Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/900 E. 2021/554 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/900
KARAR NO: 2021/554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2017/520 E. – 2018/891 K.
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Şişli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyanda 24.07.2009 tarihli 17.400,00 TL bedelli ve 30.07.2009 tarihli ve 3.600,00 TL bedelli iki adet faturaya dayalı ilamsız takip başlatıldığını, takibe konu edilen fatura ve cari hesaba konu borcun takip alacaklısına ödenmesi nedeniyle icra dosyasının takipsiz bırakılarak 5 yıl boyunca icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadığını, ancak takip dosyasının 21.12.2015 tarihinde yenilenerek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numarasını aldığını, takip dosyasının yenilenmesi ve takibe devam edilmesi üzerine müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan görüşmede, takip dosyasının hataen yenilendiğinin ifade edilerek davalı şirketin, takip dosyası nedeniyle müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığına ilişkin 30.03.2016 tarihli ibranamenin verildiğini, ancak ibranameye rağmen 27.01.2017 tarihinde icra dosyasında yeniden işlem yapılarak müvekkiline ait araçlara haciz uygulandığını, ibranameye rağmen haciz uygulanmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında sunduğu beyan dilekçesinde; davalının haczi nedeniyle 04.07.2018 tarihinde 1.011,10 TL tahsil harcının ödenerek araçlardaki hacizlerin kaldırıldığını belirterek, bu miktarın istirdadını istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yenileme ve haciz işleminin avukatlık ofisince hataen yapıldığını ve davacının borcunun bulunmadığını, davadan haberdar olunur olunmaz hemen takip dosyasından feragat edilerek davacı şirket araçlarına konulan kaydi hacizin kaldırılmasının istendiğini, takip dosyasından feragat edildiğinden menfi tespit davasının konusuz kaldığını, fiili haciz uygulanmaması nedeniyle yapılan hatalı işlem nedeniyle davacının zararının oluşmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılması gerektiğini savunarak, konusuz kalan davanın esasıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72. Maddesine göre menfi tespit ve istirdat talebidir. Davalı tarafından davacı aleyhine Şişli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile 24/07/2009 tarihli … seri nolu 17.400,00-TL bedelli ve 30/07/2009 tarihli … seri nolu 3.600,00-TL bedelli faturalara dayalı ilamsız takip başlatıldığı celp edilen ve yenilenmek suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esası alan dosyası içeriğinden anlaşılmıştır. Davacı taraf alacaklının müvekkilini ibra ettiğine dair 30/03/2016 tarihli ibraname suretini dosyaya sunmuştur. Davalı taraf verdiği cevap dilekçesinde ibranameye rağmen dosyanın sehven yenilendiğini cevap dilekçesinde kabul etmiştir. Bu sebeple davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Dosyanın yapılan incelemesinde davacı tarafından icra dosyasına bakiye harç miktarının yarısı olan 1.011,10-TL’nin yatırılmış olduğu bu suretle hacizlerin fekkine karar verildiği anlaşılmıştır. İbraya rağmen yenilenme nedeniyle davacının bu harcı yatırmak zorunda kaldığı anlaşıldığından bu miktar bedelin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. İbranameye rağmen talep yenilenerek takip devam ettirildiğinden davalının kötü niyetli olduğu kabulü ile davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir ” gerekçesiyle, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından ödenen 1.011,10 TL’nin istirdadına, takip konusu alacağın %20’si oranında hesaplanan 4.444,37 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru delikçesinde: İlk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, ibranamenin 30.03.2016 tarihli olduğunu ve bu tarihin yenilenme tarihi olan 16.12.2015 tarihinden sonra olduğundan ibranameye rağmen yenilenen bir icra takibi bulunmadığını, yenilenen icra takibinden sonra imzalanmış bir ibraname bulunduğunu; takip dosyasının yenilenmesinden sonra borçlu ve alacaklının kendi aralarında 30.03.2016 tarihli ibranameyi imzaladıklarını, bu kapsamda borçlunun takip nedeniyle ödemesi gereken masrafları, vekalet ücretini, tahsil harcı gibi masrafları ödememek için alacaklıyla anlaşarak asıl borç miktarının ödendiğini, ancak borçlu tarafından tahsil harcının ödemediğini, tahsil harcı ödeme yükümlülüğünün borçluda olduğunu, tarafların anlaşmalarından alacaklı vekilinin haberinin olmadığından takip dosyasının yenilenerek icra dosyasındaki işlemlere devam edildiğini, davacı yanca 06.06.2017 tarihinde menfi tespit davası açıldığını, davadan sonra alacaklının ibranameyi göndermesi üzerine 04.07.2017 tarihinde haricen tahsil bildiriminde bulunularak dosyanın kapatıldığını; alacaklı vekilinin iyi niyetle hareket ettiğini, taraflar arasında imzalanan ibranamenin 30.03.2016 tarihli olduğunu, dosyanın 16.12.2015 tarihinde yenilendiğini, buna rağmen müvekkilinin aleyhine tahsil harcı ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının sadece asıl alacağı haricen ödeyerek kazanç sağladığını, takip gider ve harçlarını ödemediğini, tahsil harcının borçluya ait olması nedeniyle kendisi tarafından ödenmesi gerektiğini, haricen tahsil sonucu kapatılan dosya nedeniyle menfi tespit kararı verilemeyeceğini, konusuz kalan davanın esasıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, iyi niyetli şekilde harici tahsil bildiriminde bulunulması ve bunun cevap dilekçesinde bildirilmesi nedeniyle müvekkilinin aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda yeniden karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu cevap dilekçesinde; İlk derece mahkemesi kararı ve gerekçesinin yerinde olduğunu, alacağın ödenmesi nedeniyle takip dosyasında beş yıl süreyle işlem yapılmadığını, cevap dilekçesinde de yenileme işleminin hataen yapıldığının kabul edildiğini, davalı savunmasının aksine ibranamenin bilinmesine rağmen takibe devam edildiğini, 30.03.2016 tarihli ibranameye rağmen 27.01.2017 tarihinde davacının araçlarına haciz uygulandığını, ibranameye rağmen hacizlerin kaldırılmayarak davanın açılmasına neden olunduğunu, davanın açılmasından sonra 04.07.2017 tarihinde takipten feragat edildiğini, ibranameye dayalı olarak tahsil harcının ödenmemesi nedeniyle hacizlerin kaldırılmaması üzerine müvekkilince ihtirazı kayıtla takip dosyasına tahsil harcı ödenerek, hacizlerin kaldırılmasının sağlandığını, ibranameye rağmen takibin yürütülmesi nedeniyle müvekkilinin menfi tespit davası açmak zorunda kaldığını belirterek, davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılan yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, yargılama sırasında yapılan tahsilatın davalıdan istirdadına, takibin kötü niyetli olması nedeniyle alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından 18.03.2010 tarihinde iki adet fatura bedeli ve ferisi toplamı 22.221,88 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatılmıştır. Takip sonrası icra dosyasının alacaklı tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, 18.03.2015 tarihinde icra dosyasının yenilendiği anlaşılmıştır. Yenileme sonrası davacıya ait bir kısım araçların 27.01.2017 tarihinde haczedildiği, 04.07.2017 tarihli dilekçeyle, borçlu ile yapılan anlaşma sonucu takipten feragat edildiği ve dosya borcu nedeniyle konulan hacizlerin kaldırılmasının istenildiği; 05.07.2017 tarihinde davacı/borçlu tarafından 1.011,10 TL tahsil harcının ödenerek araçlardaki hacizlerin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 30.03.2016 tarihli ibranamenin incelenmesinde, dosya borcunun tamamının tahsil edilmesi nedeniyle dosyanın takipsiz bırakıldığı, icra dosyasının talepleri bulunmadığı halde yenilendiği ve dosyanın işlemden kaldırılması isteminin davalı tarafından avukatlarına iletileceği, takip dosyasında davalının, davacıdan başka bir alacağının bulunmadığının davalı yanca kabul edildiği anlaşılmıştır. Dosya içinde bulunan ibraname içeriğinden, takip sonrası tarafların anlaşması suretiyle dosya borcunun davalı yanca haricen tahsil edildiği ve bu nedenle dosyanın işlemsiz bırakıldığı anlaşılmaktadır. Dosya borcu ibraname tarihinden önce tahsil edilmesine rağmen davalı vekillerince takip dosyasının 18.03.2015 tarihinde yenilendiği, borcun tamamen ödenmesi nedeniyle takibin işlemden kaldırılması talebinin davalı tarafından icra dosyasını takip eden avukatlarına iletileceğinin yazıldığı anlaşılmıştır. Ancak, alacağın tahsili ve ibraya rağmen takibe devam edilerek 27.01.2017 tarihinde davacıya ait araçlara kaydi haciz uygulandığı, bunun üzerine eldeki davanın 06.06.2017 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle ödenmiş borç nedeniyle haciz tehdidin devam etmesi nedeniyle davacının menfi tespit davası açmasında korunmaya değer hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Dava sonrası 04.07.2017 tarihinde davalı vekilince, borçluyla yapılan anlaşma nedeniyle borçlunun mal varlığına konulan haczin kaldırılması istenilmiştir. Alacağın haricen tahsili bildirimi üzerine tahsil harcının yatırılmaması nedeniyle icra müdürlüğünce hacizlerin kaldırılmadığı, davacı tarafından 05.07.2017 tarihinde 1.011,10 TL tahsil harcı yatırılması üzerine, davacının taşıtları üzerine konulan hacizlerin kaldırıldığı belirlenmiştir. Bu durumda, davadan sonra takip dosyasından açıkça feragat edilmemesi ve tahsil edilen alacak miktarının tam olarak belirtilmemesi nedeniyle mahkemece menfi tespit kararı verilmesi yerindedir. Harçlar Kanun’unun 23. maddesi gereğince, her ne sebeple olursa olsun icra takibinden vazgeçilmesi halinde bu hususun zabıta yazılması için vazgeçilen miktara ilişkin tahsil harcının yarısının ödenmesi gerektiği, ancak satılan malın paraya çevrildikten sonra vazgeçilmesi halinde tahsil harcının tamamının alınacağı açıktır. Somut olayda, davalı alacaklı takip konusu alacağının tamamını haricen tahsil ettiğini ve icra dosyasını takipsiz bırakacağını ibranameyle kabul etmiştir. İbraname içeriğinden, borcun yenilemeden önce ödendiği buna rağmen alacaklı avukatların takibi yeniledikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda, tahsil harcını ödeme yükümlülüğü, alacağını haricen tahsil etmesine rağmen tahsil ve ibra tarihinden sonra davacı borçlu hakkında takibi yürüterek, borçlunun araçlarına haciz uygulayan davalıya aittir. İlk derece mahkemesince, davacı yanca ödenen tahsil harcının istirdadına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde; menfi tespit davasına ilişkin tazminatı düzenleyen İİK’nın 72/5.maddesinde,” Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmü bulunmaktadır. Bu düzenleme gereğince, takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde talep halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir. Somut olayda, tabin başlangıçta haksız olmadığı, davalının alacaklı olduğu, ancak takipten sonra tarafların anlaşmalarıyla borcun ödenerek ibraname düzenlendiği açıktır. Takibin başlangıçta haksız veya kötü niyetli olmaması nedeniyle davacının kötü niyet tazminatının reddi gerekir. İlk derece mahkemesince, yanılgılı değerlendirmeyle kötü niyet tazminatına karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas (Eski Şişli … İcra Müdürlüğünün … sayılı) sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2- Davacı tarafından icra dosyasına yatırılan 1.011,10 TL’nin 05.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine, 3- Koşulları oluşmadığından, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Alınması gerekli 505,99 TL harçtan peşin yatırılan 82,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 423,89 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kadına, 5-Davacı tarafından sarf edilen 379,50 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 300,00 TL tebligat ve posta gideri toplamı 710,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a)Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL’nin Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine, b)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 46,50 TL ile 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 167,80 TL yargılama giderinin, istinaftaki haklılık oranlarına göre takdiren belirlenen 83,90 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29.04.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun iş bu karar tarihindeki değerine göre, karar kesindir.