Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/889 E. 2021/620 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/889
KARAR NO: 2021/620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2018
NUMARASI: 2014/346 E. – 2018/74 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının dava dışı … Ltd. Şti.’ni birlikte kurarak 10 yıl süreyle münferit imzayla ortakların şirketi temsile yetkili kılındıklarını, evraklar üzerindeki 21.11.2013 tarihine kadarki imzaların müvekkiline ait olduğunu, şirketin kuruluşu aşamasında müvekkilinin sermaye olarak iş tecrübesini koyacağı, davalının ise tüm ortaklık giderlerini karşılayacağı ve müvekkiline her ay 3.000 TL maaş ödeneceği, giderler çıktıktan sonra kârın her iki ortak arasında eşit olarak bölüneceği hususunda tarafların anlaştıklarını, bir süre sonra davalının, müvekkilinin payını devir almak istediğini, davalının ısrarı üzerine 21.11.2013 tarihinde noterden yapılan işlemle müvekkilinin paylarının 25.000 TL bedelle davalıya devir edildiğini, ancak hisse devir bedelini bugüne kadar ödemediğini, müvekkilinin 05.11.2012 tarihinden 2014 yılı Ocak ayı sonu sonu dahil 15 aylık toplam 45.000,00 TL maaş alacağının ödenmediğini, müvekkilinin şirket yöneticisi olarak tüm görüşmelere kendi aracıyla gitmesi nedeniyle yakıt, yemek ve diğer giderler dahil toplam 22.000,00 TL alacağı bulunduğunu, bu şekliye müvekkilinin 92.000,00 TL alacağı bulunduğunu, bunun dışında davalının yanca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takipte 75.761.028 TL alacağın tahsilinin talep edildiğini, ödeme emrinin usulsüz şekilde tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini, kesinleşen takip nedeniyle müvekkilinin tüm mal varlığının haczedildiğini, oysa müvekkilinin davalıya şahsen veya şirket nedeniyle herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek, 25.000,00 TL hisse devir bedeli, 45.000,00 TL ödenmeyen maaş alacağı ve 22.000,00 TL şirket için yapılan giderler olmak üzere toplam 92.000,00 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyada davalıya 75.761.028 TL borçlu olmadığının tespitine, yapılacak ödemelerin istirdadına, takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin kesinleşmesi nedeniyle menfi tespit davasına bakma yetkisinin İstanbul asliye ticaret mahkemelerine ait olduğunu, menfi tespit davası ile alacak davasının aynı dava dilekçesinde ileri sürülemeyeceğini, her iki davadaki usul ve delillerin farklı olması nedeniyle davaların ayrılması gerektiğini, her iki talebin aynı dilekçede ileri sürülmesinin dava şartlarının ihlali niteliğinde olması nedeniyle itirazda bulunduklarını, tarafların dava dışı … Ltd. Şti.’ni birlikte kurarak eşit ortak ve müdür olduklarını, davacının salt kendisinin müdürlük yaptığı ve maaş aldığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin davacıya ödediği paraların ciddi meblağlara ulaştığını, davacının mutat ve olağanüstü giderleri çeşitli sebeplerle müvekkiline ödeterek bu giderlere katılmadığını, taraflar arasındaki iş ilişkisinin davacının hisselerini müvekkiline devretmesiyle sona erdiğini, davacının makbuz defteri bastırıp şirkete ait parayı yetkisiz tahsil etmesinin müvekkilinin ticari hayatını olumsuz etkilediğini, davacının sürekli şekilde müvekkilinden borç para aldığını ve şirket için kullanılan kredi kartından kendine düşen payı ödemeyi sürekli olarak geciktirdiğini, takipte banka havalesiyle davacıya gönderilen borcun, şirket ortaklığından kaynaklanan vergi borcundan davacının payına isabet eden kısmın, şirket ortaklığından kaynaklanan ve şirketin devamlılığı için yapılan muavin hesapta bulunan borcun, muhasebeci gideri gibi şirket giderlerinin yarısının, şirkete ait kredi kartı borcunun yarısının, şirket ortaklığından kaynaklanan hesap bildirim cetveli borcunun yarısı ile elden teslim edilen 6.000,00 TL borcun tahsilinin istenildiğini, ödeme emrinin 06.02.2014 tarihinde gönderildiğini, iade edilen tebligatın 05.03.2014 tarihinde TK’nın 21. maddesine göre tebliğ edildiğini, süresinden sonra yapılan itirazın reddedildiğini, davacının 28.08.2014 tarihine kadar sessiz kalarak haczedilen aracın satışı aşamasında eldeki davayı açarak gecikmiş itirazda bulunduğunu, icra mahkemesinde açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini, davacının şirketteki ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirket ortağı gibi sahte makbuz ve kaşe düzenleyerek … isimli bir firmayla ortakken yapılan işin parasını tahsil ettiği için hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın devam ettiğini, şirket muhasebecisinin müvekkilinin mağduriyetinin tanığı olduğunu, müvekkilinin şirketi yakınlarından aldığı borçlarla idare etmesi nedeniyle aile ilişkilerinin zedelendiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceğini fark etmesi üzerine takip başlattığını, davacının takibi geciktirmek için kötü niyetle dava açtığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; Dava dışı … Limited Şirketi, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde … sicil numarasıyla kayıtlı olup, 02.11.2012 tarihinde tescil edilerek, reklam ve tanıtım konularında faaliyet göstermek üzere kurulduğu, şirketin 10.000. TL’ sı olan sermayesinin; 5.000. TL’ lık kısmı davacı …’a, 5.000. TL’ lık kısmı da davalı …’e ait olduğu, ana sözleşmenin 8 inci maddesine göre; ilk on yıl süreyle … ve …’in şirket müdürü olarak seçildikleri, münferiden atacakları imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, dava dışı şirketin ana sözleşmesinin 08.11.2012 tarihli ve 8189 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilân edildiği, şirketin kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra davacı … 5.000. TL’lik hissesinin tamamını, Kadıköy … Noterliği’nden 21.11.2013 tarihinde … yevmiye numarasıyla düzenlenen hisse devir ve temlik sözleşmesiyle davalı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, hisse devrinin kabulüne ilişkin 02.12.2013 tarihli toplantıda, ayrılan ortağın müdürlük görevinin de sona erdirilmesine karar verildiği, kararın 10.12.2013 tarihinde tescil edildiği, 16.12.2013 tarihli ve 8465 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığı, davacı, davalı ile birlikte … Limited Şirketini kurduklarını, her ikisinin 10 yıl süre ile şirketi münferit imza ile temsile yetkili olduklarını, davacının ortaklıkta iş tecrübesini sermaye olarak koyduğunu, davalının da tüm ortaklık giderlerini karşılamayı taahhüt ettiğini, davacının 21.11.2013 tarihinde şirketteki hissesini 25.000 TL bedelle davalıya devrettiğini, davalıdan 25.000 TL hisse bedeli, 15 aylık maaş alacağı olarak 45.000 TL, 15 ay boyuncu yaptığı masraflar nedeniyle 22.000 TL alacaklı olduğunu belirterek 92.000 TL’nin tahsilini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası nedeniyle 75.761.028 TL borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, harca esas değer olarak 75.761.028 TL gösterdiği, davacıya eksik harcı tamamlaması için 10.12.2015, 22.03.2017 tarihli celselerde kesin süre verildiği, davacının eksik harcı karşılamadığı, davacının alacak talebi yönünden dosyanın 21.06.2017 tarihli celsede işlemden kaldırılmasına karar verildiği, Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki 75.761,28 TL tutarlı alacağını, borç kaydı düşülerek yapılan EFT’ler, şirket ortaklığından kaynaklanan vergi borcu, şirket ortaklığından kaynaklanan hesap muavin borcu, şirket ortaklığından kaynaklanan muavin defter borcu, şirket ortaklığından kaynaklanan kredi kartı borcu, şirket ortaklığından kaynaklanan hesap bildirim cetveli borcu, elden teslim edilen borç niteliğine haiz nakit para, defterlerdeki resmi şirket harcamalarının yarısı şeklindeki açıklamalara dayandırdığı, 6.000 TL elden teslim edilen borç niteliğine haiz nakit para ve 27.000 TL banka havalesine ‘borç kaydı’ düşülerek yapılan EFT’ler hariç şirkete ait bir kısım alacakların davalı tarafından takibe konu edilerek davacıdan talep edildiği, davalının belirtilen alacağı dava dışı şirketten temlik aldığına ilişkin bilgi ve belge olmadığı, 27.000 TL borç kaydı düşülerek yapılan EFT’lere ilişkin olarak her biri 3.000 TL olan … Bankasına ait 02.05.2013, 03.12.2012, 01.04.2013, 29.05.2013, 01.07.2013, 01.02.2013 tarihli dekontlarda gönderenin …, alıcının … olduğu ve … borç açıklamasının yer aldığı bu belgelerin 18.000 TL davalının davacıya borç para EFT ettiğini kanıtladığı, 01.03.2013 tarihli banka dekontunda ödemeye ilişkin açıklama olmadığı, bilirkişi raporunda bu dekontunda sehven davalı alacağının delili olarak kabul edildiği belirlenmekle davalıya takipte belirtilen 6.000 TL’lik elden teslim edilen borç ve 3.000 TL borç açıklaması bulunmayan 01.03.2013 tarihli EFT ödemesine ilişkin olarak yemin delilini kullanıp kullanmayacağını açıklaması için süre verilmiştir. Davalının yemin delilini kullanacağını açıklaması ve yemin metni sunması üzerine davacı asile yemin metni tebliğ edilmiş ve duruşmada hazır olan davacı yeminini eda etmiştir. Bu durumda davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takibine konu ettiği alacağının 18.000 TL’lik kısmını kanıtlayabildiği, davalının takipten önce davacıyı temerrüde düşürdüğünü de kanıtlayamadığı belirlenmekle davacının takip tarihi itibarile 75.761,28 TL – 18.000 TL = 57.761,28 TL davalıya borçlu bulunmadığı belirlenmekle…” gerekçesiyle, alacak davasının Harçlar Kanunu’nın 30 ve devamı maddeleri ile HMK’nın 150/5. maddesi gereği açılmamış sayılmasına, menfi tespit davasının kısmen kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 57.761,28 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Tarafların iş ilişkilerinin 21.11.2013 tarihinde Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen hisse devir sözleşmesiyle davacının payını devir etmesiyle sona erdiğini, ancak ortaklıktan ve müdürlükten ayrılan davacının sahte makbuz defteri bastırıp şirkete ait parayı yetkisiz tahsil etmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı hakkında sahte makbuzu basmak ve para tahsil etmek suçundan kesinleşmiş mahkumiyet bulunduğunu, davacının borç nedeniyle temerrüde düşürüldüğünü, müvekkilinin alacağının tüm deliller ve yemin ile kanıtlandığını, buna rağmen bilirkişinin sanki tek delile dayanılmış gibi rapor düzenlediğini, tüm alacakların ticari defterlerden kaynaklanmadığını, defter dışındaki ticari belgelerin incelenmediğini, ticari defterler dışında sunulan çok sayıda belgenin banka dekontları, hesap dökümleri, vergi kayıtları vesair belgelerin incelenmediğini, borcun davacının kurulan şirkete iş getirme vaadi ve potansiyeli olduğuna ilişkin müvekkilinde inanç oluşturması ve geçici maddi sıkıntılar nedeniyle kısa süreliğine müvekkilden borç para istemesinden kaynaklandığını, davacının müvekkilinden yaşça büyük olmasını kullanarak sürekli borç aldığını, yaptığı giderleri fazla göstererek şirket için kullanılan kredi kartından payına düşen borçları ödemediğini, bu nedenle davacıya havale ile gönderilen ve elden verilen borçlar ile şirket ortaklığından kaynaklanan vergi borcundan davacının payına düşen, şirket ortaklığından kaynaklanan şirket için yapılan giderlerin yarısının, şirketin muhasebeciği gibi kişilere yapılan ödemelerin yarısının, şirket harcamaları için kullanılan kredi kartının yarısının, şirket ortaklığından kaynaklanan hesap bildirim cetveli borcunun yarısının, 01.01.2013 ile 30.11.2013 tarihleri arası muavin defterdeki resmi şirket harcamalarının yarısının tahsili için takip başlatıldığını, mahkemece yalnızca bilirkişi incelemesi sonucuyla yetinilerek borç kaydı düşülerek yapılan havaleler ile diğer belgelerin incelenmeden hüküm kurulduğunu, gerekçenin son derece yetersiz olduğunu, davacının ortaklık gereğince ödemesi gereken hiçbir gideri ödemediği gibi sürekli olarak müvekkilinden borç para aldığını, bu nedenle şirket ortaklığından kaynaklanan borçların yarısının davacı yanca ödenmesi gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğu halde kendilerince sunulan deliller üzerinde inceleme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının, davalı ile birlikte ortak olduğu şirket ortaklığındaki çalışmaları nedeniyle alamadığı ücret, şirket için yapılan giderler ve şirket pay devir bedelinin tahsili; davalı orakça davacıya verilen borçlar ve şirket için davalı ortak tarafından şirket adına yapılan harcamalardan davacının payına isabet eden kısımların tahsili amacıyla başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, alacak davasına ilişkin harcın kesin sürede yatırılmaması nedeniyle işlemden kaldırılan davanın açılmamış sayılmasına; menfi tespit isteminin kısmen kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 57.761,28 TL borçlu olmadığının tespitine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından davacıya gönderilen 27.000,00 TL borç, 1.888,08 TL şirket vergi borcu ödemesi, 1.725,62 TL şirket muavin hesap borcunun davacı ortağın payına isabet eden kısmını, 1.897,05 TL şirket ortaklığından kaynaklanan muavin hesap borcu, 2.434,94 TL şirket kredi kartı borcundan davacıya isabet eden kısım, 19.353,53 TL şirket ortaklığından kaynaklanan hesap bilirim cetveli borcu, 6.000 TL davacıya elden verilen borç, 14.718,71 TL şirketin resmi harcamalarından davacının payına isabet eden alacak ve işlenmiş faizlerinin toplamı 75.761,28 TL ‘nin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alacak davasının, verilen kesin süre içerisinde harcının yatırılmaması nedeniyle işlemden kaldırıldığı, yasal sürenin dolması nedeniyle dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen karara karşı istinaf başvurusunun bulunmadığı, başvurunun davalı tarafça sadece kabul edilen menfi tespit istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile davalının dava dışı … Ltd. Şti.’nin eşit paylı ortakları olduğu, her iki tarafın pay devrine kadar şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirketin 02.11.2012 tarihinde 10.000,00 TL sermaye bedeliyle kurulduğu, davacının şirketteki payını Kadıköy … Noterliğinin 21.11.2013 tarih ve … yevmiye nolu pay devir senediyle davalı ortağa aktif ve pasifleriyle devir ettiği, devir bedelinin tahsil edildiği anlaşılmıştır. Cevap dilekçesinde, davacının pay devri sonrası yetkisiz olarak üçüncü kişilerle tahsilatla yaptığı belirtilmiş ise de takip talebinde bu şekilde yapılan bir tahsilatın takibe konu edilmemesi nedeniyle bu kısmı menfi tespit davasında konusu olmadığı anlaşılmıştır. Davalı yan takip talebinde, davacıya banka aracılığıyla gönderdiği borç, elden verilen borç ile tarafların ortağı olduğu şirket adına yaptığı harcamalardan davacı ortağın payına isabet edenlerin tahsilini istemiştir. Dava, menfi tespit davası olup ispat yükü borcu verdiğini ve şirket adına davacı tarafından yapılması gereken harcamaların kendisinin yaptığını iddia ederek takip başlatan davalı alacaklıya aittir. HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu nedenle ilamsız takip konusu borçların davacıya verildiği ve davacı adına ödeme yapıldığının davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacının verilen borçlar nedeniyle 21.000 TL borçlu olduğu belirlenmiştir.Ancak, mahkemece belirlendiği üzere bu miktarın 18.000 TL’ye ilişkin havale makbuzlarında davalının davacıya borç verdiğinin yazılı olduğu açıktır. Mahkemece bu miktar alacağın bulunduğunun kabul edilmesi yerindedir. Kalan havalelerde ise borca ilişkin bir açıklama bulunmadığından TBK’nın 102. maddesi gereğince havalenin muaccel bir borcun ödenmesi için yapıldığının kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Makbuz içeriğine göre01.03.2013 tarihli havale de her hangi bir açıklama bulunmadığı görülmektedir. Diğer yandan ispat yükü kendisinde olan davalı, şirket adına şirket ortaklarının harcama yapması gerektiğini kanıtlayamadığı gibi davacı tarafından şirket adına yapılması gereken harcamaların davacı adına kendisi tarafından ödendiğini de kanıtlayamamıştır. TBK’nın 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüte düşeceğinden, takip öncesi her hangi bir temerrüt ihtarının bulunmaması karşısında davacı borçlunun takiple temerrüde düştüğünün kabul edilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince taraf delillerinin toplandığı, uyuşmazlığa ilişkin yargılama yapılarak alacak ve menfi tespit davasında verilen hükümlere ilişkin HMK’nın 297. maddesi kapsamında kabul ve redde ilişkin yeterli ve denetlenebilir bir gerekçe oluşturulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 2.959,07 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.