Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1091 E. 2023/1101 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1091
KARAR NO: 2023/1101
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15.01.2020
NUMARASI: 2017/1001 Esas – 2020/55 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin davalı şirkete … Kumaşa sattığını, malların davalı şirkete teslim edildiğini, malların teslim alındığı faturaların teslimi ile birlikte imza altına alındığını ancak faturalara ilişkin alacağın ödenmediğini, fatura bedellerinin tutarı ve kur farkı alacakları olan 68.279,37 USD miktarın şifai ve yazılı olarak talep edilmesine rağmen ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalıya ilamsız taikplere müstenik ödeme emri tebliğ olunduğunu, ödeme emrine davalı tarafça yapılan itirazın üzerine takibin durdurulduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın haksızlığını ve davalı bu itirazında kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında yapılan iş bu alışverişe istinaden davalı tarafın borcunun müvekkil şirkete ödemediğini, davalı şirkete Uşak … Noterliğinin 17/11/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile 28/10/2015 tarihli protokol ile ödenmemiş carihesap alacağının ve kur farkı alacaklarının ödenmesini talep ettiğini, davalı tarafından Bakırköy … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 68.279,37 USD karşılığı 243.286,22 TL üzerinden iptalini, takibin kaldığı yerden devamına, davalının haksız yere takibin durmasına sebebiyet vermesi ve kötüniyetli olması nedeni asıl alacağın %20’inden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin davacı şirket ile ortakları ve sahiplerinin kardeş oldukalrını, müvekkil şirketin kayıtlarının incelenmesinde davacı tarafın müvekkili ile hiçbir hak ve alacağının olmadığı anlaşıldığını. Müvekkil şirketin davacı şirketten kumaşlar satın aldığını ve bunun karşılığı gerek nakit olarak gerekse borca karşılık verilen çeklerle ve kumaş iadesi şeklinde ödendiğini, müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiği zaman 2013 yılı 2014 yılı başlanğıcında gerek mal iadesi ve gerekse ödemeler nedeniyle 49.423,314.217,39.-TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını, 30.12.204 tarihi itibarı ile davalı müvekkilim şirketin 346.37817.-TL borcu bulunduğunu, müvekkili tarafından ödemeler yapıldığını ve 10.11.2015 tarihi itibarı ile davacı şirketin müvekkil şirketten alacağının 2.790,01.-TL’ye düştüğünü, davacı şirket davalı müvekkil arasındaki ticari ilişki sonucunda müvekkili tarafından davacı tarafa mal iadesi ve gerek davalı şirket çeki gerekse müşteri çekleri ile davacı tarafa ödemeler yapıldığını, 27.07.2016 tarihi itibarı ile davalı şirket kayıtlarına göre davalı şirketin borcunun 15.209,99.-TL olduğunu, kalan borç için ise nakit olarak ödemeler yapıldığını ve 29.12.2016 tarihi itibarı ile davacı şirketin davalı müvekkil şirkette hiçbir hak ve alacağının kalmadığını, dava konusu olan alacaklar alacaklı tarafa nakit, çek ve mal iadesi şeklinde ödendiğini, bu nedenle davacı tarafın açmış olduğu davanın reddi ile asıl alacağın %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki cari hesap ekstrelerinin karşılaştırılması neticesinde davacının davalıdan 243.156,49 TL alacaklı olduğu, buna karşın davalının davacıdan 26.000 TL alacaklı olduğu, takip tarihi (23.05.2017) itibariyle taraflar arasındaki cari hesap farkının 269.156,49 TL olduğu, davacının cari hesap ekstrelerinde görülen ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan borç/alacak Kur değerlemeleri neticesinde davacının davalıyı 141.156,52 TL borçlandırmış olduğu, söz konusu değerlemelerin yapılabilmesi için taraflar arasındaki ticaretin döviz cinsinden olması gerekeceği, bu hususta dosyaya sunulan Satış Sipariş Formlarında “USD çeki veya TL çeki kur farkı” ibaresinin yer aldığı, Satış Sipariş Formalarındaki onay kısmında davalının kaşesi ve imzasının bulunduğu, ayrıca dosyaya sunulan 04.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun eklerinde yer alan 28.04.2015 tarihli … nolu “çek kur farkı” açıklamalı, 22.05.2015 tarihli … nolu “2015 nisan çek kur farkı” açıklamalı, 28.04.2015 tarihli … nolu 2015 “çek kur farkı” açıklamalı davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların mevcut olduğu ve faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ticaretin döviz cinsinden olduğuna dair teamülün oluştuğu, bu itibarla davacının cari hesap ekstrelerinde görülen ve davalıyı 141.156,52 TL borçlandırmış olduğu kur değerleme tutarına dair hesaplamaların doğru olduğu ve davacının kur farkı değerlemelerinin taraflar arasındaki ticaretin döviz cinsinden olduğu hususuna uygun olarak yapıldığı, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 28.10.2015 tarihli … nolu “Çek Kur Farkı” açıklamalı 82.555.44 TL tutarındaki faturanın davalının kabulünde sayılması gerektiği, sonuç olarak davacının ticari defterlerine göre olan alacak rakamının 243.156,49 TL olduğu, bu rakam üzerinden davacının varlığını ispat edemediği 7.000,00 TL’nin mahsubu neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 236.156,49 TL alacaklı olduğu, ödeme definde bulunan davalının yukarıda açıklandığı şekilde iddiasını kısmen ispat edemediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca davacı vekili her ne kadar icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de, alacak hesabının ancak yargılama neticesinde ortaya çıkması…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 236.156,49 TL alacak üzerinden devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı vekili kur farkı nedeniyle alacağı olduğunu beyan etmiş ise de taraflar arasındaki tüm satışların TL bazında olduğundan kur farkı nedeniyle borcunun bulunması mümkün olmadığını, tüm ödemelerin TL bazında yapıldığını, Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde itirazlarının dikkate alınmadığını, özellikle mahkemenin 02.10.2019 tarihli celsenin ara kararında 24.12.2018 tarihli beyan dilekçeleri dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesi için dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verdiğini, fakat bilirkişiler tarafından itiraz dilekçesi ekinde tekrardan ibraz edilen davacı şirket tarafından tanzim edilen 24.05.2016 tarihli … çek giriş bordrosunda bahsedilen 15.000.-TL + 15.000.-TL + 25.000.-TL olmak üzere üç adet çek hakkında inceleme yapılmadığı gibi raporda “nakit ödemelere ilişkin kök rapor sonrası tarafımıza herhangi bir evrak sunulmadığı, bununla birlikte bu evraklar ile ilgili detaylı açıklamanın kök raporda da belirtilmiş olduğu üzere göz önüne alınarak bu yönde ek bir inceleme yapılması hususunun gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır. “şeklinde rapor tanzim edildiğini ve raporun devamında ise “taraf ticari defterlerinin 2014 yılı sonu bakiyelerinin birbiri ile uyumlu olduğu göz önüne alındığında 2014 yılı ticari defterlerinin inceleme yapılmasına gerek duyulmadığı, bununla birlikte davalının bu yöndeki itirazı 27.05.2018 tarihli dosyaya mübrez bilirkişi … tarafından yazılmış olan rapora itiraz olduğundan bu yöndeki itirazın tarafımızdan değerlendirilme dışı bırakılmıştır” şeklinde rapor verildiğini, Ayrıca delilleri ve delil listeleri arasında yemin delili bulunduğu ve mahkemece yemin teklif etme hakkı bulunduğu halde yemin deliline dayanıp dayanmadıkları sorulmadan hüküm tesis edilmiş olması nedeniyle verilen kararın eksik kaldığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinda istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkide fatura ve kur farkı alacağının ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacıya nakit, çek ve iade edilen mallar nedeniyle borcu bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sürecinde taraf ticari defter ve kayıtları da inceletilmek üzere bilirkişi raporları alınmış sonrasında ise Mahkemece 30.07.2019 tarihli bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere dayalı olarak, dosyaya sunulan sipariş formlarında ödemenin ” USD çeki veya TL çeki Kur Farklı” ibaresi bulunduğu, bu satış sipariş formlarında davalı kaşe ve imzası bulunduğu, ayrıca dosyaya sunulu davalı defterleri inceletilmesi suretiyle alının bilirkişi rapor içeriğine göre, davacının davalıya kur farkı açıklamalı düzenlediği faturaların davalı defterlerine kayıt altına alındığı, davalı vekilinin cevap dilekçesinde “davacının düzenlediği kur farkı faturalarının da ödendiğini” beyan ettiği, yine dosyaya delil olarak sunulan 28.10.2015 tarihli mutabakat içeriği dikkate alındığında, taraflar arasındaki satışların döviz üzerinden gerçekleştiği ve kur farkı uygulaması bulunduğu anlaşılmakla ve aynı raporda davacının cari hesap ekstresinde görülen ve davalıyı 142.156,52 TL borçlandırmış olduğu kur değerleme tutarına dair hesaplamaların doğru olduğu ve davacının kur farkı değerlemelerinin taraflar arasındaki ticari ilişkinin döviz cinsinden olduğu hususuna uygun olarak yapıldığı, yine aynı nedenle davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 28.20.2015 tarihli … nolu çek kur farkı açıklamalı 82.555,44 TL tutarlı fatura nedeniyle de davacının alacak talep edebileceği, taraf cari hesap ekstresinde bulunan farka ilişkin 7.000 TL tutarındaki işlemin davacının cari hesap ekstresinde kayıtlı olan … nolu çekin iade kaydından kaynaklandığı, mezkur çekin iade kaydının davalı kayıtlarında yer almadığı, çekle ilgili banka ile yapılan yazışma cevabında çekin akıbetinin belirlenemediği, buna göre çekle ilişkin iade kaydının davacının ispatına muhtaç olup, ispatlanmadığı dikkate alınarak, sonuç itibariyle davacının takip tarihinde davalıdan 236.156,49 TL alacak talep edebileceği kabulü ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, davalı yanca davacıya borcun gerek nakit gerek çek ve gerekse mal iadesi yapılarak ödendiği savunulmuş olup, mahkeme kabul gerekçesine göre davalının bir kısım nakit ve çek ödeme iddialarının kanıtlanmaması sonucu yazılı gerekçe ile karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilince gerek 20.11.2017 tarihli cevap dilekçesinde gerekse 21.03.2018 tarihli delil dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalının iddia ettiği çek, nakit ve mal iadesi ile ödeme iddiaları kapsamında davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir. İlk derce mahkemesince davanın esasına etkili delil olan yemin delili hatırlatılmaksızın soncu gidildiği anlaşılmakla HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine, 5-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.