Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1159 E. 2023/1079 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1159
KARAR NO: 2023/1079
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2014/973 E. – 2019/432 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, temlik alan davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı … firmasına ait bir kısım emtianın İstanbul -İtalya arası taşıma işinin müvekkilince üstlenildiğini, müvekkilinin de bu işi davalı … Ltd. Şti.ve davalı … Ltd. Şti.’ne verildiğini, taşımanın davalı … Ltd. Şti.tarafından gerçekleştirilmesi sırasında emtianın yüklü olduğu … plakalı treylerin Trieste/İtalya limanında … isimli şirkete ait … plakalı çekici ile son alıcıya ulaştırılmak istenirken araçla birlikte emtianın 25.10.2007 tarihinde çalındığını, dava dışı gönderici … şirketinin zararının dava dışı sigortacısı … Sigorta AŞ tarafından ödendiğini, dava dışı … Sigorta AŞ’nin müvekkili davacıya Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/749 Esas sayılı dosyasıyla rücu davası açarak sigortalısına ödediği bedeli talep ettiğini, davanın alt taşımacılara ihbar edilerek davaya katılmalarının sağlandığını, mahkemece açılan davanın kabulüne karar verildiğini, kararın Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konu edildiğini, müvekkilinin dava dışı … Sigorta AŞ’ye toplam 54.818,40 TL ve 108.484,57 Euro ödemek zorunda kaldığını, ödeme öncesi davacı tarafından davalılara Beyoğlu … Noterliğinin 10.12.2010 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilmesine rağmen davalıların ödeme yapmadığını, bu nedenle davalılar aleyhine Pendik … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını ve rücu alacak talebinde bulunulduğunu davacı şirketin taşıma işinde herhangi bir kusuru söz konusu değilken davalı … Ltd. Şti.’nin iradi kusurlu davranışından dolayı sigorta şirketine ödeme yapmak zorunda kaldığını, emtia … Ltd. Şti.’nin aracıyla ve sorumluluğunda taşınmakta iken davacı şirketin bilgisi ve kabulü dışında … isimli şirkete ait çekici ile taşınmaktayken taşınma süresi içinde zayi olduğunu, davalılardan …’nin davalı … Ltd. Şti.’nin CMR sigortacısı olduğunu, poliçe kapsamında bu davalının da tazminatı ödemek zorunda olduğunu, CMR’nin 34.maddesi uyarınca davalı alt taşıyıcıların sorumlu olduklarını, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, temlik alan davacı vekili 14.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı ıslah ederek davaya rücuen alacak davası olarak devam edilmesini istemiştir. Davalı … Ltd.Şti.vekili, savunmasında özetle; dava konusu malların taşınması için davacının dava dışı gönderici … ile anlaştığını, davacının ise davalı … Ltd. Şti.ile anlaşarak taşıma işinin bu davalı tarafından üstlenildiğini, müvekkilinin malları sadece …nun Beylikdüzünde bulunan fabrikasından alarak Tuzladaki limana taşıdığını, malların müvekkiline ait çekici ve treyler ile depodan Tuzlaya taşındığını, … gemisine yüklendiğini, müvekkilinin görev ve sorumluluğunun bu noktada bittiğini, malların İtalyada limanda alınarak varış yerine ulaşmasını ise davalı … Ltd. Şti.’nin anlaştığı …’nin üstlendiğini, bu şirketin de malları fiilen taşıması için …’yi görevlendirdiğini, …’nin de kendisine ait çekici ve şoför ile malları limandan alarak teslim yeri …’ya taşımak üzere yola çıktığını, ancak şoförün mola verdiği sırada malların çalındığını, aynı mallara ilişkin Milano Hukuk Mahkemesinde de bir dava bulunduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, İtalyadaki alt taşıma şirketini davalı … Ltd. Şti.’nin görevlendirdiğini, müvekkilinin sorumluluğunun Türkiyede gemiye yükleme ile sona erdiğini, müvekkilinin sadece malların bulunduğu treylerin maliki olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının CMR’nin 34.maddesini yanlış yorumladığını, tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti.vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin davacıya ödemesi gereken muaccel hale gelmiş herhangi bir borcu bulunmadığından yaptıkları itirazın da yerinde olduğunu, kaldı ki davacının tazminat ödemesi gerektiğine dair hüküm kurulan ana davanın davacısı olan nakliyat sigortacısının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, ana dava görülürken de bu durum dile getirildiğinden verilen hükmün müvekkili açısından somut olayda bağlayıcı olmadığını savunarak, davanın reddi ile % 40’dan az olmayacak şekilde tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin davalılardan … Ltd. Şti.’nin 05.10.2007-04.10.2008 tarihleri arasında sevkiyatlarını gerçekleştireceği emtianın nakliye muhataplarına karşı sigorta güvencesini düzenlediği … sayılı … poliçesi ile 500.000-USD teminat limiti ile teminat altına alındığını, sigortalısının dava konusu malları sadece …nun Beylikdüzünde bulunan fabrikasından alarak Tuzladaki limana taşıdığını, sigortalısının n görev ve sorumluluğunun bu noktada bittiğini, CMR konvansiyonuna tabi olmayan yurt için taşıma işinde müteakip taşıyıcı sıfatı bulunmadığını, rizikonun oluştuğu anda ne sigortalısının ne de müvekkilinin taşınan mal üzerinden oluşan zarardan ve bu zarara bağlı faiz ve masraflardan sorumlu tutulamayacağını, faizin dava tarihinden ve yasal faiz olması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava davacının dava dışı … Sigorta’ya yaptığı ödemenin davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir. Dava dışı …, bir kısım emtianın taşınması için davacı … ile anlaşmış, taşıma işi davalı … tarafından gerçekleştirilmekteyken emtianın yüklü olduğu … plakalı treyler … plakalı çekici araçla birlikte emtia 25/10/2007 tarihinde çalınmıştır. Dava dışı … sigortacısı olan … Sigorta’dan zararı tazmin etmiş, … Sigorta da dosyamız davacısı …’e Kadıköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/749 Esas sayılı dosyasında rücu davası açmış ve dava … aleyhine sonuçlanmıştır. Kadıköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/749 Esas sayılı dosyası (İstanbul Anadolu 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/749 Esas-2010/703 Karar) 28/12/2012 tarihinde kesinleşmiştir.Davacı … alacağını …’ye temlik etmiş, taraflar arasında 05/12/2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesi imzalanmıştır. Mahkememize açılan rücu davası itirazın iptali davası olarak açılmakla birlikte temlik alan vekili 02/04/2015 tarihli dilekçesiyle davasını ıslah ederek rücuen alacak davasına çevirdiği anlaşılmıştır. Davalı … yönünden; davalının ilk ya da son taşıyıcı değil ara taşıyıcı konumunda olduğundan ve dava konusu rizikonun da davalının sorumluluğu altında bulunan taşıma sırasında meydana gelmediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda …’in Beylikdüzü -Tuzla arasında değil Türkiye-İtalya arası taşıma işini alt taşıyıcı olarak üstlendiği dava konusu emtianın …’e ait … plakalı taşıttan çalındığı anlaşılmakla taşımacının kasti bir eylemi ve/veya ağır kusur durumu söz konusu da olmadığından, …’in ve sigortacısı olan davalı …’in sorumlu olduğu kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davalı … Ltd. Şti.’ne açılan davanın reddine, davalılar … Ltd. Şti.ve davalı …’ AŞ’ye açılan davanın kısmen kabulü ile 252.709,54 TL alacağın müteselsilen bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, temlik alan davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Temlik alan davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; diğer davalılar ile … Ltd. Şti.’nin de müştereken ve müteselsilen rucuen alacağının tümünden sorumlu olduğunu, davanın işbu şirket yönünden reddinin mevzuata ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, davanın kısmen kabulünün, davanın Türk Lirası üzerinden kabulünün, kararda faize hükmedilmemesinin delillere, talebe, mevzuata açıkça aykırı olduğunu, davacı … Hizmetleri AŞ’nin davalıların yerine, diğer bir deyişle davalıların kusur ve sorumluklarının karşılığını 54.818,40 TL olarak, 108.484,57 Euro olarak ödemek zorunda kaldığını, dava sürerken müvekkilinin dava konusu iki bölüm alacağı ülke parası cinsinden 21.303,07 TL kısmı ile döviz cinsinden 107.600,89 Euro kısmını 05.12.2014 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik aldığını, bu bağlamda kısmen kabul kararı verilemeyeceği gibi, ayrıca kararda anılan Türk Lirası ve Euro ayırımı yapılmak suretiyle yukarıdaki şekil ve miktarların müvekkiline ödenmesine ya da Euronun fiili ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden ödenmesine hükmedilmesi gerektiğini, temerrütün 10.12.2010 tarihli ihtarnameler ile oluştuğundan TL cinsinden tazminat için ticari faize, döviz cinsinden tazminat için yıllık %5 faize hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın dava ve ıslah dilekçesindeki talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gönderen … ile davacı şirket arasında emtianın İstanbuldan İtalyaya taşınmasına ilişkin taşıma sözleşme akdedilerek dosyada mübrez 19.10.2007 Tarih, … sayılı, 19.10.2007 Tarih, … sayılı, 19.10.2007 Tarih, … sayılı ”Cmr Sevk Mektubu-Taşıma Senedi” düzenlendiğini, her bir CMR sevk mektubunun ayrı ürünler için olmak üzere tek olduğunu ve tüm taşıma güzergahını içerdiğini, akdi taşıyıcı davacı şirketin taşıma işini, aynı CMR senetleri tahtında davalı … Ltd. Şti.’ne, bu davalının da diğer davalı … Ltd. Şti.’ne İtalya kısmı için İtalyada mukim nihai taşıyıcı …’e yaptırıldığını, tüm bu süreçte taşıma, tek bir CMR sevk mektubu tahtında gerçekleştiğini, taşıma ilişkisine sonradan dâhil olan hiçbir taşıyıcının başka bir CMR taşıma belgesi düzenlemediğini, sonra gelen taşıyıcıların malları ve ilk düzenlenen CMR belgelerini kabul ederek taşıma ilişkisine dâhil olduklarını, bu halde öncelikle taşıma ilişkisine katılan taşıyıcıların alt taşıyıcı mı yoksa müteakip taşıyıcı mı olduklarının tespitinin gerektiğini, CMR’nin 34. maddesi hükmünden müteakip taşıma ilişkisinden/ müteakip taşıyıcıdan söz edilebilmesi için iki şartın varlığının gerektiği, birinci şartın ”tek bir taşıma sözleşmesinin” varlığı yani müteakip taşımadan söz edilebilmesi için taşıma faaliyetinin tümünü kapsayan bir taşıma sözleşmesinin varlığı, ikincisinin ise CMR Taşıma Senedi olduğunu, taşıma boyunca tek bir CMR sevk mektubu bulunduğunu, oysa ki taşıyıcıların alt taşıyıcı olması için ortada birden fazla taşıma sözleşmesi bulunması, gönderen ile ilk taşıyıcı arasındaki sözleşmeden tamamen farklı bir sözleşmelerin bulunması gerektiğini, İtalyada taşımayı yapan, davalı … Ltd. Şti.’ne ait dorseyi çeken çekicinin sahibinin …’in müteakip taşıyıcı olduğunu, ziyanın da bu şirketin kendi taşıması esnasında meydana geldiğinden zarardan ve dolayısı ile tazminattan tek başına …’nin sorumlu olduğunu, müvekkili sigortacının sorumluluğunun poliçe kapsamına göre tespit edilmediğini, bu hususun irdelenmediğini, sigortacının sorumluluğu taraflar arasında münakit sigorta sözleşmesi kapsamında olduğunu, davanın ilk başından bu yana poliçenin dosyaya celbi ile hasarın teminat kapsamında olup olmadığının irdelenmediğini, hasarın teminat kapsamında yer alıp almadığının mahkeme tarafından da re’sen nazara alınması gereken bir husus olduğunu, hasarın nihayetinde son taşıyıcının ağır kusurundan/ ihmalinden kaynaklandığını, ağır kusur/ ihmal halinde hasarın teminat kapsamı dışında olduğunu, poliçenin celbi ile hasarın teminat kapsamında yer alıp almadığının irdelenmesi, hasar teminat dışında kalmakla davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın müvekkili yönünden reddine, karar verilmesini istemiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili, katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişiler tarafından CMR hükümlerinin yanlış uygulandığını, kök ve ek raporlarda dava konusu taşıma işinin “tek bir mukaveleye dayanarak” gerçekleştirildiğini, CMR Konvansiyonunun 34 ila 40. maddelerinde düzenlenmekte olan müteakip taşıma hükümlerine atıfta bulunduklarını, CMR Konvansiyonunun müteakip taşımaya ilişkin 37. maddesinin a bendinin açıkça ”Zıya ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek başına yüklenmek zorundadır” hükmünü haiz olduğunu, dava konusu olayda …’in kendisine ait çekici ve şoför ile emtiayı İtalyada limandan alarak alıcı firmaya taşıdığı ve hırsızlığın bu aşamada meydana geldiğinin uyuşmazlık dışı olduğunu, bu itibarla zarardan bizatihi …’in sorumlu olduğunu, mezkur rücu davasının müvekkiline yöneltilemeyeceğinin açık olduğunu, bilirkişilerin taşımayı CMR Konvansiyonu tahtında müteakip taşıma olarak nitelendirdikten ve rizikonun …’in uhdesinde iken gerçekleştiğini tespit ettikten sonra müvekkilinin sorumluluğuna hükmetmelerinin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinin mezkur taşımaya ilişkin sorumluluğu emtianın Tuzlada … gemisine yüklenmesi ile sona erdiğini, raporlarda müteakip taşıma hükümlerine atıfta bulunulmasına rağmen taşıma işinin müteakip taşıma olduğunun kabulü halinde CMR Konvansiyonu m. 37 uyarınca söz konusu zarardan bizatihi …’in sorumlu olduğunun tespiti gerektiğini, eğer bilirkişiler alt taşıma hükümlerine, diğer bir ifadeyle CMR Konvansiyonu m. 3 hükmüne tabi olduğunu düşünüyorlarsa, bu defa da diğer davalı …Ltd. Şti.’nin de işbu zarardan sorumlu olduğunun kabulünün kaçınılmaz olacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer mezkur taşımada bir alt taşıma ilişkisi var ise ve müvekkilinin bu itibarla CMR m. 3 uyarınca …’in sebep olduğu zarardan sorumlu ise …’ın da CMR m. 3 uyarınca işbu zarardan sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerektiğini, davacının bir temlik sözleşmesi tahtında …ye alacağı temlik ettiğini, mahkemece davacının … olarak eklenmesine ve davanın devamına karar verildiğini, davaya müdahale talebinde bulunan … ile … Yazılım Ltd. Şti.’nin dilekçelerinde işbu davaya esas olan icra dosyasına haciz talebi sunduklarını, söz konusu hacizlerin bertaraf edilmesi amacıyla ve kötü niyetli olarak temlik işleminin yapıldığını ve yine bu sebeple davanın ıslahla alacak davasına dönüştürüldüğünü beyan ettiklerini, ne var ki mahkemece tarafların müdahale taleplerinin reddine karar verildiğini, temlik işleminin iyi niyet prensibine aykırılığı ve muvazaalı olup olmadığı değerlendirilmeksizin ve temlik alan davacı tarafın aktif husumet ehliyeti tartışılmaksızın hüküm tesis edilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini,bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, akdi taşıyanın ödediği tazminat bedelinin CMR’nin 37.maddesi uyarınca müteakip taşıyıcılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, temlik alan davacı vekili, davalı … Ltd. Şti.vekili ile davalı … vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı (temlik eden), dava dışı … firmasına ait bir kısım emtianın İstanbul -İtalya arası taşıma işini üstlenerek bu işi davalı … Ltd. Şti. ve davalı … Ltd. Şti.’ne verdiğini, ancak emtianın 25.10.2007 tarihinde taşıma sırasında çalındığını, bunun üzerine dava dışı … şirketine tazminat ödemesinde bulunan dava dışı … Sigorta AŞ tarafından aleyhine açılan dava sonucunda ödemek zorunda kaldığı bedelden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek rücuen tazminat talebinde bulunulmuştur. Başlangıçta itirazın iptali davası olarak açılan dava, ıslah suretiyle icra takibindeki miktarlar üzerinden alacak davasına dönüştürülmüştür. Davalılar … ve … Ltd. Şti.vekillerinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde: Davalı … vekili ile davalı … vekili istinaf dilekçelerinde, davalı taşıyıcılar arasındaki ilişkinin alt taşıma ilişkisi değil müteakip taşıma ilişkisi olduğunu, çünkü taşımanın tek bir CMR senedine dayalı olarak gerçekleştirildiğini, davalıların hukuki sorumluluklarının da buna göre tayini gerektiğini, bu durumda davada taraf olarak gösterilmeyen İtalya’daki … Şirketinin de müteakip taşıyıcı olarak sorumluluğunun bulunduğunu, zıyanın anılan şirket tarafından taşıma sırasında gerçekleştiğini, bu durumda davalı …’in sorumluluğunun bulunmadığını, davanın bu nedenle reddi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.Dosya kapsamına ve alınan bilirkişi raporları içeriğine göre davaya konu taşımayı davacının akdî taşıyan sıfatıyla üstlendikten sonra aynı taşıma senediyle davalı …’e ve davalı Mefatrans’a taşıma işini devrettiği ve aynı CMR senedi kapsamında taşımanın tamamlanmış olduğu, son olarak davalı …’e ait dorse içinde yükün İtalya’daki limana vardığı, aynı dorsenin farklı bir çekici ile limandan İtalya içi kara taşımasının ise dava dışı … tarafından yapılırken yükün çalınmak suretiyle zayi edildiği anlaşılmaktadır. Asıl taşıma ilişkisinden bağımsız olarak, asıl taşımayı üstlenen taşıyıcı taşıma işini başka bir taşıyıcıya yaptırmak üzere yeni bir taşıma sözleşmesi akdederse bu durumda alt taşıma ilişkisi söz konusu olur. Bu durumda alt taşıyan, asıl taşıma sözleşmesinin tamamen dışındadır. Müteakip taşıma (Successive carriage)’da ise asıl taşıyan, üstlendiği taşıma işini aynen bir sonraki taşıyıcıya devretmekle onunla yeni ve bağımsız bir taşıma sözleşmesi imzalamamakta, asıl taşıma ilişkisinden doğan taşıma edimini yeni bir taşıyıcıya devretmektedir. Bu durumda asıl taşımadan bağımsız yeni bir taşıma değil asıl taşımayı takip eden ve asıl taşımada üstlenilen edimin ifasını hedefleyen bir taşıma akdi kurulmaktadır. Somut olay taşımanın başladığı ve bittiği yerler dikkate alındığında tartışmasız olarak CMR hükümlerine tabidir (YEŞİLOVA, Ecehan, Taşıyıcının CMR Hükümlerine Göre Yardımcı Şahısların ve Müteakip Taşıyıcıların Eylemlerinden Doğan Sorumluluğu, Ankara, 2004, s.121-123). Taşıma işi bir tek CMR senedi üzerinden gerçekleştirilmiştir. Davacı ile davalı taşıyanlar arasında, asıl taşıma ilişkisinden bağımsız yeni bir taşıma sözleşmesi yani alt taşıma sözleşmesi kurulmamış, asıl taşıma ilişkisi ile üstlenilen edimin ifası için davalılarla anlaşma sağlanmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki taşıma ilişkisinin alt taşıma ilişkisi değil müteakip taşıma ilişkisi olduğu ve davaya konu rücu talebinin CMR’nin 37.maddesine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki akdi ilişkisinin alt taşıma ilişkisi olarak adlandırılması isabetsiz olduğundan, davalıların bu yöne ilişkin istinaf gerekçeleri yerinde görülmüş, kararın gerekçesinin yukarıda açıklanan şekilde düzeltilmesi gerekmiştir. Ancak somut olayda, müteakip taşıma hükümlerine ve CMR’nin 37.maddesi düzenlemesine göre davalı …’in sorumlu olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamına ve ayrıntıları 10.11.2007 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda yapılan açıklamalara göre; davacının taşıma işini müteakip taşımacı olarak davalı …’e yaptırdığı, … tarafından ve …’e ait dorseye yüklenen emtianın gemiye yüklendiği, İtalya’daki limana dorse içinde indirildiği, bu dorsenin İtalya’da dava dışı …’e ait çekici ile İtalya’da kara taşıması yapılırken çalınmak suretiyle zayi edildiği anlaşılmaktadır. Davalı … tarafından bu dorsenin limana kadar olan kara taşımasının yapıldığı anlaşılmaktadır. Taşımanın diğer kesimlerine …s’ın katıldığına dair bir bulgu yoktur. Kaldı ki davalı …’in ticari defterlerini talimat yoluyla inceleyen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 04.02.2014 tarihli raporda davalı … tarafından davacı … … AŞ’ye Türkiye-İtalya taşımasının tümü için navlun faturası kestiği ve uluslararası taşımanın tümü için navlunu aldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı …’in taşımanın tümünü üstlenen müteakip taşımacı durumunda olduğu anlaşılmaktadır. CMR’nin 37.maddesinde, müteakip taşımaya katılan taşıyıcıların birbirlerine karşı rücu ilişkisi düzenlenmiştir. Maddenin düzenlemesine göre, taşımaya katılanların her birinin gerçekleştirdiği taşıma sırasında meydana gelen hasardan, o sırada taşımayı yapan taşıyan sorumludur (CMR m.37/1.a). Kendi taşıması sırasında meydana gelen hasar nedeniyle bir taşımacı, ödediği tazminat için diğer müteakip taşımacılara rücu edemez. Bu açıklamaya göre somut olayda, taşımanın tamamını müteakip taşımcı olarak …’in üstlendiği, davalı … tarafından Türkiye’deki limana kadar kara taşımasının müteakip taşımcı sıfatıyla gerçekleştiği, taşımanın bundan sonraki kısmı için …’ın bir sorumluluk üstlendiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, dolayısıyla taşımayı gerçekleştirenin davalı … olduğu; …’e ait araç (dorse) içindeki yükün İtalya limanından bu dorse başka bir çekiciye takılmak suretiyle İtalya’daki kara taşımasını yapan … tarafından taşınırken yükün zayi olduğu; …’in müteakip taşımacı olarak taşımaya katıldığına dair bir belgenin dosyada bulunmadığı, bu nedenle müteakip taşımacı değil, 10.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda da isabetle vurgulandığı üzere CMR’nin 3.maddesi anlamında …’in ifa yardımcısı konumunda olduğu, dolayısıyla …’in ve onun elamanlarının kusur ve ihmallerinden davalı …’in sorumlu olduğu sonucuna varılmış, davalıların aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … vekili CMR’nin 37.maddesi uyarınca taşımaya katılmış olan …’in sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiş ise de yukarıda açıklanan gerekçe ile … CMR’nin 3.maddesi uyarınca …’in ifa yardımcısı durumunda olup onun kusurlu eylemlerinden … sorumlu olduğundan, davalı … vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … vekili müvekkilinin CMR sorumluluk sigortası poliçesi kapsamında sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiş ise de bu husus 10.11.2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda değerlendirilmiştir. CMR sorumluluk sigortası şartları uyarınca taşıma sırasında meydana gelen hasardan taşıyıcı ve onun sorumluluk sigortacısı sorumludur. Davalı … şirketi sorumsuzluğuna dair savunmasını kanıtlayan somut bir olgu ileri sürmediğinden aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … vekili, temlik alan davacı sıfatıyla …’nin davaya taraf olarak kabulünün usule aykırı olduğunu, çünkü müdahale talep edenler … ve … Şirketi vekillerinin katılma talep dilekçelerinde, itirazın iptaline konu icra dosyasındaki alacağın haczedildiğini, temlikin bu haczi bertaraf etmek üzere muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürdüklerini, buna dayalı olarak da ıslah yapıldığını, mahkemenin müdahale taleplerini reddetmesinin ve temlik alanın taraf olarak davaya eklenmesinin ve aktif husumet ehliyetinin hiç tartışılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Alacağın temliki TBK’nın 183 vd.hükümlerine tabidir. Sözleşmenin geçerliliği için yazılı şekilde yapılmış olması yeterli olup başkaca bir koşul aranmamıştır. Borçlunun rızası da aranmamıştır. Üçüncü bir kişinin takip dosyasındaki alacağa haciz koydurmuş olması tek başına alacağın temlikine engel olmaz. İcra takip aşamasında bu alacağa haciz koyduran üçüncü kişilerin (somut olayda müdahale talebinde bulunanların) hukuki durumu ise davamızın konusu değildir. İlk derece mahkemesi müdahale talep edenlerin bu taleplerini reddetmiştir. Talepleri reddedilenlerin herhangi bir kanun yolu başvurusu yoktur. Bu nedenlerle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Ancak ilk derece mahkemesi, müdahale talep edenler … vekilinin ve … Şirketi’nin vekilinin müdahale taleplerini ara kararlarıyla isabetli olarak reddettikleri halde gerekçeli karar başlığında …’yı asli müdahil olarak, … Şirketi’ni ise feri müdahil olarak göstermesi usule aykırı olmuş, Dairemizin karar başlığında bunlara yer verilmemiştir. Sonuç olarak, davalıların istinaf sebeplerinin gerekçeye yönelik olarak kısmen yerinde olması sebebiyle, davalılar … ve … Taş.ve Tic. Ltd.Şti.vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 uyarınca gerekçenin düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir. Temlik alan davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde: Davacı (temlik alan) vekili, hakkındaki dava reddedilen davalı … aleyhindeki davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak yukarıda davalıların istinaf başvuru nedenleri incelenirken açıklandığı üzere; CMR’nin 37.maddesi uyarınca müteakip taşımacılardan birine rücu edebilmek için hasarın o müteakip taşımacının taşıması sırasında meydana gelmiş olması gerekir. Davalı …’ın Türkiye’deki limana kadar olan yaptığı kara taşıması sırasında herhangi bir hasar meydana gelmediği, bu nedenle İtalya’da meydana gelen zayi olayından herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Temlik alan davacı vekili, davadaki taleplerinin tamamının Türk Lirası olmadığını, temlik belgesinden ve icra takip talebinden de anlaşılacağı üzere davadaki talebin 21.303,07 TL ile 107.600,89 Euro olduğunu, buna rağmen mahkemenin harca esas TL değeri üzerinden davayı hükme bağlamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir. Dava başlangıçta itirazın iptali davası olarak açılmış olup davanın konusu olan Pendik … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takip talebinin incelenmesinde, takibe konu edilen alacağın asıl ve ferileri ile birlikte 54.818,40 TL ile 108.484,57 Euro olduğu anlaşılmaktadır. Davanın devamı sırasında 05.12.2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesiyle iş bu davaya konu 21.303,07 TL ile 107.600,89 Euro alacağın …’ye temlik edildiği belirtilmiştir. Mahkemece … davacı sıfatıyla davaya eklenmiş ve onun lehine hüküm kurulmuştur. Gerek dava dilekçesinin dayanağı olan icra takip talebinde gerekse temlik ve akabinde ıslah talebinde davaya konu alacağın davacı tarafından dava dışı sigorta şirketine ödenmiş olan 21.303,07 TL ile 107.600,89 Euro’ya ilişkin olduğu, döviz alacağı talebinin takip sırasında ve eldeki dava açılırken TL’ye dönüştürülmeyip döviz olarak talep edildiği halde ilk derece mahkemesince dava dilekçesindeki harca esas değer, talebin kendisi gibi kabul edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Dava ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürüldüğünden temlik ve ıslah doğrultusunda 21.303,07 TL alacağın takip tarihi olan 07.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte; 107.600,89 Euro alacağın takip tarihi olan 07.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %5 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. İcra takip dosyasında işlemiş faiz talepleri de mevcut ise de alacağın temliki sözleşmesinde bunlardan söz edilmemiş olup temlik beyanı doğrultusunda temlik alan davacı yararına bu şekilde hüküm kurulmuş, dava dilekçesindeki fazla talebin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalılar … ve … Taş.ve Tic. Ltd.Şti.vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü; aynı şekilde davacı (temlik alan) vekilinin istinaf başvurusunun da kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalılar … ve … Tic. Ltd.Şti.ile davacı (temlik alan) vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın davalı … Taş. Ve Tic. Ltd. Şti.yönünden reddine, 2-Davanın, davalılar … ve … Taş.ve Tic. Ltd. Ştiyönünden kısmen kabulü ile; 21.303,07 TL alacağın 07.01.2011 tarihinden işleyecek yasal temerrüt faiziyle ve 107.600,89 Euro alacağın 07.01.2011 tarihinden itibaren yıllık %5 temerrüt faizi ile birlikte, tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının davalılar … ve … Tic. Ltd.Şti.’nden alınarak temlik alan davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, 3-Kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 17.258,18 TL harçtan, peşin alınan 2.903,50 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 14.354,68 TL harcın, davalılar … ve … Tic. Ltd.Şti.’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 2.903,50 TL peşin harcın, davalılar … ile … Tic Ltd.Şti ‘den alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından harcanan 18,40 TL başvurma harcı, 2,90 TL vekalet harcı ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 5.078,00 TL masraf olmak üzere toplam 5.099,30 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 4.471,36 TL”lik bölümünün davalılar … ile … Tic Ltd.Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı … Tic.Ltd.Şti. tarafından yapılan 1.059,50 TL yargılama giderinden reddedilen kısma isabet eden 929,03 TL’lik bölümün davacıdan (temlik alan) alınarak davalı … Tic Ltd.Şti.’ne verilmesine, 7-Reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan (temlik alan) alınarak davalılar … ve … Taş.ve Tic. Ltd.Şti.’ne verilmesine, 8-Kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 38.370,30 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Tic. Ltd.Şti.’nden alınarak temlik alan davacıya verilmesine, 9-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 43.337,54 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan (temlik alan) alınarak davalı … Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine, 10-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine, 11-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı (temlik alan) vekilince yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı (temlik alan) vekilince yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya (temlik alan) iadesine, c-Davacı (temlik alan) tarafından yapılan 148,60 TL başvuru harcı gideri, 43,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 192,10 TL kanun yolu giderlerinin davalılar … ile … Tic Ltd.Şti.’nden alınıp davacıya (temlik alan) verilmesine, d-Davalı … ve … Tic.Ltd.Şti. tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, e-Davalı … tarafından yatırılan 4.315,65 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, f-Davalı … Tic. Ltd.Şti. tarafından yatırılan 4.315,64 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, g-Davalı … tarafından yapılan 148,60 TL başvuru harcı gideri, 8,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 156,85 TL istinaf kanun yolu giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, h-Davalı … Tic. Ltd.Şti.tarafından yapılan 148,60 TL başvuru harcı gideri, 8,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 156,85 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 12-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine, 13-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 14-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.