Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/103 E. 2020/246 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/103
KARAR NO: 2020/246
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2019/633E.
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasında, davacı vekilinin ihtiyai tedbir talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, kendisine genel kurula davet bildiriminde bulunulduğunu, ancak toplantı günü mevcut adreste … adında bir kişinin faaliyet göstermekte olduğunu, şirketin o adreste olmadığını, yapılmayan genel kurulun yapılmış gibi gösterildiğini ve bu usulsüzlüğe dayanılarak sahte işlemlerle ticaret sicilinde adres değişikliği ve tasfiye işlemlerinin başlatıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere, şirket ortağı ve yöneticisi … tarafından 15.01.2019 tarihindeki genel kurul toplantısının yapılmadığını, 15.10.2018 tarihli tutanakta müvekkili ortak …’ ın imzasının ve muhalefet şerhini bulunmadığını, şirket adresinin taşınmasına dair bir karar olmamasına rağmen şirketin Esenler adresine taşınmış şeklinde gösterilmeye çalışıldığını, bunun en belirgin kanıtının 15.10.2018 tarihli 2018 /1 karar sayılı müvekkilinin olmadığı ancak ilan edilen adreste şirketin bulunmadığının tutanakla tespit edildiğini, asıl amacın şirket ortağı ve müdürünün yapmış olduğu usulsüz işlemleri bertaraf ederek kendisini ibra suretiyle ve şirketin tasfiyesini sağlayarak haksız kazanç sağlamaya ve müvekkilinin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu, tasfiyenin istendiği bu aşamada üçüncü şahsa verilen bir bono sebebiyle İcra takibine maruz kalındığı ve bu durumun müvekkilinden gizlendiğini, şirketin varlığını oluşturan maden işletme ruhsatının usulsüz şekilde devredilmesi yanında, bu devirden alınması gereken bedelin ortaklara bildirilmediğini ve şirketin mal varlığını gizlemesi ve tasfiye neticesinde alınması gereken payların gizlenmek istendiğini, yapılmayan bir genel kurulu yapılmış gibi göstermek suretiyle şirketin hem adresinin usulsüz değişikliğine neden olunması, hemde şirketin tasfiyesine karar alınmasına dair 15.01.2019 tarihli genel kurul toplantısı ve alınan kararların mutlak butlanla hükümsüz olduğunu belirterek, 15.01.2019 tarihli genel kurul toplantısı ve alınan kararların iptaline karar verilmesini, tasfiye memuru şirket müdürü tarafından aktif ve pasiflerin ve kayıtların gizleneceğinden, belgelerin yok edileceğinden ve yeniden şirketin ihyasına yönelik dava açılması ile karşı karşıya kalınacağından iş bu dava sonucuna kadar ihtiyati tedbir kararı ile ticaret sicilindeki şirket kayıtlarının kapatılmamasının ve tasfiyenin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince, davacının tedbir talebinin değerlendirdiği 21.10.2019 tarihli ara kararıyla; “…Somut olayda davacı vekili, açmış olduğu genel kurul kararlarının iptali davasında dava sonucuna kadar ihtiyati tedbir kararı ile ticaret sicilindeki şirket kayıtlarının kapatılmaması ve tasfiyenin bu aşamada durdurulmasına yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de;mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup bu hususta mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibinin, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı gibi ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup talep eden vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması ve genel kurul kararlarının iptali davalarında ancak alınan kararların yürürlüğünün geri bırakılmasına yönelik tedbir talebinde bulunulabileceği hususları gözönüne alınarak…”, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; önceki beyanlarını tekrarla, ilk derece mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbirin koşullarının bulunduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 15.01.2019 tarihli genel kurul toplantısı ve alınan kararların mutlak butlanla hükümsüz olduğunun tespiti ve genel kurul toplantısında alınan tasfiye kararına yönelik işlemlerin tedbiren durdurulması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 21.10.2019 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu edilen genel kurul kararları yönünden, iptal veya butlan sebeplerinin bulunup bulunmadığı konusunda, HMK’nın 390/3 maddesi uyarınca, davanın mevcut aşaması itibariyle, yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmemiştir. Ayrıca, tasfiye işlemlerinin durdurulmaması halinde davacının telafisi güç veya imkansız zararlara uğrayacağına dair somut bir olgu ve kanıt da sunulmamıştır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında toplanacak deliller kapsamında her zaman talepte bulunulması mümkün olup, ara karar tarihi itibariyle koşulları bulunmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/02/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.