Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1134 E. 2023/437 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1134
KARAR NO: 2023/437
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2014/992 E. – 2020/151 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından, davalı adına kayıtlı Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde müvekkili lehine 18.06.2003 tarihinden başlamak üzere 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis edildiğini, davacı müvekkilinin intifa hakkına sahip olduğu bu taşınmazın “…” markası adı altında işletilmesine yönelik davalı ile bayilik ve işleticilik sözleşmesi imzaladığını, sözleşmenin sona erdiği 18.09.2010 tarihine kadar da … istasyonu olarak faaliyette bulunduğunu, Rekabet Kurulunca alınan bir kararla 18.09.2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme sürelerinin süresinin 5 yıldan fazla olamayacağına ve bu tarih itibariyle sözleşmelerin süresinin sona ereceğine karar verildiğini, 18.09.2010 tarihinde sözleşmenin sona ermesi ile müvekkilinin davalıya noterden ihtarname gönderdiğini, Beyoğlu Noterliğinin 13.01.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalıya sözleşmenin 18.09.2010 tarihinde sona erdiğinin bildirildiğini, ayrıca müvekkilinin terkin etmek zorunda kaldığı intifa hakkının terkine yönelik tapuda işlem yapılması için gerekli vekaletnameyi davalılara gönderdiğini, davalı tarafından müvekkili lehine 18.06.2018 tarihinde bitecek şekilde tesis edilen intifa hakkının nve taşınmaz üzerinde kurulu bulunan akaryakıt istasyonunun davalı şirket tarafından işletilmesine yönelik imzalanan bayilik ve işleticilik sözleşmesinin 5 yılı aşan sürelerinin Rekabet Kurumunun 13.05.2011 tarih ve 298 sayılı kararı ile geçersiz hale geldiğini, bu durumda tarafların verdikleri her şeyin sebepsiz zenginleşme kapsamında iadesi gerektiğini, bu nedenle 18.09.2010 tarihinden sonraki döneme tekabül eden bakiyelerin iadesi gerektiğini, müvekkili tarafından intifa hakkı süresi sonu olan 2018 yılına kadar işleticilik ilişkisinin devam edeceğine güvenerek kanopi yapımı için 22.400TL+kdv (04,08.2003 tarihli fatura) ve akaryakıt tankı için 8.000TL+kdv (26.12.2002 tarihli fatura) olmak üzere toplam 30.397,00TL+kdv ödediğini, Rekabet Kurumunun kararı sebebiyle 18.09.2010 tarihinde intifa hakkının son bulması üzerine, bu tarihten 2018 yılına kadar olan kısmının iadesi konusunda müvekkilinin alacak hakkı doğduğunu, bunun iadesi gerektiğini, müvekkilince ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren ilişkinin sonlandığı 18.09.2010 tarihine kadar geçen süre nedeniyle güncellenmesi gerektiği ve ekonomik piyasa koşullarına göre %24 oranında güncelleme sonucu 18.09.2010 tarihi itibariyle iadesi gereken miktarın 47.758,00TL+KDV olduğunu, sözleşmelerin ve intifa hakkının süresinden önce sona ermesi nedeniyle müvekkilinin fiilen intifa hakkından yaralanma imkanının bunun sonucu olarak da davacının intifa süresi boyunca bayilik sözleşmesi ile elde etmeyi amaçladığı kazançtan mahrum kaldığını, sözleşmelerin erken sona ermesi nedeniyle davacı tarafından bayi davalıya 2018 yılına kadar dikey ilişkinin devam edeceği inancı ile imzalanan sözleşmeler uyarınca 2003 yılında istasyona yapılan yatırımın ve gayrimaddi hak/hizmet bedeli adı altında yapılan ödemeler dolayısıyla davalıların sebepsiz zenginleştiğini, intifa hakkının süresinden önce terkin edilmesinden ve halen istasyonda başka firmanın bayiliği yapılırken kullanılmakta olmasından dolayı taşınmazın maliki olan davalı şirketin menfaati bulunduğunu, davalının malik olması sebebiyle erken terkinle elde ettiği menfaat nedeniyle zenginleştiğini, kalan süreye ilişkin kısmı iade ile yükümlü olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 47.758,00TL + KDV alacağının ilişkinin sona erdiği 18.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmektedir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında bayilik ve işleticilik sözleşmesi imzalandığını, taşınmaz üzerinde davacı lehine intifa hakkı tesis edildiğini, ancak müvekkilinin sözü edilen taşınmazı satış suretiyle devrettiğini, malik sıfatının bulunmadığını, ayrıca belirtilenin aksine taşınmaz üzerindeki intifa hakkının tapudan terkin edilmediğini, terkin işlemine yönelik vekaletnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini, terkin işleminin davacı şirket tarafından gerçekleştirilebilecek iken terkin etmediğini, dava konusu edilen alacak kalemlerinin kanopi ve akaryakıt tank bedeli olduğunu, bunların ilişkinin hükümsüz hale geldiği tarih itibariyle kendini amorti ettiğini, maddi değerinin kalmadığını, müvekkiline zenginleşme sağlamadığını, ticari ilişki sebebiyle davacının kazanç elde ettiğini;davalı şahısların huzurdaki davada pasif husumet ehliyetleri bulunmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanından erken açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi uyarınca dikey anlaşmanın rekabet kurulu kararı doğrultusunda öngörülen süreden önce sonlandırılması nedeniyle, davalı tarafça sebepsiz zenginleşilen bakiye süreye isabet eden kısım bakımından kalıcı yatırım bedeli istemine ilişkindir. İntifanın tesis edildiği taşınmazda yapılan kalıcı yatırımların intifa bedelinin kullanılmayan kısmına tekabül eden bölümün istenebilmesi için öncelikle somut olay bakımından intifa hakkının tapudan terkin edilmiş olması gerekir. Mahkememizce Melikgazi Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü’nden celp edilen Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, … Mahallesi … ada … parsele ait takyidatlı tapu kaydında dava tarihinde taşınmaz üzerinde davacı lehine intifa hakkı bulunduğu anlaşılmıştır. Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2015/15384 Esas 2016/6844 Karar sayılı ilamı ” Dava tarihi itibariyle intifa hakkının terkin edilmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Lehine intifa hakkı tesis edilen davacı şirketinde intifa hakkını terkin ettirme hakkı bulunmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça bu konuda davalı şirket yetkililerine vekaletname verilmiş ise de intifa hakkının terkin edilmemesi durumunda davacının basiretli davranıp intifa hakkını terkin ettirdikten sonra dava açması gerekirdi. ” ve yine aynı yönde Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2018/850 Esas-2019/3111 ilamı gözetildiğinde …” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu kararı ile kira/intifa sözleşmeleri de dikey anlaşma olarak kabul edilerek muafiyet süresinin 18.09.2010 tarihi olacağının belirtildiğini, bu nedenle intifa hakkının 18.09.2010 tarihinde süresinden önce sona erdiğini, müvekkilinin şirketin kanopi yapımı için 22.400TL+KDV (04,08.2003 tarihli fatura) ve akaryakıt tankı için 8.000TL+KDV (26.12.2002 tarihli fatura) olmak üzere istasyona yapılan kalıcı yatırımlar kapsamında ödemiş olduğu toplam 30.400,00TL+KDV’nin güncellenmiş bedeli olan 47.758,00 TL+KDV’nin davalılardan tahsili talebiyle huzurdaki davanın açıldığını, dava konusu taleplerinin taşınmaza yapılan kalıcı yatırımların bedelinin davalılardan tahsili olduğunu, dolayısıyla taleplerinin davalı şirkete ödenen intifa bedelinin iadesi olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığı üzere yatırım bedeli iadesi talebi bakımından intifanın terkin edilmesi şartı aranmadığını, müvekkilinin istasyondaki faaliyetinin de sona erdiğini, yatırımlardan yararlanma imkanı kalmadığını, oysa istasyonda bulunuğu ve taşınmaza değer kattığı tespit edilmiş olan kalıcı yatırımlardan davalının yararlanmaya devam ettiğini, bunun sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, müvekkiline iade edilecek tutarın hesaplanmasına esas teşkil edecek değerlerinin de belirlenmiş olduğunu, buna rağmen mahkemece bu davaya uygulanma kabiliyeti olmayan Yargıtay içtihadına dayalı olarak intifa terkin edilmediği gerekçesiyle sabit yatırım bedelinin iadesinin de istenemeyeceği yönünde kurulan hükmün açıkça hukuka aykırı olduğunu, benzer davalara konu talepler bakımından; intifa bedeli iadesi ile yatırım bedeli iadesi yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesin in 2018/2253 Esas, 2019/4818 Karar, 2017/4518 Esas, 2019/1705 Karar, 2018/2185 Esas, 2019/4849 Karar, 2013/5322 Esas, 2014/2705 Karar, 2015/5936 Esas, 2016/1131 Karar sayılı ilamlarında bu durumun vurgulandığını, bu kararlarda mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşımaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı kalıcı yatımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşımıza değer katıp katmadığının tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının yani davalı yanın yapılan kalıcı yatımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması halinde, bunun davacı yanca talep edebileceğini, iadeye konu bedelin tespitinde denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda yapılan yatırımların kullanılmayan süresine tekabül eden kısmının güncel bedeli hesaplanarak hüküm kurulması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ve işleticilik sözleşmesi ile intifa sözleşmesinin, Rekabet Kurulu kararıyla süresinden önce sona ermesi nedeniyle sözleşmenin karşılıksız kalan kısmına isabet eden yatırım bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamına göre, davacı ile davalı şirket arasında 09.06.2003 tarihinde bayilik ve işleticilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin süresinin 10.maddede 09.06.2018 tarihine kadar devam edeceğinin kararlaştırıldığı, tapu resmi senedine göre 18.06.2003 tarihinde davalı şirkete ait olan Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … ada, … no’lu parselde bulunan taşınmaz üzerinde 15 yıl süreyle geçerli olmak üzere davalı lehine intifa hakkı tesis edildiği, davacı tarafından davacı şirkete gönderilen Beyoğlu …Noterliğinin 13.01.2011 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihinde yayımlanan kararı uyarınca bayilik sözleşmesinin ve intifa hakkı dikey ilişkisinin 18.09.2010 tarihi itibariyle sona erdiğinin bildirildiği, ayrıca intifa hakkının terkini için vekaletnamenin gönderildiği, tüm ekipmanların da iadesinin talep edildiği görülmektedir. Davacı taraf, müvekkili tarafından sözleşme ve intifa hakkı süresi sonu olan 2018 yılına kadar işleticilik ilişkisinin devam edeceğine güvenilerek kanopi yapımı için 22.400TL+KDV (04,08.2003 tarihli fatura) ve akaryakıt tankı için 8.000TL+KDV (26.12.2002 tarihli fatura) olmak üzere toplam 30.397,00TL+KDv ödediğini ileri sürerek, istasyonlu bayilik ve işleticilik sözleşmesi ile intifa hakkının 15 yıl süreceği düşüncesiyle yapılan ve Rekabet Kurulu Kararı gereğince sözleşmenin süresinden önce 18.09.2010 tarihinde feshinden sonra da davalı tarafça kullanılmaya devam edilen bu kanopi ile yakıt tankı bedelinden oluşan yatırım bedellerinden kalan sözleşme süresine tekabül eden bakiye bedelin tahsilini istemiştir. Mahkemece, intifanın henüz terkin edilmemiş olması sebebiyle erken açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki bayilik ve işleticilik sözleşmesinin feshedildiği tarafların kabulündedir. Somut olayda davacının talebi, gerek dava dilekçesi gerekse sunulan beyan dilekçelerine göre ödediği intifa bedeline ilişkin olmayıp kanopi ile yakıt tankı bedelinden oluşan yatırım bedellerinin kalan sözleşme süresine tekabül eden bakiye bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup intifa bedeline dair bir talebi bulunmamaktadır. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarih ve 2018/2185 Esas, 2019/4849 Karar sayılı kararı ile 23.06.2014 tarih ve 2013/16762 Esas, 2014/2012 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere intifa hakkı terkin edilmeden bakiye intifa bedeli yönünden dava açılamayacak ise de somut olayda davacının talebi kanopi ile yakıt tankı bedelinden oluşan yatırım bedellerine yönelik olduğundan mahkemece, davacının talebinin intifa bedeline ilişkin olduğu tespitiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu durumda mahkemece, mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile davacı tarafça iddia edilen kalıcı yatırımların taşınmaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının yani davalı tarafın yapılan kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması hâlinde bunun davacı tarafça talep edilebileceği gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemeseine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.03.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.