Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1096 E. 2023/1105 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1096
KARAR NO: 2023/1105
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23.11.2017
NUMARASI: 2017/780 Esas – 2017/1045 Karar
DAVA: Şirket genel kurul kararının butlanı- iptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının butlanı ve iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; şirketin sermayesinin 1.500.000.-TL olduğunu,Davacının 1.500.000 TLsermayeli davalı şirketin 50.000 payına doğrudan kendisinin sahip olduğunu, davacının babası ve murisi olan şirket ortaklarından … 15.08.2015 tarihinde vefat ettiğini ve terekesi için yetkili Bodrum 1.Suluh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 Tereke Sayılı tereke dosyasından davalı şirkete 1.12.2015 tarihinde şirktteki hak ve alacakları hususunda müzekkereler yazıldığını tereke mal varlığının tespiti amacıyla Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/132 Talimat sayılı dosyasında … bank Bursa Fomara şubesinde bulunan kiralık kasa 30.05.2016 tarihinde açtırıldığını ve içerisinde toplam 750.000 TL nominal bedelli davalı şirkete ait hamiline yazılı hisse senetleri çıktığını,davalı şirketin hissesinin 750.000 paya tekabül eden hamiline yazılı hisse senetleri hali hazırda … terekesinin parçası olarak Bodrum 1.Sulh Hukuk Mhakemesinin 2015/28 Tereke Sayılı dosyasında muhafaza altında olduğunu, Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/132 Talimat Sayılı dosyasında merhum …’nın elinde bulunan davalı şirkete ait hamiline yazılı 750.000 TL nominal bedelli şirketin %50 hissesine isabet eden hisselerini 30.01.2014 tarihinden önce elinde bulundurmaya başladığının anlaşıldığını, bu durumda davalı şirketin 31.1.2014 tarihinden sonra yapılan tüm genel kurul toplantılarında hazirunların şirketin ortaklık yapısının yansıtmadığının ortaya çıktığını, Tereke dosyası kapsamında Bursa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/132 Talimat Sayılı dosyasında … bank Fomara şubesinde açılan kasada … A.Ş ile … A.Ş’ye ilişkin hisse senetlerinin çıktığını, bunların … ile …ya fiilen teslim edildiğini, TTK 415/3.maddesinde hamiline yazılı pay senedi sahipleri genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alacakları ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabileceklerini açıkca belirttiklerini, TTK 415.maddesine aykırı olarak genel kurul toplantısı düzenlenemeyeceğinden genel kurul toplantısının iptalinin gerektiğini, davalı şirketin Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesine müzekkereden 3 ay sonra göndermiş olduğu cevap ekinde yer alan ortaklar Pay Defterinin 2013-2014 ve 2015 yılları için ayrı ayrı tasdik ettirildiğini, bununla birlikte ticari defterlere ilişkin Tebliğ’in 9.uncu maddesinin beşinci fıkrasında anonim şirketlerde senede bağlanmamış hamiline yazılı payların senede bağlanıp bu senetlerin pay sahiplerine teslim edildikleri tarihten itibaren 10 gün içerisinde defterde açıklanmak suretiyle pay defterinden silineceğinin öngörüldüğünü, davalı şirketin hamiline yazılı hisse senedi bastırıp teslim etmiş olduğunun açık olduğunu, ihraç edilen hamiline yazılı hisse senetlerinin 750.000 TL’lik kısmı merhum …’ya ait menkul kıymet olarak tereke mahkemesinin muhafazası altında olduğunun açık olduğunu, şirketin Ortaklar Pay defterinin usulüne uygun tutulmadığı gibi gerçek ortaklık yapısını da göstermediğinin açık olduğunu, hisse senetlerinin bulunduğu kasanın ise en son 30.10.2014 tarihinde açıldığı dikkate alındığında 19.06.2014 tarihindeki Genel Kurul Hazirun Cetvelinin de şirketin ortaklık yapısını yansıttığının da açık olduğunu, davacıya yapılmış hiçbir hisse senedi tesliminin olmadığını, davalı şirketin davacı şirkete 50.000 TL nominal bedelli hamiline yazılı hisse senedi teslim yükümlülüğü altında olduğunu, davalı şirketin hisse senetlerini hamiline olarak bastırmış olduğunun açık olduğunu, davacıya herhangi bir hisse teslimi yapılmadığını, davalı şirkete ait 1.500.000 TL’lik sermayenin 750.000 TL nominal bedelli hamiline yazılı hisse senedi merhum … terekesine ait menkul kıymet olarak tereke mahkemesinde bulunduğunun sabit olduğunu, davalı şirketin toplantıya katılan ve hazirun cetvelinde ortak görünen diğer kişilerin ortak olduğunun ispatlamasının gerektiğini, davalı şirketin genel kuruluna katılan tereke memurunun temsilinin de hatalı olduğunu tereke mahkemesinde muhafaza altına alınan 750.000 TL hamiline yazılı hisse senedi mahkeme muhafazasında bulunmuş olmasına karşın genel kurulda 598.500 TL’lik hisse ile temsil edilmiş olmasının da eksik olduğunu, tereke memurunun tereke adına tereke mahkemesinin talimatlarını yerine getirmek zorunda olduğunu, tereke mahkemesi tarafından tereke memuruna şirket hesapları inceletilmek ve 6 aylık periyotları rapor sunmak üzere mali müşavir görevlendirilmesi için tereke memuruna yetki verilmiş olmasına rağmen toplantıdan evvel mali müşavir raporu sunulmamış olduğundan gündem maddesinin görüşülemeyeceğini, yönetim kurulu seçiminin geçersiz olduğunu belirterek hukuka aykırı toplanan genel kurul toplantısı ile toplantıda alınan kararların ayrı ayrı iptali ile şirketin ortaklık yapısının tespitine, usulüne uygun genel kurul yapılması için kayyum atanmasına, şirketin zararlarının tespiti için TTK 439.madde gereğince şirkete özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 17.05.2017 tarihinde yapılan şirket olağan genel kurul toplantısı ve alınan kararların iptalinin ve davanın üç ay içinde açılmasının gerektiğini ve bu süreden sonra açıldığından reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak da müvekkili … ŞİRKETİ nin 26 Kasım 1997 tarih ve 185 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmek suretiyle kurulmuş tamamı aile şirketleri olan Bursa’nın otelcilik hizmet sektöründe faaliyet gösteren … A.Ş,… A.Ş. gibi şirketlerin hisselerini bünyesinde barındırdığını, iştiraki şirketler tarafından yönetilen … Oteli Bursa’nın alanında en çok tercih edilen otelleri arasında olduğunu, şirketin müteveffa … ile kardeşi … ve aileleri tarafından aileler arasındaki ortaklık pay oranı %50-%50 olmasına rağmen bu güne kadar aralarında hiçbir niza çıkmadan ve bütün kararlar da oy birliği ile alınarak yönetilmiş bir aile şirketi olduğunu, …’nın 18/08/2015 tarihinde vefatı üzerine mirası aynı zamanda müvekkilim şirketinde ortakları arasında bulunan kızları davacı …, … ve …’ya kaldığını, bilahare müteveffa …’nın vefatı öncesi noterde tanzim ettirdiği vasiyetname ile kızları arasında davacıya l/5, diğer iki kızına ise 2/5’er oranında kalacak şekilde mirasını taksim ettiğinin öğrenildiğini, bu vasiyette miras bırakanın tasarruf nisabı dairesinde kendince sebeplerle 1 diğerlerinden az miras hissesi bıraktığı davacı …; vasiyetnamenin iptali için Bodrum 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/263 esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin iptali davası, diğer kardeşleri aleyhine Bodrum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/498 e.sayılı dosyasında tapu iptali tescil davası, Bodrum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/497 e.sayılı dosyasında tapu iptali tescil davası Bodrum l. Sulh Hukuk Mh.nin 2015/28 tereke sayılı dosyada terekenin tespiti-tasfiyesi ve terekeye temsilci atanması davası, Bodrum 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 esas sayılı dosyası ile açtığı mirasçılıktan çıkarma davası ile murisin daha önce yaptığı ancak son yaptığı vasiyet öncesinde yine noter vasıtasıyla döndüğü vasiyetnamenin iptali için Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/10 e.sayılı dosyalarıyla davalar açıldığını, bu davalardan tapu iptali tescil davaları, vasiyetnamenin iptali davalarının reddedildiğini, müvekkili şirketin diğer hissedarlarından davacının da amcası olan büyük hissedar … ile davacının kuzenleri …, … ve …; davacı ve kardeşleri … ile… arasındaki nizaya taraf olmayarak, sulh yoluyla davaların çözümlenmesini bir çok kez tavsiye ettiklerini, buna rağmen tarafların aralarında uzlaşmaya varamaması ve yukarıda belirtilen davaların açılması üzerine terekeyi yönetmek üzere davacı ve kardeşlerinin miras hak ve hissesine İstanbul’da pek çok büyük hacimli terekeyi idare ettiği tereke memurundan naklen bilinen Av. … tereke idare memuru olarak tereke mahkemesince re’sen atandığını, tereke temsilcisi mahkeme kararı ile atanınca, müteveffa …’nın hissesini temsil etmek, tereke yararına oy kullanmak ve şirket organlarında görev almak isteğinde bulunduğundan müvekkili şirket dahil aile şirketlerinin tamamında yönetim kurullarının görev süresinin bitmesine bir yıl varken erken genel kurulun yapılmasına karar verilerek tereke idare memuru 15.06.2016 tarihinde yapılan genel kurulla terekeyi temsilen yönetim kuruluna alındığını, davacının müvekkili … Dahil aile şirketlerinden … A.Ş., … A.Ş. nin yönetim kurullarına tereke temsilcisinin alınması için yapılan ve esasen terekenin de menfaatine olan 15.06.2016 tarihli genel kurul toplantılarının iptali için iptal davaları açtığını, davacının hali hazırda işbu dava dahil olmak üzere derdest mahiyette aile şirketlerine karşı açtığı 9 davanın olduğunu, davacının daha önce müvekkili şirket aleyhine15/06/2016 tarihli genel kurulun iptali için açtığı İstanbul 2. Tıcaret Mahkemesinin 2016/797 e.sayılı dosyasındaki dava, … A.Ş. aleyhine İstanbul l.Asl. Tic. Mahkemesinin 2016/756 e.sayılı davası, … A.Ş. aleyhine açtığı İstanbul 13.Asl.Tic.Mh. 2016/794 e. ve İstanbul 13.Asl.Tic.Mh.2017/343 e. sayılı davaların (red ile sonuçmıştır. ), İstanbul 5.Asliye Tic. Mahkemesinin 2017/342 esas sayılı dosaysı, İstanbul l.Asliye Tic.Mh.2017/350 e.sayılı dosyası, İstanbul 6.Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/343 e. sayılı davaların mevcut olduğunu, (halen derdesttir) belirtilen tüm davalarda tereke mahkemesi dahil bütün mahkemelerden davaya konu şirket dahil aile şirketi olan diğer şirketlere (…,… ve …) kayyum atanmasını talep ettiğini, ancak mahkemelerin davacının tüm bu taleplerini reddettiğini, davacı yasa tarafından belirlenen zamanlarda yapılması gereken olağan genel kurulun yapılmasına bile karşı çıkmış bu cümleden olmak üzere işbu davanın da konusu olan 17.05.2017 tarihli genel kurulun yapılmaması için Bodrum Tereke Mahkemesi’ne müracaat ederek şirket genel kurulun ertelenmesini talep ettiğini, ancak bu taleplerinde mahkemece varit görülmeyerek reddedildiğini, babasının kasasında olduğunu beyan etmesi veya elinde olmayan payın genel kurula ibraz edilmemesi sebebiyle genel kurulun iptalini talep etmesinin MK.2.maddesine aykırı olup hakkın kötüye kullanılmasına açık bir örnek olduğunu, öncelikle hamiline yazılı hisse senetlerinin bastırılması hususunda resmi bir karar olmadığından toplantının pay defterine göre yapılmasında bir sakınca olmadğını, kanun değişikliği nedeniyle hamiline yazılmış hisse senetlerini bastırılması için yapılan ön hazırlık bastırılan pay senedinin şirkete karşı ileri sürülebileceği anlamına gelmediğini, bir an için aksi düşünülse bile aile şirketi olan müvekkili şirketteki … hisselerine mahkeme kararı ile tereke temsilcisi vaziyet ettiğini, dolayısıyla tereke temsilcisinin mahkeme kararıyla temsil hakkını elde bulundurduğunu, şirketin %50’sine yakın hisse senetlerini ibrazına gerek olmadığını, diğer yandan yönetim kurulu üyeleri …, … ve … nın kedilerine ait hisselere zaten vaziyet eden kişiler olduğunu, Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay sahiplerine şirkete hissedar olduklarına dair belgeyi verecek makam olduğundan kendilerine ve/veya vekili olduklarına dair hisse senetlerine de bizzat vaziyet ettiklerinden kendi kendilerine genel kurula giriş kartı vermesinin zaten bir anlamı olmadığını, TTK 415 maddesinin hissedarların şirkete karşı hak ve meşruiyetleri kanıtlaması için vaz edilmiş bir madde olduğunu, davaya konu şirket bir aile şirketi olduğundan davacı dahil bütün ortakların hisse sahibi olduğunun şirketçe kabul edilmekte ve bilinmekte olduğunu, sonuç olarak zaten aile şirketi olan şirketin genel kurulu aile fertlerinin ya asaleten yada vekaleten temsili ve katılımıyla gerçekleştirilmiş, dışarıda da hiçbir hisse kalmadığından genel kurula katılanların meşruiyeti ile ilgili bir sorunun da olmadığını, davacı tarafın pay defterleri ile ilgili iddialarının da hukuka uygun olmadığını, mvekkili …nin aile üyesi olan tüm hissedarlarının paylara pay defterinde eksiksiz gösterildiğini, pay defterinin hisselere kimin malik olduğunu gösterdiğini, vefat öncesinde yapılan genel kurulların tamamı ile sonrasında yapılan iki genel kurula şirket ortaklarının tamamı katılmış olup temsil edilmeyen bir hisse de bulunmadığını, nitekim davacının diğer kardeşleri ile diğer ortaklar şirketin ortaklık yapısı hakkında hem fikir olup pay defterlerinde yazılı olan pay durumuna da itiraz etmediklerini, davacının şirketteki payın iki aile arasında eşitlik ilkesine göre her zaman sürdürüldüğünü beyan ettikten sonra ortaklık yapısına ilişkin itirazlarının samimi olmadığını, davaya konu genel kurulun tüm ortaklara TTK’nu hükümlerine uygun olarak iadeli taahhütlü mektupla gerekse ilanen bildirilmiş ve mevcut pay sahipleri toplantıda ya asaleten ya da vekaleten hazır bulunduklarını, konuyla ilgili Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmelik in 18/7 maddesi halka açık olmayan şirketlerdeki hamiline yazılı pay sahiplerinin vekilleri aracılığı ile genel kurulda temsil edilebileceğini hüküm altına alınmış ve toplantıda pay defterinde ismi yazılı tüm ortaklar asaleten veya vekaleten hazır olduklarını, davacı vekilinin şirket faaliyet raporu bilanço ve gelir tablolarını incelemediği iddiasının da doğru olmadığını, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmeliğin 10.maddesinde belirtilen usulle çağrıldığı gibi 11/f maddesinde belirtildiği üzere ilanda fınansal tabloların, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu, denetleme raporlarının şirket merkezinde genel kurulun yapılacağı tarihinin 15 gün evvelinden itibaren incelemeye amade tutulduğunun bildirildiğini, bu konuda davalı tarafından genel kurul sırasında mali tablaların incelenmediğine ilişkin bir itirazın da gündeme getirilmediğini, davacı tarafın yönetim kurulunun ibrasının da geçersiz olduğuna dair beyanın da doğru olmadığını, …’nın terekesi hakkındaki raporun sunulmasını tereke mahkemesi talep ettiği gibi sunulacak makamın da tereke mahkemesi olduğunu, dolayısıyla tereke mali raporunun şirketi yöneticilerinin ibrasıyla bir alakasının bulunmadığını, ayrıca pay defterinde belirtilen bütün pay sahipleri genel kurulda asaleten veya vekaleten temsil edildiğinden esasen her hangi bir eksik katılım olmadığından bu konunun ibraya da bir etkisinin olmadığını, Yönetim kuruluna tereke temsilcisi de alınarak esasen vefat eden … hisselerinin sağlığındaki gibi korunmasının amaçlandığını, davacının yönetim kurulu seçilmesine yönelik itirazların da yersiz olduğunu, yeni yönetim kurulu seçilmesinin ne davacının ne de üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerini olumsuz etkilemesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın özel denetçi talebi ile ilgili TTK.439.maddesinde belirtilen nisaba sahip olduğunu iddia ederken dolaylı olarak terekeden intikal edecek hissesini de buna dahil ettiğini, halbuki tereke tasfiye edilene kadar Tereke Mahkemesi, ve atadığı tereke temsilcisi marifetiyle olarak idare edildiğini, terekeden doğan tüm hak ve yetkiler de tereke temsilcisi eliyle kullanıldığından, davacı tarafça vaziyet edilmesi mümkün olmayan paya dayanarak TTK’nun 439. maddesindeki nisabı aştığını iddia etmesinin de yersiz olduğunu, ortada TTK’da belirtilen kayyum atanmasını gerektirir bir neden olmadığını, şirketin organsız olmadığı gibi yöneticiler de faal ve işlerinin başında olduğunu, nitekim aile şirketlerinden … A.Ş.için aynı tarihli genel kurulun iptali istemli davada İstanbul l.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/756 e.sayılı dosyasından verilen 17.11.2016 tarihli kararında şirket organsız bulunmadığı için kayyum atama talebinin reddine dair karar vaz edildiğini, yine aynı nedenlerle açılan aile şirketlerinden … A.Ş.ve …için açılar davalarda da mahkemelerin şirketin organsız bulunmadığından ve yasada aranan kayyum atanma nedenleri olayda bulunmadığından kayyum atanması taleplerini reddettiğini, Aile şirketi olan ve bu güne kadar hiçbir davaya konu edilmeyen genel kurulun davacının kardeşleriyle olan çekişmesi dolayısıyla davaya konu edilerek şirketin işleyişine ket vurulmak istenmesinin davacının da menfaatine olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… TTK 415 maddesinde; “1-Genel kurul toplantısına yönetim kurulu tarafından düzenlenen hazır bulunanlar listesinde adı bulunan pay sahipleri katılabilir. 2-Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye Piyasası Kanunu’nun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen pay sahipleri veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekaletname ibraz etmeleri şarttır. 3-Hamiline yazılı pay senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarının ispatlayarak giriş kartı alırlar ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabilirler. 4-Genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı, pay sahiplerinin payların sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay senetlerin şirkete bir kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi şartına bağlanamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı şirket ortakları kendilerine ve/veya vekili oldukları hisse senetlerine bizzat vaziyet ettikleri gibi … hissesine mahkeme kararı ile tereke memurunun vaziyet ettiği dolayısıyla hamiline yazılı hisse senetleri düzenlenmiş ise de hisselerin üçüncü şahısların elinde olmadığı, hissedarların şirkete karşı meşruiyetlerini kanıtlamak anlamında düzenlenen TTK 415 maddesine göre genel kurula katılanların meşruiyeti ile ilgili bir sorun bulunmadığı, o halde genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının bu sebeple engellenemeyeceği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça genel kuruldan evvel şirket faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablolarının inceletilmediği bildirilmiş ise de ilgili belgelerin çağrı ilamında şirket merkezinde genel kurulun yapılma tarihinin 15 gün evvelinden itibaren incelemeye amade tutulduğunun bildirildiği, davacının bu talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının yönetim kurulunun ibrasının geçersiz olduğuna ilişkin talebi ile ilgili olarak da … terekesi hakkındaki raporun sunulmasına tereke mahkemesinin talep ettiği, tekere mali raporunun şirket yöneticilerinin ibrası ile bir alakasının olmadığı ayrıca pay defterlerinde belirtilen bütün pay sahiplerinin genel kurulda asaleten veya vekaleten temsil edildiği ve eksik bir katılım olmadığı ve davacının özel denetçi talebi ile ilgili de TTK 439 maddesinde ” Genel Kurulun Özel Denetim istemini reddetmesi halinde sermayenini en az 1/10 halka açık anonim şirketlerinde 1/20 sini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibariyle değeri toplamı en az 1.000.000,00 TL olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi’nde özel denetçi atamasını isteyebilirler.” Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıkları, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır. Düzenlemesine göre davacının maddede öngörülen paya sahip olmadığı ve yasada düzenlendiği üzere özel denetçinin belirli bir konuda atanacağı oysa davacının genel olarak şirketin denetlenmesine talep ettiği ve bunun yasal olmadığı anlaşılmakla, yapılan genel kurulun usul ve yasaya uygun olduğu ve alınan kararların yasal olduğu…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şirketin sermayesi 1.500.000,00 TL olduğunu, 2011-2012-2013 yıllarına ilişkin 30.06.2014 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında 1.500.000,00 TL’lik sermayenin 1.500.000 adet hisse senedine bölündüğü ancak henüz ihraç edilmediğinin bildirildiğini, toplantı tutanağının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 30.06.2014 tarih ve 8601 sayılı nüshasının 356. sayfasında yayımlandığını, İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinin TTK 415. maddesinde düzenlenen amir hükme aykırılık teşkil ettiğini ve müvekkilinin mülkiyet hakkını kısıtlayan bir karar olup, kararın kaldırılması gerektiğini, Şirket pay defteri incelendiğinde pay defterinin usulüne uygun şekilde tutulmadığı, hamiline yazılı hisse senedi ihracından sonra pay defterlerinden kayıtların kapatılmadığı, pay defterlerinin ihraç ve teslim edilmiş hamiline yazılı hisse senetleri dikkate alındığında gerçek ortaklık yapısını ispat etmeye elverişli olmadığının görüldüğünü, Davalı şirketin hisse senetlerini hamiline olarak bastırmış olduğunu, ancak müvekkile herhangi bir hisse teslimi yapılmadığından, doğal olarak müvekkilin, genel kurul toplantılarına pay defterlerine göre katılmış olduğunu, müvekkilin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmadığını, yönetim kurulunun hazirun cetvelini TTK hükümlerine uygun olarak düzenlediğine itimat ettiğini, ancak Tereke Mahkemesi tespitleri ile durumun böyle olmadığının anlaşıldığını, Şirket hisseleri hamiline yazılı olmasına rağmen, dava konusu Şirketin Genel Kurulu mevcut pay defterlerindeki ortaklık yapısına göre toplanmış ve hazirunların da ortaklar pay defterindeki hisselere göre teşekkül ettirilmiş olduğunu, oysa ki, Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’in 9 uncu maddesi gereğince hamiline yazılı hisse senetlerinin senetlerin pay sahiplerine teslim edildikleri tarihten itibaren 10 gün içerisinde defterde açıklanmak suretiyle pay defterinden silinmesi gerektiğini, hamiline yazılı hisse senetleri ihraç edilen şirketlerin hazirun cetvelini pay defterine göre düzenleyebilme olanağı olmadığını, TTK 415/3. maddesinde hamiline yazılı pay senedi sahiplerinin, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alacakları ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabileceklerinin açıkça belirtildiğini, Türk Ticaret Kanunu’ nda da emredici mahiyetteki usul hükmüne de uyulmadığını, Mahkemenin hisse senetleri her ne kadar hamiline yazılı olsa da toplantıya katılanların şirket ortaklarının kendileri olduğu, hisse senetlerinin başkasının elinde olmadığı gerekçesinin fiili ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu, TTK 437. madde gereğince bilgi alma ve inceleme hakkının, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamayacağını ve sınırlandırılamayacağını, bilgi alma ve inceleme hakları kullandırılmadan genel kurul işlemleri tamamlanamayacağından genel kurulun bu sebeple de iptali gerektiğini, Müvekkilin, merhum …’nın 3 yasal mirasçısından birisi olduğunu, merhum …’nın mirası müvekkile ve diğer mirasçılara TMK 599. maddesi gereğince Merhumun ölümü ile geçtiğini, müvekkilin halihazırda şirket hisselerinin en az %10’una sahip olduğunu, hatalı hazirun cetveli dikkate alınarak özel denetçi talebinde bulunabilmek için de yine sermayenin 1/10 unu temsil eden pay sahiplerinin itirazı gerektiği gerekçesinin fiili ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu, Yönetim kurulunun ibrasının geçersiz olduğunu, Müvekkilin mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, Şirket tarafından mali tablolar ve faaliyet raporunun müvekkilin incelemesine sunulmadığını, itirazları üzerine toplantı sırasında verilen mali tabloları inceleme için süre taleplerinin de reddedildiğini, şirketin sürekli olarak zarar ettiği halde şirketin neden zarar ettiğine ilişkin bilgilerin de verilmediğini, müvekkilin müteveffa …’nın yasal mirasçısı olup, TMK 599 gereğince müvekkil …’nın 18.08.2015 tarihinde vefatından itibaren miras payı oranında …’nın hisselerine sahip olduğunu, müvekkilin doğrudan, dolaylı olarak, daha evvelden kendisine ait ve kendisine veraseten intikal eden hisseler ile TTK 439. maddesinde belirtilen nisabın üzerinde hisseye sahip olduğunu, Yerel Mahkemece 1/10 luk hisse hesabı yapılır iken müvekkile veraseten intikal eden hisselerin dahil edilmediğini, Tüm bu ve re’sen gözetilecek sebeplerle hukuka aykırı genel kurulun ve genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini beyanla; Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 17/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların batıl olduğunu tespiti, olmadığı takdirde iptali, şirkete özel denetçi ve kayyım atanması taleplerine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince alınan genel kurul kararlarının iptali gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir; TTK’nın 445. maddesi gereğince yasada yazılı ilgililer, kanun veya esas sözleşme hükümlerine veya dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına karşı, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler. Somut uyuşmazlıkta iptali talep edilen genel kurul 17.05.2017 tarihinde yapılmış olup, son dava açma tarihi 17.08.2017 tarihidir. Davanın bu süre geçtikten sonra 06.09.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece gerekçeli kararda davanın süresinde açıldığı belirtilmiş ise de bu yöndeki belirleme ve gerekçe doğru olmamıştır. Çünkü HMK’nın 104. maddesinde adli tatile tabi olan dava ve işlerde “bu kanunun” tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlar ise bu süreler ayrıca bir karara gerek kalmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda belirlenen üç aylık hak düşürücü süre HMK’da düzenlenmemiş olup bu hak düşürücü süre TTK’nın 445. maddesinde düzenlendiğinden, HMK’nın 104. maddesindeki düzenleme uyarınca sürenin adli tatil bitiminden sonraya uzadığının kabulü mümkün değildir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali yönündeki davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, mahkemece davanın süresinde olduğu gerekçesiyle farklı gerekçe ile genel kurul kararlarının iptali isteminin reddi isabetsiz olmuştur. Bu nedenle iptal istemi yönünden açılan davada, davacının istinaf başvuru nedenleri yerinde olmamakla birlikte kararın HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dairemizce resen düzeltilmesi gerekmiştir. Davacı genel kurul toplantısının geçersiz pay cetveline göre yapıldığını, şirketin paylarının hamiline yazılı paylara bölünmesi nedeniyle artık ortaklar pay defterine dayalı olarak hazirun cetveli düzenlenemeyeceğini, hamiline yazılı payların basılıp teslim edilmesi ile bu paylara ilişkin pay defterindeki kayıtların gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığını, pay defterindeki kayıtlara göre düzenlenen hazirun cetveline dayalı olarak yapılan genel kurulda alınan kararların butlanla batıl olduğuna karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacının hissedarı olduğu bir başka şirket ile ilgili olarak (… Yapı… AŞ) benzer iddialarla açtığı davada verilen kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. HD 2018/5764 E 2019/6866 K 06.11.2019 tarihli emsal karar içeriği de dikkate alındığında; sermayesi 1.500.000 TL olan davalı şirketin 1997 yılanda bir aile şirketi olarak kurulduğu, kurucularının … ve … kardeşler ile bunların çocukları olduğu, şirket ortaklarından …’nın 15.08.2015 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak …, … ve …’ nın kaldığı, müteveffa …’in vasiyetnamesinin açıldığı, ancak davacının bu vasiyet yönünden de vasiyetin iptali davası açtığı, davanın derdest olduğu, murisin terekesine açılan dava sonucu tereke memuru tayin edildiği, genel Kurul toplanmasına dayanak hazirun cetveli incelendiğinde şirkette pay sahibi olanların asaleten ve vekaleten genel kurulda temsil edildiği, davalı şirket ortakları kendilerine ve/veya vekili oldukları hisse senetlerine bizzat vaziyet ettikleri, … hissesine mahkeme kararı ile atanan tereke memurunun vaziyet ettiği, dolayısıyla hamiline yazılı hisse senetleri düzenlenmiş ise de hisselerin üçüncü şahıslar elinde olmadığı, genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının bu sebeple engellenemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin TTK’nın 415 maddesi uyarınca şirket pay defterinin gerçeği yansıtmadığı, gerçek pay sahiplerinin ve pay oranları ile alınmayan genel kurul kararlarının batıl olduğu yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Yine davacı yanca genel kuruldan evvel faaliyet raporları bilanço ve gelir tablolarının inceletilmediği ileri sürülmüş ise de ilgili belgelerin çağrı ilanında şirket merkezinde genel kurulun yapılma tarihinden 15 gün önce incelemeye amade tutulduğu anlaşılmaktadır. Yine muris terekesinin genel kurulda atanan tereke temsilcisi tarafından temsil edildiği, davacının genel kurulda temsil edilen hissesinin şirket sermayenin 1/10 undan az olduğu dikkate alındığında erteleme talebine rağmen yapılan genel kurulda alınan kararların batıl olduğuna karar verilmesi gerektiği yönündeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Davacı, özel denetçi tayini talebinde bulunmuş ise de murisin terekesine temsilci atanmış olup, TTK’nın 439/1 maddesi kapsamında davacının yasada öngörülen paya sahip olmadığı anlaşılmakla özel denetçi tayini talebinin reddi kararı da isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Kaldı ki TTK’nın 440. maddesi uyarınca özel denetçi atanması talebinin reddi kararı kesin kararlardan olup, istinafı kabil kararlardan da değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, kararın ve gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca ilk derce mahkemesi kararının resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Genel kurul kararlarının iptali davasının TTK’nın 445. maddesi uyarınca hak düşürücü içinde açılmamış olması nedeniyle reddine,2-Genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine dair davanın reddine,3-Özel denetçi atanması ve kayyım atanarak yeniden genel kurul yapılması isteminin reddine,4- Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından sarf edilen giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 1.980,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 15.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.