Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1101 E. 2023/1104 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1101
KARAR NO: 2023/1104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.02.2020
NUMARASI: 2017/1079 Esas – 2020/157 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı arasında kredi kullandırma amaçlı sözleşme imzalandığını, bu sözleşme imzalanırken müvekkilden komisyon ücreti, ipotek tesis ücreti, ekspertiz ücreti, kredi revizyon ücreti adı altında 6.850,00 TL tahsil edildiğini, müvekkil ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak hazırlanan bu sözleşmeyi müvekkilinin o anki zor durumundan dolayı imzalamak zorunda kaldığından bahisle söz konusu kredi kullandırımında davalının müvekkilinden tahsil ettiği 6.850,00 TL kredi kullandırım masrafının iadesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Davacının tacir olması nedeniyle 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanun çerçevesinde dosya masraflarının iadesini talep etmesi ve bu kanundan yararlanmasının mümkün olmadığını belirtmiş, bu kanundan yararlandığı düşünülse dahi, kredi kullandırımdan önce sözleşme öncesi bilgi formunun davacı ile imzalanarak gerekli hususların müzakere edildiği belirtildiğini, davacı imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullanmış olduğu konut kredisine istinaden kendisinin talebi üzerine 6.850,00 TL başka bir hesaba aktarıldığını, bahsedilen masraf tutuarının davacının bilgisi ve mutabakatında kalan tarafların serbest iradesiyle imzalanan sözleşme hükümleri doğrultusunda tahsil edilen, bankacılık uygulanmasında operasyonel maliyetin karşılığı olarak zorunlu sayılan masraf türlerinden olduğu belirtilerek haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dosya masrafı adı altında tahsil edilen ücretin iadesini talep etmekte olup, davalı tarafça kredi kullandırıldığı, davacı tarafın erken ödeme yaptığı ve faiz oranlarında üç kez revizyona gidildiği, davalı tarafça bu hizmetlere ilişkin olarak 26/08/2009 tarihinde 265,50-TL ekspertiz bedeli ve 02/09/2009 tarihinde 184,38-TL ipotek tesis ücreti tahsil edildiği, tahsil edilen ekspertiz ve ipotek tesis ücretinin kredinin kullanılması için zorunlu, makul ve belgeli giderlerden olduğu, yine kullandırılan 1.000.000,00-TL için alınan toplam 4.619,05-TL dosya masrafı ve komisyonun genel olarak bankaların aldıkları ortalama komisyon oranlarının altında, makul miktar ve oranda olduğu, yine toplam 8.452,37-TL erken ödeme ve refinansman ücretinin banka ortalamalarının altında, makul miktar ve oranda olduğu, tahsil edilen ücretlerle ilgili olarak 653,58-TL BSMV kesildiği, davalı tarafça tahsil edilen ücretlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun ve bankaların genel uygulamasının altında olduğu, davacı tarafın talep edebileceği bir dosya masrafı bulunmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerek görevsiz kabul dilen tüketici mahkemesinde, gerekse asliye ticaret mahkemesinde alınan tüm bilirkişi raporlarında müvekkilinden, davalı banka tarafından masraf adı altında belgelenmeyen bedeller alındığının kabul edildiğini, dosya içindeki sözleşme örnekleri ve ödeme planı bireysel kredi sözleşme ve bireysel ödeme planı örnekleri olduğunu, yani taraflar arasında yapılmış bir ticari kredi sözleşmesi mevcut değil iken mahkeme tarafından gerekçeli kararda bu sözleşmelerin ticari olarak kabul edilmesinin hiçbir gerekçesi belirtilmeyip yazılı sözleşmelerin hiçe sayıldığını ve ticari bir kredi varmışçasına bu masrafların alınmasının makul oranlarda olduğu belirtilerek adeta mevcut olmayan bir kredi nitelemesine dayanıldığını, Davalı bankanın kredinin ticari olduğu yönündeki iddiasını bir belge ile ispatı sözkonusu olmadığı halde aksine kredinin bireysel kredi sonuçları dahi uygulandığı halde bu husus değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verildiğini, çünkü müvekkilinden ancak bireysel kredi sözleşmeleri ile alınan Ticari Kredilerde alınması mümkün olmayan 42.856,00 KKDF tahsil edildiğini, kredinin ticari ise KKDF bedelinin neden alındığı hususunun dahi mahkeme tarafından değerlendirilmeyerek müvekkilinin bu bedelin de mağduru kılındığını, Mahkemenin kurumsal ticari işletme olan bir bankanın hata ile genel ya da ticari kredi sözleşmesi yerine bireysel kredi sözleşmesi yaptığını kabulü, yasal ve hukuki bir değerlendirmeden uzak adeta bir zihin okuma olduğunu, böyle bir durumun kabulünün sonuçları da sorumluluğu da bizzat bankanın kendisine ait olduğunu, Tüm bilirkişi raporları bankanın sunmuş olduğu sözleşme, ödeme plan ve hesap ekstreleri örnekleri üzerinden alındığını, tüm sunulan bu yazılı belgeler ve deliller mevcut iken mahkeme tarafından davalı tarafın yerinde inceleme talebini kabulünü de anlamanın mümkün olmadığını, yerinde neyin incelendiği hususu anlaşılmamakla birlikte bu inceleme neticesinde de alınan son raporda müvekkilinden, belgelenemeyen masrafların alındığının belirtildiğini, Yazılı belge ve delil niteliğindeki sözleşme örnekleri var iken bilirkişi tarafından incelenecek husus alınan masrafın miktarı yönünden olduğunu, kredi türünün değerlendirilmesine ihtiyaç bulunmadığını, imza inkar ve sözleşme içeriği ile ilgili bir itiraz bulunmaz iken, müvekkilinin tacir olduğu için ticari almış olabileceği varsayımına dayanarak yazılı ve kesin bir belgeyi yok saymayı ve niteleme çabasına girmeyi hukuki bir çaba olarak kabul etmek mümkün olmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında masraf adı altında alınan bedeli kabul etmiş olmakla birlikte bu krediyi neden ticari bir kredi olarak kabul ettiğini gerekçelendirmediğini, Şart ve niteliğini tek taraflı olarak hazırlayan bankanın bu sözleşmeyi kendi hak ve menfaatleri doğrultusunda yorumlatma saiki korunmaması gerektiğini, bu saikin korunması sözleşmenin tarafı olan kişilerin özgür iradeleri neticesinde imzalamış oldukları/olacakları sözleşmelere olan güvenin ortadan kalkması sonuçlarını doğuracağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka ile imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi nedeniyle haksız kesildiği ileri sürülen komisyon ve masrafların tahsili istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı yasal sürede davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı davalı banka ile imzalanan kredi sözleşmesinin ticari kredi olarak kabul edilemeyeceğini, kullanılan kredinin ticari kredi olarak değerlendirilmesinin ve sonuca varılmasının doğru olmadığını ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davacı vekilince önce tüketici mahkemesine açılan eldeki davada, İstanbul 7. Tüketici Mahkemesi 27.12.2016 tarih 2014/1319 E 2016/2610 K sayılı ilamı ile, kredinin kullanıcısının işletme ortağı olması,kredi kullanılarak alınan taşınmazın tapu kaydında dükkün olarak görülmesi, taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin ticari ipotek olması ve iş yeri olarak kullanılması, kredi kullandırım mektubunda işyeri edindirme kredisi olarak nitelendirilmesi değerlendirilerek, dava konusu kesintilerin ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, istinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 18 HD 2017/870 E 2017/1107 K27.09.2017 tarihli kararı ile Tüketici Mahkemesinin görevsizlik kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b1 maddesi uyarınca reddine karar verilerek, görev uyuşmazlığı kesin olarak sonuçlanmıştır. Tüketici mahkemesinin görevsizlik karar gerekçesi ile İstanbul BAM 18 HD 2017/870 E 2017/1107 K27.09.2017 tarihli karar içeriği uyarınca kredinin ticari kredi olarak benimsenmesi yasa usule uygun olup, davacı vekilinin uyuşmazlık konusu kredinin ticari kredi olarak değerlendirmesinin doğru olmadığı yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan kredi sözleşmesinin 8 maddesinde ” Müşteri, iş bu sözleşme ile ödemeyi taahhüt ettiği gider vergisini Bankanın vergi dairesine yatırmadan talep ve tahsile hakkı olduğunu, ayrıca müşteri bankanın talebi halinde ve banka tarafından belirlenen miktarda istihbarat ücreti, kredi tutarı üzerinden kullandırım komisyonu, ödeme planında değişiklik yapılması halinde değişiklik ücreti, kredinin erken kapatılması halinde erken kapama ücreti, rehin ve ipotek fek ücreti ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şeklinde hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. İlk derce mahkemesince yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları içeriğindeki tespitler ve özellikle 20.12.2019 tarihli bilirkişi … tarafından banka kayıtlarında yerinde inceleme ile sunulan rapor içeriğindeki tespitler ışığında, gerek taraflar arasındaki sözleşmenin 8 maddesi düzenlemesi, gerek emsal banka uygulamaları ve gerekse TTK 20-22 madde hükümleri değerlendirildiğinde, davacıya 1.000.000 TL tutarında taksitli ticari ( iş yeri edindirme) kredisi kullandırıldığı, süreç içinde davacı erken ödemesi sonucu faiz indirimleri yapılarak kalan ana para bakiyesi için üç kez yeni geri ödeme planı hazırlandığı, davacıdan yapılan erken ödeme, masraf ve komisyon kesintilerinin emsal banka uygulamaları dikkate alındığında fahiş olmadığı sonucuna varılmakla, davacı vekilinin yapılan kesinti miktarlarına yönelik istinaf başvuru nedenleri de yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi 15.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.