Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1013 E. 2023/797 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1013
KARAR NO: 2023/797
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07.10.2019
NUMARASI: 2017/446 Esas – 2019/885 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davalılardan … müvekkili firmanın teknik departman müdürü olarak çalışmış olduğunu bu çalışma esnasında konumu gereği müvekkili firmanının is akışını, müşterilerini, fiyatlarını ve fiyat politikalarını, sirketin sırlarını ve işin inceliklerini öğrendiğini daha sonra davalı rakip firmanın genel müdürü …ü is konusunda ayarlayarak ve telefon görüşmeleri yaparak sözleşme gereği saklı kalması gereken bu bilgileri …’ den alarak kendi firması lehine kullandığını, davalı firma müvekkili firmanın müşterileri ile irtibata geçerek müvekkili firmanın işlerinin ve malzemesinin kalitesiz ve yetersiz olduğunu kadrosunun yetersiz olduğunu isleri tamamlayamayacağını ve fiyatların cok fahiş olduğunu ileri sürerek müvekkili firmayı karalamaya başlaması nedeniyle iş bu davanın açıldığını, davalıların eylemlerinin haksız rekabet olduğununun tespitine karar verilmesini, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevi tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, diğer davalı …’ ün 12/2007-11/2014 tarihli arasında müvekkili iş yerinde çalıştığını daha sonra davacı şirkette çalışmaya başladığını, dava dilekçesinde belirtildiği gibi hiçbir şekilde davacının işi ile ilgili sırları paylaşmasını istemediğini, …’ ün sır saklama yükümlüğüne uyduğunu, piyasada müvekkili şirket ile davacı şirketin birçok ortak bayisi oldunu, bu bayilere sorulduğunda da, müvekkili şirketin herhangi bir haksız rekabet teşkil edecek eylemi bulunmamadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davacı şirketin eski bir çalışanı olduğunu, davalı müvekkilinin davacı şirkette çalışırken diğer davalı tarafından kandırılıp bu sebeple işten ayrıldığına ve saklı bilgileri aktardığına yönelik ithamların gerçek dışı olduğunu, özellikle davalı müvekkilinin iş bilgisi ve kalitesini hazmedemeyen genel müdürünün bütün çalışanları özellikle davalı müvekkilini ise kesin hedef olarak haksız yere yıpratma , aşağılama, taciz ve bol miktarda mobing uygulayarak sindirme çabasına giriştiğini, topluluk içerisinde bir iş toplantısında tacizlerini devam ettirdiğini ve davalı müvekkilini tahrik ederek istifa etmesine neden olduğunu ancak sonrasında haklarını kaybetme korkusu ile istifa dilekçesini yırttığını, Davalı müvekkilinin iş sözleşmesine de sonuna kadar sadık kaldığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… tanık beyanları dışında dosyada delil bulunmadığı ,dinlenen tanık beyanlarının da davalı lehine olduğu, Davacının yemin deliline de dayanmadığı bu hali ile haksız rekabetin tespiti ve 100.000.00 TL manevi tazminat istemli davada ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği ve red sebebinin her iki davalı açısından da aynı olduğu bu hali ile tek vekalet ücretine hükmedilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Konu ile ilgili olarak Ankara 2 ATM 2018/144 Talimat sayılı dosyası ile tanıklarının …ve … dinlendiğini, ancak mahkemenin bu tanıkları sadece … ile ilgili sorular yönelttiğini asıl konu olan … A.Ş ile ilgili soruları sormadığını, Mahkemeye 01.10.2019 tarihinde vermiş oldukları dilekçede müvekkilinin müşterilerini arayan ve müvekkilini karalayan davalının … A.Ş olduğunu oysa Ankara talimat mahkemesinin bu konuda dinlenen tanıkların beyanını almadığını bu hususun giderilmesini talep ettiklerini, fakat mahkemenin bu talebi dikkate almadan davanın reddi cihetine gittiğini, Ankara talimat mahkemesinin tanıklara .. A.Ş’nin … ait müşterileri arayıp müvekkilini karalayıp karalamadığını sorması gerektiğini, zaten davanın ana konusunu oluşturan olayın bu olduğunu, mahkemenin bu konu ile ilgili delil toplamadığını, ayrıca davalı …’nin müvekkilinden ayrıldıktan hemen sonra … A.Ş’nde iş başı yapmasının ve müvekkili firmada çalışırken davalı … A.Ş ile aralarındaki yoğun telefon görüşmelerinin de dikkate alınmadığını, bu haliyle ilk derece mahkemesi kararının eksik kaldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca davalıların haksız rekabetinin tespiti ile manevi tazminat talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı yan dava dilekçesinde, davalı …’ ün müvekkili şirket çalışanı iken diğer davalının etkisiyle ayrılıp davalı şirkette çalışmaya başladığını, davalı şirketin müvekkili şirketle ilgili bilgileri diğer davalıdan aldığını, yine davalı şirketin müvekkilini müşteri çevresinde kötülediğini iddia ederek, davalıların haksız rekabetinin tespiti ve manevi tazminat istemli eldeki davayı açmıştır. Mahkemece sunulu deliller ve dinlenen tanık beyanları dikkate alınarak kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilince istinaf dilekçesinde davalı şirket yönünden iddiaları kapsamında Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat kapsamında dinlenen davacı tanıklarına soru sorulmadığı, yalnızca diğer davalıya atfedilen eylemlerle ilgili bilgi ve görgülerinin alındığı, bu surette tanıklarının gereği gibi dinlenmeyip, eksik delil toplandığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Dosyada yer alan ve davacı yan tanıklarının dinlendiği talimat duruşma tutanaklarının incelenmesinde; Tanık Ahmet’in beyanında “… Davalı … A.Ş.’nin davalı …’ü telefon görüşmesi yaparak sözleşme gereği saklı kalması gereken bilgileri kendisinden alıp almadığı hususunda bilgim yoktur. Böyle bir şeye şahit olmadım. Bu kapsamda davalı firmanın …’e ve davacı şirkete yönelik bir eylemine şahit olmadım. Rekabet yasağına aykırı bir davranışına ben şahit olmadım ancak bizim sektörde bu tarz olaylar ve eylemler gündeme gelmektedir. Olabilmektedir. Varsa bile ben şahit olmadım. Davacı şirketin sırlarını, bilgilerini, verilerini, …’ün diğer davalı olan şirkete aktardığına ve rekabet yasağına aykırı davranıldığına ben şahit olmadım.” şeklinde beyanda bulunduğu, yine Tanık Kübra’nın beyanında “…. Davalı …’nin davacı şirket aleyhine davacı şirketin gizli kalması gereken şirket sırlarını davalı şirkete verdiğine hiçbir şekilde tanık olmadım. Yine ben davalı şirketin diğer davalı … ile ilgili bu bağlamda bir telefon görüşmesi veya başka bir eylemi olup olmadığına, yine davalı şirketin dava dilekçesinde belirtildiği şekilde rekabet yasağına aykırı bir eylemi olup olmadığına şahit olmadım. Bu konularda somut bir husus anlatamam. ” şeklinde beyanda bulunduğu ve beyanların zabta geçtiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekilinin talimat ile dinlenilen tanıklarına davalı şirkete atfedilen eylemlerle ilgili bilgi ve görgülerinin tespit edilmediği ve soru sorulmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı taraf TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddesi uyarınca davada ileri sürdüğü iddiaları kanıtlamakla yükümlü olup, dosya kapsamına göre davacının iddialarını ispatlayamadığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.