Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1115 E. 2023/1217 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1115
KARAR NO: 2023/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.10.2019
NUMARASI: 2017/1099 Esas – 2019/1095 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki uzun yıllar süren güven karşısında devam eden faturalı ticari alışveriş kapsamında bir kısım mallar davalı yana iade edilmiş olmasına rağmen cari hesap kartında iade edilen malların bedellerinin düşürülmediği ve müvekkili tarafından davalıya duyduğu güven neticesinde kuşku dahi duyulmaksızın ödeme yapıldığını, ancak muhasebe defeterlerinin detaylı incelemesi ile fazla ödemeden haberdar olunduğu, davalı şirketin arandığı ancak ilgilenmedikleri giib ödemeleri de yapmayacaklarını bildirdiklerini, bu bağlamda ödemenin tahsili amacıyla ilamsız takibe davalı yanın haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafça iade edilen ürünlerin ve iade faturaların müvekkili şirkete tesim edildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkil şirket nezdinde yapılan araştırmalarda bu ürünlerin iade edilmediği, iade faturalarının ürünlerle birlikte ve daha sonra da müvekkile gönderilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya bütün bu deliller ışığında değerlendirildiğinde tarafların tacir olup ticari ilişki içerisinde bulundukları, 2014 tarihinde davacı tarafın ispatlanan … kargo gönderisi ile 2 adet iade malzeme gönderdiği(alıcısı farklı olsa da şirket adresinde teslimi alındığı ),bunların bedellerini 16.6.2014 tarih … nolu fatura olan 320.17 Tl ile 10.06.2014 tarih … nolu fatura olan 474,01 Tl olduğu diğer,faturaların içeriğinin iade edildiği yönünde iddia dışında herhangi bir delil bulunamadığı ,cari hesap mutabakatlarının da bulunmadığı anlaşıldığından ispatlanan kısım olan 794,18 Tl lik fatura miktarı kadar davalı hesap bakiyesinde davacı alacağının bulunduğu yönünde mahkemede oluşan kanaat uyarınca dava kısmen kabul edilerek,likit olarak iade faturasının alınmasına rağmen haksız itiraza uğrayan kısmen kabul edilen miktar kadar inkar tazminatı ve takipten işleyecek avans faizi ile birlikte aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Büyükçekmece … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davalı tarafın 794,18TL borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, 2-794,18TL’sına takipten tahsile kadar ticari avans faizi uygulanmasına, 794,18TL’sına %20 icra inkar tazminatı uygulanmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince iki adet yurt içi kargo gönderileri ile ispatlanan iki fatura içeriği mallar yönünden davanın kabul edildiğini, diğer iade faturası konusu malların iadesinin kanıtlanmadığının belirtildiğini, buna göre hatalı sonuca varıldığını, davalının teslim aldığı kabul edilen fatura konusu mallara ilişkin iade faturalarının da kendi defterlerinde bulunmadığı gözetildiğinde, davalının kötü niyetli olduğunun anlaşıldığını, İade faturasına konu tüm malların bu iki kargo gönderisi ile davalıya gönderildiğini, kargo ağırlıklarından bu durumun anlaşılacağını, Gönderilen 80-90 adet malın her birinin kargo fişinin üzerine yazılmasının beklenemeyeceğini, Bu nedenle verilen kısman kabul kararının kaldırılarak, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı taraf iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve ispatlanmadığını Dosya kapsamında alınmış olan 05/07/2019 tarihli ve mahkeme tarafından hükme esas alınarak kısmen kabul kararı kurulan, bilirkişi raporunun sonuç kısmında; kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının 2014 yılında haziran döneminde yalnızca 2 adet kargo gönderdiği, bu kargoların, 16.6.2014 tarih … nolu fatura olan 320.17 Tl ile 10.06.2014 tarih … nolu fatura olan 474,01 Tl olduğu ve bu taşımalarla ilgili olarak, kargo faturası belirtilen 2 adet kargonun “standart” açıklaması ile sevk edildiği ve sevk edilen malzemenin içeriğinin ise bu faturalar ile ilgili olup olmadığının tespit edilemediği, ayrıca 2013 yılı iade faturalarına ait herhangi bir kargo bilgisi ibraz edilmediğinin açıkça beyan edildiğini, bu kapsamda dosyada mübrez bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere, davacı tarafın iddialarını hiçbir şekilde ispat edemediğini, iade faturaları ve kargo bilgisi vs sunamadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, gönderildiği iddia olunan 2 adet kargonun ise, iade faturaları ile ilişkilendirilemediği açıkça sabit olduğunu, ayrıca iade faturalarına konu edildiği iddia edilen ürünlerin teslim edildiğine ilişkin başkaca herhangi bir belge de sunulamadığını, bu kapsamda, davacı tarafça ispat yükü yerine getirilemediğini, bu duruma rağmen mahkeme tarafından, şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ispat edilemeyen ve iade faturaları ile ilişkilendirilemeyen kargo bedeline ilişkin olarak, kısmen kabulü kararı verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Davacı tarafın hukuka aykırı olarak yalnızca kendi defterine işlediği 8 adet iade faturasına ilişkin olarak, bu faturalara ait kargoların müvekkil şirkete gönderildiğini ispat edemediğini, iddiasını ispatlayamayan ve takibinde kötü niyetli olduğu açıkça ispat edilmiş olan davacı hakkında kanunda açıkça belirtildiği üzere, sayın mahkeme tarafından kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu kapsamda mahkeme tarafından, dilekçede açıkça beyan ve talep edilmiş olmasına rağmen kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, Yargıtay tarafından bu durumun açıkça bozma sebebi sayılmakta olup konu ile ilgili birçok emsal karar bulunduğunu, bu sebeplerle davacı tarafından açıkça, haksız ve kötünyetli icra takibine girişildiği sabit olup, davacı tarafça başlatılan haksız ve kötünyetli icra takibi dolayısı ile müvekkil lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı yanca davalıdan satın alınıp iade edilen mallar nedeniyle iade faturası tutarındaki alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derce mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkide, davalıdan alınan bir kısım ürünlerin davalıya iade edildiğini, takibe dayanak 8 adet iade fatura bedellerinin de ödenmiş olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle 8 adet iade fatura tutarlarının davalıdan tahsili için takip yapıldığını ileri sürmüştür.Alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitler uyarınca 10.06.2014 tarihli ve 16.06.2014 tarihli Yurtiçi kargo gönderimi ile takip ve dava konusu edilen 10.06.2014 tarih 521 nolu fatura konusu 474,21 TL ile 16.06.2014 tarih 524 nolu fatura konusu 320,17 TL lik mal iadesi yapıldığının ispatlandığı, diğer takip ve dava konusu faturaların içeriğinin iade edildiğinin kanıtlanmadığı, taraflar arasında, sonuç yaratacak cari hesap mutabakatı da bulunmadığı gerekçesiyle, ispatlanan tutar olan 794,18 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Tek taraflı fatura düzenlenmesi alacağın varlığını kanıtlamaz. Fatura konusu mal ve hizmetin davalıya teslim edildiğinin de davacı yanca kanıtlanması gerekir. İlk derce mahkemesince davanın kabul edilen kısmı bakımından, mal teslimi kargo gönderisi ile kanıtlanan faturalar dikkate alınarak hüküm kuruması isabetlidir. Diğer takip konusu fatura içeriği malların davalıya gönderilip teslim edildiği usule uygun şekilde kanıtlanmamıştır. Davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü de gözetildiğinde, yukarıda söz edilen kargo gönderileri ile 8 adet fatura konusu malların tümünün birlikte gönderildiğinin benimsenmesi gerektiği, teslim edilen malların kargo gönderi fişine yazılmasının beklenemeyeceği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi olan 2020 yılı itibariyle 5.390,00 TL’ye baliğ olmuştur.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilerek 794,18 TL yönünden davanın kabulüne, fazla istemin reddine karar verildiği, davanın toplam değerinin 49.223,54 TL olduğu, kararın kabul edilen tutar bakımından davalı yönünden kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Yasa’nın 352/1.b. maddesi gereğince istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle davalı yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341 ve 346. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK’nın 346. ve 352 maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 3-Davacı vekilince yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,5-Taraflarca istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12.07.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.