Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1205 E. 2023/971 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1205
KARAR NO: 2023/971
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2016/1098 E. – 2019/1251 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili şirketten altı adet kamyon satın aldığını, işbu altı adet kamyonun davalı tarafından, …bank AŞ Bayrampaşa Merkez Ticari Şubesinden 463.500 Euro kredi kullanılarak alındığını, söz konusu kredi şartının ise, müvekkili şirketin dava dışı bankaya “Satıcı Bayii Garanti Taahhüdü” vermesi olduğunu, bu taahhüde göre, 30 gün içinde kredi verilen kamyonların üzerine banka lehine rehin tesisi sağlanmadığı takdirde, müvekkili şirketin, davalının bankadan kullanmış olduğu kredi bedelini nakten ve defaten bankaya ödemekle yükümlü olduğunu, davalı yanca satın alınan kamyonların üzerlerine damper monte edilmek üzere davalı tarafından gelen talimatla, dava dışı …’e 01.01.2016 tarihinde kamyonların teslim edildiğini, ancak damper montajının bir aylık süreyi geçmesine rağmen bu sürede damper monte edilmediğini, damper monte edilmeden ruhsatın kanunen çıkartılamadığını, bu sebeple müvekkilinin dava dışı bankaya karşı sorumluluğunun doğduğunu, davalının kredi taksitlerini de ödememeye başladığını, bunun üzerine dava dışı bankanın müvekkili şirkete ihtarname keşide ettiğini, müvekkilinin banka icra ve haciz tehdidi altında kalmamak ve kredibilitesinin zedelenmemesi adına söz konusu tutarı bankaya ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkili şirketin bu tutarın halefi haline geldiğini, davalının ise bedelini ödemediği malları teslim etmediğini ve faturaların kendisine teslim edilmediği bahsiyle Bakırköy …Noterliği’nin 06.05.2016 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesini müvekkili şirkete keşide ettiğini, işbu ihtarnameye karşı Beyoğlu … Noterliğinin 17.05.2016 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, davalının hali hazırda malların bedelini ödemediğini ve bir ödeme planı sunmadığını, üstelik davalının kamyonların kendilerine ait olduğu bahsiyle İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 Esas sayılı dosyası ile temeli olmayan ve kanuna aykırılık teşkil eden bir talepte bulunarak araçların ruhsatlarının çıkarılacağı iddiası ile araç faturalarını talep ettiğini, fakat davalının talebinin TBK 97. maddesine göre bir anlam ifade etmediğini, satış işleminin gerçekleştiği sırada davalı şirketin mali durumunun iflas erteleme talep edecek durumda olduğunun müvekkili şirketten gizlediğini ve böylelikle hile ile bu sözleşmenin kurulmasını sağlamış olduğunu, müvekkili şirkete gönderilen ihtarnameden anlaşıldığı kadarı ile davalının İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 Esas sayılı dosyası ile iflâs erteleme talebinde bulunduğunu ve 23.02.2016 tarihinde ihtiyati tedbir kararı aldığını, müvekkili şirketin davalının mali kriz içerisinde olduğunu bilmesi halinde imzalamayacağı bir sözleşmeyi müvekkili şirkete imzalattığını, TBK’nın aldatmayı düzenleyen 36. maddesine göre taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeye bağlı kalmayacağını, buna ilâveten TBK’nın 98. maddesine gör; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ya da hakkında haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebi ile hakkı tehlikeye düşen tarafın uygun bir zaman içinde istediği güvence verilmez ise sözleşmeden dönebileceğinin düzenlendiğini, özetle müvekkili şirketin 6 adet kamyon satışından dolayı davalıdan 463.500 Euro alacaklı olduğunu, söz konusu kamyonların teslim edilmiş olmasına rağmen malların bedelinin ödenmediğini, malların bedeli ödenmediği için sözleşmenin Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen ihtarname uyarınca feshedildiğini, buna rağmen davalı tarafın malları iade etmediğini ve faturaları talep ettiğini, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/225 esas sayılı dosyasına söz konusu kamyonları iade için talepte bulunulduğunu, davalı şirketin kayyumunun 03.08.2016 tarihinde, 2016/225 Esas sayılı dosyasında davalı olan …’ın müvekkili şirkete borçlu olduğunu, kamyonların bedelini ödemediğini ve haksız olarak zenginleşmiş olduğu hususunu tespit ettiğini, bu tespitten sonra dahi, davalı şirketin müvekkili şirkete başvurmadığını ve ödeme planı sunmadığını, protokol yapılması için teklifte bulunmadığını, teminat da önermediğini, davalı şirketin iyi niyetinin olmadığını ve kötü niyet taşıdığını böylelikle ispat etmiş olduğunu, davalı yanın iflas erteleme talebi ile mahkemeye başvurup almış olduğu ihtiyati tedbir uyarınca, müvekkili şirketin alacak hakkının tehlikeye düşmüş olduğunu, diğer bir deyişle, yapılacak protokolün dahi müvekkili şirketin alacağını garanti edecek bir vasfa sahip olmadığını, tedbir kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek, öncelikle kamyonların davalıdan alınarak müvekkiline teslimine, bu olmaz ise müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan 435.500 Euro’nun faizi ile birlikte tahsiline, kamyonlardaki hasar ve zararların tespit ve tahsiline, kamyonların ikinci el vasfına dönüşmüş olduğundan dolayı değer kaybının tespit ve tahsiline, müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesinden dolayı 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, dava dışı bankaya ödenen miktarın müvekkilinin uhdesinden haksız olarak çıkmasından kaynaklanan zarar ve ziyanların tespit ve tahsiline, talep edilen miktarların 25.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek (TL için ticari avans faizi, Euro için en yüksek banka mevduat faizi) faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle;davacı iddialarının tamamen çelişkilerle dolu olduğunu, davacı yanın davaya konu taşınır satış sözleşmesini dosyaya sunmadığını, buna ilişkin beyanlarını saklı tuttuklarını, davacı şirket ile 29.12.2015 tarihinde 6 adet kamyonun alımı konusunda anlaştıklarını, söz konusu taşınır satış sözleşmesi ile davacı tarafın müvekkiline karşı dava konusu kamyonları devir borcu altına girerken, müvekkilinin de işbu kamyonların bedellerini ödeme borcu altına girdiğini, müvekkili şirketin … bank AŞ Bayrampaşa Ticari Merkez Şubesi’nden çekmiş olduğu kredi ile davacıya ait olan 6 adet kamyonun bedelini ödeme borcunu ifa ettiğini, davacı şirketin 29.12.2015 tarihli faturaları müvekkiline gönderdiğini, söz konusu faturaların ticari defterlere kaydedildiğini, ancak bu faturaların davacı yanca hileli bir şekilde ruhsat çıkarma bahanesiyle muhasebeciden alındığını, ancak ruhsatların çıkarılmadığını, davacı yanın müvekkili şirketten talep edebileceği bir alacağının olmadığını, satış bedelinin … banktan kullanılan kredi ile davacıya ödendiğini, yani davacının satış bedelini tam ve eksiksiz olarak aldığını, müvekkili şirketin kullandığı kredi borcuna karşılık olarak 2016 Ocak ve Şubat ayında iki taksiti ödediğini, müvekkili şirketin iflas erteleme talebinde bulunmasının mali sıkıntılardan kaynakladığını, müvekkilinin her ticari ilişki içinde olduğu firmalara mali durumu hakkında bilgi vermek zorunda olmadığını, bu nedenle müvekkilinin davacı yanı aldatmasının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu ayrıntılı raporunda; davacı yanın ticari defterlerine göre; davacının davalıdan 28/03/2016 tarihi itibariyle 1.488.113,10 TL alacaklı göründüğü, davalı yanın ticari defterlerine göre; davalının davacıya 1.729.250,33 TL borçlu göründüğü, 6 adet dava konusu kamyonun değer kaybı bedelinin 152.770,94 TL olduğu, davalı şirketin kaydi olarak borca batıklık içinde olmadığı, ancak davalı şirketin 2015 yılında rayicen borca batık olduğu, davaya konu araç alımlarını da borca batık halde yaptığı sonuç ve kanaat beyanı ile mütalaada bulunmuşlardır. Taraflar arasında davacı şirketin davalı şirkete 6 adet kamyon sattığı konusunda ihtilafın bulunmadığı, Uyuşmazlığın ön incelemede;1-Sözleşmeye göre satılan bu araçların bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediği,2-Ödenmiş ise sözleşmeye ve taraflar arasındaki ihtilaf konularına göre tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı, 3-Davaya konu kamyonların davalı yana satılması ve tesliminden sonra davalıdan iadesinin istenip istenemeyeceği, gerek varsa hasar durumları, gerekse ikinci el vasıtaya dönüşmüş olmaları nedeniyle değer kaybının tespit ve tahsili koşullarının oluşup oluşmadığı, 4-Davacı yanın araç bedellerini bankaya geri ödeyip ödemediği, ödemişse ticari itibarinın zedelenip zedelenmediği , buna bağlı olarak manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının ,5-Ayrıca davacı yanca araç bedelleri bankaya ödenmiş ise davacı şirketin bu ödemelerine bağlı zarar ve ziyanlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı, davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği noktalarından oluştuğu belirlendiği, Yapılan yargılama sonucu toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden; Davacı tarafça davalıya Mercedes Benz marka 6 adet kamyonun 29/12/2015 tarihinde satışının yapıldığı, toplam bedelin 1.527.709,38 TL olduğu, bu satış bedelinin davalı tarafça … bank AŞ.’nin Bayrampaşa Ticari Merkez Şubesi’nden çekilen kredi ile ödendiği, ancak bu krediye davacının Satıcı Bayi Garanti Taahhüdü verdiği, bu garanti taahhüdü kapsamında davalının kredi borcunu ödememesi nedeniyle davacı tarafından dava dışı bankaya 28/03 2016 tarihinde 463.500,00 Euro ödemede bulunduğu görülmektedir. Davalı, davacıdan altı adet kamyon satın almış, satış bedelini …bank A.Ş.’den davacı satıcının bayi garanti taahhüdü kapsamında kullandığı kredi ile ödemiş, ancak bu kredi taksitlerini ise ödememiş olduğundan dolayı, kamyonların satış bedeli için davalının davadışı banka ile yaptığı kredi sözleşmesine davacı satıcı, satıcı bayi garanti taahhüdü verdiği ve bu taahhüt ile “satışı yapılan kamyonlar üzerine otuz gün içerisinde dava dışı banka lehine rehin hakkı tesisi gerçekleştirilmediği taktirde davalının kullandığı kredi, davacı tarafından ödenecektir” hükmüne istinaden davacı tarafından ödenmiş bulunmaktadır. Yukarıda özetlenen bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere davacı tarafça satıcı bayii garanti taahhüdü kapsamında dava dışı bankaya 463.500 Euro olarak davalının kredi borcunu ödediği, garanti taahhüdü kapsamında bu bedeli davalıdan, davalının yapılan bu ödeme tutarınca davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğinden davacının ödediği bu bedeli sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep hakkı bulunduğu, ancak davalının 435.500 Euro bedeli talep ettiği görüldüğünden bu bedelin karşılığı olan ve davacı defterlerinde davalıdan alacağı olarak görülen 1.488.113,10 TL yönünden davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı her ne kadar öncelikle davalıya sattığı kamyonların kendisine iadesini talep etmiş ise de; davalı satın aldığı kamyonların bedelini davacıya, davadışı bankadan almış olduğu kredi ile nakten ve peşin olarak ödemiş olup, kamyonları teslim alarak zilyetliğini ele geçirdiği, taşınır mülkiyeti zilyetliğin devir ve teslimi ile elde edildiği, tarafların kamyonların satışı üzerine yaptıkları sözleşme uyarınca davalının dava dışı bankadan aldığı kredi ile bedelini ödediği, davacının da kamyonları bu satım sözleşmesi karşılığında davalıya devir ve teslim ederek mülkiyetini davalı uhdesine geçirdiği, kamyonların iadesinin ancak bu sözleşmenin bozulması nedeniyle söz konusu olabileceği, davacının garanti taahhüdü kapsamında bu durum söz konusu olmadığından kamyonların iadesi, var ise hasar ve değer kaybı hallerinden kaynaklı aynen iade ve tazmin taleplerinin yerinde olmadığı, yine davacının yapmış olduğu ödemesinin garanti yükümlülüğünden kaynaklanıp, bankaya karşı kredi geri ödeme yükümlülüğünün davalıya ait olması, davacının ise ödenmeme halini teminat altına aldığından davacının gerçekleşen bu durum nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürmesinin mümkün olmadığından tüm bu taleplerin reddine karar verilmiştir.Davacı yine bankaya garanti taahhüdü kapsamında davalının kredi borcunu ifada temerrüdü nedeniyle yapmak zorunda kaldığı bu ödeme nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek tazminini talep etmiş ise de; davacının yaptığı bu ödemenin davacıya iadesine talebi üzerine faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiş olup, davacının bu kez vaki bu ödeme nedeniyle uğradığını iddia ettiği zarar kalemi ise munzam zarar mahiyetinde olup, faizi aşan şekilde ne tür zarara uğradığını açıkça iddia ve ispat edemediğinden bu yöndeki talebinin de reddine karar verilmiş olup, tüm bu değerlendirmeler sonucu aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.488.113,10 TL alacağın 21/05/2016 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu satışa konu kamyonların davacıya iadesi, kamyonlarda meydana gelen zararlar ile değer kaybına ilişkin talepler yönünden davanın reddine, manevi tazminat davasının reddine, bankaya yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan zarara ilişkin talebin uğranıldığı iddia olunan zararların faiz talebi içinde olduğundan bu talep konusunda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın terditli taleplerler içerdiğini, ilk derece mahkemesi tarafından, öncelikli talep olan “kamyonların tarafımıza iadesi ve değer kaybının tarafımıza ödenmesi” şeklindeki taleplerin reddinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, terditli taleplerinin öncelikli olarak dava konusu 6 adet kamyonun davalı tarafından iade edilmesine karar verilmesi ve iadesine karar verilecek kamyonların müvekkili şirket açısından ikinci el vasfına dönüşmüş olduğundan değer kaybının tespit edilmesi, 25.03.2016 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi, bu talebin kabul edilmemesi halinde davalı yanın dava dışı bankaya kredi borcunu ödememesi, müvekkili şirketin ise kredi sözleşmesine “Satıcı Bayii Garanti Taahhüdü” vermiş olması sebebiyle söz konusu kredi borcunu davalı adına 463.500,00 Euro olarak ödemiş olması sebebiyle bu bedelin 25.03.2016 tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi olduğunu, müvekkilinin Beyoğlu … Noterliğinin 17.05.2016 tarihli ihtarnamesini keşide ederek, davalıyla olan sözleşmesinden döndüğünü, 6 adet kamyonun iadesini talep ettiğini, aksi takdirde 463.500,00 Euro’nun ödenmesi istediğini, davalı tarafından kamyonlar iade edilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, bu sebeple kamyonların iadesine karar verilmesi gerektiğini, bu kararla birlikte bilirkişi raporuyla birlikte hesaplanan kamyonların yıpranma paylarının da ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, sebepsiz zenginleşmede sebepsiz zenginleşen tarafın, zenginleştiği şeyi zarara uğrayan tarafa “aynen”, “zenginleştiği şey ölçüsünde” iade etmekle yükümlü olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından 463.500,00 Euro’nun iadesine karar verilmesi gerekirken 1.488.113,10 TL’nin iadesine karar verilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere müvekkili şirketin, davalının … banktan çekmiş olduğu krediye “satıcı bayii garanti taahhüdü” vermiş olması sebebiyle ve davalının da bu kredi borcunu ödememesi sebebiyle 28.03.2016 tarihinde … banka 463.500,00 Euro geri ödediğini, ödemenin 463.500,00 Euro olarak yapıldığını, dosyaya sunulan delillerden, …banktan celp edilen kayıtlardan, bilirkişi raporundaki tespitten bunun anlaşıldığını, hatta mahkemece davalının 463.500,00 Euro sebepsiz zenginleştiği belirtilmesine rağmen müvekkili şirketin, ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten 1.488.113,10 TL alacaklı göründüğünden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, TBK’nın 77/1 maddesinde sebepsiz zenginleşmenin ”Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.” olarak tanımlandığını, müvekkil şirket tarafından “satıcı bayii garanti taahhüdü” verilmiş, böylece müvekkil şirketin de bu kredinin garantörü duruma geldiğini, bu taahhüde göre 30 gün içinde kredi verilen kamyonların üzerine banka lehine rehin tesisi sağlanmadığı takdirde, müvekkil şirket davalının bankadan kullanmış olduğu kredi bedelini nakden ve defaten bankaya ödemekle yükümlü olduğunu, davalının 1 aylık süre içinde kamyonlar üzerine damper monte ettirmediğinden, davalı tarafından araç ruhsatları çıkartılmadığını, plakaları alınamadığını ve kredi sözleşmesinin şartı olan kamyonlar üzerinde banka lehine rehin kurulamadığını, bunun unun üzerine banka da davalının kredisini geri çağırmış ve müvekkili şirkete de ihtar göndererek 463.500,00 Euro’nun geri ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin, bankalar nezdindeki kredibilitesinin zarar görmemesi için söz konusu 463.500,00 Euro’yu 28.03.2016 tarihinde bankaya ödediğini, yargı kararlarıyla da belirtildiği üzere haklı bir sebep olmaksızın zenginleşmeye dayanan para ile iade taleplerinde zenginleşmenin kapsamı belirlenirken, enflasyon ve diğer objektif nedenler gözetilerek, haksız zenginleşmeye neden olan paranın o tarihteki alım gücü değil, iade tarihindeki alım gücü korunacak şekilde değerlendirme yapılması gerektiğini, çünkü sebepsiz zenginleşmenin asıl fonksiyonunun adaleti denkleştirmek olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.03.2016 tarihli ve 2015 / 6478 Esas, 2016 / 4224 Karar sayılı ilâmında da ”…Haklı bir sebep olmaksızın başkası zararına mal edinen kimse onu iade ile yükümlüdür… Davacının, davalıya 10.000,00 Euro ödediği konusunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamakta olup davalının 10.000,00 Euro’yu davacıya iade etmesi gerekir…” denildiğini, ilk derece mahkemesinin kararının taleple bağlılık ilkesine de aykırı olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 05.12.2012 tarihli ve 2012/20152 Esas, 2012/25033 Karar sayılı ilâmında bu hususun “…Somut olayda; toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre davalının 5.400 Euro bedeli aldığı yönünde bir uyuşmazlık yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacıların davalıya ödediği sabit olan 5.400 Euro paranın taleple bağlı kalınarak davacılara ödenmesi gereklidir…” şeklinde ifade edildiğini, denkleştirici bir adalet tesis edilmesi için 463.500,00 Euro’nun aynen iadesi gerektiğini, 2016 yılı kuru ile karar tarihindeki kurun epey farklı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kısmen kaldırılmasına, öncelikle dava konusu 6 adet kamyonun davalı tarafından davacıya iadesine ve değer kaybının tespit edilmesi ile 25.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bu talebin kabul edilmemesi halinde, 463.500,00 Euronun 25.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi kapsamında davalıya satılan kamyonların sözleşmeye aykırılık nedeniyle iadesi ile değer kaybı bedelinin tazmini, bu mümkün olmazsa davacının davalı adına ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği bakiye bedelin ödenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafça davalıya Mercedes Benz marka altı adet kamyonun 29.12.2015 tarihinde satışının yapıldığı, satışa ilişkin faturaların dosya kapsamında bulunduğu, toplam bedelin 1.527.709,38 TL olduğu, bu satış bedelinin davalı tarafça … bank AŞ’nin Bayrampaşa Ticari Merkez Şubesinden çekilen kredi ile ödendiği, ancak bu krediye ilişkin olarak davacının dava dışı bankaya ”Satıcı Bayi Garanti Taahhüdü” verdiği, davalının kredi borcunu ödememesi nedeniyle davacı tarafından bu garanti taahhüdü kapsamında dava dışı bankaya 28.03.2016 tarihinde 463.500,00 Euro ödemede bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından imzalanan satıcı bayi garanti taahhütü ile “Satışı yapılan kamyonlar üzerine otuz gün içerisinde dava dışı banka lehine rehin hakkı tesisi gerçekleştirilmediği taktirde davalının kullandığı kredi, davacı tarafından ödenecektir” hükmüne istinaden davalının yükümlülüğünü yerine getirmediğinden davacı tarafından dava dışı bankaya 28.03.2016 tarihinde 463.500,00 Euro ödendiği görülmektedir. Mahkemece dava değeri bu miktar kabul edilip bu miktar üzerinden harç tamamlatılmış, davacı vekili de 07.12.2016 tarihli dilekçesi ile maddi hatayı düzelttiğini bildirmiştir. Davacı dava dilekçesinde Euro olarak talepte bulunmuş, mahkemece Türk lirasına hükmedilmiştir. Ancak mahkemece, davacının dava dışı bankaya neden Euro üzerinden ödeme yaptığı, eldeki davada Euro üzerinde talepte bulunma hakkı olup olmadığı üzerinde durulmadan ve gerekçe belirtilmeden TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, davalıya kullandırılan krediye ilişkin dava dışı bankadan tüm kredi evraklarının temin edilerek davacının dava dışı bankaya Euro ödemede bulunmasının yerinde olup olmadığı, dolayısıyla eldeki davada Euro olarak alacağının tahsilini talep hakkı olup olmadığı konusunda inceleme ve araştırma yapılmadan, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.