Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/99 E. 2020/1163 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/99
KARAR NO : 2020/1163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2017
NUMARASI : 2015/491 2017/415
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın deniz yolu ile konteyner içerisinde taşınması esnasında konteynerin delik olması nedeniyle karton kolilerin ıslanması ve lekelenmesi nedeniyle hasar oluştuğunu, 04.05.2015 tarihli ekspertiz raporu ile hasarın tespit edilerek davalıya bildirildiğini, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısının ödediği zararın tanzim edildiğini, davalının navlun faturası düzenleyip taşıyan olduğunu, ödemeyle TTK’nın 1472.maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu, hasar bedelinin tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşıyan sıfatına haiz olmadığını, taşımanın gerçekleştirildiği … isimli geminin donatanı veya işleteni olmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, sigorta şirketinin hatır ödemesi yaptığını, dava konusu eşyanın paslanmaz çelik mamülü olup sovtaj değerinin bulunmadığını, dava konusu eşyanın … AŞ’ye ait konteynerde taşındığını, hasarın meydana geldiği yer ve zamanın belli olmadığını, tahliyenin 21.03.2015 tarihinde tamamlanıp ihbarın sürelere uyulmadan yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” …Taraf vekillerince bilirkişi raporuna beyan ve itirazları dosyaya sunulmuştur. Davacı ve davalı vekilleri beyanları, sunulan deliller, inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı sigorta şirketi ile davadışı sigortalı arasındaki Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınan emtiaların davalı şirketin sorumluluğunda olan deniz yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK’nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı, tdavalının takibe süresinde itirazı ile İİK’nun 66 ve devamı maddeleri gereğince takibin durduğunu, davacı sigorta şirketince İİK nun 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürede davanın açıldığı, dosyada mevcut Nakliyat Abonman sigorta poliçesinin incelenmesinde sigortalısının …San. İç ve Dış Ltd Şti olduğu, emtianın mutfak eşyaları olduğu ve davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 08.06.2015 tarihinde 3.334,28 TL ödediği ve ibranameden sigortalı şirket tarafından söz konusu hasardan dolayı rücu hakkının sigorta şirketine temlik edildiğinin anlaşıldığı ve davacı sigorta şirketinin TTK 1472.maddesi gereğince sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı tarafından sigortalı şirkete navlun faturasının düzenlenmiş olduğu, davalının düzenlediği navlun faturasının sigortalı adına düzenlenmiş olduğu ve davalının navlun faturası düzenlemesi ile TTK’nun 917 ve devamı maddelerinde düzenlenen taşıma işleri komisyoncusu olarak taşımayı üstlendiği, komisyoncunun taşıma işini bizzat yapmayarak başka birine de yaptırabileceği somut olayda davalı firma tarafından da sigortalı adına deniz ithalat navlunu faturasının düzenlendiği, davalının TTK’nun 917.maddesi gereğince pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, hasar tarihinin 14/04/2015 tarihli olup, takip tarihinin 14.08.2015 tarihi olduğu ve davanın TTK’nun hak düşürücü süre başlıklı 1188 maddesinde, eşyanın ziya veya hasarında geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkının 1 yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceğıi hükmüne yer verilmiş olup takibe bu süre içerisinde başlanıldığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dosyadaki mevcut 04.05.2015 tarihli ekspertiz raporunda, hasar bedelinin 3.031,21 TL olduğu, konteynerin delik olması nedeniyle altına istiflenmiş bulunan kolilerin ıslanması sonucu ambalajların dağılmak ve kirlenmek suretiyle hasarlanmış olabileceği görüşüne varıldığı ve bu hususa yetkililer ile yapılan görüşme neticesinde varıldığının belirtildiğinin anlaşıldığı ve mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; dava konusu hasarın deniz yolu taşımacılığı sırasında meydana geldiğinin dosyadaki mevcut belgelerle ispatlanamadığı, davalıya husumet yöneltilebileceği, davacı sigorta şirketinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı ve davalıya usule uygun bir zarar bildiriminde bulunulduğunun dosyadaki mevcut delillerle ispatlanamadığının belirtildiği, itirazlar üzerine yeniden yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; konişmentodaki konteynere ilişkin herhangi bir hasar kaydının bulunmadığını, konişmentodaki ‘Shipper’s Load, Stow, Weight And Count’ klozundan malların konteynere yüklenmesi, istifi, tartımı ve sayımı işlemlerinin bizzat yükleyici tarafından yapılmış olup FCL/FCL klozundan ise ürünlerin tek bir yükleyici tarafından yüklendiği ve yine tek bir alıcıya sevk edilmiş olduğunun anlaşılıp konteynerin limana tahliyesi sırasında tutulan bir hasar tutanağının olmadığı, Gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrası konteynerin limandan çıkışı esnasında ve kara nakliyesi için teslim alındığı esnada düzenlenen herhangi bir hasar tutanağının olmadığı, ıslanma zararının taşıyanın sorumlu olduğu süreçte meydana geldiğinin ispat edilemediği, emtianın hangi aşamada ıslandığının ispat edilemediğinin belirtildiği, sigortalı şirket tarafından taşımaya konu emtianın 14.04.2015 tarihinde alıcıya hasarlı olarak teslim edildiğine dair tutanak tutulduğu ve zararın rücu edileceğinin tutanakta belirtildiği, TTK ‘nun 1185.maddesinde belirtilen usulüne uygun olarak yapılan bir ihbarın ve tutanağın bulunmadığı, hasarın dosyada mevcut bilgi ve belgeler kapsamında davalı taşıyanın zilyetliğinde iken meydana geldiğinin ispat edilemediğinin dava konusu konteynerin limanda tahliye edilmesi sırasında hasarlı olduğunu gösteren bir raporun ve gümrük işlemlerinin bitirilmesinin ardından limandan çıkışı sırasında veya kara nakliyesi için teslim alındığı sırada düzenlenen bir tutanağın dosyada yer almadığı, ayrıca konişmentodaki ‘…(yükleten tarafından yüklenmiş, istif edilmiş ve sayılmış) kayıtlarının mevcut olup bu şekilde konteynerlerin taşıyıcıya mühürlü olarak verildiği, sigortalı tarafından yapılan ihbarın TTK’nın 1185/6 maddesinde belirtilen şekilde olmadığı, TTK’nın 1185/4,maddesinde ‘eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa taşıyanın eşyayı deniz taşıma senedinde yazılı olduğu gibi tespit ettiği ve eğer eşyada bir ziya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki bu karinelerin aksi ispat olunabilir.’ hükmüne yer verilmiş olup, dosyada davalı taşıyanın veya temsilcinin bulunduğu bir tutanağın olmadığı, sadece davacının sigortalısı tarafından …AŞ’ye yapılan 14.04.2015 tarihli bir belge olduğu, hasar ihbarının davalı şirkete usulüne uygun olarak yapılmadığı, bu durumda zararın taşıyanın sorumlu olmayacağı bir sebepten ileri geldiği sonucunun doğduğu, davalı taşıyan lehine oluşan karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, yükün boşaltılmasında konteynerde haricen hasarın olduğuna dair herhangi bir tutanağın tutulmadığı, konteynerin limanda tahliye edilmesi sırasında hasarlı olduğunu gösteren bir raporun olmadığı, ayrıca gümrük işlemlerinin bitirilmesinin ardından limandan çıkışı sırasında konteynerlerin hasarlı olduğuna dair bir açıklamanın yer almadığı, yükte meydana gelen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin ortaya konulamadığı, hasarın davalı … sorumluluk süresi dışında kalan tahliye limanındaki elleçlemeler kara taşıması için yüklendiği ve taşındığı aşamada mı meydana geldiğinin belirsiz olduğu hasarın davalı taşıyıcının hakimiyetinde iken oluştuğu belirlenemediği nedenle davanın reddine davalının likit olmayan alacak talebine itiraz ettiği nedenle İİK 67. Maddesi gereğince koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; TTK’nın 1185/2.maddesi uyarınca eşyanın incelenmesi, bu husus için atanmış uzmanlarca yapılmışsa bildirime gerek bulunmadığından ekspertiz raporu ile belirlenen hasarın ayrıca bildirilmesine gerek bulunmadığını; kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının hasardan haberdar olmadığı kabul edilip, hasar ihbarının yapılmaması halinde dahi dosyadaki diğer delillerin de değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda emsal yargıtay kararlarında açıklandığı üzere ekspertiz raporu ve emtianın hasarlı olarak teslim alındığına ilişkin belgeler birlikte değerlendirildiğinde, hasarın ihbar edilmemesinin dava hakkını düşürmeyeceği, ancak taşıyan lehine aksi kanıtlanabilecek bir karine oluşturacağı, bu durumda eksper raporu, ihtarname ve diğer delillerin değerlendirilerek hasarın süresinde ihbar edildiğinin kabulü gerektiğini; akdi taşıyıcı olan davalının gemi ve konteynerin yüke elverişsiz olmasından dolayı sorumlu olduğunu, konteynerin delik olması nedeniyle yükü muhafazaya elverişli olmadığını ve zararın bundan kaynaklandığını, TTK’nın 1178.maddesi uyarınca taşıyıcının yükleme, istifleme, taşıma ve korunmasından sorumlu olduğunu, konteynerin geminin ambarı sayılması gerektiğini ve davalı tarafından temin edilen konteynerdeki delikten sızan suyla hasarın meydana gelmesi nedeniyle taşıyıcının sorumlu olduğunu, konteyner ister gemideyken isterse boşaltma esnasında hasar görmüş olsun, sorumluluk davalı taşıyana aittir, davalı yükün muhafazası ve sağlam olarak teslimi için gereken tüm tedbirleri, almakla yükümlü olmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ve sigortalı emtianın hasara uğramasına sebep olduğunu, taşıyanın konşimentoya emtiayı iyi halde teslim alındığına dair not düşmüş olduğundan ve konteynerların delik olması ile ilgili de herhangi bir kayıt bulunmadığından TTK’nun 1239. maddesi gereğince emtiaların iyi olarak teslim alındığına dair karine oluştuğunu ve hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin kanıtlandığını; genel işlem koşulu niteliğinde olan konşimentodaki “Shippers Load, Count And Seal” kaydının geçersiz olduğunu, bu şartın karşılıklı müzakere edilerek taşıtanın onayının alınmadığını, buna rağmen sanki tarafların bu şart üzerinde mutabakatı varmış gibi davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, TTK’nın 1091 ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca taşıyanın yüke ve istiflemeye nezaret etmemesi nedeniyle sorumlu olduğunu, esasen taşıyanın konişmento da ikrar etmiş olduğu üzere malları iyi durumda teslim aldığını, ve hasarın taşıma sırasında meydana geldiğini; yüklemenin gönderen tarafından yapılması halinde dahi taşıyanın özen ve nezaret yükümlülüğünün devam edeceğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, deniz yoluyla taşınan emtianın alıcısına hasarlı olarak teslimi nedeniyle, dava dışı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının, TTK’nın 1472.madesi uyarınca, davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, hasarın hangi aşamada meydana geldiğinin belirsiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı şirket tarafından tarafından davacının sigortalısına hitaben düzenlenen fatura içeriğinde navlun ücreti açıklamasının bulunduğu, dolayısıyla davalının navlun sözleşmesinin tarafı olduğu ve akdî taşıyan konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Davalının taşıyıcı sıfatı bulunduğundan meydana gelen hasardan TTK’nın taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin hükümleri kapsamında sorumlu olacaktır.Diğer yandan, dava konusu ürünler taşıma rizikosuna karşı sigortacı tarafından nakliyat emtea sigorta poliçesiyle sigorta örtüsü altına alınmış olup, ödeme ile davacı sigortalının haklarına halef olduğu gibi, ödeme sonrası düzenlenen ibranameyle de temlik hükümlerine göre sigortalıya yaptığı ödeme kapsamında talepte bulunma hakkına sahiptir. Taşımaya konu emtianın taşıyanı, gönderileni ve aralarındaki ilişkiyi belirleyen, konşimentoda … kaydı bulunmakla, yükün konteynere satıcı/yükleten tarafından yüklendiği, istiflendiği, sayıldığı ve konteynerin mühürlendiği, dolayısıyla somut olayda konterner içindeki yükleme ve istiflemeyi taşıyanın yapmadığı, yine konteynerin taşıyıcı tarafından temin edildiğine ilişkin bir iddia ve kanıtın bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.Bu durumda öncelikle, TTK’nın 1185/2.maddesi anlamında bir hasar tespitinin yapılıp yapılmadığı, buna göre taşıyıcı aleyhine bir karinenin oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalıdır. Dosyada bulunan tüm belgelerden, emtianın tahliyesi sırasında herhangi bir tutanak düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Diğer yandan, davacı tarafından emtianın hangi tarihte tahliye edilerek gümrükleme işlemlerinin yapıldığına ilişkin her hangi bir kanıt sunulmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki belirlemelere göre, emtianın 04.03.2015 tarihinde Ambarlı Marport Limanından gemiye yüklenerek Beyrut limanında tahliye edildiği, yükün hangi tarihte tahliye edildiğine ilişkin hiç bir belge ve kayıt bulunmadığı, dosya içeriğinde bulunan 14.04.2015 tarihli sigortalı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede, emtianın alıcıya hasarlı olarak teslim edildiği, ürünlerin konteyner içinde ıslanarak hasar gördüğü ve ekspertiz çalışmaları sonucu hasar bedelinin rücu edileceğinin bildirildiği, ihtarın tebliğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda konteynerin en geç bu tarihte alıcıya ulaştığının kabulü gerekir. Her ne kadar, davacı ekspertiz raporundaki tespitlere dayanmış ise de, raporun emtia veya konteyner üzerinde yapılan bir incelemeye dayalı düzenlenmediği, sigortalıyla yapılan görüşmeler ve sigortalı tarafından ibraz edilen görseller esas salınarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Emtiadaki, sudan kaynaklı olduğu iddia edilen hasarın hangi aşamada olduğuna ilişkin hiç bir tespit veya rapor bulunmamaktadır. Yani, hasarın deniz taşıması sırasında tuzlu sudan mı kaynaklandığı yoksa gemiden tahliyesinden sonra alıcı tarafından teslim alınarak alıcının deposuna getirilene kadar deniz suyu haricinde bir suya maruz kalmak suretiyle mi oluştuğu konusunda bir delil sunulmadığından hasarın, davalının sorumlu olduğu deniz taşıması sırasında meydana meydana geldiği davacı tarafça kanıtlanamamıştır. Varma limanında, konteynerin alıcıya teslimi aşamasında, konteynerde delik bulunduğuna ilişkin bir çekince ileri sürülmemesi, eksper incelemesinin teslimden yaklaşık bir ay sonra ve sigortalı tarafından sunulan bilgi ve görsellere göre hazırlanması karşısında, hasarın taşıyıcının edimini yerine getirdikten sonra emtianın alıcıya teslimi ile alıcının deposuna varması arasında geçen sürede meydana geldiğine ilişkin savunmayı güçlendirmektedir. Sonuç olarak, hasarın taşıyıcının sorumlu olduğu deniz taşıması sırasında meydana geldiğine ilişkin davacı yanca herhangi bir kanıt sunulmaması karşısında, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle, davacının tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf davacı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/11/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.