Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1184 E. 2023/1090 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1184
KARAR NO: 2023/1090
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2018/222 E. – 2020/102 K.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 28.12.2015 tarihli genel kurul toplantısından önceki yönetim kurulunun …, … ve … isimli üç kişiden oluştuğunu, yönetim kurulu üyelerinden …un herhangi bir engelleme yapılmamasına karşılık ve özellikle kendisinin yönetimde olduğu dönem içinde yer alan 10 yıl geriye yönelik bir çok evrakı ve belgeyi incelemek istediğini beyan ettiğini, müvekkili şirketçe davalının bu talebine şirkette çalışan herhangi bir işçinin olmaması, aslında davalının kendi döneminde düzenlenen ve çoğunda kendi imzası bulunan evrakların fiziken çıkarılmasının çok zaman alabileceği yönünde cevap verildiğini, bunun üzerine …un İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 sayılı dosyasından açtığı dava ile yönetim kurulu üyesi sıfatı ile bilgi alma hakkının engellendiğinden bahisle TTK 392/4 maddesine dayalı olarak şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteme, soru sorma ve herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belge üzerinde inceleme yapma hakkını kullanabilmesi için mahkeme tarafından izin verilmesi talebinde bulunduğun,u, mahkemece “İstemin kabulü ile, TTK 392/1,3 ve 4.bendi gereğince davacı yönetim kurulu üyesi …’un şirketin tüm iş ve işlemleri ile ilgili yönetim kurulu toplantısı veya toplantı dışında bilgi alma ve inceleme yapmaya yönelik kanuni hakkının engellenmesine ilişkin her türlü muarazanın önlenmesine ve giderilmesine,” şeklinde karar verildiğini, davalının bu ilamı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ibraz ettiğini, şirketin olağan genel kurulunun 28.12.2015 tarihinde toplanarak yeni yönetim kurulu için seçim yaptığını ve üç yıl süreyle vazife görmek üzere …, … ve … un yönetim kurulu üyeliklerine seçildiklerini, davalının 28.12.2015 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, dolayısıyla bu tarihten sonra TTK 392.maddesindeki yetkiler ile bir ilgisinin kalmadığını, icra emrine karşılık İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/696 Esas sayılı dosyasına itiraz ettiklerini, mahkemece taleplerinin reddedildiğini, icra mahkemesince verilen bu karar yönünden müvekkili şirketçe istinaf başvurusunda bulunulduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 15.11.2017tarih 2017/1492 E. 2017/1813 K sayılı kararı ile aynı gerekçe ile yani ilamın yorumlanmasının icra mahkemesinin görevi olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, bunu takiben … vekilinin icra dosyasındaki 14/08/2017 ve 15/08/2017 tarihli taleplerinin icra müdürlüğü tarafından kabul edilmesi üzerine İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/844 Esas sayılı dosyasının taraflarınca yapılan şikayet üzerine mahkeme tarafından 30.12.2017 tarih ve 2017/857 karar sayılı kararı ile taleplerinin aynı gerekçe ile reddedildiğini, bu karara karşı da istinaf yoluna müracaat ettiklerini, sonuç olarak davalı … 28.12.2015 tarihi itibariyle yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesine karşılık İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi hükmünün açık olmamasından yararlanarak bu hüküm ile belirlenen ve ancak sona eren haklarını açıkça kanuna aykırı olarak kullandığını, TTK 391.maddesinin sadece yönetim kurulu üyelerinin hakları ile ilgili olduğunu, hissedarların TTK 391.maddesindeki hakları kullanmalarının mümkün olmadığını ve yönetim kurulu üyeliği sona eren davalının bu hükmün icra edilmesini talep etme hakkının olmadığını, hükmün infaz kabiliyetinin kalmadığını ileri sürerek, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 Esas, 2015/619 Karar sayılı dosyasından verilen kararda bahsi geçen TTK’nın 391.maddesindeki yetkilerin 25.12.2015 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliği sona eren davalı tarafından kullanılamayacağına, hükmün İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının müvekkili yönünden icra kabiliyetinin kalmaması nedeniyle iptaline ve bu şekilde muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 28.12.2015 tarihli genel kurul toplantısının dayanağı olan yönetim kurulu kararının batıl olduğunu, dolayısı ile genel kurul kararının da sakat olduğunu, yönetim kurulu üye sayısının 3 olup toplantı yeter sayısının yarıdan 1 fazlası olması kuralıgereğince 3 olacağını, bu nedenle alınan yönetim kurulu kararının gerekli yasal çoğunluk sağlanmadan alındığını, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2015/723 Esas sayılı dosyadan verilen kararın kesinleştiğini, 28.12.2015 tarihli genel kurulun iptali için İstanbul 9 Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açtıklarını, davacı tarafın talebinin İstanbul 8.İcra Hukuk Mahkemesince reddedildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamlı icra takibinin sürümcemede bırakılması maksadı ile davacı taraf ile aynı mahiyette davalar açılığını, takip dayanağı hakkında kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava yönetim kurulu üyesi olmadığı iddia edilen davalı hissedarın TTK 392/1,3 ve 4.maddelerindeki hakları kullanmasına yönelik muarazanın giderilmesi talebine ilişkindir. Deliller ; İstanbul 16 Asliye Tİcaret Mahkemesine ait 2015/723 esas – 2015/619 karar nolu dosya, mahkememizin 2017/741 esas – 2018/55 karar nolu dosyası, İstanbul .. İcra müdürlüğüne ait … esas nolu dosya fotokopisi, İstanbul 16 Asliye Tİcaret Mahkemesine ait 2015/723 esas – 2015/619 karar nolu dosya inceleniğinde ; davacı … tarafından davalı … Aş hakkında yönetim kurulu üyesinin bilgi alma hakkının engellenmesine yönelik muarazanın önlenmesi amacıyla dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 03/09/2015 tarihinde verilen karar ile istemin kabulü ile, TTK 392/1,3 ve 4.bendi gereğince davacı yönetim kurulu üyesi …’un şirketin tüm iş ve işlemleri ile ilgili yönetim kurulu toplantısı veya toplantı dışında bilgi alma ve inceleme yapmaya yönelik kanuni hakkının engellenmesine ilişkin her türlü muarazanın önlenmesine ve giderilmesine karar verildiği, kararın davalı şirket tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11 Hukuk dairesince 14/03/2017 tarihli karar ile kararın kesin olması nedeni ile temyiz isteminin reddine karar verildiği, davalı şirket vekilince aynı mahkemeye müracaat edilerek yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğu, mahkemece 02/10/2017 tarihinde alınan ara kararı ile HMK 374 ve devamı maddelerine göre usulünce açılmış yargılamının iadesi davası bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verildiği, bunun üzerine davalı vekilince aynı mahkemeye müraacat edilerek, 28/12/2015 tarihli genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu üyelerinin seçildiğini, davalının yönetim kurulu üyeliği sıfatının sona erdiğini belirterek davalının yönetim kurulu üyesi sıfatı ile bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesine karar verilerek söz konusu kararın tavzih edilmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece tavzihi gerektirecek bir durum olmadığı, talebin hükmün icrasına ilişkin takip hukukuna dayalı infaz sorunu olduğu belirtilerek tavzih talebinin red edildiği, tavzih talibine karşı istinaf yoluna gidildiği, istinaf talebinin usulden reddine karar verildiği tespit edilmiştir. Mahkememize ait 2017/741 esas – 2018/55 karar nolu dosya incelendiğinde davacı şirket vekilince aynı nedenlere dayalı olarak İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icranın geri bıkarılması kararı vrelimesini, yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunmayan davalının TTK 392/1,2,3,4maddelerindeki yetkileri kullanmasının önelenmesinin ve bu hususta verilen İStanbul 16 Asliye ticaret mahkemesince verilen 2015/723 esas sayılı dosyasında verilen kararın kaldırılmasını talep etmiş, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davacı taraf talep dilekçesinde icranın geri bırakılması talebinde bulunulmuş isede İİK 233/1 maddesine göre, bu talebin icra mahkemesinde dile getirilmesi gerekmektedir. Davacının diğer talebinin İstanbul 16 ATM tarafından verilen kararın kaldırılarak , yönetim kurulu üyeliği sona eren …’un TTK 392/1 , 3 ve 4 maddelerindeki yetkinin kullanılmasının önlenmesi talebine ilişkin olup, bir mahkemenin verdiği kararın aynı düzeyde başka bir mahkemece kaldırılması mümkün olmayıp kaldı ki, davacı tarafça da İstanbul 16 ATM tarafından verilen hükmün infazda tereddüt oluşturması nedeniyle tavzihinin talep edildiği, mahkemece tavzih talebinin reddedildiği, bu ret kararına karşı istinaf yoluna gidildiğinden istinaf sonucunun beklenilmesi gerekmektedir. Bir mahkeme tarafından verilen karar ancak istinaf ve temyiz suretiyle bozulup yada kaldırılması mümkündür, verilen kararın aynı düzeyde başka bir mahkeme tarafından kaldırılması mümkün olmadığından davacının davası aşağıdaki şekilde reddedilmiştir. İstanbul .. İcra Müdürlüğüne ait … esas nolu dosya incelendiğinde, … tarafından … AŞ hakkında İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2015/723 esas 2015/619 karar sayılı ilamı infazı için ilamlı icra yoluyla icra emri başlatıldığı, takip tarihinin 03/06/2016 olduğu görülmüştür. İstanbul 8 İcra Hukuk Mahkemesinin … Aş vekilince takibin taliki veya iptali talepli dava açıldığı mahkemece 2016/696 esas 2017/306 karar nolu ilam ile hükmün içeriğinin aynen infazı zorunlu olduğundan ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemeyeceğinden şikayetin reddine karar verildiği, kararın şirket vekilince istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 22 Hukuk Dairesinin 2017/1492 esas 2017/1813 karar sayılı ilamı incelendiğinde, hükmün infaz edilecek kısmının kararın hüküm bölümü olup, icra mahkemesinin kararı yorumlama yetkisi bulunmadığı belirtilerek , istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir bunun üzerine şirket vekilince İstanbul 16 ATM ye 2015/723 esas nolu dosyadan verilen kararın yargılamasının iadesinin yapılması talepli müracaatta bulunulmuş mahkemece HMK 374 ve müteakip maddelerine ve usulüne uygun açılmış yargılamanın iadesi davasının bulunmadığından dilekçe hakkında işlem ve karar tesisine yer olmadığına dair dosya üzerinden kesin olarak karar verildiği görülmüştür. Dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacı şirket vekilince İstanbul 21 İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/844 esas sayılı dosyası ile, haklarında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak takibe dayanak yapılan Ticaret Mahkemesi ilamından sonra …’un 30/02/2015 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, kararın infazının bu aşamadan sonra mümkün olmadığının belirterek icra müdürlüğünün 14/08/2017 ve 15/08/2017 tarihli kararlarının iptalini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı şirket tarafından istinaf yoluna gidilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22 Hukuk Dairesi 20/03/2018 tarih , 2018/80 esas, 2018/647 karar sayılı ilamı ile TTK’nın 392.maddesinde hakkın kullanılmabilmesi için kişinin yönetim kurulu üyesi olması ve hükmün infazına değin bu sıfatı taşıyor olması koşuluna bağlı olduğunu, artık bu sıfatın kalmaması halinde ise hükmün sıfat yokluğundan dolayı infazı kabil olmaktan çıktığını, bu nedenle davacının talebinde haklı olduğunu, bu nedenle İstanbul 21 İcra Hukuk Mahkemesinin ilamının ortadan kaldırılması ve şikayate konu icra dosyasındaki müdürlüğün 14/08 ve 15/08/2017 tarihli işlemlerinin iptaline karar verildiği, karara karşı davalı vekilince temyiz yoluna gidildiği, Yargıty 12 Hukuk Dairesinin 02/12/2019 tarih 2018/14012 esas, 2019/17288 karar nolu ilamına göre Hukuk Genel Kurulu’nun 08/10/1997 tarih, 1997/12-517 esas , 1997/776 karar yine HGK’nın 2009/12-239 esas, 2009/268 karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur, icra müdürlükleri ilamın hüküm kısmını dikkate alarak aynen infazı ile görevlidir, sınırlı yetkili icra mahkemesinin hükümde yer almayan bir hususu yorum yolu ile ilama eklemesi yada var olan hususu çıkarması olanağı yoktur, ayrıca icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile de belirlenemez denilerek İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin kararı bozulduğu görülmüştür. Yargıtay 12 Hukuk Dairesinin yukarıda da özetlenen bozma ilamında da belirttiği üzere İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2015/723 esas 2015/619 karar nolu ilamı kesin hüküm mahiyetinde olup, icra müdürlüğünün görevinin kesin hükmü aynen infaz etmek olup, mahkememizce, başka bir ticaret mahkemesince verilen ve kesinleşen ilamın iptali sonucunu doğruacak şekilde karar verilmesi mümkün olmadığından davacının davasını reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının 28.12.2015 tarihinden itibaren şirketin yönetim kurulu üyesi sıfatı artık bulunmadığından bu aşamada, TTK 392.maddesindeki haklardan yararlanmasının da mümkün olmadığını, buna karşın davalının yönetim kurulu üyesi olmamasına rağmen sadece yönetim kurulu üyelerini haiz hakları cebri icra ile kullanmaya çalıştığını, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile infaz ettirmeye çalıştığını, her ne kadar, icra dosyasından yapılan işlemlerin iptaline yönelik olarak şikayet yoluna başvurulmuş ise de, İcra Hukuk Mahkemelerinin dar yetkili olması ve şekli incelemeler yapması sebebiyle iş bu şikayetlerin reddedildiğini, ancak, bu durumun bir hukuk sistemi tarafından korunabilmesin mümkün olmadığını, ortada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kesin bir hüküm olmasına ve bu hükmün icra müdürlüğü tarafından aynen infazının zorunlu olduğu yönündeki hükümlere karşın, somut olayda bu kararın infaz edilebilmesi yönünden davalının taraf sıfatı kalmadığını, ancak, her nedense bu durum yapılan yargılamada, mahkemece tartışılmadığını, Asliye Ticaret Mahkemeleri görev ve yetki bakımından Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin somut olaya uygulanması ve yorumlanmasında geniş bir yetkiye sahip olmasına rağmen istinaf konusu işbu kararın gerekçesi incelendiğinde, son derece dar bir inceleme ile icra mahkemelerinin vermiş olduğu karar doğrultusunda hüküm tesis edildiğini, oysa ki, burada ısrarlı bir şekilde izah etmeye çalıştıkları hususun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tesis edilen hükümden sonra yeni bir durumun ortaya çıkması ve bu durumun tespit edilmesine yönelik olduğunu, mahkemenin somut olaya uygulamış olduğu yorumdan, yönetim kurulu üyesi iken bir kere tesis edilmiş mahkeme kararına istinaden, yönetim kurulu üyelik sıfatı kalmasa dahi ilelebet bu kişinin mahkeme ilamındaki hakları kullanabileceği anlamı çıktığını, mahkeme tarafından tamamıyla eksik inceleme ve hatalı bir yorumla hüküm tesis edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 Esas, 2015/619 Karar sayılı dosyasından verilen kararda bahsi geçen TTK’nın 391.maddesindeki yetkilerin 25.12.2015 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliği sona eren davalı tarafından kullanılamayacağına, hükmün İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkili yönünden icra kabiliyetinin kalmaması nedeniyle iptaline ve bu şekilde muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacının iptalini istediği İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 Esas, 2015/619 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının …, davalının … Gıda … AŞ olduğu, yönetim kurulu üyesinin bilgi alma hakkının engellenmesine yönelik muarazanın önlenmesinin talep edildiği, mahkemece 03.09.2015 tarihli karar ile davanın kabulü ile TTK’nın 392/1, 3 ve 4.bendi gereğince davacı yönetim kurulu üyesi …un şirketin tüm iş ve işlemleri ile ilgili yönetim kurulu toplantısı veya toplantı dışında bilgi alma ve inceleme yapmaya yönelik kanuni hakkının engellenmesine ilişkin her türlü muarazanın önlenmesine ve giderilmesine karar verildiği, kararın davalı şirket tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 14.03.2017 tarihli ve 2015/13600 Esas, 2017/1511 Karar sayılı kararı ile mezkur kararın kesin olması nedeni ile temyiz isteminin reddine karar verildiği, davalı şirket vekilince aynı mahkemeye müracaat edilerek yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğu, mahkemece 02.10.2017 tarihinde alınan ara karar ile HMK’nın 374 ve devamı maddelerine göre usulünce açılmış yargılamının iadesi davası bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verildiği, bunun üzerine davalı vekilince aynı mahkemeye müraacat edilerek 28.12.2015 tarihli genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu üyelerinin seçildiğini, davalının yönetim kurulu üyeliği sıfatının sona erdiğini belirterek davalının yönetim kurulu üyesi sıfatı ile bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesine karar verilerek söz konusu kararın tavzih edilmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece tavzihi gerektirecek bir durum olmadığı, talebin hükmün icrasına ilişkin takip hukukuna dayalı infaz sorunu olduğu belirtilerek tavzih talebinin reddine karar verildiği, tavzih talibine karşı istinaf yoluna gidildiği, istinaf talebinin usulden reddine karar verildiği, mahkemenin ilamının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 01.06.2016 tarihinde icraya konulduğu görülmektedir. Davacı taraf, davalının yönetim kurulu üyeliğinin 28.12.2015 tarihli genel kurul toplantısında sona erdiğini ve artık TTK’nın 392.maddedeki yetkilere sahip olmadığını, bu sebeple İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 Esas, 2015/619 Karar sayılı hükmünün iptali gerektiğini ileri sürerek icra mahkemesi nezdinde bir kısım şikayetlerde bulunduğu, bu kapsamda icra hukuk mahkemelerince ilamların icrasının ve infazının yorum yoluyla değiştirilemeyeceği belirtilerek reddedildiği, aynı gerekçenin Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi neticesinde verdiği 2018/14012 Esas, 2019/17288 Karar sayılı bozma ilamında da belirtildiği görülmektedir. Yine davacı şirket tarafından İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/741 Esas sayılı dosyasından, icra takibine ilişkin olarak icranın geri bırakılması talebinde bulunduğu, mahkemece bu talebin de 2018/ 55 Karar sayılı karar ile reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince eldeki davada her ne kadar İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/723 Esas, 2015/619 Karar sayılı hükmünün icra kabiliyetinin kalmaması nedeniyle iptaline ve bu şekilde muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de, davacının talebi nazara alındığında başka bir mahkemece verilen ve kesinleşen ilamın iptali sonucunu ortaya çıkaracak şekilde bir karar tesisi mümkün olmadığından mahkemece davanın reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine; 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.