Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1028 E. 2023/977 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1028
KARAR NO: 2023/977
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15.05.2019
NUMARASI: 2017/829 Esas – 2019/473 Karar
DAVA: Ayıplı satış nedeniyle satılanın iadesi ve bedelinin tahsili
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, taraflar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … AŞ’den 21/10/2014 tarihinde … Model Jeneratör satın aldıklarını, jeneratörün kurulumundan sonra birçok kez arıza meydana geldiğini, birçok kez tamir edilmesine rağmen jeneratörün bozulmuş olarak çalışmadığını, bu hususun 25/04/2016 tarihli servis raporu ile belgelendiğini, satılanın bu şekilde kullanımının imkansız hale gelmesi üzerine Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 13/05/2016 tarih – … yevmiye numaralı ihtarname ile ürünün iadesinin sağlanarak ödenmiş olan ücretin faizi ile birlikte iadesinin talep edildiğini, satış bedelinin iade edilmemesi nedeniyle satılanın satıcıya iadesine, satış bedelinin fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; satış sözleşmesinin tarafı … Yapı Ltd. Şti’nin tacir olduğunu, bu nedenle basiretli davranması gerektiğini, aralarındaki satım ilişkininin 6502 sayılı TKHK değerlendirilemeyeceğini, davacı tarafın iddia ettiği arızaların yanlış yakıt kullanımından kaynaklandığını, ayıp iddiasının kabul anlamına gelmemek üzere dava konusu jeneratör halen davalının elinde olduğundan davacının faiz talep edemeyeceğini, davacının hem onarım hemde bedelin iadesi talebinde bulunamayacağını, tüm bu nedenlerden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı, alınan 12/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporu ile, cihaz üzerinde fiili inceleme yapılmak suretiyle hazırlanan teknik rapor ile saptanan arızanın kullanım hatasından kaynaklanmayan gizli ayıp niteliğinde olduğunun saptanmış olması karşısında davacıların TBK m.227/1 kapsamında malın iadesi ile ödenmiş bedelin tahsili seçimlik hakkını noter ihtarnamesi ile kullanmış olması karşısında davanın kabulü ile … (…) otomatik kabinli … MOTOR NOLU, … MARKA JENERATÖR’ün transfer panosu ve kabini ile birlikte davalıya iadesine, satış bedeli olan 9.440,00 TL’nin dava tarihi olan 21/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesinde düzenlenmiş olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi…” gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile … MODEL (…) otomatik kabinli … motor nolu, … Marka Jeneratör’ün transfer panosu ve kabini ile birlikte davalıya iadesine, satış bedeli olan 9.440,00 TL’nin dava tarihi olan 21/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesinde düzenlenmiş olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’nin huzurdaki uyuşmazlıkta pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle … bakımından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi kök ve ek raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, karara esas alınan ek rapor denetime elverişli olmadığını, mahkemece, her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2010/26973 K. 2011/7863, 28.4.2011 tarihli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2002/5336 K. 2002/6207, 30.5.2002 tarihli kararlarının da bu yönde olduğunu, Dava konusu arızanın, davacının kötü yakıt kullanımı sebebiyle oluştuğunu, davacının kusurundan kaynaklanan sebeplerle müvekkiline sorumluluk atfedilmesinin kabul edilemez olduğunu, ek bilirkişi raporunda kötü yakıt kullanımı ile kartere mazot inmesi nedeniyle muhtelif parçaların arızalanması durumları tamamen farklı olgular olarak nitelendirilmiş ve kartere mazot inmesi nedeniyle muhtelif parçaların arızalanması hususunun kullanım hatasından kaynaklanamayacağı sonucuna varıldığını, ancak bilirkişiler bu noktada çok basit bir gerçeği gözden kaçırdığını, zira kartere mazot inmesinin sebebi kötü yakıt kullanımı olduğunu, Jeneratörün ayıplı olduğunu kabul anlamına gelmemek üzere jeneratörün bedelinin iadesine karar verilmesinin “orantısız” olduğunu, nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2014/24358 E. ve 2014/1509 K. sayılı 22.01.2014 tarihli kararında davacının objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde hareket etmek zorunda olduğuna hükmedildiğini, Kanun’un 2. maddesi ile paralel şekilde TBK m.227/4 kapsamında da esasen bu amaçla düzenleme getirilerek, seçimlik hakların satıcı için orantısız güçlük doğuracak şekilde kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlandığını, Yargıtay kararlarının ayıbın niteliği değerlendirilerek kullanılan seçimlik hakkın objektif iyi niyet kurallarına uygun olması gerektiği gibi, orantısızlık halinde davacı seçimlik hak kullanımında serbest olmadığını gösterdiğini, bunun yerine, kabul anlamına gelmemek üzere, ayıbın varlığı tespit edildiği takdirde, ücretsiz onarım ya da değer kaybı seçenekleri -değer kaybı olduğunu kabul anlamına gelmemek üzere- değerlendirilmeli iken aksi şekilde jeneratörün iadesi ile bedelinin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Jeneratörde davacının kusurundan dolayı oluşan değer kaybı olup olmadığı araştırılmadığını, ilk derece mahkemesi kararı eksik inceleme ile verildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2006/1995 E. ve 2007/1911 K. sayılı, 27.03.2007 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, Dava konusu jeneratörü halen elinde bulunduran davacı lehine fatura tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini, mahkeme tarafından 21.09.2017 tarihinden itibaren avans faizi hükmedilmesine karar verildiğini, ancak maldan yararlanan ya da yararlanma imkânı olan tarafın faiz talep hakkı bulunmadığı da Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, zira bu durumda davacı taraf hem jeneratörü kullanmış olacak hem de kullandığı sürenin faizini tahsil edecektir ki bu da yasaya ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu, nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 20.03.2013 tarihli, 2013/3426 Esas ve 2013/7058 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, davacının fatura tarihinden itibaren faiz talep edemeyeceği hüküm altına alındığını, buna rağmen aksi şekilde fatura tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve reddine karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin her ne kadar ayıplı ürünün bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek müvekkillerine ödenmesine karar vermiş ise de satış bedelinin fatura tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, Taraflarınca, dava konusu ayıplı ürünün bakımı ve onarımı için müvekkilleri tarafından yapılan masrafların (davalı … ile Müvekkilimiz … arasında bakım anlaşması akdedilmiş olup anlaşma ile düzenlenen fatura dava dosyasında mübrezdir) da ürün bedeli ile birlikte iade edilmesi talep edilmişse de mahkemece 15.05.2019 tarihli kararında bu hususa değinmediğini, müvekkillerinin hiçbir fayda elde edemediği dava konusu ayıplı jeneratör için yapmak zorunda kaldıkları masrafların da müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, Davalının yasal dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince 25.12.2019 tarihli ek karar ile; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 345 maddesi uyarınca iki haftalık sürede yapılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilince ilk derce mahkemesinin 25.12.2019 tarihli ek kararına karşı da istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım konusu jeneratörün gizli ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, satılanan iadesi ile satış bedeli ve onarım için yapılan masrafların davalılardan tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Öncelikle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin 25.12.2019 tarihli ek karara karşı istinaf başvurusu incelenmiştir. ilk derece mahkemesi kararına karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu, davalılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin davacılar vekiline 08.12.2019 tarihinde tebliğ olduğu, bunun üzerine davacılar vekilince istinaf başvurusuna cevap ve istinaf başvurusu dilekçesinin HMK’nın 348. maddesi uyarınca 20.12.2019 tarihli verildiği, buna göre davacılar vekilinin 20.12.2019 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla istinaf başvurusu olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre davacılar vekilince hükmün katılma yoluyla istinaf edildiğinin kabulü gerekip, ilk derece mahkemesinin 25.12.2019 tarihli davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmış, davacı vekilinin de hükme yönelik katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesi yapılmıştır. Somut olayda dava dilekçesinde davacılar olarak … ve … Yapı… Ltd Şti davacı, … A.Ş, …ile … A.Ş ( Trakya Şubesi) davalı olarak gösterilerek dava açılmıştır. Dava dilekçesinde davacının talebi ise satın aldığı jeneratörün ayıplı olduğu iddiasıyla, jeneratörün iadesi ile ödenen tutar ile birlikte onarım için yaptığı masrafların davalılardan tazmini talep edilmiştir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu 15.05.2015 tarihli kurulan hükümde davanın kabulü ile satım konusu jeneratörün iadesi ile satım bedeli 9.440,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.HMK’nın 26. maddesinde talep ve bağlılık ilkesi düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, hâkimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermeyeceği, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verilebileceği belirtilmiştir. Yasal düzenleme emredici nitelikte olup yasanın yargılamaya hâkim olan ilkeleri arasında yer almaktadır.Yine HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Somut olayda mahkemece kurulan hükümde, jeneratörün hangi davalıya iadesi ile bedelin hangi davalıdan tahsiline karar verildiği hususu açık olmayıp, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulduğu görülmektedir. Bunun dışında davanın ayıplı satılanan iadesi ve satım bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, satım akdinin ise davacılardan … Yapı… Ltd. Şti ile davalılardan … AŞ (Trakya Şubesi) arasında olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Bu durumda ilk derece mahkemesince dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … AŞ’nin davada husumeti bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin ve ayrıca … Trakya Şubesinin taraf ehliyeti bulunmadığı değerlendirilmeksizin hüküm kurulmuş olması da doğru olmamıştır. Yine dava dilekçesinde satım konusu jeneratörün iadesi ile onarımı için yapılan masrafların tahsili talebi almasına karşın, ilk derce mahkemesince jeneratörün iadesi ile bedelinin tahsiline karar verildiği, dava dilekçesinde taleplerden biri olan yapılan onarım masraflarının tahsili talebi yönünden gerekçe oluşturulmadığı gibi hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle: 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;
HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.