tanık beyanları vs tüm deliller hem de aşamalardaki beyanlarına ve davaya ışık tutmakta olduğunu, dava dışı … firmasının davalı … ile alakalı kesmiş olduğu faturaların dava dosyasında mevcut olduğunu, bu faturalarda kesilen faturanın içeriğinde Asdora ile alakalı olduğunun yazılı olduğunu, dava konusu faturalar ile sevk irsaliyeleri sunulduğu gibi dava konusu dışında olan yine taraflar arasındaki bu yemek ticari ilişkisi nedeniyle düzenlenen emsal olması açısından da bir önceki aylardan fatura ve sevk irsaliyelerinin sunulduğunu, önceki ayların fatura ve sevk irsaliyelerine ve irsaliyelerdeki imzalara itiraz etmeyen davalının, sadece dava konusu fatura ve sevk irsaliyelerine ve irsaliyelerdeki imzalara itiraz ettiğini, davalı tarafın, aldığı bir hizmeti “almadım” diyerek kötü niyetle hareket ettiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma dair faturalı açık hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vâki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.671,50 TL alacak yönünden 24.01.2017 tarihinde icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak 6 adet faturanın ve cari hesap bakiyesinin gösterildiği, ödeme emrinin 27.01.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 01.02.2017 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda davacıya, dava dışı … firmasından sabah, öğlen ve akşam yemeği tedarikinde aracılık ettiğini, bu kapsamda takip konusu 6 adet ve toplam 9.159,76 TL’lik fatura düzenlendiğini, yemeklerin davalıya teslim edilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise davalıdan yemek hizmeti aldığını ancak bedelini ödediğini, takip dayanağı faturalar nedeniyle herhangi bir şekilde davacıdan yemek alınmadığını savunmuştur. Davacı tarafından düzenlenen ve dosyaya sunulan takip konusu faturalarda herhangi bir imza bulunmadığı, sevk irsaliyelerinde ise imza bulunduğu, ancak imza yanında isim belirtilmediği ve dolayısıyla kim tarafından imzalandığının anlaşılamadığı görülmektedir.Mahkemece taraf defterleri ile dava dışı … yemek firmasının ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın bilirkişi tevdi edildiği, düzenlenen bilirkişi raporlarında; taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının defterlerinde kayıtlı olan 6 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, sevk irsaliyelerindeki imzaların kime ait olduğunun belirlenemediği kanaati bildirilmiştir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura ise tek başına alacağın varlığına delil olmaz. Bu nedenle fatura konusu alacağını ispat külfeti davacıya aittir. Davacının kestiği faturalara konu malları teslim ettiğine dair herhangi bir delil sunamadığı görülmektedir. Davacı tarafından sunulan sevk irsaliyelerinde isim belirtilmeden imzalar bulunduğu, bu nedenle imzaların davalı şirket yetkilisi veya personeline ait olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Faturalara konu malların teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK’nın 6 ve HMK’nın 190, 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. Dosyaya ibraz edilen sevk irsaliyeleri malın teslim edildiğini göstermeyeceği gibi bu konuda tanık da dinletilemez. Davacı yasal delillerle teslim olgusunu ispat etmelidir. Dava dosyasında yer alan irsaliyeli faturada teslim eden ve alan kısmında imzalar olmakla birlikte imzaların kime ait olduğu anlaşılamamaktadır. Davacı teslime ilişkin başkaca bir belge sunamamıştır.Davacı tarafça daha önce bedeli ödenen faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri örnek olarak sunulmuş ise de dava ve takip konusu malların teslimine ilişkin bir belge olmadığından dikkate alınması mümkün değildir. Öte yandan, dava dışı … firmasınca davacıya kesilen faturaların tarihleri ile davacının davalıya kestiği fatura tarihlerinin uyuştuğu da istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, bu husus dava dışı firma tarafından davacıya kesilen faturalara konu yemeklerin davacı tarafından davalıya teslim edildiğine delil olamayacağından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.