Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1100 E. 2020/745 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1100
KARAR NO : 2020/745
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2020
NUMARASI : 2020/90 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen haksız rekabet davası içinde talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince kısmen kabulüne- kısmen reddine dair ara kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından üretilen gıda ürünlerinin gerek yurt içi gerekse de yurt dışında satıldığını ve tüketiciler nezdinde itibar görmekte olduğunu, 22.01.2020 tarihinde kendisini gıda detektifi olarak adlandırmakta olan davalının gerek internet sitesi üzerinden gerekse de İnstagram hesabı (1.000.000- Bir Milyon-takipçisi bulunan) üzerinden, müvekkil şirketin sembol haline gelmiş olan … isimli ürününü paylaşarak müvekkilin ticari itibarını sarsacak, satışlarını sekteye uğratacak şekilde gerçeklikten uzak bir paylaşım yaptığını, paylaşımın alt kısmında bulunan ve “Ürünle ilgili bilinmeyen bir detay” başlıklı açıklamasında da ürünlerin fason üretim olduğunu, … diye bir firma olmadığını iddia etmiş ve sadece marka etiketini müvekkilinin basıp piyasaya sürdüğü izlenimini vermeye çalıştığını, dilekçe ekinde sunulan davalının paylaşımına yapılan yorumların ve müvekkillere gelen mesajların da müvekkilin tüketiciler nezdinde ne derecede bir güven ve itibar kaybına uğradığını göstermiş olduğunu, HMK md. 389 hükmü gereğince müvekkillerin telafisi güç veya imkansız zararlara uğramasına engel olabilmek adına 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun md.61/1 göndermesi ile HMK madde 389 hükmü uyarınca davalının müvekkiller nezdinde yaptığı paylaşımları paylaşımı yaptığı yer ve mecralardan sebebini açıklayan bir yazı yayınlayarak kaldırmasına karar verilmesini, uğranılan zararlar sebebiyle şimdilik 10.000-TL maddi ve 50.000-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, davalının paylaşım yaptığı tüm mecralarda özür yazısı yayınlamasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu olan Hünnap Keçiboynuzu Özü’nün içindekiler kısmında bulunan ve ambalaj üzerine yazılmış içeriklere bağlı kalarak sadece bilgilendirmede bulunma amacıyla hareket ederek paylaşım yapmış olduğunu, müvekkil tarafından yapılan paylaşım ve beyanların objektif ve gerçeğe uygun olup, davacıların ticari itibarını sarsmaya yönelik olmadığını, müvekkilin paylaşımı salt ürünün etiketine dayanarak yapılmış olup, davacının iddia ettiği gibi olumlu veya olumsuz bir yorum içermediğini, bir an için yapılan paylaşımların yorum olduğu kabul edilse dahi bu durumun ölçüsüzlük ve gerçeğe uygunluk sınırını aşmadığını, müvekkilince dava dilekçesinde bahsi geçen ürünün etiketindeki işletme kayıt numarası sorgulanmak suretiyle yani başka bir firmaca üretildiği belirtilmiş olup devlet kontrolünden geçmediği, herhangi bir resmi onayı haiz olmadığı gibi iddia ve söylemlerde bulunulmadığını, müvekkilin yaptığı beyan ve açıklamaların gerçekle bağdaştığının karşı tarafların dilekçesinde dahi kabul edildiğini, yapılan yorumların da objektiflik ve teamülün kabul ettiği tolerans sınırını kati suretle aşmamış olduğunu, davacı firmalara tüketiciyi yanıltıcı reklamları sebebiyle Reklam Kurulu tarafından idari para cezası verilmiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 14.02.2020 tarihli ara kararında; “…Dosyaya sunulan sosyal medya ve belirtilen internet sitesi üzerinden yapılan paylaşımların dosyaya sunulan örnekleri ile davacı tarafından ileri sürülen iddialar birlikte değerlendirildiğinde, davalının gerek İnstagram adlı sosyal medya hesabı üzerinden ve gerekse https://…com isimli internet sitesi üzerinden … ile diğer ürünleri ayıran en önemli özellik yalnızca eczanelerde satılıyor olması. Bu konuda … firmasının sağlığa yararlı olduğunu kanıtladığı özellikle keçiboynuzu ürünlerinden dolayı böyle bir ayrıcalığı olduğunu biliyoruz.’, ‘önceki hafta incelediğimiz Hünnap keçiboynuzu özü paylaşımı sonrasında birçok yorum gelmişti. Özellikle markayı aşırı öven bazı mesajlar ve ürünün keçiboynuzu özünden gelen faydalarının sanki markaya özgü özel bir içerikmiş gibi lanse edilmesi karşısında bugün farklı bir marka ürünü yayınlamaya karar verdik.’, ‘Begüm Hanım bir firma düşünün; Fason ürettiği bir ürün için 37 kere eczanelere girmek üzere ilgili kurumlardan onay istiyor; sonra ne oluyorsa bir il müdürlüğü onay veriyor. Bir kez aldığı bu onayla o firma tüm ülkedeki eczanelere giriyor. Yani neler var inanamazsınız acaba hangi firma?’ şeklinde yazılar yayınladığı, yazıların içerik itibariyle TTK’nın 55. Maddesi kapsamında dosyaya yansıdığı haliyle tedbire karar verilebilmesi açısından yaklaşık ispat koşulunu sağladığı anlaşılmakla TTK’nın 56., 58. Ve 61. Maddeleri ile HMK 389. Maddesi uyarınca bahse konu yayınların internet ortamından kaldırılmasına, davalı tarafça yazının yayınlanmasına yönelik talebin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun düşmediği kanaatine varılmakla bu yöndeki talebin reddine… ” karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davalı vekili istinaf tarafından başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; önceki beyanlarını tekrarla, HMK’nın 391/2-b maddesinde tedbir kararının hangi sebebe dayandığının açık ve somut olarak gösterilmesi gerektiği belirtilmiş olup, ilk derece mahkemesinin tedbir kararında hangi hukuki sebebe dayanıldığı açık ve somut olarak gösterilmemiş olduğundan Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/90 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, esas dava içinde ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen 14.02.2020 tarihli ara kararın istinafı istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 341. maddesinde “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine veilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” denilerek hangi kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulabileceği hüküm altına alınmıştır.Buna göre, yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince verilen tedbirin kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı, aleyhine tedbir kararı verilen tarafından doğrudan istinaf kanun yoluna başvurmanın hukuken mümkün olmadığı, davalı vekilinin HMK’nın 394. maddesi uyarınca kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurması gerektiği anlaşılmakla, HMK’nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun usulden reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- HMK’nın 352. maddesi uyarınca, caiz olmadığı anlaşılan istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde iadesine, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16/07/2020