Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1103 E. 2021/778 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1103
KARAR NO : 2021/778
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2020
NUMARASI : 2020/71 E. – 2020/271 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyası talep edilen Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin son adresinin Bağcılar ilçesi olduğunu, şirketin 21.01.2017 tarihinde tasfiyesine karar verilerek 27.12.2017 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi dosyasından, müvekkiline şirket hakkında ihya davası açılmak üzere yetki verildiğini ileri sürerek Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun tebliğ edilmiş. davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Yapılan yargılama, toplanan deliller, incelenen takip dosyası, ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde ; 6102 sayılı TTK’nın 536 ilâ 548 maddelerinde düzenlenen anonim şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Kooperatiflerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemez. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebilirler, ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı olan kişinin yapılan ilanlara rağmen alacağını yazdırmaması alacağın düşmesini gerektirmez. Somut uyuşmazlıkta; davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi yönünden taraf teşkilinin sağlanması ve davanın yürütülüp sonuçlanması gerektiğinden davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, bu davada davalı olan şirketin geçici 7. Madde uyarınca sicilden resen terkin edildiği, davada taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın yürütülebilmesi için şirketin ihya edilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi yönünden ihyasına, ek tasfiye için … tasfiye memuru olarak atanmasına ve bu hususun tescil ve ilanına, karar vermiştir.Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru …. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Mahkemece basit yargılama usulüne göre yapılan yargılama sonucunda ve pandemi sürecinde davanın kabulüne karar verildiğini, ihya davasında basit yargılama usulü uygulanacağına dair açık bir hüküm bulunmadığını, HMK’nın 316. maddesinde, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, basit yargılamaya tabi dava ve işlerin sayılarak son bendinde, diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler de basit yargılama usulüne tabi dava ve işler arasında belirtildiğini, ancak ihya davasında basit yargılama usulünün uygulanacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığını, ortak sıfatını haiz olmayan kişiler, özellikle alacaklılar tarafından ihya ve ek tasfiye talep edilmekteyse bu durumda yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiğini, ihya davasının HMK’nın 382/2-e maddesinde sayılan çekişmesiz yargı işleri arasında olmadığını, buna rağmen davada basit yargılama usulü uygulanarak 30.04.2020 tarihli inceleme tutanağı ile duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesinin yargılamanın niteliğine uygun düşmediğini, davacının tasfiye sürecinde usulüne uygun şekilde yapılan ilanlara rağmen alacağını tasfiye memuruna bildirmediğini, tasfiye süreci tamamlanmasından sonra davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, alacağa dayanak yapılan faturaların 2012 yılına ait olduğunu ve aradan geçen 6 yıl boyunca ihtarname dahi keşide etmeyen, alacağa dair herhangi bir girişimde bulunmayan davacının, tasfiye sürecinden sonra şirket aleyhine icra takibi başlatarak şirketin ihyasını istemesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin gerekli ilanları yaparak görevini tamamlaması nedeniyle ihya koşullarının oluşmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu terkin edilmiş olan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile talep edilen dava dosyasıyla sınırlı olmak üzere ihya kararı verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; 377390/0 sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin tasfiyesine 27.01.2017 tarihinde karar verildiği, tasfiyesinin 27.12.2017 tarihinde sona erdiğinin ilan edildiği, tasfiye memurunun davalı … olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde, ihyası istenen şirketlerin terkin olmadan önce merkez adresinin İstanbul ili Bağcılar ilçesi olduğu, buna göre mahkemenin, TTK’nın 547/1.maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında faturaya dayalı alacağın tahsili için takip başlatılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.12.2018 tarih ve 2017/2924 Esas, 2018/1935 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, TTK’nın 547’nci maddesine dayalı açılan ve tasfiye memuruna yöneltilen ihya davasının aynı Kanun’un 1521’inci maddesi gözetildiğinde, davanın niteliği uyarınca HMK’nın 316’ncı maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince basit yargılama usulüne göre tensip tutanağı düzenlenerek yargılama yapılması yerindedir. Diğer yandan HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca, mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. İlk derece mahkemesince duruşma açılmadan karar verilmiş ise de hukuki dinlenilme hakkının kullanılması için dava dilekçesi ve deliller cevap verilmesi ve beyanda bulunulması için davalılara tebliğ edilmekle hukuki dinlenilme hakkının gerekleri yerine getirilmiştir. Davalı vekilince istinaf başvurusunda ileri sürülen, alacağın bulunup bulunmadığına ilişkin nedeneler eldeki ihya davasının konusu olmayıp, takip ve takibe bağlı olarak açılacak davalarda tartışılacaktır. Mahkemece, yasal şartların oluşması nedeniyle şirketin ihyasına karar verilmesinde ve yasa hükmü gereği davalının tasfiye memuru olarak atanmasında, hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Mahkeme kararında yeterli gerekçenin bulunduğu, davalı yanca tasfiyenin eksiksiz yapıldığının savunulmasına rağmen, tasfiye öncesi cari hesaba ilişkin alacak nedeniyle tasfiye edilen şirket hakkında takip başlatılması nedeniyle, tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 4,90 TL istinaf harcının davalı … tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.06.2021