Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1012 E. 2020/1224 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1012
KARAR NO: 2020/1224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2019/365 E- 2019/1230 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacı bankanın 33 adet bonodan kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğunu belirterek, davaya konu toplam bono tutarı olan toplam 12.300,00 TL bono bedellerinin, vade tarihlerinden (TTK.m. 778/1-d, 725/1-b) tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2. maddesinde belirtilen oranda işleyecek olan temerrüt faizi, toplam bono tutarının % 0,3 oranında komisyonu ( TTK.m. 778/1-d, 725/1-d ) ve protesto masrafı ile birlikte davalı borçludan tahsiline (davalıdan alınarak müvekkili bankaya verilmesine) karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı bankanın talepleri ile gösterdiği dava değerinin birbiriyle uyumsuz olduğunu, dava dilekçesinde dava değeri olarak sadece dava konusu senetlerin asıl alacak bedellerini göstermesine karşın, talep sonucunda işlemiş faizleri ile protesto masraflarını ve komisyon bedelini de dava konusu ettiğini, davaya konu senetlerin müvekkili ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan “Adi Yazılı Devre Mülk Satış Sözleşmesi” kapsamında bu şirket lehine keşide edildiğini, senetlerin dayanağı olan devre mülk sözleşmesinin feshedildiğini bu nedenlerle senetlerin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Tanımlar başlıklı 3/k.maddesine göre; Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, Kanunun m. 3/l.bendine göre Tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı, Aynı kanunun temel ilkeler başlıklı 4/5 maddesinde ise tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceği, bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı, Kanunun 83/2.maddesine göre; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, Kanunun 73/1.maddesinde ise; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4 ve 5.madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Somut uyuşmazlıkta davalı tarafça sunulan delillere göre dava konusu bonoların davalının tarafı olduğu Devremülk Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca düzenlenen sıralı nama yazılı bonolar olduğu tespit edilmiş olup, bu durumda davalı tüketici sıfatını haiz ve söz konusu işlem tüketici işlemi olduğundan, aynı uyuşmazlık hakkında sunulan emsal istinaf mahkemesi kararları da göz önünde bulunduğunda iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu …” gerekçesiyle, HMK’nın 20, 114 ve 115. maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK’nın 20 maddesi gereğince işlem yapılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde önceki beyanlarını tekrarlamış ve senetlere dayanak bahsi geçen devre mülk sözleşmesine müvekkilinin taraf olmadığını, dava konusu alacak kambiyo senedi vasfı taşıyan bonolara dayalı olup müvekkilin tacir olduğunu, senet metninde de tüketici sözleşmesi sebebiyle verildiğine dair bir ibare bulunmadığını, bu defilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, devre mülk sözleşmesi uyarınca davalıdan alınan ve davacıya ciro edilen kambiyo senetlerine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğindeki devre mülk sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, kambiyo senetlerine dayalı alacak talebinde bulunmuş, davalı ise bu senetlerin, tüketici işlemi niteliğindeki devre mülk sözleşmesi uyarınca satıcıya verilen senetler olduğunu ve bahsi geçen sözleşmenin feshedilmiş olduğunu, bu nedenle senetlere bağlı alacak talebinin haksız olduğunu ileri sürmüştür. Davalının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, konut niteliğinde taşınmaz olup davalının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. 6502 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 5.fıkrasıyla, “(5) Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesi getirilmiştir. Böylece, tüketici işlemleri kapsamında düzenlenecek senetler, kanun gereği nama yazılı senetler haline gelmiştir. Nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki hükümlerine göre yapılacağından, temel ilişkideki defilerin buna göre değerlendirilmesi gerekecektir. Bu durumda, tüketici mevzuatı kapsamında bu senetlerin geçerli olup olmadığı, geçerli ise temel ilişkiye ilişkin defilerin kendisine karşı ileri sürülüp sürülmeyeceği konularındaki esaslı değerlendirmelerin, tüketici işlemleri konusunda ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemesince yapılması gerekir. Özetle, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve senetlerin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı Kanun hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.