Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1152 E. 2020/965 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1152
KARAR NO: 2020/965
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2019/366 E. – 2020/77 K.
DAVANIN KONUSU:Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik verilen hükme asıl davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’nun kaptanı olduğu … isimli Catamaran tipi teknenin bakım ve onarımını sözleşme kapsamında yerine getirmesine rağmen alacağını ödemediğini, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/25 Değişik iş sayılı dosyasında yapılan delil tespitinde, yapılacak işlere göre istenen bedelin piyasa değerinin alt sınırı olduğu, anlaşmazlık nedeniyle montaj ve cila işleminin yapılmadığını, yüklenicinin kalan hak edişini almadan işlerin tamamlanması için işçilik ve malzeme temini ve diğer işlemlerin devamının mümkün olmadığı, yapılan işler karşılığında toplam hak edişinin 58.240,00 Euro olduğunun belirlendiğini, kısmi ödemenin mahsubu sonrası 35.857,00 Euro bakiye alacak bulunduğunun belirlendiğini, yabancı bayraklı teknenin tekrar suya indirilip ülke dışına çıkarılmaya çalışılması üzerine İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/127 E.-2019/126 K. sayılı kararıyla taraflar arasındaki sözleşmeyle teknenin bakım ve onarımının sağlandığı belirlenerek ihtiyati haciz kararı verildiğini, alınan kararın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla infaz edildiğini, arabuluculuk aşamasında sorunun çözülememesi üzerine davanın açıldığını ileri sürerek, müvekkilinin yaptığı işler karşılığı şimdilik 10.000,00 Euro’nun faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline, dava süresince ihtiyati haczin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı- karşı davada davacılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasındaki sözleşmelerin tamamının Tuzla Viaport Marina çekek alanında yapıldığını, teknenin bulunduğu yer ve davalının yerleşim yeri bakımından uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin Anadolu Mahkemeleri olduğunu, geminin yapımı, onarılması, donatılması, geminin niteliğinde değişiklik yapılmasından kaynaklanan ihtilafların Denizcilik İhtisas Mahkemesinde görülmesinin mümkün olmadığını, Türkçe dilini bilmeyen müvekkilinin zor durumda olmasından faydalanılarak sözleşmelerin imzalatıldığını, İstanbul Anadolu 28.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/25 Değişik iş sayılı dosyası ile yapılan tespitte 58.240 Euro tutarında tamirat yapıldığının tespit edildiğini, ancak dava dışı kişinin yaptığı tamiratların da hesaba katılarak fazla alacak belirlendiğini, davacının sözleşme ile üstlendiği işi süresinde yerine getirmediğini bu nedenle müvekkilinin teknenin üç aylık kiralanması amacıyla yaptığı sözleşmeyi ifa edemeyerek 45.000 Euro zarara uğradığını, tamiratın gecikmesi nedeniyle müvekkilinin marinaya aylık 1.000,00 Euro kira bedeli ödemeye devam ettiğini belirterek, asıl davanın davanın görev, yetki ve esas yönünden reddine, karşı davada ise şimdilik 100,00 TL mahrum kalınan kar, 100,00 TL fazladan ödenen kira bedeli, 100,00 TL işin farklı bir firmaya yaptırılmasından kaynaklanan müspet zarar olmak üzere toplamı 300,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Esas ve karşı dava; davacıya ait … isimli teknenin bakım ve onarımından doğan bir kısım alacakların tahsili talepli alacak davası olup, uyuşmazlığın; mahkememizin görev ve yetkisi, taraflarca bakım onarım sözleşmesinin gereği gibi ifa edilip edilmediği ve buna göre tarafların alacaklarının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.Mahkemenin görevi HMK ‘nun 114.maddesi gereğince kamu düzeni ile ilgili bir dava şartı olup, HMK’nun 115.maddesine göre yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.6102 sayılı TTK nun 4 ve 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevinin tayini için öncelikle davanın 6102 sayılı TTK dan veya diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine veya deniz sigortasına ilişkin bir dava olup olmadığının saptanması gerekmektedir. TTK’nun 5.maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesi bakmakla görevlidir. Dava konusu olan uyuşmazlıkta, davacının talep ettiği alacağı taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindeki 06/03/2019 tarihli ‘Katamaran Tekne Şartnamesi’ ile 14/03/2019 tarihli ‘İç Mobilya Ahşap Tadilatı’ başlıklı sözleşmelere dayandığından uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerindeki eser sözleşmesi hükümlerine göre incelenip çözümlenmesi gerekmektedir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/587 esas ve 2018/479 karar sayılı 27/04/2018 tarihli ve 2020/202 Esas ve 2020/190 karar sayılı 05/02/2020 tarihli kararlarında da benzer nitelikteki uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerindeki eser sözleşmesi hükümlerine göre incelenip çözümlenmesi gerekeceğinden bahisle genel mahkemelerin görevli olduğuna işaret edilmiştir. Ayrıca Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları da bu yöndedir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/05/2017 tarih 2016/2840 esas, 2017/2126 karar; 05/10/2015 tarih, 2015/3948 esas, 2015/4790 karar; 09/11/2015 tarih, 2014/6962 esas, 2015/5607 karar sayılı kararları). Mahkememizin görevinin deniz ticareti ve deniz sigortasından kaynaklanan davalara ilişkin olması nedeni ile işbu dava yönünden mahkememizin görevsiz olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede ihtilafların çözümü için Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla, bu kanaat ışığında mahkememizin görevsizliği yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye ticaret mahkemeleri olduğunun belirlenmesine, HMK’nın 20. Maddesindeki usul çerçevesinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davcı- karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait tekneye verdiği bakım ve onarım hizmetinin TTK’nın 1352/1-m maddesi kapsamında deniz alacağı olmasına rağmen genel mahkemelerin görevli olduğunun kabulünün yerinde olmadığını, eser sözleşmesinin TBK’da düzenlenen genel bir sözleşme türü olduğunu, ancak eser sözleşmesi bulunmasına rağmen yasalarca özel mahkemelerin görevli olduğunun belirlenebileceğini, bu kapsamda geminin bakım ve onarımına ilişkin işlemlerin TTK’nın 1352. maddesinde deniz alacakları arasında sayılması nedeniyle uyuşmazlığın görevli mahkeme olan deniz ticaret ihtisas mahkemesinde çözülmesi gerektiğinin Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin bir çok kararında benimsendiğini, görevsizlik kararı veren mahkemenin yetkili mahkemeyi de doğru tespit etmediğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli denizcilik ihtisas mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, görev itirazının kabul edilmemesi halinde bu kez dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davacı tarafından davalıya ait teknede yapılan bakım onarım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde, yetki ve görev itirazı yanı sıra davanın esas yönünden reddini istemiş, mahkemece, davanın eser sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen yazılı sözleşme ile davacı yan, davalıya ait teknede bir takım bakım ve onarım işlemlerini yapmıştır. Yapılacak işler 06.03.2009 tarihli teknik şartnamede ayrıntılı olarak yazılmış olup, sözleşmede bedel de kararlaştırılmıştır. Davalı yanca kısmi ödeme yapılmış olup, asıl davadaki uyuşmazlık, yapılan onarım ve diğer işlemler için davalının yaptığı ödemenin yeterli olup olmadığı, bu kapsamda bakiye alacak bulunup bulunmadığı noktasındadır. Karşı davada ise yüklenicinin ediminin ifasında gecikme olup olmadığı, varsa gecikmenin kimin kusurundan kaynaklanığı ve bu kapsamda davalının geciken ifa nedeniyle zararının oluşup oluşmadığı ile miktarına ilişkindir. Denizcilik İhtisas Mahkemeleri 28.04.2004 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5136 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanunla kurulmuştur. 5136 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine son fıkra olarak “İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca, bu kanunun dördüncü kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir” hükmü eklenmiştir. Bu maddeye göre Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin görev alanı 6762 sayılı TTK’nın dördüncü kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin uyuşmazlıklarla sınırlıdır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır (m.1533). 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 5(2) maddesinde “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4’üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer Kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” hükmü getirilmiştir. Yeni Ticaret Kanunun’da “Dördüncü Kitap” yerine “bu Kanundan ve diğer Kanunlardan doğan” denilerek söz konusu mahkemenin bakacağı işlerin alanı, amaca uygun olarak genişletilmiş, münhasıran deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarıyla ilgili olarak Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun görevlendirme yapabileceği belirtilmiştir. 6102 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda ticaret mahkemelerinden hangisinin münhasıran deniz ticareti ve deniz sigortası ile ilgili hukuk davalarına bakacağı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görevlendirme kararına göre belirlenecektir. Somut olayda dava, 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığı, deniz ticareti ve deniz sigortalarından kaynaklanmadığı, uyuşmazlığın teknenin tamirine ilişkin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi mevcuttur. Uyuşmazlığın sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 470 ve devamı maddelerindeki eser sözleşmesi hükümlerine göre incelenip çözümlenmesi gerekir. Genel mahkemeler (asliye hukuk, sulh hukuk, asliye ticaret) ile denizcilik ihtisas mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Görev kamu düzeninden olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemelerce ve istinaf incelemesi sırasında bölge adliye mahkemelerince kendiliğinden göz önünde tutulur. Bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı-karşı davacının görev itirazı yanında yetki itirazı da bulunmaktadır. Bu durumda mahkemenin öncelikle görevli olup olmadığını değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yetki hususu, görevli mahkemece belirleneceğinden davacı vekilinin bu konudaki istinaf istemi yerinde değildir. Davalı karşı davacı vekili, görevsiz mahkemece konulan ihtiyati haczin kaldırılmasını 14.09.2020 tarihli dilekçeyle istemiştir. 6102 sayılı TTK’nun 1352/1-m maddesinde “Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması”ndan kaynaklanan alacaklar deniz alacağı olarak belirlenmiştir. Devam eden maddede ise deniz alacaklarının teminat altına alınması için ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. TTK’nın 1357. maddesinde ise yurt içinde dava açıldıktan sonra, ihtiyati haciz sadece davaya bakan mahkemeden istenebilir. Görevsizlik kararı üzerine ihtiyati haczin kalkacağına ilişkin herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Bu durumda, ihtiyati haciz ile ilgili kararın davaya bakan mahkemece verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, salt görevsizlik kararı verilmiş olması da ihtiyati haczin kaldırılmasını gerektirmez. Açıklanan bu gerekçeyle, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı-karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24/09/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca, karar kesindir.