Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1008 E. 2021/1449 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1008
KARAR NO: 2021/1449
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07.02.2020
NUMARASI: 2017/288 Esas – 2020/71 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketle sürekli alışveriş içerisinde bulunduğunu, ticari güvene dayalı olarak ileride yazılı sözleşme haline getirmek şartıyla davalı şirketten satmak üzere parfüm siparişinde bulunduğu, talebe istinaden davalı şirkete duyulan güvene dayalı olarak keşidecisi / davacı …, muhatabı … Bankası T.A.Ş. Beşiktaş/İstanbul Şubesi ve Hesap numarası … olan, … emrine yazılı, … çek nolu, 25,000,00 TL tutarlı; …52044 çek numaralı, 125,000,00 TL meblağlı; … çek numaralı 30.000,00 TL meblağlı; … çek nolu, 30.000,00 TL meblağlı toplam dört adet çeki, tarihi ve keşide yeri yazılmamış olarak davalı şirkete verdiğini, davalı şirketin mal teslimlerinde çeklerin tarihlerinin taraflarca belirleneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı şirket tarafından verilen sipariş konusu malların teslim edilmediği gibi tarihleri yazılı olmayan güvene dayalı teslim edilen çeklerin keşide tarihlerinin davacının rızası hilafına düzenlendiğini, … çek numaralı, 25.000,00 TL meblağlı çekin keşide yeri İstanbul ve tarihi:01/04/2017; … çek numaralı, 25.000,00 TL meblağlı çekin keşide yeri İstanbul ve tarihi: 15/04/2017; … çek numaralı, 30.000,00 TL meblağlı çekin keşide yen İstanbul ve tarihi 20/03/2017; … çek numaralı,30.000,00 TL meblağlı çekin keşide yeri İstanbul ve tarihi:20/04/2017 olarak doldurulduğunu, davalı siparişi verilen parfümleri davacıya teslim edilmediğinden çekleri geri istediklerini, ancak çeklerin iade edilmediğini, taraflar arasında belirtilen alım satım ilişkisi haricinde borç doğurabilecek hiçbir hukuki ve ticari ilişki olmadığını, çeklerin her an bankaya ibrazı ile tahsili ihtimali olduğundan müvekkilinin ortaya çıkacağını belirterek; tüm bu nedenlerle yukarıda belirtilen çeklerin iptaline, çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve dava sonuna kadar çekin ödenmemesi için çek üzerine İİK’nın 72/2. maddesi gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, çeklerin müvekkili şirkete iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkil şirkete karşı kötü niyetli, gerçeği yansıtmayan iddialarda bulunarak iş bu davayı açtığını, davacı taraf dava dilekçesinde dört adet çeki güvene dayalı olarak ve alınacak mal bedeli karşılığı verdiğini belirttiğini, davacı tarafın bu iddiasının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin davacı taraf ile ticari bir ilişkisi olmadığını, ancak aynı sektörde çalıştıkları için şirket yetkilisi ile davacı şirket ortağının tanışıklarını, tanışıklıklarına istinaden elden para yardımı yapmış olup karşılığında bahse konu çekleri aldığını, her iki şirketin ticari defterleri incelendiğinde de ticari bir ilişkilerinin olmadığının görüleceğini, müvekkili şirketin verdiği borcun ödenmesi istenmiş ise de davacı tarafın sıkışık olduğunu ve elinde yüklü mal olduğunu, bunları paraya çevirdikten sonra ödeme yapabileceğini belirttiğini, müvekkili şirket yetkilisinin vermiş olduğu borcu ısrarla isterken keşidecisi davacı olan şirkete ait dört adet çeki keşide tarihlerini de belirleyerek teslim ettiğini, ayrıca davacı taraf parfüm siparişinde bulunduğunu iddia ettiğini, davacının elinde herhangi bir sipariş fişinin veya siparişi kanıtlar bir belgenin olup olmadığını, söz konusu siparişin kaç adet olduğunu, hangi markalar olduğu gibi hiç bir bilgiye yer vermediği ve sadece parfüm siparişi verilildiği iddiasında bulunulduğunu, müvekkilinin söz konusu çekleri başka bir ticari ilişkisinde kullandığını, söz konusu çeklerin ödeme tarihlerinde davacı tarafın müvekkil şirketten süre istediğini, müvekkili şirket yetkilisinin bu çekleri kullanmış olduğundan çeklerden bir tanesi yazdırılarak yasal işlem başlatıldığını, ayrıca çekleri tahsil eden hamilden aldıkları bilgiye göre, dört adet çekten birincisinin icra takibi suretiyle, diğer üç tanesinin ise zamanında ödenmiş olup hiç bir itirazı kayıt düşülmediğini, davacının taraf kötü niyetli olarak bu davayı açarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, müvekkili şirket yetkilisinin davacı tarafa borç verdiğini, verilen borcun şirket defterlerinde kayıtlı olduğunu, davacı tarafin ilgili çeklerin keşide tarihlerini rızası hilafına gıyabında yazıldığını iddia ettiğini, açıklandığı üzere çek keşide tarihlerinin davacı tarafça anlaşılarak belirlendiğini, diğer bir hususun ise çek yazılı bir belge niteliği taşıyan üstelik sebepten mücerret bir belge olup ispat yükünü karşı tarafa geçiren önemli bir unsur olduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı, gerek dava dilekçesinde gerekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu şikayet dilekçesinde, davalı şirket sahibi ve yetkilisi … – …, çekleri ciro yoluyla elde eden son hamil … Ltd Şti’nin sahibi … tarafından ve …, … tarafından organize olarak dolandırıcılık suçunu işleyerek kendisine indirimli Parfüm satışı yapılacağı belirtilerek 4 adet ekte toplam 110.000 TL bedelli eklerin düzenlendiğini ve çeklerin teslim alınması akabinde de çeklerin işleme konulduğunu, haciz baskısı altında söz konusu çeklerin ödenmek zorunda kalındığı belirtilerek ödenmek zorunda kalınan çek bedellerinin davalı şirketten işleyecek faizleri ile birlikte tahsili için huzurdaki dava ikame edildiği, davacı tarafından davalı şirket adına keşide edilerek teslimn edilen 4 adet çek toplamı olan 110.000.00 TL’lık çek bedeline karşılık davacı tarafından yapılan toplam ödemenin 117.410.00 TL ödeme yapıldığı, işbu ödemeler karşılığından davalı şirket tarafından davacıya her hangi bir mal teslimi ve işbu mal teslimine ilişkin de her hangi bir satış faturası düzenlenmediğinin sabit olması karşısında, davacıdan yapılan 117.410.00 TL’lık tahsilat karşılığında her hangi bir satışın yapılmamış olması ile işbu bedelin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği hususunun tespit ve rapor edildiği anlaşılmakla…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının dava konusu … Bankası’na ait 01/04/2017 keşide tarihli … çek nolu 25.000,00TL bedelli, 15/04/2017 keşide tarihli … çek nolu 25.000,00TL bedelli, 20/03/2017 keşide tarihli … çek nolu, 30.000,00-TL bedelli, 20/04/2017 keşide tarihli, … çek nolu 30.000,00TL bedelli, keşidecisi davacı olan, davalı … LTD. ŞTİ. Yönünden menfi tespit davasının kabulü ile çek borçlarının ödenmiş olması sebebiyle davaya istirdat davası olarak devam edilmek suretiyle kabulüne, 117.410,00 TL’lik bedelin 23/03/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 .maddesi uyarınca değişen oranlarda ticari temmerrüt faizi uygulanmak suretiyle davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı taraf ile ticari bir ilişkisi olmadığı ancak aynı sektörde çalıştıkları için şirket yetkilisi ile davacı şirket ortağının tanışıklıkları olduğunu, bu sebeple tanışıklıklarına istinaden elden para yardımı yapmış olup karşılığında bahse konu çekleri aldığını, her iki şirketin ticari defterleri incelendiğinde de ticari bir ilişkilerinin olmadığının görüleceğini, müvekkili şirketin vermiş olduğu borcu her defasında istemişse de davacı taraf sıkışık olduğunu ve elinde yüklü mal olduğunu, bunları paraya çevirdikten sonra ödeme yapabileceğini belirttiğini, davacı olan şirkete ait dört adet çeki keşide tarihlerini de belirleyerek teslim ettiğini, ayrıca davacının taraf parfüm siparişinde bulunduğunu iddia ettiğini, davacının elinde herhangi bir sipariş fişinin veya siparişi kanıtlar bir belgenin olup olmadığını, söz konusu siparişin kaç adet olduğunu, hangi markalar olduğu gibi hiç bir bilgiye yer vermediği ve sadece parfüm siparişi verilmiştir gibi soyut bir iddiadan ibaret olduğunu, tüm bu olanlara … şahit olup mahkemede de durumu anlatmasına rağmen mahkemece bu tanık beyanlarına itibar edilmediğini, Mahkemece dosyanın bilirkişiye gönderildiğini, bilirkişi ilgili raporu düzenlerken inceleme ve değerlendirme kısmında dosyada delil olarak bulunan icra takibinden bahsetmiş olup devamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/55896 soruşturma sayılı, nitelikli dolandırıcılık dosyasından da bahsederek, derdest olduğunu belirtmiş ve şüpheliler hariç …, …, … ve …’un ifadelerine başvurduğunu dile getirdiğini, ancak bilirkişinin dosyayı eksik incelediğini, çünkü şüphelilerin ifadelerinin tamamı alınmış olup ilgili soruşturma dosyasında mevcut olduğunu, Dikkatlice incelendiğinde …’in söz konusu bu borcu babasından sakladığını ve haciz esnasında babasının öğrendiğini, bu nedenle böyle bir yola baş vurduğu durumunu da ya gözden kaçırmış ya da taraflı olduğundan görmezden geldiğini, Davacı tarafın beyanlarında davalı şirket ile aralarında sürekli bir ticaretin olduğunu dile getirdiğini, ancak taraflar arasında hiç bir zaman ticari ilişki olmadığını, verilen paranın borç olduğunu ve zamanında ödenmeyen borca karşılık bu çeklerin alındığını dile getirmelerine rağmen bilirkişinin ilgili raporunda her iki tarafın da ticari bir ilişkinin olmadığınına ilişkin her iki tarafın beyanıymış gibi yazdığını, karşı taraf ticari ilişki olduğunu iddia etmekte olup taraflarına ticari ilişki olmadığını ancak borç ilişkisi olduğunu beyan etmiş bulunduklarını, bilirkişinin subjektif yorum yaparak hukuki değerlendirmelerde bulunduğunu ve yetkisini aştığını, bilirkişinin taraflı ve alanının dışına çıkarak görüşler bildirdiğini, bu nedenlerle aleyhe oluşturulan rapora yasal süresi içerisinde itiraz etmelerine rağmen mahkemece hatalı ve hukuki dayanaktan yoksun olan bilirkişi raporu esas alınarak kısmen kabul kararı verilmesinin son derece yanlış olduğunu, tanıkların da yanlış beyanlar ile mahkemeyi yanıltmaya çalıştıklarını, Davacı tarafın kötü niyetli olarak bu davayı açarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, oysa ki müvekkili şirket yetkilisinin davacı tarafa borç verdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, davalıdan sipariş edilen parfümlere karşılık avans olarak dava konusu dört adet çekin verildiğini, ancak mal teslim edilmediğini, çeklerin davalı nezdinde bedelsiz kaldığını iddia ederek çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, davadan sonra çek bedellerinin ödenmesi nedeniyle istirdata hükmolunmasını talep etmiş, davalı ise dava konusu çeklerin davacıya ödünç verilen para karşılığı alındığını, davacı ile aralarında satım ilişkinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu davacı tarafından iddia edilmiştir. Davacı, satım sözleşmesi kapsamında davalının teslim edeceği parfümler karşılığı peşin olarak avans çekleri verdiğini, ancak davalının parfümleri teslim etmediğini, avans olarak verilen çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürerek, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir satım sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Çek bir ödeme aracı olup, kural olarak çekin mevcut bir borcun tediyesi için verildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda, davacı çeklerin avans olarak verildiğini iddia etmiş olmasına karşın davalı çekin davacının borcuna karşılık verildiğini savunduğuna göre, vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) söz konusudur. Başka bir ifadeyle, davalı, dava konusu çeklerin kendisine verildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak bunun davacı tarafından ileri sürülen nedenle ( gelecekte teslim alınacak mal karşılığı) değil, başka bir hukuki nedenle (borç ödemesi için) verildiğini savunmak suretiyle vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Davalının, ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülünden farklı bulunduğunu bildirmesi karşısında, somut olayda, basit (adi) veya bileşik ikrarın söz konusu olamayacağı çok açıktır. O halde, somut olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Bu durumda, vasıflı ikrarda ispat yükü ikrar eden davalı tarafta değil, çekin avans olarak verildiğini ileri süren davacı taraftadır. Çek kıymetli evrak olup sebepten mücerret bir ödeme aracıdır. Buna göre çeklerin, aradaki ticari ilişki (alım satım) nedeniyle avans olarak verildiğinin davacı yanca usule uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Buna göre mahkemece ispat yükü doğru tayin edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, ispat yükünde hata edildiği gibi, davacının açıkça yemin deliline dayandığı gözetilerek, yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hatırlatılmadan sonuca gidilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında, öncelikle ispat yükünün davacıda olduğu dikkate alınarak delillerin buna göre değerlendirilmesi, davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, delillerin ispat yüküne göre toplanıp sonuca gidilmesi gerekirken, tarafların ispat yüküyle uyuşmayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyadrınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında ihtiyati haciz talebinin yeniden karara bağlanması için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.