Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1156 E. 2023/1133 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1156
KARAR NO: 2023/1133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2014/139 E. – 2018/966 K.
DAVANIN KONUSU: İtrazın İptali (Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle;… Bankası AŞ’nin müvekkili banka ile devren birleştirildiğini, … Bankası AŞ ile dava dışı … AŞ arasında genel kredi sözleşmeleri akdedildiğini, bu sözleşmelerde davalı … ve … nin müteselsil kefil olduğunu, sözleşme gereğince kullandırılan kredilerin geri ödemesi yapılmadığından hesapların kat edilerek ihtarnameler keşide edildiğini, buna rağmen borçların ödenmediğini, müteselsil kefil olan … nin vefat etmesi nedeniyle mirasçıları davalılar …, … ve …nin takip talebinde belirtildiği gibi 1.343,13 TL ile bu tutarın faiz ve ferilerinden sorumlu olduklarını, anılan sözleşme uyarınca kullandırılan teminat mektuplarından bir kısmının iade edildiğini ancak 75.375,00 TL bedelli gümrük teminat mektuplarının halen meri olduğunu, takip tarihi itibariyle güncel değerinin 697.908,95 TL miktarında bulunduğunu, Gümrük mevzuatına göre gümrük teminat mektupları ile garanti edilen tutarın mektup metninde yazan miktar olmayıp söz konusu tutarın tazmin tarihi itibariyle gecikme zammı ve faiziyle birlikte güncel tazmin değeri olduğunu, davalı …’nin bu miktar sorumlu olduğunu, sözleşmelere göre kullandırılan teminat mektuplarının meri olanlarının bedelinin deposu ve meri teminat mektuplarının işlemiş komisyonlarından oluşan nakti alacağın ödenmediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile alacağın %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davalıların borçlu olmadığını, genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı … ye ait olmadığını, imza incelemesi yapılması durumunda bu durumun ortaya çıkacağını, kat ihtarının usulüne uygun sağlanmadığını, teminat mektupları deposunun ve komisyonlarının müvekkillerinden istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı bankanın, davalı …’nin ve diğer davalıların murisi …’nin müteselsil kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında dava dışı şirkete gayrinakti kredi olarak kullandırılan 100.215,00 TL bedelli Gümrük Teminat Mektubu alacağının güncellenmiş değeri olan 928.111,10 TL deposu ve bu teminat mektuplarının işlemiş komisyonunu olan 125.601,69 TL asıl, işlemiş faiz ve ferileriyle birlikte 747.820,08 TL’nin nakti alacağın tahsili, ancak mirasçılar …, … ve …’nin bu miktarın 1.343,13 TL’sinden sorumlu olmaları kaydıyla davalılara karşı ilamsız icra takibi yaptığı, davalı borçlularca süresi içinde icra dairesinin yetkisine, borçlu …’nin imzasına ve borca itiraz edildiği, bu nedenle takibin durdurulduğu ve banka tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla İİK 67.maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde icra dosyasında belirtilen nakti alacak üzerinden ancak gayri nakti alacağa konu 75.375,00 TL tutarlı Gümrük Teminat Mektuplarının güncellenmiş değeri olan 697.908,95 TL’nin deposu amacıyla bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalılar zaman aşımı definde bulunmuştur. Genel Kredi Sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş.’nin TMSF’ye devredilen bankalar arasında olduğu, daha sonra bu bankanın … bank A.Ş. çatısı altında birleştirildiği, … bank A.Ş.’nin unvanının … Bankası olarak değiştirildiği, … Bankası A.Ş.’nin Fon Bankası olması nedeniyle 5411 sayılı Yasanın 141.maddesindeki 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, zaman aşımı süresinin alacağın muaccel olacağı tarihten itibaren başlayacağı, muacceliyet tarihinin ise hesap kat ihtar tarihi olup, hesabın 03/05/2002 tarihli ihtar ile kat edildiği anlaşılmakla, bu tarihten icra takip tarihi olan 20/06/2013 tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmakla zaman aşımı definin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalılarca icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de, alacağa dayanak genel kredi sözleşmelerinde ihtilaf halinde İstanbul İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırıldığından, bu yetki şartı nedeniyle İstanbul İcra Dairesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ve icra dairesinin yetkisine yapılan itirazında reddine karar verilmiştir. Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan gayrı nakti alacağın deposu ve işlemiş komisyonlardan oluşan nakti alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Gayri nakti alacağın, meri gümrük teminat mektuplarının bedeli ve Gümrük Yasası ve 6183 sayılı Kanun uyarınca gecikme faizinin eklenmesiyle oluşan güncel değerinin deposu isteminden, nakti alacağın ise, meri teminat mektuplarının işlemiş komisyonundan kaynaklandığı görülmektedir. Dosyada mevcut bulunan ve uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 16/01/2018 tarihli grafoloji raporunda 08/02/2000 tarihli 138.158,03 İngiliz Sterlini miktarındaki kredi sözleşmesindeki imzanın davalı …’nin eli ürünü olmadığı, ancak bu sözleşme dışında kalan diğer sözleşmeler arasındaki 11/10/1990 tarihli sözleşme ve limit artımlarına ilişkin belgeler ve diğer 37 adet sözleşme ve bu sözleşmelerden 31/07/1997, 08/08/1997, 01/10/1997, 07/05/1997, 12/12/1994, 23/09/1992, 15/07/1994, 17/09/1998 ve 01/05/1998 tarihli olanlarının limit artırımlarına ilişkin bölümlerde davalı …’ye atfen müteselsil kefil sıfatıyla atılmış imzaların davalı …’nin eli ürünü olduğu açıklanmıştır. Mahkememizce grafolog bilirkişi tarafından düzenlenen denetime olanaklı bu rapora itibar edilmiştir. Dosyada mevcut bulunan ve bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 12/03/2018 tarihli kök raporda özetle, bankanın icra takip tarihi itibariyle davalı kefil …’den 123.537,94 TL asıl, 579.995,89 TL işlemiş faiz, 29.629,45 TL % 5 BSMV toplam 733.163,28 TL alacağının bulunduğu, 100.215,00 TL bedelli teminat mektuplarının güncel değerinin 928.111,11 TL olup, bu miktarın deposunun da talep edilebileceği, …’nin imzaladığı sözleşmelere göre kefalet limitinin altında kalan bu miktardan sorumlu olduğu, …’nin müteselsil kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredinin dava konusunu oluşturmadığı, başka bir deyişle bu sözleşmelere göre verilen teminat mektubu olmadığından … mirasçıları olan davalıların herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış, davacının itirazlarının karşılanması ve icra takibinde 100.215,00 TL toplam bedelli teminat mektuplarının deposu istenmiş ise de, davanın 75.375.00 TL bedelli teminat mektubu ile gecikme zammı toplamından oluşan 691.224,71 TL’nin deposunun talep edilerek açıldığı anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereğince bu miktarda olan meri teminat mektubu bedeli ile Gümrük Yasası ve 6183 sayılı Yasa kapsamında gecikme zammı hesap edilerek deposu gereken güncel bedelin belirlenmesi için aynı bilirkişiden ek rapor alınmış ve 14/05/2018 tarihli bu ek raporda ise; gayri nakti alacak dışındaki nakti alacak ve diğer tespit ve açıklamalar tekrar edilmiş, davada istenen 75.375,00 TL gayrı nakti alacağın 21 adet gümrük teminat mektubu bedeli olduğu, bu mektupların meri bulunduğu ve 6183 sayılı Yasa uyarınca hesap edilen gecikme zammının 615.849,71 TL olup, mektup bedeli ve gecikme zammından oluşan toplam miktarın 691.224,71 TL olup, bu miktarın deposunun talep edilebileceği açıklanmıştır. Mahkememizce banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve birbirini tamamlar nitelikte bulunan kök ve ek rapora itibar edilmiştir. Davacı bankaya devren birleştirilen … Bankası A.Ş. ile dava dışı asıl kredi borçlusu … A.Ş. arasında 85 adet genel kredi sözleşmesinin mevcut bulunduğu, bu sözleşmelerden 1990 tarihli bir adet Genel Kredi Sözleşmesi ile 1992 tarihli iki ayrı limit artırımına ve 1998 tarihli 2 adet genel kredi sözleşmesine vefat etmiş olan …’nin müteselsil kefil olduğu ve anılan sözleşmelerin limitinin 1.343,13 TL miktarında bulunduğu, bunun dışındaki diğer sözleşmelerde …’nin kefaletinin olmadığı, davalı …’nin ise davacının dayandığı tüm sözleşmelerde müteselsil kefaletinin bulunduğu ve grafoloji uzmanı tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda ifade edildiği üzere sadece 08/02/2000 tarihli, 138.158,03 İngiliz Sterilinindeki sözleşmedeki imzanın …’nin imzası ürünü olmadığı, bu sözleşmeden kaynaklı borçtan sorumlu tutulamayacağı, diğer tüm sözleşmelerdeki imzanın eli ürünü olduğunun tespit edilmesi karşısında bu sözleşmelere göre kullandırılan kredilerden sorumluluğunun bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davaya esas alacağın, gayri nakti kredi olan meri teminat mektuplarının deposu ve bu mektupların işlemiş komisyon alacağının tahsiline ilişkin olduğu gözetildiğinde, vefat etmiş olan …’nin imzasının bulunduğu 11/10/1990 tarihli 300,00 TL ve 10/08/1992 tarihli 1.000,00 TL limit artırımına ilişkin sözleşmeler kapsamında verilen bir teminat mektubunun olmadığı, 1998 tarihli imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmelerinden birinin 17.13 TL diğerinin ise 26.00 TL miktarında bulunduğu, teminat mektuplarının 1997 tarihinden sonra imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırıldığı ve …’nin 1997 tarihinden sonra imzalanan 15/06/1998 ve 08/09/1998 tarihli toplam 43,13 TL (17,13 TL + 26,00 TL) limitli sözleşmelerde imzasının bulunduğu, bu sözleşmeler kapsamında kullandırılan teminat mektubu kredisinin bulunmadığı anlaşıldığından … mirasçıları olan …, … ve …’ye karşı yapılan icra takibinin yerinde olmadığı, adı geçen bu mirasçıların herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle haklarında açılan davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davalı …’nin müteselsil kefil olduğu sözleşmeler kapsamında muhtelif Gümrük Müdürlüklerinin muhatabı olduğu, teminat mektuplarının düzenlenerek muhataplara teslim edildiği, banka tarafından hesabın kat edildiği Bursa … Noterliğinin 03/05/2002 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiği, bu ihtarnamenin konusunun nakte dönüşen teminat mektuplarının bedelinin ödenmesi talebini oluşturduğu, daha.sonra Beyoğlu … Noterliğinden keşide edilen 29/09/2005 tarihli ihtarname ile ise tahsil edilemeyen teminat mektuplarından kaynaklanan komisyon alacağının istendiği, bu ihtarın davalı …’ye 03/10/2005 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 2 günlük ödeme süresi dikkate alındığında 06/10/20065 tarihi itibariyle bu ihtara konu alacak bakımından temerrüde düştüğü, en son yine banka tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 28/12/2007 tarihli ihtarnamesinin gönderilerek 270.763,04 TL nakit alacağının ödenmesinin talep edildiği, bu ihtarnamenin müteselsil kefil …’nin vefat etmiş olması nedeniyle tebliğ edilemediği, diğer müteselsil kefil davalı …’ye 22/01/2008 tarihinde tebliğinin sağlandığı, tebliğ tarihi ile verilen ödeme süresi dikkate alındığında bu ihtara konu alacak bakımdan da temerrüdünün 23/01/2008 tarihi olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelerin 31. maddesinde temerrüt faizinin düzenlendiği ve bu düzenleme çerçevesinde en yüksek kredi faiz oranına 25 puan eklenmek suretiyle bulunacak faizin temerrüt faizi olacağının kararlaştırıldığı, banka kayıtlarında yapılan inceleme sonucu cari faiz oranının %55 olup, bu miktarın 25 puan fazlasının %80 olarak belirlendiği, bankanın takibinde %80 oranında faiz istediği dikkate alındığında, talep edilen faiz oranının sözleşmeye uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının dayandığı sözleşmelerin komisyon, vergi ve masraflar başlıklı maddesinde teminat mektupları için uygulanacak komisyon oranının belirlendiği, ancak bankacılık ilkeleri ve uygulamasına göre teminat mektuplarına uygulanan komisyon oranının her 3 ay için %1 olmak üzere, yıllık %4 olarak uygulanması gerektiği, ancak banka tarafından teminat mektup komisyonlarının 25/03/2002 tarihine kadar devrevi 20 TL olarak tahsil edildiği, kredi sözleşmesinin tarafı dava dışı asıl borçlu şirketin ve davalıların bu komisyonu ödediği, herhangi bir itirazda bulunulmadığı, dolayısıyla anılan komisyon oranını benimsedikleri sonucuna varıldığından, bankanın düzenlendiği 29/09/2005 tarihli ve 28/12/2007 tarihli ihtara konu alacak miktarının toplam 94.468,00 TL olduğu, banka kayıtlarına göre 01/03/2011 tarihine kadar akdi faizin yıllık %55, 01/03/2011 tarihinden sonra ise yıllık % 22 oranında olduğu, bu oranlarındaki akti faizin uygulanması sonucu dava dışı asıl borçlu şirketin temerrüdünün takiple oluştuğu dikkate alındığında takip tarihi itibariyle bankanın 566.706,43 TL asıl alacağının bulunduğu, ancak icra takibinde asıl alacağın 125.601,69 TL olarak talep edilmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince dava dışı asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu asıl alacağın 125.601,69 TL olduğu kabul edilmiştir. Davalı kefil …’ye 29/09/2005 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihi dikkate alındığında bu ihtara konu 73.417,28 TL alacak bakımından temerrüdünün 06/10/2005 tarihinde oluştuğu, temerrüt tarihine kadar %55 akti faiz uygulanması sonucu davalının temerrüt tarihi itibariyle işlemiş akti faiz ve faizin gider vergisiyle birlikte 74.595,01 TL asıl alacaktan sorumlu olduğu, 28/07/2007 tarihli ihtara konu alacağın 21.050,72 TL olup, yıllık % 55 oranında akti faiz ve faizin %5’i olan gider vergisiyle birlikte temerrüt tarihi olan 23/01/2008 itibariyle bankanın bu ihtara konu asıl alacağının 21.928,71 TL olduğu, 29/09/2005 tarihli ihtarnameye ve 28/12/2007 tarihli ihtarnameye konu alacaklar yönünden temerrüt tarihi itibariyle bankanın toplam asıl alacağının 96.523,72 TL (74.595,01 TL +21.928,71 TL) miktarında bulunduğu, ihtarname sonrası biriken komisyon miktarının 27.014,22 TL olarak belirlendiği, bu durumda icra bankanın takip tarihi itibariyle toplam asıl alacağının 123.537,94 TL (74.595,01 TL +21.928,71 TL+27.014,22 TL) miktarında bulunduğu tespit edilmiştir. Sözleşmeye göre belirlenen temerrüt faizinin yıllık % 80 olması karşısında temerrüt tarihinden takip tarihine kadar bu faizin uygulanması ile işlemiş faizin 579.995,89 TL, faizin % 5 oranındaki gider vergisinin ise 30.350,50 TL olup, bankanın takip tarihindeki toplam alacağının 733.884,33 TL miktarında bulunduğu, ancak icra takibinde banka tarafından faizin % 5 oranındaki gider vergisinin 29.629,45 TL olarak talep edilmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince, gider vergisi alacağının 29.629,45 TL olarak kabulü gerektiği, bu durumda takip tarihi itibariyle asıl alacağın 123.537,94 TL, işlemiş faizin 529.995,89 TL faizin gider vergisinin de 29.629,45 TL olup, takip tarihindeki asıl alacağın 733.163,28 TL miktarında bulunduğu, davalı …’nin müteselsil kefalet limitinin altında kalan bu miktar borçtan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Dava konusu gayri nakti alacağın, meri teminat mektuplarının toplam bedeli ile bu mektuplarının gümrük teminat mektubu olması nedeniyle gecikme zammının uygulanması sonucu oluşan güncel değerinin deposu isteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kural olarak teminat mektuplarında mektup metninde yazan miktar ne ise o miktarın deposu istenebilir ancak dava konusu teminat mektuplarının gümrük teminat mektupları olduğu anlaşıldığından farklı durum arzettikleri kabul edilmiştir. Gümrük idarelerine verilen teminat mektuplarında 4458 sayılı Gümrük Kanunun 207.maddesinin esas alınması gerekmektedir. Anılan düzenlemeye göre, teminatın kabulü tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammının tahsil edilebileceği, gecikme zammının da aynı kanunun 51.maddesinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Gümrük Yasasının 207. maddesine göre, gecikme zammı teminat mektubunun kabulü tarihinden itibaren talep edilebilecektir. Gümrük Müdürlüklerine hitaben düzenlenen 21 adet gümrük teminat mektubunun toplam bedelinin 75.375,00 TL olduğu, halen meri bulundukları ve 6183 sayılı Yasanın 51. maddesi uyarınca hesaplanan gecikme zammının 615.849,71 TL olarak belirlendiği, mektupların bedeli 75.375,00 TL ile birlikte toplam deposu gereken miktarın 691.224,71 TL olduğu anlaşılmıştır. Genel Kredi Sözleşmelerinde kefilin gayri nakti alacaktan da sorumlu olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunduğundan kefalet limiti de gözetilerek banka tarafından davalı müteselsil kefil …’den bu alacağın deposunun da istenebileceği sonucuna varılmıştır. Yukarıda izah edildiği üzere bankanın icra takibine konu nakti alacağının, meri teminat mektuplarının işlemiş komisyonlarından kaynaklandığı, gayri nakti alacağın ise meri teminat mektuplarının bedeli ile gecikme zammından oluşan güncel değerinin deposu istemine ilişkin olduğu, davalı müteselsil kefil …’nin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmelerindeki kefalet limitinin altında kalan nakti ve gayri nakti alacaktan sorumlu olduğu, bankanın takip tarihi itibariyle nakti alacağının toplam 733.163,28 TL olup, bu miktarın 123.537.94 TL’sin asıl, 579.995,89 TL’sin işlemiş faiz, 29.629,45 TL’sinin ise faizin gider vergisi olduğu, gayri nakti alacağının ise toplam 691.224,71 TL miktarında bulunup, davalı …’nin icra dosyasındaki itirazının bu miktar için haksız olup, iptali gerektiği, itirazın haksız alacağın da genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıp likit olması nedeniyle kabul edilen nakti alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiş, diğer davalıların müteselsil kefil …’nin mirasçıları olduğu, …’nin kefil olduğu sözleşmeler kapsamında kullandırılan teminat mektubu kredisi bulunmadığı, dosyada mevcut bilirkişi raporuyla sabit olduğundan, bu davalılar hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davalılar …, …, …ye karşı açılan davanın reddine, davalı .. karşı açılan davanın kısmen kabulü ile bu davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının nakdi alacak yönünden 123.537,94 TL asıl alacak, 579.995,89 TL işlemiş faiz, 29.629,45 TL faizin %5’i oranındaki gider vergisi olmak üzere toplam 733.163,28 TL için iptaline, asıl alacak 123.537,94 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %80 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisinin uygulanmasına, gayrinakdi alacak yönünden 75.375,00 TL mektup bedeli, 615.849,71 TL gecikme zammı ki toplam 691.224,71 TL mektup bedelinin gayrinakdi alacak olduğundan davacı bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafından depo edilmesini teminen takibin devamına, kabul edilen nakdi alacağın %20’si oranında hesaplanan 146.632,65 TL icra inkar tazminatının davalı … alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararındaki müvekkili aleyhine verilen hükümlerin kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın aynen kabulü gerektiğini, gayrinakdi alacağa ilişkin olarak bilirkişinin 10.07.1998-18.06.2013 1.000-TL tutarlı mektubu için faiz başlangıç tarihini hatalı aldığı gibi bu mektup için hiç faiz hesaplamamasının da hatalı olduğunu, bu nedenle gayrinakdi alacaklarının eksik hesaplandığını, nakdi alacağa ilişkin olarak 29.09.2005 tarihli ihtarnameye konu alacaklar için bilirkişi raporunda teminat mektubu komisyon anaparasının minimum 20,00 TL olarak dikkate alındığını, müvekkili Banka hesaplamasında ise teminat mektubu komisyon anaparasının minimum 30,00 TL olarak dikkate alındığını, müvekkili hesaplaması ile bilirkişi hesaplaması arasında 2.245,07 TL fark olduğu, bu farkın bilirkişinin teminat mektubu komisyon anaparalarını farklı tespit etmesinden kaynaklandığını, yine bilirkişi temerrüt bakiyesi hesaplaması ile müvekkili temerrüt bakiyesi hesaplaması arasında 2.281,08 TL fark olduğu, bu farkın bilirkişinin ihtarname bakiyesinin farklı tespitinden kaynaklandığını, 28.12.2007 tarihli ihtarnamedeki alacaklar için temerrüt tarihi olarak 23.01.2008 tarihinin tespit edildiği, müvekkilinin 25.02.2008 tarihinin temerrüt başlangıç tarihi olarak tespit edildiğini, banka ihtarname bakiyesinin 3.016,72 TL olduğu, faiz ve vergi farkı ile bilirkişi temerrüt bakiyesi hesaplaması ile müvekkilinin temerrüt bakiyesi hesaplaması arasında 3.219,76 TL fark olduğunu, bu farkın bilirkişinin ihtarname bakiyesini farklı tespitinden ve temerrüt başlangıç tarihinin farklı tespitinden kaynaklandığını, yine takip tutarı ile bilirkişinin hesapladığı takip tutarı arasında 14.656,80 TL fark olduğu, asıl alacak olarak 123.537,94 TL’yi dikkate aldığını, bilirkişi raporunun bu yönü ile de hatalı olduğunu, bu durumun faiz ve diğer alacakların da fazla hesaplanmasına sebep olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesinin 46/1 maddesi uyarınca yeni bir adres bildirimi yapılmadığından temerrüt halinin oluşmadığı sonucuna varılmaması gerektiğini, borçluların yükümlülüğü hak kayıplarının önlenmesini teminen adres değişikliğinin bildirilmesi olup keyfi tutumları ile bu yükümlülüğe uymayan borçluların kendi kusurlarının sonuçlarına katlanmaları gerekirken, akde aykırı olarak bankanın hak kaybına sebebiyet verilmesinin hukuka aykırı sonuç doğurduğunu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2012/5815 E. 2012/7880 K., 2010/8472 E. 2011/7966 K.sayılı kararların da bu yönde olduğunu, sözleşmelerinde belirtilen adreslerine yapılan tebligatlar geçerli olup, ihtarname tebliğ edilememiş olsa dahi temerrüt halinin gerçekleşeceğini, … Mirasçıları …, … Ve … yönünden verilen karara ilişkin olarak ise ilişkin: … mirasçıları yönünden takip ve davanın 1.343,13 TL (ve ilgili tutarın faiz ve ferileri) üzerinden açıldığını, asıl borçlu ve kefilleri ile imzalanmış birden fazla sözleşme bulunduğunu, borçlular ile imzalanan genel kredi sözleşmeleri bir bütün ve ayrıca birbirinin ayrılmaz parçası olduğunu, bu genel kredi sözleşmelerinin kefillerin müşterek borçlu ve müteselsil kefaletini öngörmekte ve ayrıca süresiz nitelikte olduğunu, dolayısıyla; “…Ancak kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeye kefalet süresiz bulunmakla, bankanın aynı sözleşme ile kredi müşterisine yapaca; eni bir kredi işleminde, kefilin kefalet sorumluluğu yeniden doğar… (Cengiz Kostakoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi sayfa 768)” açıklamasından, “… Kredi sözleşmesi kefilinin süresiz kefaletindeki, bu feragati onu bo lu ile birlikte sözleşmenin devam ettiği sürece yükümlülük altına sokar. Bu nedenle, kredi borcunun sıfırlanması sözleşmeyi sona erdirmeyeceğinden, borçluya avmı sözleşme ile tekrar kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi olmadığından, kefalet sorumlulu w devam eder (Yargıtay 19.H.D. 04.03.1998 T. 1997/8390 E. – 1998/1501 K.)” kararından anlaşılacağı üzere … nin imzaladığı sözleşmeler kapsamında dava konusu borçtan sorumlu olduğunu, davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza koydukları süresiz kredi sözleşmelerinin 19/3.maddesinde de belirlendiği üzere, davalıların BK’nın 493 ve 494.maddelerinde kendilerine tanınmış olan kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat ettiklerini, BK’nın 493 ve 494 maddeleri emredici nitelikte bulunmadığından, kefilin anılan yasa hükümleri ile kendisine tanınan haklarından başlangıçta vazgeçmesinin olanaklı olduğunu, süresiz kefalette kefilin BK’nın 494.maddesindeki haklardan başlangıçta feragati, onu borçlu ile birlikte sözleşme devam ettiği sürece yükümlülük altına soktuğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarih, 2002/19-866 E. 2002/845 Karar sayılı kararında “Kefil, kredi sözleşmesi kurulurken, anılan hükümlerle kendisine kefaletten kurtulma olanağını veren haklarından peşinen feragat edebilir; böyle bir feragat hukuken geçerlidir. Yine, eğer kredi sözleşmesi süresiz olarak düzenlenmiş ve borçlu ile banka arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi varsa, kredi borcunun herhangi bir tarihte sıfırlanmış olması, tek başına, kredi sözleşmesini sona erdiren bir neden olarak kabul edilemeyeceği için, bu tarihten sonra yeni bir kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi olarak kabul edilemez..” denildiğini, müvekkil bankanın 30,00 TL komisyon uygulamasının kabul edilmemesinin usul, yasa ve sözleşmelere aykırı olduğunu, farklı bankaların kendi politikalarına göre belirleyerek uyguladıkları komisyon oran ve tutarları bu bankaların müvekkil Bankaya devrinden sonra müvekkili Banka tarafından güncellenmiş, oran ve tutar tanımı bulunmayan mektuplarla, bu oran ve tutar altında komisyonu tanımlanmış mektuplarda Mayıs 2002’de başlayan uygulama ile asgari tutar da 30,00-TL olarak belirlendiğini, yine oran ve tutarları asgari oran ve tutarların üzerinde olup, müvekkili Bankaya bu şekilde devredilen mektupların mevcut oranlarına dokunulmadığını, müvekkili Banka uygulamasına yönelik olarak, T.C. Merkez Bankası’na gönderilen 16.10.2001 tarih … referanslı yazıda müvekkil Bankaca tahsil edilecek ücret, komisyon ve masrafları ilgili tablodaki komisyon oranı ve tutarı minumum 50,00-TL olmasına rağmen, 16.05.2003 tarihli duyuru ile minumum 30,00-TL uygulandığını, müvekkili Banka Yönetim Kurulu Kararı 01.05.2002 tarihinden itibaren 30-TL komisyon alınmasına ilişkin duyuru ve yine müvekkil Banka’nın üçer aylık devrelerde 30-TL komisyon alacağına ilişkin olarak TCMB bildirimleri dosyada mübrez olduğunu, Banka’nın komisyon oranlarını uygulaması yönünden Genel Kredi Sözleşmeleri hükümleri gereğince borçlulara tebligat yapması zorunluluğu bulunmadığını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 19,01.2010 tarihli, 2008/9027 E. 2010/507 K. sayılı dosyada mübrez kararı ile “Dava, davalıya verilen teminat mektupları nedeniyle komisyon, faiz ve BSMV’den kaynaklanan alacak ve teminat mektubu bedelinin depo edilmesi istemlerine ilişkindir…teminat mektuplarının meri olduğu dönemlerde müflis bankanın diğer müşterilerine uyguladığı komisyon ve faiz oranlarının teşspit edilerek,…bu oranlar doğrultusunda davacının komisyon ve faiz alacağının hesaplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” şeklinde karar verildiğini, müvekkili Bankanın taraf olduğu benzer bir davada 2-TL’lik bir teminat mektubu için 30-TL komisyon alınmasını kabul eden emsal Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 27.04.2010 tarihli, 2009/8500 E. 2010/5103 K. sayılı, İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.04.2011 tarih, 201133 E. 2011/132 K. şayılı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 11.10.2011 tarih, 2011/9798 E. 2011/12357 K. sayılı kararları dosyada mübrez olduğunu, 30-TL komisyon üzerinden yapılan bilirkişi hesaplaması müvekkil Banka hesaplaması ile aynı olup bu hesaplama kapsamında davanın aynen kabulü gerektiğini, müvekkil banka aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin olarak müvekkil Banka alacağının eksik hüküm altına alınması aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine neden olduğunu, ayrıca … mirasçıları …, … ve … için dava nakdi alacak yönünden ve 1,343,13-TL üzerinden açıldığını, bu davalılar yönünden verilen hükmün kabulü anlamına gelmemek üzere, bu tutarın kabul edilmemesi halinde bu davalılar lehine (tahsilde tekerrrür etmemek kaydıyla) hükmedilecek vekalet ücretinin de bu tutarla sınırlı olabileceğini, bu tutarın üzerinde vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, AAÜT’nin 13/2.maddesi hükmünün “Ancak, hükmedilen ücret kabul yeya reddedilen miktarı geçemez.” hükmünü içerdiğini, kaldı ki bu davalılar yönünden gayrinakdi alacak dava konusu yapılmadığından (kefalet limiti nedeniyle) gayrinakdi alacak yönünden de bu davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından davacı (devredilen İktisat Bankası AŞ) ile dava dışı asıl borçlu … AŞ arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde davalı … ile diğer davalıların murisi … nin müteselsil kefil olarak imzaladıkları, söz konusu sözleşmelerden doğan edimlerin yerine getirilmemesi üzerine davacı tarafından davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalılar aleyhine nakdi alacaklara ilişkin olarak; 125.601,69 TL asıl alacak, 592.588,94 TL işlemiş faiz ve 29.629,45 TL BSMV olmak üzere toplam 747.820,08 TL alacak yönünden (davalı borçlular …, … ve Bilgün Ete için 1.343,13 TL ve ilgili bu tutarın faiz, BSMV diğer ferilerinden sorumlu olmak üzere) gayrinakdi alacaklara ilişkin olarak; 100.215,00 TL’lik gümrük teminat mektubu alacağının 18.06.2013 tarihi itibariyle 928.111,10 TL olarak ve işleyecek faizi ile depo edilmesi için 20.06.2013 tarihinde icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak genel kredi sözleşmeleri, Bursa …Noterliğinden keşide edilen 03.05.2002 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname, Beşiktaş …Noterliğinden keşide edilen 28.12.2007 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ve Beyoğlu ….Noterliğinden keşide edilen 29.09.2005 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname, nüfus kayıt örneği, hesaplama tabloları, meri teminat mektubu listesi, banka kayıtları ve sair belgelerin gösterildiği, ödeme emrinin 04.07.2013, 08.07.2013,10.07.2013 tarihlerinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 10.07.2013 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı, icra takibinde 100.215,00 TL toplam bedelli teminat mektuplarının bedelini ve işlemiş faizlerinin deposunu istenmiş ise de, davasında 75.375.00 TL bedelli teminat mektubu ile 622.533,95 TL gecikme zammı toplamından oluşan 697.908,95 TL TL’nin gayri nakdi alacağı olarak deposunu talep ederek açmış, yine dava dilekçesinde davalı …, … ve … yönünden nakdi alacağın 1.343,13 TL limitle sorumlu olduklarını belirtmiştir. Davacı taraf, genel kredi sözleşmeleri kapsamında verilen teminat mektuplarına ilişkin gayrı nakti alacağın deposu ve buna işlemiş komisyonlardan oluşan nakti alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatmış olup gayri nakti alacağın, meri gümrük teminat mektuplarının bedeli ve Gümrük Yasası ile 6183 sayılı Kanun uyarınca gecikme faizinin eklenmesiyle oluşan güncel değerinin deposu istemine, nakti alacağın ise, meri teminat mektuplarının işlemiş komisyonundan kaynaklandığı görülmektedir. Davalılardan …nin imza itirazında bulunması üzerine yapılan imza incelemesi sonunda alınan 16.01.2018 tarihli grafoloji raporunda, 08.02.2000 tarihli 138.158,03 İngiliz Sterlini miktarındaki kredi sözleşmesindeki imzanın davalı … nin eli ürünü olmadığı, ancak bu sözleşme dışında kalan diğer sözleşmelerde ve limit artırımlarına ilişkin bölümlerde davalı … atfen müteselsil kefil sıfatıyla atılmış imzaların davalı … nin eli ürünü olduğu kanaati bildirilmiştir. Bu nedenle davalı … nin imzası olmayan bu sözleşme bakımında sorumluluğu bulunmadığından bundan doğan alacağın inceleme dışı bırakılması yerinde olmuştur. Dosya kapsamında alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında; bankanın icra takip tarihi itibariyle davalı kefil …’den 123.537,94 TL asıl, 579.995,89 TL işlemiş faiz, 29.629,45 TL % 5 BSMV toplam 733.163,28 TL alacağının bulunduğu, …nin imzaladığı sözleşmelere göre kefalet limitinin altında kalan bu miktardan sorumlu olduğu, …nin müteselsil kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredinin dava konusunu oluşturmadığı, başka bir deyişle bu sözleşmelere göre verilen teminat mektubu olmadığından … mirasçıları olan davalıların herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, istenen 75.375,00 TL gayrı nakti alacağın 21 adet gümrük teminat mektubu bedeli olduğu, bu mektupların meri bulunduğu ve 6183 sayılı Yasa uyarınca hesap edilen gecikme zammının 615.849,71 TL olduğu, mektup bedeli ve gecikme zammından oluşan toplam miktarın 691.224,71 TL olduğu, bu miktarın deposunun talep edilebileceği kanaati bildirilmiştir. Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve ek genel kredi sözleşmesinin 20. maddesinde 20.13 bent dâhil kefalet düzenlemesine yer verilmiştir. Madde üst başlığı “Kefalet”tir. 20.2.bentte bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefil veya kefillerin bankaya müşterinin bu kredi sözleşmesinden ötürü veya her ne sebeple olursa olsun gerek yalnız olarak gerek diğer kişilerle birlikte borçlandığı ve borçlanacağı tutarları bankanın müşteri lehine verdiği teminat mektubu veya gayri nakdi kredileri imza bölümünde belirtilen miktara kadar müteselsil kefil olarak tekeffül edeceklere kefalet miktarına ana paranın faizi ana para ve akdi faizler için hesaplanacak temerrüt faizi, komisyon her türlü masraflar ve vekalet ücretinin ilave edileceği kefilin sorumluluğunun bütün bu hususları kapsayacağı belirtilmiştir. Davacı vekili, … mirasçılarının da sorumlu olduğunu ve bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. 1990 tarihli bir adet genel kredi sözleşmesi ile 1992 tarihli iki ayrı limit artırımına ve 1998 tarihli 2 adet genel kredi sözleşmesinde vefat etmiş olan … nin müteselsil kefil olduğu, anılan sözleşmelerin limitinin 1.343,13 TL miktarında bulunduğu, bunun dışındaki diğer sözleşmelerde … nin kefaletinin olmadığı, ancak murisin kefil olduğu bu sözleşme ve limit arttırımlarına ilişkin olarak verilmiş bir teminat mektubu olmaması sebebiyle … mirasçıları olan davalılar …, … ve …nin sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle haklarında açılan davanın reddi kararı yerinde olmuştur. Zira murisin müteselsil kefil olarak yer aldığı bu sözleşmeler kapsamında kullandırılan teminat mektubu kredisinin bulunmadığı banka kayıtlarında inceleme yapan bilirkişi tarafından tespit edilmiş olup aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı vekili, teminat mektubu komisyon miktarının 30,00 TL üzerinden kabul edilmesi ve hesaplanması gerektiğini istinaf sebebi olarak sürmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bankacılık ilkeleri ve uygulamasına göre teminat mektuplarına uygulanan komisyon oranının her 3 ay için %1 olmak üzere, yıllık %4 olarak uygulanması gerektiği, ancak banka tarafından teminat mektup komisyonlarının 25.03.2002 tarihine kadar devrevi 20,00 TL olarak tahsil edildiği, kredi sözleşmesinin tarafı dava dışı asıl borçlu şirketin ve davalıların bu komisyonu ödediği, herhangi bir itirazda bulunulmadığı, dolayısıyla anılan komisyon oranını benimsedikleri kanaatiyle 20,00 TL üzerinden komisyon oranı uygulanmış ve nakti alacak hesaplanmış olup Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/9273 Esas, 2017/7778 Karar sayılı ve 2015/343 Esas, 2015/6170 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere 20,00 TL üzerinden uygulanan oran Dairemizce de makul kabul edildiğinden aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, borçlulara ihtarname tebliğ edilemese dahi sözleşme adreslerine ihtarnamenin gönderilmesinin yeterli olduğunu, temerrüt tarihlerinin yanlış belirlendiğini de istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. TBK’nın 117. maddesi gereğince kural olarak muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. İİK’nın 68/b maddesi ile de genel kredi sözleşmesinin asıl borçluları yönünden düzenleme yapılmıştır. Yasa maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Kefiller, kefalet ettikleri sözleşmelerden dolayı asıl borçlunun borcundan kefalet limiti kapsamında tüm feriler dahil olmak üzere (temerrüt faizi, masraflar) sorumludur. Bunun dışında kefil temerrüde düşürülmüş ise asıl borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile de sorumludur. Kefil hakkında icra takibi yapılabilmesi için ayrıca kendisine temerrüt ihtarında bulunulmasına gerek yoktur. Temerrüt ihtarı kefile tebliğ edilmediyse kefilin temerrüdünün, takip tarihinde başladığı kabul edilir (Yargıtay 19.HD’nin 14/12/2015 tarih, 2015/6616E. 2015/16781K. sayılı ilamı). Buna göre somut olayda, sözleşmede hüküm olsa dahi kefilin temerrüdünün ancak kat ihtarının kefile tebliği ile mümkün olabileceği, bu nedenle kat ihtarının tebliğine kadar akdi faiz, bu tarihten itibaren de temerrüt faizi uygulanarak kefilin sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamında üç ayrı kat ihtarı gönderilmiş olup bunlardan 29.09.2005 ve 28.12.2007 tarihli kat ihtarlarının davalı kefil …ye tebliğine ilişkin tebliğ evrakının bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince bu kefil yönünden takip tarihi itibariyle temerrüt faizi hesaplanması yerinde olup aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin bu konuda dayanak yaptığı Yargıtay kararlarının alacağın muaccel olması için kat ihtarının zorunlu olduğu hususuna ilişkin olup temerrüt ve muacceliyet birbirinden farklı kavramlarıdır. Bu durumda banka kayıtları üzerinde inceleme yapan bilirkişinin temerrüt tarihini kat ihtarı tebliği yapılan alacaklar için bu tarih, yapılamayanlar için takip tarihi kabul ederek hesaplama yapması ve asıl alacak ile faiz oranını banka kayıtlarına göre farklı tespit etmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekili, davalılar …, … ve … yönünden nakdi alacak yönünden ve 1,343,13-TL ile sınırlı olmak üzere dava açıldığını, bu davalılar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin de bu tutarla sınırlı olabileceği, bu tutarın üzerinde vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca bu davalılar yönünden gayrinakdi alacak dava konusu yapılmadığından gayrinakdi alacak yönünden de bu davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Eldeki dava itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davaları icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı davalardır. Somut olayda davacı-alacaklı takip talebinde, asıl borçlunun yanında tüm davalıları borçlu olarak göstermiş, nakdi alacak başlığı altında davalılar …, … ve …’nin sorumluluğunu 1.343,13 TL ve bu tutarın faiz, BSMV diğer ferileri ile sınırlandırmıştır. Ancak gayrinakdi alacak başlığı altında davalı-borçlular yönünden herhangi bir ayrım yapmadan tüm davalı-borçlular yönünden talepte bulunmuştur. Dava dilekçesinde de aynı şekilde davalılar …, … ve …’nin sorumluluğunun 1.343,13 TL ve bu tutarın faiz, BSMV diğer ferileri ile sınırlı olduğunu belirtmiş, gayri nakdi alacak yönünden talepte bulunmuştur. Bu nedenlerle, dava dilekçesine ve takip talebine göre davacının, nakdi ve gayrinakdi alacak talebini tüm davalı borçlulara yönelttiği anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı bankanın icra takibine konu nakti alacağının, meri teminat mektuplarının işlemiş komisyonlarından kaynaklandığı, gayri nakti alacağının ise meri teminat mektuplarının bedeli ile gecikme zammından oluşan güncel değerine ilişkin olduğu, davalı müteselsil kefil …nin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmelerindeki kefalet limitinin altında kalan nakti ve gayri nakti alacaktan sorumlu olduğu, … nin, dolayısıyla davalılar …, … ve …’nin dava konusu alacaklar bakımından sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olmakla birlikte, davacı vekilince, gayrinakdi alacağa ilişkin olarak bilirkişinin 10.07.1998 tarihli ve 1.000,00TL tutarlı teminat mektubu için faiz başlangıç tarihini hatalı aldığını, bu mektup için hiç faiz hesaplamadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş olup gerçekten de bilirkişi kök ve ek raporlarında, davacının talebinde belirttiği teminat mektuplarından biri olan 01.07.1998 tarihli ve 1.000,00 TL tutarlı teminat mektubu için 18.06.2013 tarihine kadar 8.367,24 TL faiz hesabı yapılmasına rağmen bunun toplam rakam içinde belirtilmediği, mahkemece de bu kalem nazara alınmadan karar verildiği görülmektedir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin yukarıda izah edilen diğer istinaf sebepleri yerinde olmamakla birlikte 01.07.1998 tarihli teminat mektubu yönünden faiz miktarının hesaba katılmaması hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile davacının gayri nakdi alacağa ilişkin davasının dava dilekçesindeki talebi (75.275,00 TL +622.533,95 TL = toplam 697.908,95 TL gayri nakdi alacak) ile bağlı kalmak üzere davanın gayri nakdi alacak yönünden kabulüne (8.367,24 TL faizin 6.684,24 TL olarak kabul edilerek) dair Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu sebeplerle, dosya üzerinden yapılan incelemede, HMK’nın 352/1.b.2 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının gayri nakdi alacağa ilişkin davasının davalı … yönünden kabulüne, nakdi alacak yönünden ilk derece mahkemesi hükmü aynen tekrar edilerek, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Davanın davalılar …, … ve … yönünden reddine, 2-Davanın, davalı … yönünden nakdî alacak talebinin kısmen kabulü, gayri nakdi alacak talebinin tamamen kabulü ile; Davalı … İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazınına)Nakdi alacak yönünden; 123.537,94 TL asıl, 579.995,89 TL işlemiş faiz, 29.629,45 TL faizin %5’i oranındaki gider vergisi olmak üzere toplam 733.163,28 TL yönünden iptaline, Asıl alacak 123.537,94 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %80 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisinin uygulanmasına, b)Gayrinakdi alacak yönünden; taleple bağlı kalınarak, 75.375,00 TL teminat mektubu bedeli, 622.533,95 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 697.908,95 TL mektup bedelinin gayrinakdi alacak olduğundan davacı bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafından depo edilmesini teminen takibin devamına, 3-Kabul edilen nakdi alacağın %20’si oranında hesaplanan 146.632,65 TL icra inkar tazminatının davalı … alınarak davacıya verilmesine,4-Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen nakdi alacak miktarı üzerinden hesaplanan 50.082,38 TL nispi karar harcı ile kabul edilen gayrinakdi alacak yönünden hesaplanan 179,90 TL maktu karar harcı toplamı 50.262,28 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen nakdi alacak miktarı üzerinden hesaplanan 98.647,96 TL nispi vekalet ücreti ile kabul edilen gayrinakdi alacak yönünden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücreti toplamı olan 107.847,96 TL vekalet ücretinin davalı … tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen nakdi alacak miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL (davalılar …, …, … lehine 1.343,13 TL ile sınırlı) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 7- Davalılar …, …, … hakkında reddedilen gayrinakdi alacak yönünden AAÜT uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar …, …, …ye verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan toplam 2.678,15 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.625,65 TL yargılama giderinin davalı … tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalılar …, …, … tarafından yapılan 70,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılar …, …, …ye verilmesine, İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; 1-Davacı taraf harçtan muaf olup harç yatırmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olan 47,50 TL istinaf yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 3-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,4 Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, istinaf konusu edilen dava konusunun değerine göre karar kesindir.