Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/938 E. 2021/455 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/938
KARAR NO: 2021/455
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/01/2019
NUMARASI: 2015/1178 Esas – 2019/33 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan 183.518,00 TL olan alacağına karşılık davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak davalının borcun aslına ve faiz oranına itirazı nedeni ile takibin durduğunu ve bu itirazın haksız olduğu belirterek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili savunmasında özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirketin arasında ticari iş ilişkisinin söz konusu olduğunu ve bu sebeple davacı şirketin müvekkili şirkete mal gönderdiğini ve davacı şirkete ödeme yapıldığını, ancak davacı şirketin müvekkili şirkete gönderdiği malların ayıp mal olduğunu ve bu nedenle davacı şirkete bu malların ayıplı olduğunu ve kendilerine gönderileceğini bildirerek ihtaratta bulunulduğunu, ancak bu ihtaratın sonuçsuz kaldığını öyle ki müvekkili şirket tarafından davacının göndermiş olduğu ayıplı mallar üzerinde hiçbir tasarrufta da bulunmadığını ve kendilerine iade faturasının tanzim edildiğini ve böylece davacı şirkete tekrar gönderildiğini, davacının içinde bulunduğu durumun 6098 Sayılı TBK’nun 219. maddesi ve bunun devamındaki maddelerce düzenlendiğini, işbu gerekçe ile müvekkili şirketle aralarındaki iş sebebi ile gönderilen ayıplı mallar üzerinde davacı tarafın kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini ve müvekkilinin herhangi bir mal almadan davacı şirketin teslim almadığı malın tahsilini istediğini, 09/07/2014 tarih ve 1/446 yevmiye nolu Gölbaşı Tapu Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu resmi senette, … adına kayıtlı bulunan taşınmazın davacı şirket adına ipotek edilmesinin müvekkili şirketle hiçbir alakasının olmadığını ve söz konusu ipotek tesisiyle bağlantısının olduğunun düşünülse bile; söz konusu ipoteğin davacı şirketten mal alınması karşılığında verildiğini, davacı şirketin iddia ettiği alacağını hiçbir somut olaya bağlayamadığı gibi, iddia edilen miktarın fahiş miktar olup bunu ise delillendirmediğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, işbu yukarıdaki gerekçeleri ile davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; Müvekkilinin Hacettepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Odyometrist Bölümü mezunu olduğunu ve Odyometrist olarak özel bir şirkette çalıştığını, öyle ki müvekkilinin davacı şirketten herhangi bir mal almadığını ve onun adına ise iş yapmadığını, davacı şirket ile ipotek tesisinden önce ve sonra cari hesap ilişkisi gerektirecek alım satım veya hizmet ilişkisinin de bulunmadığı gibi, müvekkili adına tebliğ edilmiş fatura veya cari hesap dökümünün de bulunmadığını, hatta herhangi bir şirkete veya şahsal kefil olmadığını veya ipotek vermediğini, bunun resmi senette de açıkca düzenlendiğini, bahsi geçen senetin 09.07.20214 tarih ve 1/446 yevmiye nolu Gölbaşı Tapu Müdürlüğü’nce düzenlediğini ve ilgili resmi senette “… adına kayıtlı iken adı geçen … Limited Şirketinden aldığı 500.000.00 TL bedel mukabilinde almış olduğu veya alacağı mallar nedeni ile .. Limited Şirketi lehine ipotek tesis ettiğini ve ipotek alacaklısı … Limited Şirketi Lehine aynı bedel ve şartlarla kabul ettiğini ifade ve beyan ettiler.” denildiğini, davacı şirketin beyanının açıkca “… Limited Şirketinden alacağı ve aldığı mallar karşılığında ipotek tesis etmekdir.” olduğunu, yukarıdaki gerekçeler ile işbu davanın müvekkilinin ikametgah adresinin Ankara olması sebebi ile yetki yönünden ve esastan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 16/01/2019 tarihli, 2015/1178 Esas – 2019/33 Karar sayılı ilamıyla: “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, ticari defterler, cari hesap raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin düzenlediği fatura karşılığı davalı şirkete ticari mal sattığı, karşılığının ödendiğinin ispat edilemediği, davalı şirketin ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu durumun davacı aleyhine yorumlanamayacağı, davalı şirketin ticari defterlerini sunmamakta gösterdiği mazeretin haklı bir mazeret olarak kabul edilemeyeceği, her ne kadar davalı ayıplı ifa savunmasında bulunmuş ise de, yasada düzenlenen şekilde ve sürede ayıp ihbarında bulunulduğunun somut olarak ortaya konulamadığı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 183.518,00 TL alacaklı olduğu, diğer davalının ise kendi taşınmazı üzerinde davacı lehine 1.dereceden ipotek tesis ettiği ve ipotek bedelinin takip konusu borcu aşmadığı anlaşıldığından, davalı şirket ile birlikte borçtan sorumlu olduğu kanaatiyle, davalıların icra takibine bu miktar için yaptığı itirazın yerinde olmadığı ancak ipotek belgesinde yasal faiz uygulanacağı kararlaştırıldığından takip konusu alacağa ödeme tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerektiği anlaşıldığından sonuç olarak davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, 183.518,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranında yasal faiz ile birlikte davalı borçlulardan tahsiline imkan verecek şekilde takibin devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle % 20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Öncelikle Ankara Mahkemeleri yetkili olduğundan yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Davacı şirket ticari ilişki gereği müvekkili şirkete mal göndermekte olup buna karşılık da müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ödeme yapıldığını, davacı şirketin müvekkiline ayıplı mal gönderdiğini ve müvekkili şirket tarafından kendilerine ihtaratta bulunulduğunu ve malların ayıplı olduğu bu sebeple de kendilerine iade edileceğinin bildirildiğini, bu ihtarın sonuçsuz kalması sebebiyle müvekkili şirket tarafından malların aynı şekilde üzerinde hiçbir tasarrufta bulunmadan, iade faturası tanzim edilerek davacı şirkete gönderildiğini, buna rağmen alacak talebinde bulunulmasının kötü niyetli olduğunu,09.07.2014 tarih ve 1/446 yevmiye numaralı Gölbaşı Tapu Sicil Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu resmi senette, … adına kayıtlı bulunan taşınmazın davacı şirket adına ipotek edilmesinin müvekkili şirketle hiçbir alakası bulunmadığını, davacı şirketten hiçbir şekilde mal alınmadığını, Bilirkişi raporunda özellikle belirtmelerine rağmen, davacı şirketin müvekkiline ayıplı mal gönderdiğini ve müvekkili şirket tarafından kendilerine ihtaratta bulunulduğunu ve malların ayıplı olduğu bu sebeple de kendilerine iade edileceği durumu bildirdiklerini, ihtarın sonuçsuz kalması sebebiyle müvekkili şirket tarafından malların aynı şekilde üzerinde hiçbir tasarrufta bulunmadan, iade faturası tanzim edilerek, davacı şirkete gönderildiğini, malların iade edildiğine dair faturanın dosya kapsamında yer aldığını, alınmayan malların ödemesinin nasıl yasal olacağı ve bilirkişi raporunda, davacının davasında haklı olduğunun belirtilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkili firmanın defterleri sunamamasından bahisle, sadece davacı açısından dosyanın değerlendirdiğini, müvekkili firmanın yasal olarak yetkilisinin … olmakla birlikte, işleri …’nın babası olan yine müvekkili … yürütmekte olduğunu ve kendisinin şu an cezaevinde olduğunu, kendisinin defter sunamamasının sebebinin bu olup cezaevinden tahliye olduktan sonra defterleri sunacaklarını bildirilmelerine rağmen bu durumun dikkate alınmadığını, Bilirkişi raporunda söz konusu mallara ilişkin fatura kesildiği ve sadece bu faturalar değerlendirilerek, davacının alacaklı olduğu kanaatine varıldığını, kendilerince zaten fatura kesilmediği veya mal alınmadığının iddia edilmediğini, buradaki önemli olan durumun gelen malların ayıplı çıktığı ve tekrar davacıya gönderilmesi olduğunu, Davacı şirketin iddia ettiği alacağı hiçbir somut olaya bağlayamadığı gibi, iddia ettiği fahiş miktardaki alacağı delillendiremediğini, davacı şirketin kötü niyetli olarak takibe girişmiş olup, müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Öncelikle Ankara Mahkemeleri yetkili olduğundan yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Bu resmi senede göre, davalılardan …’nin sahibi olduğu gayrimenkulün Gölbaşı Tapu Müdürlüğünde davacı … Ltd. Şti. lehine, 500.000,00 TL olmak üzere 1. dereceden ipotek verildiğinin görüldüğünü, yani sadece davalı müvekkilinin kendi şahsi borçları için davacıya ipotek tesis ettiğini, davalı ile davacı arasında daha sonra herhangi bir ticari iş ilişkisi, mal alım satımı yapılmadığını ve dolayısyla borç da doğmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hangi somut ve objektif hukuki gerekçeler ile davalı …’ninde varsa eğer mevcut ve muaccel borçtan dolayı kişisel sorumlu olan diğer davalı gibi borçtan hukuken sorumlu tutulması gerektiği hususunda en ufak bir açıklama yapmak gereği duymadıkları gibi, sorunun tamamen hukuki olduğu ifadesiyle rapor metnini kapattıklarını, ne var ki davanın esası bakımından ise, artık bir görüş bildirmemesi gerekir iken hem davalı …’nin şahsen sorumlu olmadığı halde sorumlu tutulması gerektiğini söyleyip hem de konunun hukuki olduğunu söylemiş olmalarının çelişkili olduğunu, davalı …’nin diğer davalı … Ltd. Şti.’nin borçlarından ipotek ile sorumlu olmasını gerektiğini, Müvekkilinin Hacettepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Odyometrist Bölümü mezunu olduğunu, odyometrist olarak özel bir şirkette çalıştığını, müvekkilinin davacı şirket ile ticaret yapabilmek adına davacı şirkete sadece ileride yapacağı alışverişin teminatı olarak ipotek verdiğini, ipotek tarihinin 09.07.2014 olduğunu, müvekkilinin diğer davalı şirket … Ltd. Şti. ile ve davacı şirket ile ipotek tarihinden bugüne değin davacının ticari ilişkisi, alım satımı, fatura düzenlenmesi, telefon görüşmeleri de dahil olmak üzere hiç bir şekilde irtibatı da olmadığını, Müvekkilinin ipotek tesisinden önce ve sonra davacı şirket ile alım-satım veya hizmet ilişkisi kurmadığını, herhangi bir malını da almadığını, aralarında cari hesap ilişkisini gerektirecek herhangi bir ticari alış veriş de olmadığını, müvekkili adına tebliğ edilmiş fatura veya cari hesap dökümü de bulunmadığını, Müvekkilinin herhangi bir şirkete veya şahsa teminat sebebi oluşturmak niyeti bulunmaksızın veyahut bu yolla bir kazandırıcı işlem yapma iradesi bulunmadığını, şahsen tekeffülde bulunmadığını, kaldı ki bu hususun tapuda düzenlenen resmi ipotek tesisi içeriğinde veya bir başka bağlayıcı belgede açıkça belirtilmiş olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkili aleyhindeki davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekillerince, yasal süreler içinde ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılacaktır. Dava, davalılar hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.TMK’nın 887. maddesi geregince ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilebilmesi için öncelikle ipotekli taşınmaz malikine borç muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekir. Böyle bir ihtar yoksa mesmu bir icra takibinin varlığından da söz edilemeyeceğinden itirazın iptali davasının da dava şartı yokluğundan reddi gerekir. Mahkemece, bu husus araştırılmadan eksik inceleme ile itirazın iptali davasının esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1738 E 2014/11505 K sayılı 16.06.2014 tarihli emsal kararı) Mahkemece öncelikle hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında bu hususun araştırılması, taraflardan izahat istemesi, yapılacak açıklama ve sunulacak belgeler değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Bu hususta bir değerlendirme yapılmadan ve davada verilecek kararı etkiyecek bu husus araştırılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf peşin istinaf karar harcının, talep halinde iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.