Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/898 E. 2021/553 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/898
KARAR NO: 2021/553
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2018
NUMARASI: 2017/228 E. – 2018/1362 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince teslim edilen emtia için düzenlenen satım bedeli faturası alacağının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinde düzenlenen yedi adet fatura bedelinin müvekkilince keşide edilen üç adet çekle davacıya ödendiğini, yapılan ödemeyle müvekkilinin borcunun bulunmadığının tarafların ticari defterleriyle sabit olduğunu savunarak, davanın reddine ve %20 oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Davacının iddiası olan taraflar arasındaki ticari ilişki ve alım satım nedeniyle düzenlenen faturalara fatura içeriği malların teslimine ilişkin davalının itirazı bulunmadığından bu hususlar kesinleşmiştir. Davalı dava konusu olan faturaların karşılığını çekle ödediğini iddia etmektedir. Takip tarihi itibariyle davalının davacıya 25.590,85 TL borçlu olduğu takip tarihinden sonra 24.02.2017 tarihinde davalının davacıya 15.000,00 TL çek verdiği her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu bu itibarla dava tarihi değerlendirildiğinde davacının davalıdan 10,509,85 TL alacağının kaldığı, dava tarihinden sonra 14.04.2017 tarihinde davalının davacıya 8.000,00 TL bedelli çek verdiği her iki tarafın ticari defterin kaydının bulunduğu, davacı ticari defterlerinde 04.01.2018 tarihinde 8.000,00 TL tutarlı çekin davalıya iadesine ilişkin kaydın bulunduğu 17.01.2018 tarihinde davacı ticari defterlerinde bu çek bedeli kadar davalı tarafından 8.000,00 TL tutarında banka havalesi yapıldığı bu durumda 17.01.2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan 2.599,85 TL bakiye alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Dava açıldığı tarih itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden davalının dava tarihi itibariyle 10.599,85 TL borçlu olduğu dava tarihinden sonra 17.01.2018 tarihinde 8.000,00 TL ödemede bulunduğu anlaşılmakla dava tarihinden sonraki ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına, davacının dava açarken davalının yaptığı ödemeyi dikkate almadığı anlaşıldığından takip tarihinden sonra yapılan 15.000,00 TL’lik ödeme için dava açılmış olduğu bu nedenle kötü niyetli bulunduğu kabul edilerek.” gerekçesiyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte 10.599,85 TL asıl alacak üzeriden itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren % 9,75’i geçmemek üzere avans faizi ile takibin devamına, 17.01.2018 tarihinde yapılan 8.000 TL’lik ödemenin infazda dikkate alınmasına, kabul edilen 10.599,85 TL üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davadan önce ödenen 15.000 TL üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru delikçesinde; müvekkilinin satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağının ödenmemesi üzerine 25.590,85 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını ve davalının haksız itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığını, ilk derece mahkemesince kötü niyet tazminatı ve vekalet ücretine ilişkin kararının hatalı olduğunu, zira takip tarihi ile dava tarihi arasında davalı tarafından müvekkili lehine keşide edilen çekin borcu sonlandırıcı veya yenileyici bir işlem olmadığını, çekin ifa yerine değil, ifa uğruna edim olarak verildiğini, ifa uğruna edim hükümlerine göre çek düzenlenip verilmesiyle borcun ortadan kalkmadığını, alacaklının asıl edim üzerindeki hakkının devam ettiğinin TBK’nın 133/2. maddesinde açıkça ifade edildiğini, madde hükmü ve ifa uğruna edimin niteliği göz önüne alındığında, alacaklının ifa uğruna kendisine verilen şeyi asıl edim konusunu teşkil eden şeye çevirdikten sonra borcun ifa edilmiş olacağını, bu nedenle dava tarihi itibariyle borcun 15.000,00 TL’lik kısmının henüz ifa edilmediğini, tahsil edilip edilmeyeceği belli olmayan bir çek keşide edilmesiyle müvekkilinin itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğunu, buna rağmen mahkemece kötü niyet tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğunu, çekin tahsil edilmesi halinde dahi müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceğini, borcun ancak çekin tahsiliyle ortadan kalkacağını, dava tarihinde borcun mevcut olması nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceğini, müvekkilinin takibi doğru miktar üzerinden başlatması nedeniyle kötü niyetli olmadığını, borçlunun itiraza rağmen dava öncesi ve sonrası ödeme yapmasının zaman kazanmak amacına yönelik olduğunu, bu nedenle davanın tam kabulü ile davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken, kötü niyet tazminatı ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, istinaf sebepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu cevap dilekçesinde; ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğunu, müvekkilince dava öncesi ve sonrası yapılan ödemelerin davacının defterlerinde kayıtlı olduğunu, yapılan ödemeyle 17.01.2018 tarihi itibariyle davacının 2.599,85 TL bakiye alacağının bulunduğunun belirlendiğini, çekin verilmesiyle davadan önce müvekkilinin 2.599,85 TL bakiye borcu kaldığını, buna rağmen tüm alacak miktarı üzerinden itirazın iptalinin istenilerek davaya devam edilmesinin hatalı olduğunu, çekin ödeme aracı olması nedeniyle davacının 8.000,00 TL bedelli çeki almakla ödemenin yapıldığını ve bakiye 2.599,85 TL davacı alacağının kaldığının kesin vakıa olduğunu, banka yazısından da çekin davacıya verilerek tahsil edildiğinin sabit olduğundan ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğunu, ilk derece mahkemesince vekalet ücretinin hatalı olarak hesaplandığını bu hususun istinaf aşamasında resen düzeltilebilecek hatalardan olduğunu belirterek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, dava sonrası yapılan ödemenin infazda dikkate alınmasına, davadan önce yapılan kısmi ödemeye rağmen tüm alacak üzerinden iptali davası açıldığından bu miktar yönünden davanın reddiyle davalı yararına kötü niyet tazminatı ve vekalet ücreti takdirine karar verilmiş; bu karar karşı, kötü niyet tazminatı ile vekalet ücreti yönünden davacı vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında alım satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Bu ilişki kapsamında doğan alacağın tahsili amacıyla davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 02.02.2017 tarihinde, yedi adet satım faturasına dayalı olarak toplam 25.599,85 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. Ödeme emrinin 15.02.2017 tarihinde tebliği üzerine davalı vekili tarafından süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacı yanca 03.03.2017 tarihinde eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Mali müşavir bilirkişinin raporu ve tarafların kabulüne göre, takip tarihi olan 08.02.2017 tarihi itibariyle davacının 25.599,85 TL alacağı bulunduğu sabittir. Takip tarihinden sonra, ancak dava tarihinden önce davacının davalıya 15.000,00 TL tutarlı çek verdiği taraf defterleriyle sabittir. Davacı yanca buna rağmen 03.03.2017 tarihinde takibe konu tüm alacak üzerinden itirazın iptali davası açılmıştır. Dava tarihi itibariyle tarafların bir birini doğrulayan defterlerine göre davacının 10.599,85 TL alacağı bulunmaktadır. Dava tarihinden sonra 17.01.2018 tarihinde davalının banka havalesiyle yaptığı 8.000,00 TL ödemesinin de taraf defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davadan önce, borçlu tarafından yapılan ödemeler yönünden itirazın iptali davası açılmasında davacının hukuki bir yararının bulunmadığının kabulü gerekir. Emsal nitelikteki 18.4.2007 gün, 19-159/220 Sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında da vurgulandığı üzere; davadan önce ödenen miktar yönünden icra inkar tazminatına da hükmedilemez. Ayrıca dava tarihindeki haklılık durumu da buna göre belirlenerek davadan önceki ödemeler bakımından davacının dava açmasında haksız olduğu gözetilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin hangi tarafa yükleneceğinin belirlenmesi icap eder. Somut olayda 24.02.2017 tarihinde icra takip tarihinden sonra ve fakat 03.03.2017 tarihinde açılan davadan önce dava konusu satım borcu için 15.000,00 TL ‘nin çek verilmek suretiyle ödendiği, aynı tarihte davacı defterine işlenen çekle davacı alacağının 10.599,85 TL’ye düştüğü, buna rağmen tüm alacak üzerinde dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararınında bu yönden bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, dava tarihinden sonra 17.01.2018 tarihinde yapılan 8.000,00 TL ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı yanın tahsil ettiği kendi ticari defterleriyle sabit olan olan 15.000,00 TL yönünden itirazın iptali davası açabileceği, fazlası yönünden hukuki yararının bulunmadığı açıktır. Ne var ki yapılan ödeme yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece buna ilişkin bir açık bir hüküm kurulmaması yerinde değildir. Diğer yandan İİK’nın 67/2. maddesi gereğince, “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü bulunmaktadır. Davacı alacaklının, takibinde haksız olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 25.599,85 TL alacağı bulunduğu sabit olmakla, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi isabetsizdir. Davacının takipte haksız olmadığı açıktır. Ancak tahsil edilen alacak yönünden itirazın iptali davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından, bu miktar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, kabul ret oranına göre yargılama giderinin paylaştırılmasına ve taraflar yararına vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmemesi ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesi yerinde olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ile; a)Dava tarihinden önce ödenen 15.000,00 TL yönünden davacının dava açmasında hukuki yararının bulunmaması nedeniyle, bu kısma ilişkin davanın HMK’nın 114/2 ve 115/3. maddeleri gereğince usulden reddine, b)Bakiye kısım yönünden davanın kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelttiği itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibin 10.599,85 TL asıl alacak ve bu miktara dava tarihinden itibaren işleyecek, %9,75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, 2- Davadan sonra 17.01.2018 tarihinde davalı tarafından davacıya yapılan 8.000,00 TL’lik ödemenin, icra müdürlüğünce infaz sırasında dikkate alınmasına, 4- Davanın kabul edilen kısmı olan 10.599,85 TL üzerinden %20 oranında 2.119,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5- Koşulları oluşmadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 6-Alınması gereken 724,07 TL harçtan, başlangıçta yatırılan 437,19 TL harcın mahsubu ile bakiye 250,88 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye irad kaydına, 7-Davacı tarafından sarf edilen 437,19 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 122,60 TL tebligat ve posta gideri ve 600,00 T bilirkişi ücreti toplamı 1.191,19 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre (%41) takdiren 437,19 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 4.080,00 avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 11- İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a)Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL’nin Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL peşin istinaf harcının talep halinde davacıya iadesine, b)Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 44,50 TL posta masrafı ile 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere, toplam 165,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, c)İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 12- Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 13- Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun iş bu karar tarihindeki değerine göre, karar kesindir.