Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1002 E. 2023/454 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1002
KARAR NO: 2023/454
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.02.2020
NUMARASI: 2018/910 Esas – 2020/213 Karar
DAVA: İstirdat
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafça başlatılan Küçükçekmce … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu borcun icra baskısında kalması sebebiyle ödemek zorunda kaldığını, aslen davalıya böyle bir borcunun bulunmadığını, icra dairesine yatırılan tutarın davalıdan faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı ile ticaretlerinin 2017 yılında başladığını ve toplam 428.489,82 TL satış bedeli mal satıldığını, satılan malların 219.837,50 TL’sinin Pos Tahsilatı ile tahsil edildiğini, iade faturası ile iade edilen malın toplam bedelinin 111.009,10 TL olduğu ve davacının cari hesapta 97.643,22 TL bakiye borcu olduğunu, bu nedenle davacı hakkında takip yapılarak borcun tahsil edildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekili tarafından … isminin yer aldığı davalı adına düzenlenen sevk irsaliyeleri sunulmuş ise de, …’un şoför olarak irsaliyede adının geçtiği, velev ki öncesinde …’un davalı işyerinde çalıştığı kabul edilse dahi, davalı tarafça davacıya yine davacı defterlerinde kayıtlı olduğu üzere 01/10/2017 ve 27/10/2017 tarihlerinde satılan malların herhangi bir ihtar gönderilmeksizin 10 ay gibi uzun bir süre sonra iade edildiği gözönüne alındığında ve iadeye ilişkin irsaliye faturasında imzası bulunan iade irsaliye faturası ile aynı tarihli(01/08/2018) ve davacı vekili tarafından vekaletle temsil edilen davalı çalışan olduğu iddia olunan …’un ihtarnamesinden bizzat anlaşılacağı üzere 30/07/2018 tarihine kadar çalıştığı, yani irsaliyenin düzenlendiği tarihte davalı çalışanı olmadığı, kendi ihtarı ile sabit olup, 01/08/2018 tarihinde iade faturasında imzası bulunan …’un 01/08/2018 tarihinde davalı işyerinde çalışmadığı, kendi ihtarı ile sabit hale geldiğinden ve davacı iddiasını başkaca delillerle ispat edememiş olup, yemin deliline de dayanmadığından bu hakkı hatırlatılmayarak…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 01/10/2017 ve 27/10/2017 tarihlerinde satılan malların herhangi bir ihtar gönderilmeksizin 10 ay gibi uzun bir süre sonra iade edildiği iddiası doğru olmadığını, dosyaya sundukları sevk irsaliyesinden de anlaşılacağı gibi 02/02/2018, 05/03/2018, 19/04/2018 ve 30/07/2018 tarihli sevk irsaliyeleri ile mallar zaman zaman davalıya iade edildiğini, tüm mallar iade edildikten sonra iade faturası düzenlendiğini, mahkeme tüm bu tarihleri görmezden geldiğini, sanki mallların tammamı 30.07.2018 tarihinde iade edilmiş gibi değerlendirildiğini, bu sevk irsaliyelerinden de anlaşılacağı üzere; 02.02.2018 tarihinde 28.080 adet, 05.03.2018 tarihinde 28.080 adet, 19.04.2018 tarihinde 4716 adet, 30.07.2018 tarihinde kalan sadeçe 2448 adet ürün iade edildiğini, mahkemenin 10 ay gibi uzun bir süre sonra malların iade edildiği gerekçesi doğru olmadığını, müvekkilinin davalıdan almış olduğu malların satılamaması üzerine zaman zaman davalının taleplerine istinaden mallar kendilerine iade edildiğini, son tarih olan 30.07.2018 tarihinde ise malların çok küçük bir kısmı iade edildiğini, bu sebeple de mahkemenin bu gerekçesinin doğru olmadığını, Mahkemenin davacı iddiasını başkaca delillerle ispat edememiş olup, gerekçesi de doğru olmadığını, davanın yargılama aşamasında davalı şirket yetkilisi ile … arasındaki Whatsapp görüşmeleri dosyaya sunulduğunu, …’un davalı adına başka şirketlerden almış olduğu ödeme belgeleri, sevk irsaliyeleri, kredi kartı slipleri dosyaya ibraz edildiğini, mahkemenin bu delilleri görmezden gelerek hiç bir irdeleme yapmadığını, dosyaya sundukları belgeler …’un davalının tüm bu işlerini yaptığı tüm ayrıntıları ile ortaya konduğunu, buna rağmen mahkeme bu hususu hiç dikkate almadığını, Davalının ileri sürmediği bir gerekçeyle mahkemenin davayı reddettiğini, davalının, mahkemenin gerekçesine konu ettiği hususu hiç bir zaman ileri sürmediğini, buna rağmen mahkeme resen bu durumu göz önüne alarak davayı reddettiğini, Dava, cevaba cevap dilekçesi ve delil listesi ve delil listesinin ekinde sundukları delil ve gerekçelerle davanın sübut bulmuş olmasına rağmen davanın reddedildiği, istinaf gerekçelerinin daha ayrıntılı ifade edebilmeleri için istinaf incelemesinin yapılmasını talep ettiklerini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, icra baskısı altında ödenen tutarın İİK’nın 72/6. maddesi uyarınca davalıdan istirdadı istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı yanca davacı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağı sebebiyle, 97.643,22 TL asıl alacak, 1.998,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99.641,56 TL’nin tahsili için takip yapıldığı, icra takibi kapsamında davacı tarafça 121.464,42 TL ödenerek 24/09/2018 tarihinde icra dosyasının infaz edildiği anlaşılmaktadır. Davacı yanca icra baskısı altında yapılan ödemenin istirdadı talep edilerek eldeki dava açılmıştır. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalıdan 196.837,58 TL’lik mal alındığı ve satın alınan malların 196.425,92 TL’lik kısmının iade faturası keserek davalıya iade edildiğini, bu nedenle 411,66 TL borç kaldığını; davalı ise davacı ile aralarındaki ticaretin 2017 yılında başladığını ve toplam 428.489,82 TL lik mal satıldığını ve 111.009,10 TL’lik mal iadesi olduğunu, cari hesapta davacının 97.643,22 TL bakiye borcu bulunup, bu borcun da başlatılan icra takibi neticesinde tahsil edildiğini ileri sürmüştür. Yargılama sürecinde taraf ticari defter ve kayıtları, BA-BS formları kapsamında alınan bilirkişi rapor içeriğinden, davacının davalıdan dava dilekçesinde iddia ettiği gibi 196.837,52 TL tutarında değil, 01/10/2017 tarihli, 259.452,55 TL ve 27/10/2017 tarih, 169.037,27 TL olmak üzere iki adet irsaliyeli faturaya istinaden KDV dahil 428.489,82 TL mal alımı yaptığı anlaşılmıştır.Taraf ticari defter ve kayıtlarına göre uyuşmazlık ve ihtilaf, 07/11/2017 tarihinde, davacı tarafından davalıya kredi kartı ile yapıldığı iddia edilen 12.260,00 TL ödeme ve davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/08/2018 tarihli 85.828,48 TL tutarındaki iade faturasının davalı kayıtlarında yer almamasından kaynaklanmaktadır. 01/08/2018 tarihli iade faturasına ilişkin olarak davacı tarafından davalı adına düzenlenen 02/02/2018 tarih, 05/03/2018 tarih, 19/04/2018 tarih ve 30/07/2018 tarihli sevk irsaliyelerinde teslim edenle ilgili bir bilginin olmadığı, teslim alanla ilgili olarak hepsinde … isim ve soyadlı kişinin imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca iade faturasına ilişkin sevk irsaliyelerinde imzası bulunan …’un davalı şirketi temsile yetkili olmadığı, hatta çalışanı dahi olmadığı, dolayısıyla bu kişi tarafından davacı iade faturası kapsamında imzalanan sevk irsaliyelerinin taraflarını bağlamayacağı, kaldı ki mal iadesinin de yapılmadığı ileri sürülmüştür. Taraflar arasında istinafa konu ihtilaf da tam bu noktada olup, dava dışı … tarafından teslim alan olarak imzalanan irsaliyelerin davalıyı bağlayıcı olup olmadığı, buna göre mal iadesi kapsamında davacının davalıya borçlu olmamasına rağmen icra baskısı ile ödeme yapılıp yapılmadığıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında celp edilen SGK kayıtları ile dava dışı …’un davalı çalışanı olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalı çalışanı olduğunun kabulü halinde dahi ilk derece mahkemesi gerekçesinde de işaret edildiği üzere, dava dışı …’un davalı şirkete göndermiş olduğu 01.08.2018 tarihli Kadıköy …noterliğinin … y. No lu ihtarında, 01.06.207-30.07.2018 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını ileri sürdüğü, oysa davacı tarafından davalı adına düzenlenen 02/02/2018 tarih, 05/03/2018 tarih, 19/04/2018 tarih ve 30/07/2018 tarihli sevk irsaliyeleri tarihleri dikkate alındığında, mal teslim alan olarak imzası bulunan …’ un şirket çalışanı olmadığının kendisi tarafından davalıya gönderilen noter ihtar içeriği ile sabit olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ticari şirket olup, basiretli davranma yükümlülüğü altındadır. Bu husus da dikkate alındığında, davacı iddiaları kapsamında davalıya iade faturası kapsamında düzenlenen sevk irsaliye tarihleri itibari ile …’un davalı çalışanı veya ticari temsilcisi olmadığının kabulü ile davanın reddi kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.