Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1204 E. 2023/1091 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1204
KARAR NO: 2023/1091
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2018/473E. – 2019/1306 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01/09/2005 tarihli “… Yetkili Servis Sözleşmesi” ile 31/05/2010 tarihli “… Servis Acenteliği Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmelerle müvekkilinin … markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası ve sonrası teknik destek, montaj, bakım ve onarım hizmeti sunmak üzere Kadıköy sınırları çevresinde teknik servis hizmeti vermeyi üstlendiğini, müvekkilinin asıl gelirinin ürünlerin satışından sonra garanti süresi bitmesinin ardından verilen servis hizmeti sırasındaki yedek parça değişimi ve işçilik hizmetinden elde ettiği gelir olduğunu, bahse konu servis sözleşmesinin hukuki niteliği itibariyle acentelik sözleşmesi olduğunu, davalının Kadıköy …. Noterliğinin 02/04/2018 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile soyut gerekçeler göstermek ve ithamlar ortaya koymak suretiyle sözleşmeyi feshettiğini, davalı şirketin portföy tazminatına hükmedilmesini gerektirecek sözleşme süresince eylemlerinin olduğunu, davalı şirketin sözleşme süresince davacı şirket aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerinin olduğunu, davalının asıl amacının başka yetkili servise kazanç sağlamak olduğunu, ”… Çağrı Merkezi” kurarak gelen telefonları … Teknik firmasına yönlendirdiğini, bu çağrı merkezinin kurulmasının amacının müvekkilinin portföyünü kısıtlamak olduğunu, davalı şirketin haksız rekabet oluşturan eylemlerinin sürece yayılması sebebiyle bundan doğan alacakların zaman aşımına uğradığını, taraflar arasındaki ilişkinin, sözleşmenin isminden, konusundan ve hükümlerinden de anlaşılacağı üzere acentelik ilişkisi olduğunu, acentelik ilişkinin taşıması gereken unsurların tamamının somut durumda var olduğunu, davalının, yetkili servis portföyünü kullanmak için iyi niyetle bağdaşmayan yollara başvurduğunu ileri sürerek, sözleşmenin sona erdirilmesini ve davalının müşteri portföyünde davacı firmanın çabaları sonucu gerçekleşen artış nedeniyle şimdilik, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL’lik denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi olmadığını, davacının sunduğu 2010 tarihli sözleşmenin 6 aylık bir çalışma denemesi sözleşmesi olduğunu ve süresinin dolduğunu, davacının sunduğu 2005 tarihli sözleşmenin ise açıkça yetkili servis sözleşmesi olduğunu, taraflar arasında aracılık ücreti veya komisyon söz konusu olmadığını, ürünün garantili olup olmamasına göre ya tüketiciden ya da müvekkilinden ücret aldığını, acentelik sözleşmesi olmaması sebebiyle denkleştirme/portföy tazminatı talep edilemeyeceğini, acentelik sözleşmesi olduğu kabul edilse dahi sözleşmenin haklı nedenle müvekkilince feshedildiğini, davacı hakkında tekrarlayan müşteri şikayetleri bulunduğunu, servis formlarında eksik ve yanlış beyanlar bulunduğunu, imzaların eksik olduğunu, parça fiyat listesine göre fahiş fiyatlar uyguladığını, kusurlu montaj hizmeti verdiğini, bu sebeplerle sözleşmenin 5.maddesi uyarınca sözleşmenin tek taraflı ve haklı olarak feshedildiğini, davacının başka servislerin kaydırıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ve ispat edilemediğini, çağrı merkezine düşen taleplerin dağılımına ilişkin dökümlerin sunulduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle feshedilmesi ve sair sebeplerle portföy tazminatının talep edilemeyeceğini, davacının süreç içerisinde birçok kusurlu eyleminin olduğunu, bu sebeple sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini ve ayrıca davacı vekilinin sözleşmenin feshini haksız fesih olarak nitelendirmediğini, davacının, davalının haksız rekabet oluşturan eylemlerinin var olduğunu iddialarının gerçek dışı olduğunu ve bundan doğan alacakların zaman aşımına uğradığını, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin yetkili teknik servis sözleşmesi ilişkisi olması sebebiyle, davacının herhangi bir şekilde portföy oluşturduğundan bahsedilemeyeceğini ve hatta davacı şirketin, davalı şirketin portföyüne zarar verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava hukuki niteliği itibariyle, portföy tazminatı istemine ilişkin belirsiz alacak davasıdır. Dava basit yargılama usulüne tabi olup, teati aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat ile birlikte deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır. … Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yargılama sırasında bilirkişi heyetinden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre, taraflar arasında 01/09/2005 tarihinde “… Yetkili Servis Sözleşmesi” ve 31/05/2010 tarihinde “… Servis Acenteliği Sözleşmesi” imza edildiği, yetkili servis sözleşmesi incelendiğinde; davacının, davalının yetkili servisi olarak hizmet vereceği ve davalı şirket ürünlerinin Yetkili … servisi ibaresi altında yürütmesi işine ilişkin olduğu, sözleşme ile davacının ticari hayatta faaliyet göstermesinde davalı firmanın yetkili servisi olmasının büyük öneminin olduğu, zira sözleşme çerçevesinde davacı firmanın yalnızca … markalı ürünlere hizmet verme yükümlülüğü altında olduğu, dolayısıyla bir müşteri portföyünden bahsedilecek olursa, bu müşteri portföyünün … markasından dolayı oluştuğu, davacı tarafından oluşturulmuş bir müşteri porftöyünden bahsedilemeyeceği, denkleştirme tazminatı talep edilmesinin ilk koşulunun sözleşmenin acentelik talebinin haklı kılacak şekilde sona ermiş olması gerektiği, söz konusu sözleşmenin davalı tarafça 08/05/2018 tarihinde haklı sebeple feshedildiği, sözleşmenin tek taraflı ve bildirimsiz feshine yönelik 4. maddesinde yetersiz hizmet ile ilgili tekrar eden müşteri şikayetlerinin haklı sebeple fesih hakkını davalıya verdiği, dava dosyasına sunulan deliller itibariyle davacı hakkında davalı şirket ile ilgili birçok müşterinin şikayet e-postası veya başvurusunun olduğu, bu sebeple davalı şirketin feshinin haklı sebeple yapıldığının kabulü gerektiği, bunun yanında T.T.K 122/1.a maddesi gereğince denkleştirme tazminatına hak kazanabilmesi için müvekkilinin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde etmesi ve acentenin de sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra müvekkilinin bu yeni müşterilerle yapacağı işlerden dolayı ücret isteme hakkını kaybetmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacı yetkili servis olması sebebiyle müvekkilinin satış yaptığı veya yapacağı müşterilere hizmet sunmakta ve/veya satış yapmakta olup doğrudan müvekkile yani davalıya yeni müşteri kazandırdığından bahsedilemeyeceği, yine sunulan deliller kapsamında davacının çalışması sonucu davalı şirketin müşteri portföyü kazandığının da ispat edilemediği, bunun yanında T.T.K. 122/1.b maddesi uyarınca sözleşme ilişkisi devam etseydi acentenin müşterilerle sözleşme imzalayabilecek ve bundan bir menfaat elde edeceği hususu olduğu, dava konusu olayda iddianın bu yönde olmasına rağmen davacının menfaatinin azalmasının en önemli sebebi artık yetkili servis olarak servis hizmetinde bulunamayacak olması olduğu, ancak dosya kapsamı ve sunulan deliller incelendiğinde; müşterilerin davalı firmanın ürününü satın aldıkları için davacıya gittikleri ve muhtemel parça değişikliği için ürün satın aldıkları, dolayısıyla davacı yetkili servis ve satıcının davalı şirkete doğrudan yeni müşteri kazandırması ve sözleşme ilişkisinin bitmesi sebebiyle ücret kaybetmesinin söz konusu olmayacağı, bu kapsamnda davacının T.T.K. 122/1.a ve b maddeleri uyarınca denkleştirme tazminatı talep edilebilme koşullarının oluşmadığı, davacı vekilinin taraflar arasındaki ilişkinin acente ilişkisi olduğuna yönelik iddiası kapsamında yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasındaki ilişkinin tam olarak acentelik olarak değerlendirilemeyeceği, tekel hakkı veren tek satıcılık benzeri bir sözleşme ilişkisinin de olmadığı, ancak davacının sürekli olarak davalı şirket hesabına işlemlerde bulunması sebebiyle T.T.K.103/1. maddesi uyarınca acentelik sözleşmesi hükümleri uygulansa dahi T.T.K 122/1’deki şartlar gerçekleşmediği için davacının denkleştirme isteyemeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kanaatin de bu yönde olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmenin bilirkişilerce dosya içerisinde davalı tarafça sunulan maillerden dolayı haklı feshedildiği belirtilmiş ise de bunun hatalı olduğunu, davalının sunduğu müşteri şikayetlerine dair maillerin davacıya ait olmadığını, mail içeriğindeki müşterilere davacı tarafından hiçbir zaman hizmet verilmediğini, davalının mahkemeyi yanılttığını, aslında bu mail içeriğindeki müşterilere hizmet veren dava dışı … San. Ltd. Şt.olduğunu, bu müşterilere dair; servis fişleri, müşteri formu, sipariş formu gibi evraklar sunulmuş olsaydı, bu müşterilere hizmet verenin davacı olmadığının açıkça ortaya çıkacağını, bilirkişilerin bu yönüyle hiçbir inceleme yapmadığını, maillerde bahsi geçen müşterilerin mail tarihlerine bakılınca 2014 – 2015 – 2016 – 2017 yıllarına ait olup toplamda 14 adet mail olduğunu, oranlama yapılınca yıl başına 3 şikayet denk geldiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber; müvekkili şirket aleyhine varsa ”şikayet” bunlar hakkında müvekkil şirkete bildirim yapılmadığını, öte yandan ”www…com” adresinden alınan verilere bakıldığında müşteri memnuniyeti yönünden (10.02.2020 tarihi itibariyle) müvekkil şirket yönünden müşteri memnuniyet oranının %100 olduğunu, davalı şirket yönünden müşteri memnuniyet oranının ise %41 olduğunu, davacı şirket yönünden yapılan şikayet sayısı … ürünleri hakkında 0 olduğunu, sözleşmenin haksız feshedildiğini, müvekkilinin … Grup; 1987 yılından beri Türkiye’nin ilk … yetkili servisi olduğunu, servis hizmeti konusunda ”…” markasının ülke çapında tanınır ve tercih edilir hale gelmesi için olağanüstü çaba sarf ettiğini, ciddi yatırımlar yaptığını, herhangi bir anlam karşıklığına mahal vermemek adına … Grup; … San. Ltd. Şti, … San. Ve Tic. Ltd. Şti ve … Paz. Ltd. Şti her üç şirketin yetkilileri, personelleri, hizmet araçları, hizmet binaları, yönetimleri farklı olup her birinin tüzel kişiliğini de farklı olduğunu, dava dışı … Ticaret Day. Tük. Mal. Ve Klima San. Ltd. Şti.nin davalıya dava dışı teknik servisleri kayırdığını, bunlara son verilmesini ihtar etmesi sebebiyle davalının esasında sözleşmeleri feshettiğini, davalının dava dışı… servisini kayırmaya devam ettiğini, davadışı … Ticaret’in de sürekli olarak bu hususa tepki göstermesi neticesinde davalı … Grup bünyesindeki tüm şirketlerin sözleşmelerinin aynı anda 02.04.2018 tarihinde sözleşmelerini feshedildiğini, feshin gerekçeleri olarak ileri sürülen tüm iddialar gerçek dışı olduğunu, ispatlanması gerektiğini, davacı tarafından yapılan haksız eylemlere karşı verilen tepkilerin örnek olarak sunulduğunu, davalının Sözleşmenin fesih edilmesine sebep olarak gösterdiği ” tekrarlayan yüksek şikayet oranları, müşterilerden yoğun bir şekilde muhatap firmadan hizmet almak istememe yönünde gelen talepler, servis formlarında tekrarlayan yanlış ve eksik beyanlar, hizmet kalitesinin düşük olması, hatalı ve kusurlu servis işlemlerinin kabul edilemez ölçüde olması, genel işleyişlere uyumsuzluk ve … standartlarını kabul etmeme” şeklindeki gerekçelerin somut olarak ispatlanması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki 01.09.2005 tarihli yetkili servis sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshi iddiasına dayalı denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 01.05.2009 tarihli ”… Yetkili Servis Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile … Servis Acenteliği Sözleşmesi başlıklı 31.05.2010 tarihli sözleşmenin bulunduğu, bu ikinci sözleşmenin süresinin 6 aylık olduğu ve süre sonunda kendiliğinen sona ereceğinin belirtiliği, bu sözleşmenin yenilendiğine dair bir belgenin ise bulunmadığı görülmektedir. Davacı taraf, sözleşmenin acentelik sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiğini, davalının, kendisinin müşteri portföyünden faydalandığını ileri sürerek, denkleştirme/portföy tazminatı talebinde bulunmuş, davalı ise sözleşmenin acentelik sözleşmesi olmadığını, sözleşmenin müşteri şikayetleri, eksik ve kusurlu hizmet nedeniyle haklı olarak feshedildiğini ve tazminat şartlarının oluşmadığını savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen 01.05.2009 tarihli ”… Yetkili Servis Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin giriş kısmında amacın davalı … firmasının cihazlarını tamir etmesi için yetkili servise yetki verilmesi olduğu, sözleşmenin konusunun … ürünlerinin servis hizmetlerinin yetkili servis olarak davacı tarafından müşterilerin tüm servis hizmetlerinin yürütülmesi olduğu, 5.4 maddesinde, davalı … firmasının yetersiz hizmetle tekrar eden müşteri şikayetleri olması durumunda sözleşmeyi tek taraflı ve bildirimsiz olarak feshedeceğinin belirtildiği görülmektedir. Davalı taraf, 02.04.2018 tarihli ihtarname ile tekrarlayan yüksek şikayet oranları, müşterilerden yoğun bir şekilde muhatap firmadan hizmet almak istememe yönünde gelen talepler, servis formlarında tekrarlayan yanlış ve eksik beyanlar, hizmet kalitesinin düşük olması, hatalı ve kusurlu servis işlemlerinin kabul edilemez ölçüde olması, genel işleyişlere uyumsuzluk ve … standartlarını kabul etmem” şeklindeki gerekçelerle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiştir. Davalı tarafından müşteri şikayetlerine ilişkin evrak ve mailler sunulmuş olup dosya kapsamında mali müşavir ve dayanıklı tüketim malları uzmanından oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen 11/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda, birçok müşterinin davacı şirket hakkında şikayette bulunduğu, bu şikayetlerin tablo halinde davalı tarafından sunulduğu, şikayetlerin niteliği ve niceliği bakımından davalı taraf için haklı fesih sebebi teşkil edecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Yine raporda taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haklı sebeple feshedildiği, davacı tarafın yetkili servis ve satıcı olarak davalının satış yaptığı müşterilere hizmet sunması sebebiyle, davalının müşteri portföyünün artışında davacının çalışmasının ve çabasının doğrudan etkisinin olmadığı ve sözleşmenin sona ermesinden sonra davalının portföyündeki müşterilerle yapacağı işlerden dolayı ücret kaybına uğradığının da söylenemeyeceği, denkleştirme tazminatı talep edebilme koşullarının oluşmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin tam olarak acentelik sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceği, taraflar arasındaki tekel hakkı veren tek satıcılık benzeri bir sözleşme ilişkisinin de olmadığı, ancak davacının sürekli olarak davalı tacir hesabına işlemlerde bulunması sebebiyle TTK m.103/1 uyarınca acentelik hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olabileceği, ancak bu ihtimalde dahi denkleştirme tazminatına ilişkin TTK m.122/1 deki şartlar gerçekleşmediği için davacının denkleştirme istemeyeceği, denkleştirme tazminatının talep edilebilme koşullarının oluşmaması sebebiyle TTK m.122/2 uyarınca denkleştirme tazminatının üst limitinin tespitine gerek olmadığı kanaati bildirilmiştir. Davacı sözleşmenin bir acentelik sözleşmesi olduğu ileri sürerek, TTK 122.maddesi kapsamında denkleştirme tazminatı talep etmektedir. Ancak gerek bilirkişi raporu gerekse mahkeme kararında değinildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde sözleşmenin amacının davalı … firmasının cihazlarını tamir etmesi için yetkili servise yetki verilmesi olduğu, sözleşmenin konusunun … ürünlerinin servis hizmetlerinin yetkili servis olarak davacı tarafından müşterilerin tüm servis hizmetlerinin yürütülmesi olduğu, davacının, davalının ürünlerinin servis hizmetlerini ”yetkili … servisi” adı altında yürütmesinin kararlaştırıldığı, davacının davalı firma reklam ve broşürlerini iş yerlerinde araçlarda ve teknisyenlerinde bulundurmak zorunda olduğu, davacının iş yerinin düzenlemesi ve görünümünün davacı ve davalının ortak çalışması ile oluşturulmasının kararlaştırıldığı, bu bakımdan bir acentelik sözleşmesi olmadığı, davacının davalı ürünlerine ilişkin yetkili servis hizmeti vermeyi üstlendiği görülmekte olup taraflar arasında acentelikten doğan veya tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sözleşme ilişkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin acentelik sözleşmesi olmadığı ve davacının denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği kanaatine varıldığından davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu karara usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılmış olan 397,40 TL peşin karar harcından alınması gerekli 179,90 TL’nin mahsubu ile artan 217,50 TL harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.