Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1067 E. 2022/625 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1067
KARAR NO: 2022/625
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2019/530 E. – 2020/66 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı ile ile davalı arasında 30.12.2016 tarihinde Zonguldak ili sınırları içindeki … No’lu “Maden Ruhsat Sahasının Devri Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereğince davalıdan alacaklı olduğunu, hesabın katına ilişkin Üsküdar … Noterliğinin 07.03.2019 tarihli ihtarının 08.03.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, sözleşmenin 6. maddesi gereğince İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin merkezinin … Mah. … Cad. No:… Arifiye/Sakarya olup, itirazın iptali davasının davalının bulunduğu yerdeki mahkemede açılması gerektiğini, bu nedenle yetkili mahkemenin Sakarya Asliye Hukuk (Ticaret Mah. Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini kanıtlaması gerektiğini, alacağın likit olmadığını, takip öncesi temerrüt oluşmadığından faiz talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce, İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından davalı aleyhine 3.872,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 17/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 20/05/2019 tarihli dilekçesi ile Sakarya İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine ve borcunun bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi ile para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı kabul edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesi takibin başlatıldığı tarihte davalının yerleşim yerinde bulunan icra dairesidir. Mezkur Kanunu’nun 17. maddesine göre tacirlerin aralarında yapacakları sözleşme ile aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla icra dairesini yetkili kılmaları mümkün olup aksi kararlaştırılmadıkça takibin sadece sözleşmeyle belirlenen bu icra dairesinde açılması gerekir. Yine mezkur kanunun 10. maddesine göre, sözleşmeden doğan icra takipleri için sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili olup talebin para alacağının ödenmesi olması halinde Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca alacaklının kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip başlatması mümkündür. Tüm bu yasal mevzuatın somut davaya konu takip yönünden değerlendirilmesinde; davalının takip tarihindeki yerleşim yeri adresinin ‘… Mahallesi, … Caddesi, No:…, Arifiye/Sakarya’ olduğu, her ne kadar davacı taraf aralarındaki sözleşmenin 6. maddesinde yetki konusunun düzenlendiğini beyan etmiş ise de, söz konusu düzenlemenin İstanbul Mahkemeleri ile ilgili olduğu ve icra daireleri ile ilgili bir yetki sözleşmesinin olmadığı, davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresinin ise ‘… köyü, … Bölgesi, … Cadde, No:…, Tuzla/İstanbul’ olduğu, buna göre genel yetkili icra dairesinin Sakarya İcra Daireleri, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairenin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğu ve taraflar arasında İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğu hususunda sözleşme de bulunmadığından ve itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip başlatılması özel bir dava şartı olup davacının yetkisiz icra dairesinden başlattığı ilamsız icra takibi usulsüz olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece yetki sözleşmesindeki hükmün icra dairesini kapsamadığı, sadece mahkemenin yetkisine ilişkin olduğu gerekçesiyle yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verildiğini, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/1021 E. 2014/424 K.sayılı ilamında belirtildiği üzere, taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesinde yetkili mahkeme belirtilmiş olmasının icra dairesi yönünden de geçerli olduğunu, nitekim sözleşmenin 6. maddesinde her türlü uyuşmazlıkta İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunun açıkça kabul edildiğini, bu düzenlemenin icra dairelerini de kapsadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen maden ruhsatı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı ile davalı arasında düzenlenen 30.12.2016 tarihli maden ruhsat sahasının devri sözleşmesi ile davacıya ait Zonguldak Merkez Uzungüney … nolu maden ruhsatı, sözleşmede belirlenen şartlarla davalıya devir edilmiştir. Sözleşmenin 6. maddesinde, “İhtilaf halinde İstanbul mahkemeleri yetkilidir.” HMK’nın 6.maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. İcra takipleri yönünden İİK’nın 50.maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir. İİK’nın 50/1. maddesinde, HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı düzenlenmiştir. Buna göre, HMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca kural olarak yasada aksine hüküm bulunmadıkça davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi yetkilidir. Ayrıca icra takibine konu edilenin para alacağı olması sebebiyle, TBK’nın 89. maddesi gereğince para borcu alacaklıya götürülerek ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, HMK’nın 10. maddesi uyarınca davacının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemeleri de yetkilidir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri gönderilmiş olması, HMK’nın 114/2.maddesi anlamında özel bir dava şartıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz bulunduğundan öncelikle İİK’nın 50.maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi konusunda bir karar verilmeli, ardından mahkemenin yetkisi incelenmelidir. HMK’nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin her iki tarafı ticaret şirketleri olup, yetki sözleşmesi geçerlidir. Yetki sözleşmesinde icra dairesinin yetkisine ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı ve taraflar arasındaki ihtilaflarda İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2014 tarih ve 2013/15-1021 Esas, 2014/424 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, taraflar arasında yapılmış yetki sözleşmesinde mahkemeden söz edilmiş ise bu ifadenin icra dairelerini de kapsayıp kapsamadığı doktrinde tartışmalı olmasına rağmen, Yargıtay genellikle, bu kayıtların icra dairesini de kapsadığını kabul etmektedir. Zira uyuşmazlığın çözümü için yapılan yetki sözleşmesi sadece mahkemeden karar alınmasını değil, karardan önce veya sonra başvurulacak cebrî icrayı da kapsar (Pekcanıtez/Atalay/ Sungurtekin Özkan/ Özekes; İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2013 s.176). Bu durumda taraflar arasında düzenlenen 30.12.2016 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde anlaşmazlık durumunda İstanbul mahkemelerinin yetkili olacağı kabul edildiği, davacı tarafından sözleşmeye istinaden icra takibinin İstanbul icra dairelerinde yapılmış olduğu, İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınmasının icra dairelerini de kapsayacağından, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, mahkemece dava şartının hatalı değerlendirilmesi nedeniyle usul hatalarının giderilmesi için ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nun 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-İlk derece mahkemesince verilen hüküm, Dairemizin iş bu kararı ile ortadan kalktığından, İİK’nın 36/5. maddesi gereğince teminatın yatırana iadesine, 6-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.05.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.