Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1196 E. 2023/441 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1196
KARAR NO: 2023/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2019/517 E. – 2020/78 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; icra takibine konu alacağın, müvekkilinin davalı-borçluya göndermiş oludğu oyuncaklara ilişkin kesilen faturalara dayalı alacak olduğunu, müvekkili şirket tarafından faturada yazılı ürünlerin teslimine müteakip işbu hizmet karşılığında davalıya 18/07/2017 tarihli … Seri … sıra numaralı, 18/07/2017 tarihli … Seri … sıra numaralı, 06/01/2017 tarihli, … Seri … sıra numaralı 3 adet fatura düzenlendiğini, ancak fatura bedellerinin ödenmesi hususunda müvekkili şirketçe defalarca yapılan uyarılara rağmen davalı tarafın bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu sebeple alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazı üzerine işbu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine açılan icra takibine karşı davalı borçlu tarafından hiçbir dayanak sunulmaksızın davalının yalnızca borcu olmadığını belirterek müvekkili şirket ile aralarında ticari ilişkişinin mevcut olduğunu kabul etmediğini, dava konusu alacağın, faturalara dayalı likit bir alacak olduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin otel, kozmetik sektöründe imalat ve tasarım konusunda lider olarak anılan saygın bir şirket olduğunu, otel sektörü için sabun ve şampuan üretimiyle ticari faaliyetine başlayan neredeyse tamamının kendi bünyesinde ürettiği yüzlerce farklı ürün çeşidi ile ticari faaliyetine devam ettiğini, müvekkili şirketin davacıya bir borcunun bulunmadığını, fatura konusu oyuncakların müvekkili şirket tarafından teslim alınması ve kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirket ve sahibi …’ın aynı zamanda müvekkili şirketin kiracı sıfatıyla 01.08.2018 tarihine kadar ticari faaliyet bulunduğu “… Blv. … Cad No: … Kat:…-… Gürpınar- Beylikdüzü/İstanbul” adresinde bulunan binanın maliki olup, aynı zamanda binanın 1.katında da kendisi oyuncak ürünler konusunda ticari faaliyet sürdürdüğünü, binada meydana gelen su baskınından müvekkili şirketin sorumlu olduğu iddiası ve yine fatura konusu oyuncakların su baskınından zarar gördüğü iddiasıyla oyuncakları müvekkili şirkete fatura ettiğini, müvekkili şirketin tüm karşı koymalarına karşın davalı şirketin ve sahibi …’ın aynı zamanda kiracısı olması ve tahliye tehdidi altında faturaları ve ürünleri almak zorunda kaldığını, davacı şirketin, müvekkili şirketin müzayaka durumundan yaralandığını, iddia olunan su baskınının müvekkili şirketin kusurundan kaynaklanmadığı gibi müvekkili şirkete zorla fatura edilen ürünlerde de herhangi bir hasar ve kayıp da bulunmadığını, fatura konusu ürünlerin “… Sit. … Cad. No:… Beylikdüzü/İstanbul” adresinde olduğunu, ürünlerin iddia edildiği gibi zarar görüp görmediği ve eksik olup olmadığı konusunda keşif yoluyla bilirkişi incelemesini yapılmasını talep etiklerini, taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunu, ilişkinin çekilmez hale gelmesi üzerine kiralananın tahliye edildiğini, tahliye tarihinden sonra bu takibin başlatıldığını, taraflar arasında kira ilişkisi dışında bir ilişkinin bulunmadığını, davalı şirketin faaliyet konusu ile ilgisi olmayan oyuncakların davalı müvekkilince satın alındığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, faiz oranı ve türünün de yasaya aykırı olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflara arasında dava konusu faturaların ve fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının icra takibine konu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre, davalının kiracı olduğu davacıya ait binada meydana gelen su baskınından davalının sorumlu olduğu iddiası ve yine fatura konusu oyuncakların su baskınından zarar gördüğü iddiasıyla oyuncakların davalıya fatura edilip edilmediği, davalının tüm karşı koymalarına karşın davalının, davacı şirketin ve sahibi …’ın aynı zamanda kiracısı olması ve tahliye tehdidi altında faturaları ve ürünleri almak zorunda kalıp kalmadığı, davacı şirketin, davalı şirketin müzayaka durumundan yararlanıp yararlanmadığı, davalının bu savunmalarının gerçek olup olmadığı ve davacıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarındadır. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 10.089,65-TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf, icra takibine konu faturalar nedeniyle alacaklı olduğu iddiasındadır. Davalı taraf vekili özetle, müvekkilinin icra takibine konu faturaları ve fatura içeriklerine konu malları davacıdan teslim almışsa da, müvekkilinin davacının kiracısı olduğunu, binada meydana gelen su baskını neticesinde zarar gören davacıya ait oyuncak ürünlerine ilişkin zarardan müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasıyla oyuncakların kendisine teslim edildiğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, iddia olunan su baskının müvekkilinin sorumlu olmadığını, kiracı olduğu binada çıkarılacağına ilişkin baskı nedeniyle söz konusu faturaları ve fatura içeriği malları teslim almak zorunda kaldığını savunarak davanın reddini talep etmektedir. Davacı taraf buna karşı dava konusu ürünlerin davalının talebi ile kendisine satılarak teslim edildiğini iddia etmiştir. Bu durumda icra takibine faturalar ile fatura içeriği ürünlerin davalıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, davalı taraf savunmasını ispat yükümlülüğü altındadır. Davalı tarafın dava konusu faturalar ile fatura içeriği ürünlerin kiracı olarak bulunduğu binadan çıkarılma baskısı altında teslim aldığı yönündeki iddiası tacirin basiretli davranma yükümlülüğü ilkesine uygun olmadığı gibi dava değeri itibariyle tanıkla ispatla mümkün değildir. Bu nedenle davalı tarafın tanık dinletme talebi uyuşmazlığın niteliği nazara alınarak reddedilmiştir. Davalı taraf keşif yapılması talebinde bulunmuşsa da taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan hususlar ile uyuşmazlık konusu hususlar nazara alındığında keşif talebi yerinde görülmemiştir. Bu kez davalı taraf, davacı tarafa yemin teklifinde bulunmuş olup, verilen kesin süre içerisinde yemin metnini ibraz etmiş, davacı şirket yetkilisi yemini eda etmiş, mahkememizce alınan beyanında özetle; davalı ile aralarında 01/08/2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davalıyı kiralanan iş yerinden kendilerinin çıkarmadıklarını, davalının kendisinin çıkmayı talep ettiklerini, davalının kendisinden oyuncak satın almak istediğini, kendilerinin de oyuncakları teslim edip faturaları kestiğini, davalının Urfa’nın ağalarından olduklarını, köylere oyuncak dağıtacaklarını söyleyip oyuncak aldıklarını, yemin metnine konu iddiaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Bu durumda davalının icra takibine konu faturaları ve içeriğindeki ürünleri teslim aldığı, fatura bedellerinin ödenmediği, savunmasını da ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir … ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında 2.017,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya bir borcu bulunmadığını, davacının alacağına dayanak gösterdiği faturalarda yer alan oyuncakların müvekkil şirket tarafından teslim alınması ve kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirket ve sahibi … aynı zamanda müvekkil şirketin, kiracı sıfatıyla 01.08.2018 tarihine kadar ticari faaliyet bulunduğu “… Blv. … Cad No: … Kat:…-… Gürpınar- Beylikdüzü/İstanbul” adresinde bulunan binanın maliki olup, aynı binanın 1. katında da davacı şirket oyuncak ürünler konusunda ticari faaliyet sürdürdüğünü davacının kiracısı olan davalının tahliye tehdidi altında oyuncak ürünleri teslim almak zorunda kaldığını, fatura konusu ürünlerin halen müvekkili şirketin ticari faaliyette bulunduğu “…Sit. … Cad. No:… Beylikdüzü/İstanbul” adresinde olduğunu, ürünlerin iddia edildiği gibi zarar görüp görmediği ve eksik olup olmadığı konusunda keşif yoluyla bilirkişi incelemesini yapılmasını talep etmemize karşın ilk derece mahkemesince bu talebin görmezden gelinerek eksik inceleme sonucu karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere iddia olunan su baskısı veya sızıntısının meydan geldiği kabul edilse dahi, davacı şirket sahibi kiraya verenin binada gerekli onarım ve iyileştirmeleri yapmamış olması sebebiyle diğer bir ifade ile tamamen davacı şirket sahibi/kiraya verenin sorumluluğunda olan onarım ve iyileştirmelerin yapılmamış olmasından kaynaklı olduğunu, kira sözleşmesine konu taşınmazın/binanın bir çok yerinden özelikle çatısından su akması sonucu, müvekkil şirket, sık sık boya ve badana yapmak suretiyle ekstra masraf ve harcama yapmak zorunda kaldığını, su baskınları ve sızıntıları sonucu elektrik, elektronik tesisat, hammadde stoklarında zarar ve ziyanlar oluşmuş, müvekkil şirket, daha fazla zarara uğramamak ve mağduriyetinin giderilmesi amacıyla söz konusu sorunun giderilmesi konusunda davacı şirket yetkilisi ve sahibi …’a yaptığı müteaddit başvurular her defasında “size kiraladığım bina/mecur bu şekildedir, beğenmiyorsanız çıkabilirsiniz” şeklindeki beyanlarla binanın aynına ilişkin (kiraya veren sıfatı ile tarafınızdan yapılması gereken) tadilat ve onarımlar bugüne kadar yapılmadığından müvekkil şirket açısından akdin devamının çekilmez hal alması ve mecurun tahliyesi da davacı şirket ve sahibi tarafında da talep edilmiş olması sebebiyle, müvekkil şirketin kira sözleşmesini feshe ederek 01.08.2018 tarihi itibariyle mecuru tahliye ettiğini, mecurun tahliye tarihine kadar dava konusu faturalarla ilgili herhangi bir yasal işlem başlatmayan davacı yan, mecur tahliye edildikten sonra kötü niyetli olarak hemen icra takip işlemlerine başlatıldığını, takip konusu faturalar ve faturalara konusu ürünlerin davacı şirket ile olan ticari ilişki kapsamında alınan bir mal ve hizmet olmadığını, sadece taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunu, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi fatura konusu ürünlerin müvekkil şirket tarafından satın alınması hususu müvekkil şirketin ticari faaliyeti ile uzaktan ve yakından bir ilgisi bulunmadığı gibi, müvekkiili şirketin ticari faaliyeti ile ilgisi bulunmayan bir ürünü davacıdan satın alması hayatın olağan akışına da ters düştüğünü, iddia edildiği gibi köylere oyuncak dağıtmak için oyuncak alınmış olsaydı alınan oyuncakların 3 yıldan beri halen müvekkil şirket merkezinde değil köylerde olması gerekeceğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, davalının ticari defterlerinin incelenmediğini, bu taleplerinin görmezden gelinerek sadece yemin deliline göre karar verildiğini, ayrıca, davacı şirket yetkilisine teklif ettikleri yemin teklifi metninin ilk derece mahkemesince usulüne uygun ve tam olarak eda ettirilmediğini, zira, yemin metninde yer alan hususlar tek tek sorulmadığı gibi eksik sorulduğunu, örneğin binada su baskını veya sızıntısının olup olmadığı, taraflar arasında kira ilişkisi dışında taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin olup olmadığı hususları ilk derece mahkemesince açıklığa kavuşturulmadığını, yemin eda edene sorulmadığını, itirazın haklı olduğunu, davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesinin de hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya içeriğinde bulunan Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine 17.102018 tarihinde, 10.089,65 TL asıl alacağın işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, borcun sebebi olarak 18/07/2017 tarihli, … sıra numaralı, 18/07/2017 tarihli, … sıra numaralı, 06/01/2017 tarihli, … sıra numaralı 3 adet faturanın gösterildiği, ödeme emrinin davalıya (borçluya) 24.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 24.10.2018 tarihinde borca itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalıya fatura konusu oyuncakları satıp teslim ettiğini, bu nedenle takip konusu üç adet faturanın düzenlendiğini, ancak fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf, ticari ilişki bulunmadığı, davacının kiracısı olduğunu, faturaları ve oyuncakları tahliye tehdidi altında teslim aldığını, kendisine zorla fatura edilen bu ürünlerin “… Sit. … Cad. No:… Beylikdüzü/İstanbul” adresinde bulunduğunu savunmuştur. Takip konusu 18/07/2017 tarihli, … sıra numaralı, 18/07/2017 tarihli, … sıra numaralı, 06/01/2017 tarihli, … sıra numaralı 3 adet faturanın davacı tarafından davalı adına düzenlendiği görülmektedir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davalı cevap dilekçesinde dava konusu üç adet faturanın ve konusu malların kendisine teslim edildiğini, ancak kiracı olması sebebiyle tahliye tehdidi altında bu fatura ve malları teslim aldığını savunmuş olup davalı taraf bu haliyle malları ve faturaları teslim aldığını ikrar etmiştir. Bu nedenle taraf ticari defterlerinin incelenmesine gerek bulunmadığı gibi sonuca bir etkisi de bulunmayacağından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı, her ne kadar dava konusu malları ve faturaları tahliye tehdidi altında aldığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını da ispatlayamamıştır. Davalı taraf yemin deliline de dayandığından mahkemece yemin hakkı hatırlatılmış, davalı vekilince yemin metni sunulmuş, davacı şirket yetkilisi yemin etmiştir. Davacı alacağı faturadan kaynaklı alacak olduğundan alacak likit ve bilinir niteliktedir. Bu nedenle İİK’nın 67/2. maddesi gereğince davacı yararına %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerindedir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 516,91 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.