Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/897 E. 2021/624 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/897
KARAR NO: 2021/624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2018
NUMARASI: 2017/292 E. – 2018/1225 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali ( Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkilinin ticari faaliyetleri kapsamında yurt dışına ihraç edilmek üzere yüklü miktarda şampuan alım konusunda sözlü anlaşmaya varılarak bu anlaşma kapsamında davalıya 10.000,00 USD avans ödemesi yapıldığını, davalının istenen ürünleri temin edememesi üzerine müvekkilinin ürünleri dava dışı … A.Ş.’den temin ederek ihracatı gerçekleştirdiğini, … A.Ş. ile yapılan ticarete ilişkin kayıtların müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ve ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığını, davalının siparişteki taahhüdünü yerine getirememesi üzerine başkaca ticari işlem yapılmadığını, müvekkilinin tüm ihtiyaçları üçüncü kişilerden temin ettiğini, davalıya sözleşmenin başlangıcında yapılan avans ödemesinin geri istenmesine rağmen sonuç alınamaması üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 10.049,32 USD alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının sebep göstermeden zaman kazanmak amacı ile başlatılan takibe haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, cevap sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, tanık beyanları ve bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı … Ltd. Şti.’nin 28/10/2016 tarihinde davalı …na … Bankasından cari hesaba mahsuben açıklamasıyla 10.000 USD havale gönderdiği dosya muhteviyatındaki belgeden anlaşılmaktadır. Hesabın davalı adına olduğu teyit edilmiştir. Gönderilen havale davalının resmi defterlerine 28/10/2016 tarih ve 3892 yevmiye maddesi ile kayıt edilmiştir. Taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı teyit edilmiştir. Davacı tarafından davalıya cari hesaba istinaden yapılan ödemen geri ödenmesine yönelik yazılı bir belge veya ihtarname keşide edildiğine dair bir evrak sunulamamıştır. Davacının 10.000 USD avans ödemesi yapmış olduğu iddiası ispat edilememiş olup ödemenin cari hesaba mahsuben yapıldığı da dikkate alındığında …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin usulüne uygun olarak tutmuş olduğu defterlerde dava konusu alacağın sipariş avansı olarak yer almasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, usulüne uygun olarak tutulan defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edildiğini, avans olarak gönderilen miktarın defterlere de aynı şekilde yazılması ve siparişlerin teslim edilmemesi nedeniyle davalının borçlu olduğunu, ticari ilişkinin işleyişinin tanıklarca da beyan edilmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince muhtemelen yapılan havalede paranın “cari hesaba mahsuben” gönderildiğine ilişkin açıklamanın borç ifası olarak yorumlanarak karar verildiğini, oysa incelenen müvekkilinin ticari defterlerinden de taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığının sabit olduğunu, dinlenen tanıkların da taraflar arasında daha önce ticari ilişki bulunmadığını beyan etmesi nedeniyle yapılan ödemenin avans ödemesi olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, müvekkilinin borçlu olmadığının belirlendiğini, davalı yanın tebliğ edilen rapora yönelik itirazının bulunmaması nedeniyle müvekkili lehine usulü kazanılmış hak oluştuğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından davalıya verildiği iddia edilen avansın, mal verilmemesi nedeniyle geri tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereğice davalı tarafından teslim edilecek emtia karşılık 28.10.2016 tarihli havale makbuzuyla 10.000,00 USD sipariş avansı ödemesi yapıldığını, ancak davalının emtiayı teslim etmediği gibi avansı da iade etmediğini ileri sürerek, verilen avansın iadesi için takip başlatmış; davalı, davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan ödemenin sipariş avansı olarak yapıldığının kanıtlanmadığı, ödemenin cari hesap borcuna karşılık yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 08.12.2016 tarihinde 10.000,00 USD asıl alacak ve 49.32 USD işlemiş faizin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu, takibin dayanağı olarak … Bankası aracılığıyla davalıya ait hesaba 28.10.2016 tarihinde yapılan 10.000,00 USD avans ödemesinin gösterildiği anlaşılmıştır. Takip ve davanın dayanağı olan 28.10.2016 tarihli havaleye ilişkin makbuzun incelenmesinde, davacıya ait hesaptan davalıya ait … nolu hesaba “C.H.Mahsuben” açıklamasıyla 10.000,00 USD gönderildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir satım sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu nedenle varlığı ileri sürülen sözlemenin hükümleri yasal düzenlemeler kasamında değerlendirilecektir. TBK’nın 208/son maddesi uyarınca satım sözlemesi ani edimli sözleşme olup, tarafların edimlerini aynı anda ifa edecekleri kural olarak kabul edilmelidir. Davacı yan, ileri sürülen satım sözleşmesine mahsuben avans ödemesi yaptığını, alacağın miktarı dikkate alınarak ancak kesin delillerle kanıtlamalıdır. Bu nedenle, ticari ilişkinin işleyişi ve yapılan ödemenin avans ödemesi olduğuna ilişkin tanık anlatımlarının delil olarak değerlendirilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı, davaya cevap vermeyerek davacı tarafından ileri sürülen vakıaları inkar etmiştir. Bu durumda, davacının yapılan ödemenin muaccel bir borç ödemesi olmadığını veya ödemenin sözleşme avansı ödemesi olduğunu kanıtlaması gerekir. İncelenen davacı defterlerinde ödemenin sipariş avansı olarak yapıldığı yazılı ise de yapılan havale kaydındaki açıklamanın dikkate alınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Davacı alacaklı, yasal karinenin aksini iddia ettiğine göre paranın avans olarak gönderildiğini kanıtlamalıdır. Ödeme dekontlarında, yapılan ödemenin avans olarak yapıldığına ilişkin bir açıklama bulunmadığından uyuşmazlığın TBK’nun 102. maddesi hükmü çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. TBK’nın 102. maddesinde; “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.” denilmektedir. Davacı tarafından gönderilen paraya ilişkin makbuzda paranın avans ödemesi olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı gibi, borcun cari hesaba mahsuben verildiği açıklanmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince, paranın mevcut bir cari hesap borcunun ödemesi kapsamında gönderildiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının ticari defterlerinde, havale makbuzuna aykırı bir kaydın yer alması ve ticari defterlere göre davacı şirketin bir borcunun bulunmaması, ödemenin avans ödemesi olduğunun kabulü için yeterli değildir. Ödemenin, cari hesap ödemesi olduğu davacı yanca düzenlenen havale makbuzundaki açıklamayla sabit olup, aksi kesin delillerle kanıtlanmadığından davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.27.05.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.