Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1087 E. 2023/1106 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1087
KARAR NO: 2023/1106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.02.2020
NUMARASI: 2018/1344 Esas – 2020/113 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara dayalı olarak cari hesap alacağına istinaden davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile 340.466,40-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın süresinde takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı tarafın haksız itirazının iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; öncelikle davacı tarafın isteminin zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın zaman aşımı nedeniyle; ayrıca davacı tarafından satılan silikonun, silikon tutma garantisi %90 olarak verilmesine rağmen bu oranın %60 seviyesinde kaldığını, bu bağlamda müvekkili şirketin zarara uğradığını, bu nedenlerle davacı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında tahakkuk eden ticari ilişki kapsamında davacı tarafın davalıdan takip konusu alacak miktarı kadar alacağı bulunduğu, alacağın dayanağını teşkil eden irsaliyeli faturaların davalı tarafa teslim edildiği, davalının söz konusu faturalarlar ilgili vergi mevzuatı açısından BA – BS formlarının ilgili vergi dairesine bildirmekle kendi ticari defterlerine işlediğinin kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafın kendisine teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin TTK 23/1-c maddesi gereğince süresinde ve usulüne uygun herhangi bir ihbarda bulunmadığı, davalı tarafın alacağın zaman aşımına uğradığına ilişkin itirazının TTK 101.maddesinde ön görülen 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığı dikkate alındığında yasal dayanağının bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının kabulüne, davalı tarafın likit olan alacağa yapmış olduğu itiraz nedeniyle davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği…” gerekçesiyle, davalı tarafın zamanaşımı itirazının TTK’nın 101. maddesi gereğince reddine, sabit görülen davacının davasının kabulüne, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynı alacak üzerinden devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 68.093 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargılama boyunca sunulan tüm dilekçeler ve dahi gerekçeli karara dayanak yapılan bilirkişi raporuna karşı itirazlarına havi dilekçelerde de belirtildiği üzere müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, şöyle ki yapılan anlaşma tek kalem kimyasal (silikon yumuşatıcı) üzerinden yapıldığını ve siparişler Şubat 2018 tarihinde başlayıp Ağustos 2018 tarihinde sonlandığını, satın alınan silikonun, silikon tutma garantisi %60 olmasına rağmen taraflarına %90 silikon tutmaya yönelik garanti verildiğini, ancak silikonların bu şekilde olmadığının ortaya çıktığını ve şirketin ciddi zarar gördüğünü, söz konusu kimyasal madde de ayıp mevcut olduğunu, fakat bu ayıbın ilk muayene de anlaşılamayacak olup zaman içerisinde tespit edilebilecek gizli ayıp olduğunu, gizli ayıp fark edilir edilmez müvekkili şirket yetkililerince yine davacı şirket yetkililerine ihbarı yapılmış olup zararın tazmini talep edildiğini, ancak bilirkişi ve netice de mahkemenin usulüne uygun ihbarda bulunulmadığı gerekçesi ile malın ayıplı olduğu yönündeki itirazların reddedildiğini, TTK ve TBK’da ayıp ihbarının ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, uygulamada ayıp ihbarının yazılı veya sözlü şekillerde yapıldığının görüldüğünü, Yargıtay’ın kimi kararlarında tacir olan tarafın ayıp ihbarını noter veya iadeli taahhütlü mektup ya da telgraf yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu kararın gerekçesinin TTK’nın 18.maddesi olduğunu, ancak anılan maddenin ayıp ihbarına ilişkin bir düzenleme içermediğini, Yargıtay’ın son güncel içtihatlarında tacirler arasında olsa bile ayıp ihbarının bir şekle tabi olmayacağı yönünde kararlar verildiğini, nitekim emsal bir Yargıtay kararında, yolda kalan ve arızalanan bir aracın servise teslim edilmesinin ayıp ihbarı niteliğinde olacağı ve ayrıca bir bildirime gerek olmadığı yönünde kararlar verildiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 13.05.2009 tarih ve E.2009/13-160, K.2009/185 sayılı kararı) Somut olayda ayıbın davacı … ve üretici firma … Türkiye firması uyarıldığını, müvekkili şirketin çalışanı … tarafından cevap dilekçesi eki ile sunulan ve dosyada mübrez yazışmalardan da anlaşılacağı üzere ana üretici firma olan … Türkiye müdürü … müvekkili şirkete konuya ilişkin muhatabın davacı … şirketinde satış ve pazarlama sorumlusu … olduğu söylendiğini, ekte sunulu watsapp yazışmalarından da anlaşılacağı üzere … müdürü …; “…” şeklinde cevap verdiğini, akabinde yazışmalardan da görüleceği üzere davacı … satış ve pazarlama sorumlusuna 8 Ağustos 2018 tarihinde mesajlar attığını, açıkça malların ayıplı olduğunun bildirdiğini, ancak sorumlu müdürden geri dönüş sağlanamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derce mahkemesince yargılama aşamasında davacı ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme sonucu alının bilirkişi rapor içeriğinden, davacının kendi kayıtlarında takip tutarı kadar alacaklı göründüğü, taraflar arasındaki mutabakat mektupları ve vergi dairesi Ba/Bs formaları uyarınca davacının takipte istediği tutar yönünden alacağının kanıtlandığı anlaşılmaktadır. Davalı yanca da ticari ilişki kabulde olup, davacıdan alınan bir kısım kimyasal ürünlere %90 silikon tutma garantisi verilmişken, silikon tutma seviyesinin %60 kadar olduğu, bu surette ayıplı ürün oldukları ve zarara uğradıkları ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir. Davalının ayıp savunması kapsamında İlk derce mahkemesi gerekçesinde davalının TTK 23/1-c maddesi uyarınca süresinde ve usule uygun ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlanmadığı belirtilmiştir.Yargıtay 19. HD’nin 2015/5982 E- 2015/15327 K sayılı, 23.11.2015 tarihli karar içeriğinde işaret edildiği üzere, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması gerekir. Davalı vekilince bu yönde yargılama aşamasında bir kısım watsup yazışma fotokopileri sunulmuş ise de söz konusu yazışmaların hangi tarihte yapıldığı, hangi tarihteki alınan hangi miktardaki ürünlere ilişkin olduğu belli olmadığı gibi, söz konusu watsup yazışmalarının davalı şirketi bağlayıcı nitelikte yazışmalar ( davalı şirket yetkilisi veya temsilcisi) olduğu da anlaşılamamaktadır. Buna göre davalı yanca sunulu watsup yazışmalarının HMK’nın 199. maddesi kapsamında belge ve HMK’nın 202. maddesi uyarınca delil başlangıcı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu sonuca göre davalı yanca ihbar şartının yerine getirildiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle hüküm kurulması isabetli görülmüş, davalı vekilinin aksi yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Kaldı ki davalı yanca davacıdan satın alınan kimyasalların %90 silikon tutma garantisi ile satıldığı iddiasına ilişkin de herhangi bir kanıt sunulmamıştır.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 17.442,91 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.