Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/10 E. 2022/1446 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/10
KARAR NO: 2022/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2018/457 E. – 2019/769 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Alacağın Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirk ile dava dışı … A.Ş arasındaki taşıma sözleşmesi uyarınca dava dışı şirketin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, davalıya ait emtianın üç ayrı konşimento tahtında hava yoluyla taşındığını, taşıma hizmeti dört adet fatura düzenlendiğini, fatura borcunun 9.443,33 USD ve 649,02 TL kısmının ödenmediğini, 20.12.2017 tarihinde söz konusu alacağın … A.Ş. tarafından müvekkiline temlik edildiğini, temliğin 26.03.2018 tarihinde davalıya telefon ve e-mail yoluyla bildirildiğini, buna rağmen alacağın ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilince yapılan taşıma sözleşmesinde gönderilen 11.04.2017 tarihli e-mailde “malların parçalanmadan tek parça gidiş olacağı, bu şartları sağlayacak olmaları halinde tek çıkış için rezervasyon yapabileceklerinin” bildirildiğini ve karşı tarafın da bunu kabul ettiğini, ancak anlaşmaya aykırı olarak emtianın değişik tarihlerde üç parça olarak gönderdiğini, bu gönderme nedeniyle davacının sorumluluğunda bulunan malların zarar gördüğünü ve buna ilişkin hasar raporu düzenlendiğini, TTK’nın 856 ve devamı maddelerinde taşıyıcının sorumluluklarının düzenlendiğini, taşıyıcının sorumluluklarına aykın davrandığını, davacı ayrıca malın zarara uğramasından dolayı malı sigorta ettirme zorunluluğunda olduğunu, sigorta şirketlerine müracaat ederek tahsilat yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava dışı şirketin incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, davalı şirkete 9.443,33 ABD Dolan karşılığı 34.604,60 TL tutannda 3 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 873,03 TL tutannda kur farkı alacağı tahakkuk ettirildiği, davalı şirketin kalan 9.443,33 ABD Dolan karşılığı 33.731,57 TL borç bakiyesi 30.11.2017 tarihinde davacı şirkete temlik edilerek davalı şirketin cari hesabı kapatılmıştır. Takip tarihi itibariyle davalı şirketin dava dışı şirkete borcu kalmadığı tespit edilmiştir. Mali açıdan değerlendirme: davacı şirket vekili, kendilerinin dava dışı firmanın davalı şirketten olan alacağını temlik aldıklarını, bu nedenle ticari defterlerini ibraz etmeyeceklerini, dava dışı … A.Ş. firmasının defterlerinin incelenmesi gerektiğini bildirerek ticari defterlerini sunmamışlardır. Davalı şirket te incelemeye iştirak etmemiş ve ticari defterlerini sunmamıştır. Dava dışı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, davalı şirketten 9.443,33 ABD Dolan karşılığı 33.731,57 TL borç bakiyesi 30.11.2017 tarihinde davacı şirkete temlik edilerek davalı şirketin cari hesabı kapatılmıştır. Takip tarihi itibariyle davalı şirketin dava dışı şirkete borcu kalmadığı tespit edilmiştir. Davacı şirket ticari defterlerini sunmadığından, davalı şirketin dava dışı şirkete olan borç bakiyesi ticari defterlerinde tespit edilememiştir.
FAİZ: Davacı şirket vekili, takip talebinde 546,93 USD ve 58,77 TL işlemiş faiz talep etmiştir. Bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Dosya incelemelerimizde, davacı şirket takip öncesinde dosyaya karşılıklı bir anlaşma ve belirlenmiş bir vadeye ilişkin belge ya da takip öncesi bir ihtar sunmamıştır. Bu nedenle takipten önce işlemiş faiz hesaplaması yapılmamıştır. Davacı şirketin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanun 2. Mad. göre değişen oranlarda faiz talep edebilir.
SONUÇ: … İcra ve dava dosyası ile dava dışı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 2. Davacı şirket vekili, kendilerinin dava dışı firmanın davalı şirketten olan alacağım temlik aldıklarını, bu nedenle ticari defterlerini ibraz etmeyeceklerini, dava dışı … A.Ş. firmasının defterlerinin İncelenmesi gerektiğini bildirerek ticari defterlerini sunmamışlardır.3. Davalı şirket te incelemeye iştirak etmemiş ve ticari defterlerini sunmamıştır. 4. Dava dışı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, davalı şirketten 9.443,33 ABD Dolan karşılığı 33.731,57 TL borç bakiyesi 30.11.2017 tarihinde davacı şirkete temlik edilerek davalı şirketin cari hesabı kapatılmıştır. 5. Davalı şirketin, davacı şirkete takip tarihi itibariyle borçlu olmadığı tespit edilmiştir. 6. Davacı şirket ticari defterlerini sunmadığından davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacağı olup olmadığı tespit edilemediği, açıklanmış, davacı vekilinin rapora karşı itirazları üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişinin 17/06/2019 havale tarihli ek raporunda; Davacı şirket vekili tarafından verilen 05.03.2019 havale tarihli dilekçesinde özetle ve mealen; Bilirkişi … şirketinin Nisan 2017 yevmiye defterini incelememiş olup bu yüzden raporunda takibe konu 649,02 TL’lik alacak kalemini belirtmediğini, bilirkişinin davalı tarafın … şirketine olan borcunu tespit ettiği, buna karşılık temlik anlaşması sonucunda söz konusu alacağın kapatılması nedeniyle davalının …’e borcu kalmadığı değerlendirilmesi yapıldığını, bu değerlendirme yapılırken borçlunun söz konusu alacağı devralan müvekkil şirkete de borcu olmadığı değerlendirmesi yapıldığını, bu değerlendirmeler bilirkişinin görevi alanına girmeyen haliyle hatalı değerlendirmeler olduğunu, bilirkişi görev sınırlarını aştığını belirtmişlerdir. Davacı şirket vekillerine gönderilen ve aşağıda örneği bulunan 13.02.2019 tarihli eposta ile, talep ettikleri 649,02 TL alacaklarının gönderdikleri belgelerde görünmediği belirtilmiştir. Bu talebe davacı şirket vekillerince yanıt verilmediğinden davacı şirketin 649,02 TL alacağı raporda yer almamıştır. Davacı şirket kendi ticari defterlerini sunmadığından dava dışı şirketten temlik aldığı davalı şirketin borcu (alacaklılık sıfatı bulunup bulunmadığı davacının kendi ticari defterlerinde) tespit edilememiştir. Bu nedenle de davalı şirketin davacı şirkete borcu olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı şirket vekilinin belirttiği gibi görev sınırları aşılmamıştır. Sadece maddi tespit yapılmıştır. Davacı şirket vekilleri inceleme talebinde dava dışı şirketin ticari defterlerinin incelenmesini talep etmemiştir. Sayın Mahkemenin inceleme kararında da ‘Tarafların ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına’ karar verilmiştir. Davacı şirket ticari defter kayıt ve belgelerini sunmadığından (dava dışı şirketten temlik yoluyla devir aldığı) davalı şirketten alacağını ispat edememiştir. Belirtilen nedenlerle kök raporda değişiklik yapılmaması, açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacı şirketin dava dışı … A.Ş firmasından temlik aldıklarını, alacağın davalıdan tahsili için davalı aleyhine yapılan icra takibinde temlik veren şirketin 2017 yılı ticari defterlerinde davalı şirketten 9.443,33 USD karşılığı 33.731,57 TL nin 30/11/2017 tarihinde davacı şirkete temlik edildiği, takip tarihi itibariyle davalı şirketin dava dışı şirkete borcunun kalmadığı, davacı şirketin de ticari defterlerini sunmadığından ve davacı şirketin ticari defterleri incelenemediğinden davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacaklı olup olmadığı belirlenemediğinden davacı tarafından dava ıslah edilemediğinden subut bulmayan davanın reddine…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, bilirkişi kök raporunda davalı şirketin, dava dışı … firmasına 9.443,33 USD borçlu olduğunun belirlendiğini, buna karşılık temlik anlaşması sonucunda söz konusu alacağın kapatılması nedeniyle davalının, temlik alan müvekkili şirkete borcu olmadığının değerlendirildiğini, ayrıca raporda … şirketinin Nisan 2017 yevmiye defterinin incelenmemesi nedeniyle takibe konu 649,02 TL’lik alacak kaleminin belirlenemediğini, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme içeren kök rapora itiraz üzerine ek rapor alındığını; Ek raporda ise 649,02 TL alacağa ilişkin bilgi ve belgelerin bilirkişiye verilmediği belirtilerek kök raporun tekrar edildiğini, ancak bilirkişi tarafından istenen bilgi ve belgelerin iki gün içinde e-posta yoluyla iletildiğini, bilirkişilerin e-postalarını kontrol etmemeleri nedeniyle bu bilgileri raporda değerlendirmediklerini, buna rağmen mahkemece belgelerin değerlendirilmeden karar verildiğini; Kök ve ek raporda, davalı şirketin … firmasına olan borcunun tespit edildiği, buna karşılık temlik anlaşması sonucunda söz konusu alacağın kapatılması nedeniyle davalının … firmasına borcu olmadığının değerlendirilerek, borçlunun söz konusu alacağı devralan müvekkili şirkete de borcu olmadığının değerlendirildiğini, bu değerlendirmelerin bilirkişinin görevi alanına girmediğini ve hatalı olduğunu, … firmasının faaliyetlerini durdurması nedeniyle davaya konu alacak dahil olmak üzere, muaccel hale gelmiş tüm alacakların müvekkiline devir edildiğini, dosyada bulunan temlik sözleşmesinde bu hususun belirtildiğini, temlik sözleşmesi ile 1.560.000,00 TL ivaz karşılığında anılan şirketin alacaklarının temlik alınarak damga vergisi ödendiğini, dava konusu alacağın da temlik sözleşmesi kapsamında olması nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu; Bilirkişilerin, dava dışı … Nakliyat AŞ. ile dava dışı … San. ve Tic. AŞ. arasında, Bor Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/187 E. sayı ile görülmekte olan başka bir davada yerel mahkemenin 2019/16 Talimat sayılı dosyası aracılığıyla bilirkişilik yaptıklarını ve düzenledikleri 03.05.2019 tarihli raporda, dava dışı … ile müvekkil şirket arasındaki temlik ilişkisini ve müvekkil şirketin alacaklı olduğunu tespit ettiklerini, buna rağmen bilirkişinin ek rapor düzenleyerek gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, sonuç olarak bir yandan davalının borcunu tespit edilirken diğer yandan temlik edenin, temlik sonucu hesabını kapatması borç bulunmadığının kabul edilemeyeceğinden ek ve kök raporların çelişkili olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, alacağın devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile davalı arasında bir sözleme ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı, dava ve takip konusu alacağı dava dışı …A.Ş’den 20.12.2017 tarihli alacağın devri sözleşmesi ile devir almıştır. Devir eden şirket, alacaklarını ivazlı olarak davacıya devir etmiştir. Somut olayda devir edenin, davalıya vermiş olduğu taşıma hizmeti nedeniyle taşıyanın hak ettiği taşıma alacağının davacıya devir edildiğini ileri sürerek, bu alacakların tahsilini istemiştir. Davalı ise taşıma ilişkisini kabul etmekle birlikte taşıma sırasında taşınan emtiada hasar oluştuğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesince, dava dışı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmış ve taşıma alacağının varlığı belirlenmiştir. Ancak, bilirkişi raporunda belirlenen alacağın davacıya temlik edilmesi nedeniyle alacağın cari hesapta kapatıldığı belirlenmiş ve mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. TBK’nın 183.maddesinde alacağın devri, “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.” şeklinde tanımlanmıştır. Devam eden maddede ise alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olduğu belirlenmiştir. Devir sözleşmesi, devir alanca davalı borçluya bildirilmiştir. Bu durumda, anılan Kanun’un 186.maddesine göre bu tarihten itibaren borçlunun devir alana ödeme yapması gerekir. Davacı ile dava dışı şirket arasındaki devir sözleşmesi ile alacağın ivazlı olarak devir alınmasından sonra, devir edenin cari hesaplarında, alacağın devir nedeniyle kapatılmış olması, bu borcun davalı tarafından ödendiği ve borcun sona erdiği anlamına gelmez. Esasen davalının ödeme savunması da bulunmamaktadır. Cevap dilekçesinde, devir edenin taşıma edimini ayıplı olarak ifa edildiği ve oluşan hasar nedeniyle taşıyanın sigorta tazminatı alıp almadığının araştırılması gerektiği savunulmuştur. Davacının alacağın devri sözlemesi ile devir aldığı alacağa hak kazanabilmesi için devir edenin, davalı ile akdettiği taşıma sözleşmesi kapsamında ücrete hak kazanması gerekir. Alacağın devir yoluyla elde edilmiş olması nedeniyle davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığından bu alacağın davacının ticari defterinde kayıtlı olmaması, davalının borçlu olmadığı anlamına gelmez. Ancak mahkemece bu yöne ilişkin hiç bir araştırma yapılmamıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, taşıma bilirkişisi de atanarak, dava dışı temlik eden tarafından taşıma sözleşmesi kapsamında, davalıya karşı olan taşıma edeminin usulüne uygun şekilde yerine getirilip getirilmediği belirlenmeli, davalının hasar savunmasına ilişkin delilleri de değerlendirilerek, bu olgunun varlığı ile taşıma alacağına bir etkisinin bulunup bulunmadığı, denetime elverişli şekilde belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince, taşıma alacağının tespiti ve taşınan emtiadaki hasar iddiası değerlendirilmeden, alacağın deviri kurumu ile bağdaşmayan şekilde talebin eksik delillerle incelenerek karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararının, davanın çözümünde oldukça etkili ve önemli deliller tam olarak toplanmadan verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.11.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.