Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1106 E. 2023/916 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1106
KARAR NO: 2023/916
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25.12.2019
NUMARASI: 2018/65 Esas – 2019/1383 Karar
DAVA: Çek istirdadı.
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1032 Esas sayılı dosyasının ara kararı gereğince, müvekkili şirketin rızası hilafına elinden çıkan dava konusu çekin davalıdan istirdadına bu çerçevede Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1032 Esas sayılı dosyasından verilen ödeme yasağının tedbiren yargılama sonuna kadar devamına, yargılama esnasında dava konusu çek hakkında başlatılması ihtimali olan icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi ve eklerinin davalıya tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, çek sureti ve tüm dosya içeriğine göre; 6102 sayılı TTK’nun 792 maddesinde “çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olupda hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapda ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. ” düzenlemesiyle çek iadesi davasının şartları açıklanmıştır. Diğer bir ifadeyle çekin kaybedilmiş, çalınmış olması gibi sahibinin rızası hilafına elinden çıkmış olduğu hallerde dahi şeklen düzgün bir ciro silsilesi ile çeki elinde bulunduran meşru hamil çekin iktisabında kötü niyetli yahut ağır kusurlu olmadığı takdirde çekin kendisinden istirdatı mümkün değildir. Kötü niyet ve ağır kusur kambiyo senetleri uygulamasında soyutluk ve şahsi defiler mekanizmasını etkili kılacak şekilde yapılan bir devir ile borçlunun zararına hareket edilmesidir. Senedin zayi edilmesi halinde kanun bir yandan kaybedene zayi iptal ve istirdat davası açma imkanı tanırken muhtemel iyi niyetli müktesiplerin durumunu ise açılacak istirdat davaları karşısında TTK 792. maddesi ile koruma altına almaktadır. Bu açıklamalardan sonra somut olay bakımından yapılan incelemede; davacının cirosunun bulunduğu sözleşme kapsamında dava dışı … A.Ş’den çeki edindiğini ispatlamışsa da söz konusu çekin düzgün ciro silsilesi ile meşru hamili konumunda olan davalı …’un çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu davacı tarafça kanıtlanamamıştır. Çekin bankaya ibrazında konulan ödeme yasağı kararı hasımsız açılan zayi nedeniyle iptal davasında verildiğinden davalının kötüniyetini ispat için yeterli olmadığı gibi davalı ciro ile devraldığı çekin çalıntı olup olmadığını araştırma yükümlülüğünün de bulunmadığı, iktisabında ağır kusurlu sayılamayacağı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; çek üzerinde yer alan ve müvekkili ile ilişkilendirilen kaşe ve imzanın sahte olduğunu, sözde kaşe ve imza ile çıplak gözle incelense dahi görüleceği üzere açıkça farklı olduğunu, buna göre ciro silsilesinin kopuk olduğunun dikkate alınmaksızın verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, ciro silsilesinde kopukluk bulunan bir senedi iktisap eden kişinin, senedin yetkili hamili olarak kabul edilemeyeceğini Müvekkil şirketin kendisinden sonra yapılan cirantalar arasında hiçbir ticari ve hukuki ilişki bulunmadığını, davalının cirantası ile ticarî ilişkisini, ticarî defterlerinde kaydının olup olmadığını hiçbir surette incelenmemesinin de doğru olmadığını, yine müvekkili şirket yetkililerinin imza ve kaşesi hakkında bilirkişi marifetiyle inceleme yapma gereği dahi duyulmadığını, davalının, dava konusu çeki yaşanan soygun olayından sonra elde etmiş olması ve cirantası ile arasında ticarî bir ilişkisi olup olmadığı incelenmeksizin, davalının peşinen yetkili hamil kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, zira davalının çeki ciro aldığı ciro zincirinin açıkça kopuk olduğunun belli olup, davalının çeki ne şekilde edindiğinin de tespiti gerektiğini, ileri sürerek eksik inceleme ve değerlendirmeden muzdarip kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılmasını talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, rıza hilafına elden çıktığı iddia edilen çekin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanı reddine karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, davanın tarafları ile cirosu bulunanlar arasında taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, davacı vekilinin davalı ile çeki ciro yoluyla aldığı önceki cirantasının ticari defterlerinde inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı çekteki ciro imzası ve kaşenin sahte olduğunu, bu durumun incelenmediğini, bu itibarla çekte ciro silsilesinin kopuk olduğunun kabulü gerektiğini ileri sürmüşse de, TTK’nın 677. maddesindeki düzenlemeye göre, imzaların istiklali prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir. İlk derce mahkemesi karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere, davalının çekin çalınması olayına ilişkin ceza yargılamasının tarafı olmadığı da gözetildiğinde ve dava konusu çekteki ciro silsilesi görünüşte düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyi niyetli yetkili hamil konumundadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü olup çek istirdadına ilişkin işbu davanın reddi yönünde verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.