Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/885 E. 2022/220 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/885
KARAR NO: 2022/220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2018
NUMARASI: 2017/593 E. – 2018/1068 K.
DAVANIN KONUSU:Haksız Rekabetin tespiti- tazminat
Taraflar arasında görülen haksız rekabetin tespiti ve tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 29.04.2017 tarihinde … markası ile yeni bir projenin satış ve pazarlama faaliyetlerine başladığını, ancak davalıların … projesinin satış ofisinin hemen karşısındaki … Sitesi … Rezidans … Blok üzerine “… davalıyız dikkat! sormadan almayın, Müracat …” yazan bir pankart astıklarını, pankartın kaldırılması için ihtiyati tedbir talepli dava açıldığını ve İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/2048 D.İş sayılı dosyasından verilen karar ile pankartın teminatsız olarak kaldırılmasına karar verildiğini, bu kararın icra yolu ile uygulandığını ve İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/538 esas sayılı dosyası ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davası açıldığını, bu sürecin devamında davallarca yeniden davacıyı kötüleyen pankartlar asıldığını ve müvekkili şirketin satış ofisinin arkasında yer alan bahçe kısmına ses sistemi yerleştirilerek bu ses sisteminden satış ofisine gelen müşterilerin yatırım yapmamaları için haksız ve gerçeğe aykırı ses yayını yapıldığını, … Projesine gelen müşterilerin davalı tarafça asılan bu pankartlardan ve ses sisteminden yapılan yayından olumsuz etkilendiklerini, davalıların haksız rekabete konu eylemlerini yürütürken düzenli olarak … markası üzerinden hareket ettiklerini ve grup şirketlerden olması nedeniyle iki nolu müvekkili şirketin de marka değerinin zedelendiğini, haksız rekabetin sistematik bir hale gelmesi ve devamlılık kazanması üzerine bu defa İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/558 D.İş sayılı dosyasından yapılan tedbir başvuruları üzerine haksız rekabet teşkil eden pankart ile balonun indirilmesine ve ses yayınının durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın da infaz edildiğini ileri sürerek, davalıların haksız rekabet eylemlerinin tespitine ve önlenmesine ve ayrıca müvekkili şirketlerin bu suretle uğradığı zararın tazmini için 500.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini, davalıların müvekkili şirketler aleyhine yazılı, basılı hertürlü afiş, dergi, broşür, balon vb. materyal ve sesli görsel yayınlarının önlenmesi için HMK’nın ilgili maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davacı tarafından 30.03.2017 tarihinden itibaren müvekkili site tarafından yıllardır kullanılan ve üzerinde birçok tesis, çocuk parkı, piknik alanı, yeşil alanlar bulunan iki parsele … Projesi yapılacağından bahisle iş makineleriyle girilerek, siteye ait yeşil alanların, piknik alanlarının, su kuyularının vb. alanların bozulduğunu, bu nedenle site yönetimi ile davacılar arasında ihtilaf yaşandığının yazılı ve görsel basında yer aldığını, davacı … tarafından yazılı ve görsel basında olaya ilişkin açıklamalar yapıldığını, davacıların bu tutum ve davranışları nedeniyle karşılıklı açılmış birçok dava bulunduğunu, rekabet hukuku kapsamında kusurlu olarak başkasına zarar veren teşebbüs yahut teşebbüs birliklerinin zararı tazmin borcu altında olduklarını, haksız rekabetten söz edebilmek için tarafların rakip olmalarının gerektiğini, ayrıca her iki tarafın ticari işletmelerini ilgilendiren bir durumun olması gerektiğini, söz konusu unsurlardan bir veya birkaçının eksik olması halinde sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, müvekkili site ve temsilcileri teşebbüs olarak kabul edilemeyeceğinden, haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, bu nedenle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, hukuk düzeni içerisinde yalnızca gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyetine sahip olduklarından tüzel kişiliği bulunmayan kişi topluluklarının taraf ehliyetine sahip olmadıklarını, davanın tüm kat maliklerine yöneltilmesi gerektiğini ve tüm kat maliklerinin davaya dahil edilmeleri gerektiğini, haksız rekabetin oluşması için aldatıcı, dürüstlük kuralına aykırı hareket edilmesi ve gerçek olmayan haberlerin yayılması gerektiğini, davaya konu edilen afişte “…” ifadesi bulunduğunu ve bu hususun herkesçe bilindiğini, yazının gerçeğin duyurulmasından ibaret olduğunu, diğer afişin ise müvekkili sitenin halen içinde bulunduğu koşullar nedeniyle komple satılığa çıkartıldığının duyurulmasından ibaret olduğunu, karşı tarafa herhangi bir saldırının sözkonusu olmadığı gibi herhangi bir şirket isminin dahi zikredilmediğini savunarak, görev ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama sonunda dosya kapsamında bulunan tüm deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalıların siteye tahsis edildiği dosya kapsamındaki belge ve bilgilerde yer alan ifadelerden anlaşıldığı ve yeşil alan olduğuna inanarak almış oldukları taşınmazın yeşil alan olarak gösterilen kısmının daha sonra el konularak başka bir amaç için kullanılmak istenmesi üzerine açmış oldukları davaları ve davacı ile aralarındaki husumeti belirten durumu afiş, balon, ses sistemi aracılığıyla ortaya koymalarının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, burada gerçekte mevcut olan bir durumun yani davacı taraf ile davalılar arasındaki ihtilafın ilanı, duyurulmasının sözkonusu olduğu, bu hali ile TTK 55/1,a-1 maddesinde yazıldığı üzere davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıtıcı açıklamalarla kötülemek şeklinde bir haksız rekabet eyleminin oluşmadığı, davalıların tepki kapsamında konu edilen afiş, balon, ses sistemindeki beyanlarının gereksiz yere incitici olmadığı, bu açıklamaların gerçek olduğu, eleştiri sınırları kapsamında kaldığı, objektif olarak haklı ve makul bir gerekçeye dayandığı, ölçülü olduğu ve üslup olarak bakıldığında incitici olmayıp mevcut durumla ilgili bilgilendirme amaçlı olduğu, dolayısıyla haksız rekabet oluşturmadığı, davacıların müşterilerinin yeni yapılacak olan … sitesinden ev almalarından vazgeçmelerinin nedeninin davalıların uyuşmazlık konusu yaptıkları açıklamaları davacının zararı olarak değerlendirilemeyeceği, ev almak isteyen kişilerin alacakları yerle ilgili bir uyuşmazlık bulunup bulunmadığını bilmelerinin en doğal hakları olduğu, davacıların bu uyuşmazlığı açıkça müşterilerine belirtmeleri gerektiği, aksine bilgilendirmeksizin satışın yapılacak olmasının alıcıların ihtilaflı olmadığını zannederek bir yeri almalarına neden olacağından yanıltıcı olabileceği, dolayısıyla davalılar tarafından davaya konu edilen asılan afişler, balondaki yazılar ve ses kaydında belirtilen ifadelerin haksız rekabeti oluşturmadığı, davacının zararına olan bir durumun oluşmadığı vicdani kanaate varılarak…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verİLmiştir.Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince reddedilen manevi tazminat yönünden nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa Tarifenin10. maddesi gereğince manevi tazminatın tamamen reddi halinde tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve kanuna açıkça aykırı olan bu yönün düzeltilmesi gerektiğini; mahkemece 01.10.2018 tarihli bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmeden karar verildiğini, itirazların değerlendirilmeyerek hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, aynı mahkemenin 2017/538 E- 2018/499 K sayılı ve 08.05.2018 tarihli kararında daha önceki olaylar nedeniyle haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine karar verildiğini, buna rağmen kesinleşen hükme aykırı ve benzer olayla çelişkili hüküm kurulduğunu, konusunda uzman olmayan bilirkişinin eylemleri hatalı değerlendirdiklerini, raporda yapılan yayın ve afişlerin husumetin duyurulması amacını taşıdığından söz edildiğini, mahkemece bu görüşlerin aynen karara yansıtıldığını, oysa davalıların bu afişleri asmaktaki amaçlarının müvekkili aleyhine algı oluşturmak olduğunu, bu nedenle müvekkilinin hukuka aykırı davrandığı izlenimi yayılarak bir çok kişinin ev almasının engellendiğini, davalıların amacının yalnızca müvekkili ile aralarındaki ihtilafı duyurmak değil, kamuoyunda ortada haksız olduğu kanıtlanmış bir eylem varmışçasına bir kanı uyandırmak olduğunu, müvekkilinin müşterilerini kaybetmesinin zarar olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalıların taraflar arasında var olan bir hukuki ihtilafta sanki müvekkili aleyhine karar çıkmış gibi gösterdiklerini, yargılamanın devam ettiği uyuşmazlıkta sanki müvekkili aleyhine karar verilmiş gibi yayın yapma ve afiş asılmasının haksız rekabet oluşturduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın her iki davacı yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İnşaat sektöründe faaliyet gösteren davacı firmalar aleyhine, satış ofisinin karşında yer alan binaya davalı tarafça “…” yazan, yaklaşık yirmi metre boyunda ve sekiz metre eninde bir pankart afiş ve balonun asıldığını, ayrıca satış ofisinin arka kısmına yerleştirilen ses sitemi ile satış ofisine gelen müşterilerin yatırım yapmalarının gerçeğe aykırı beyanlarla engellendiğini iddia ederek, haksız rekabetin tespiti ile önlenmesini ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiş, davalılar vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur. TTK’nın 55. maddesinde, “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” kenar başlığı altında, altı ana başlık sayılmıştır. Bu ana başlığın ilk kategorisinde “Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” gelir (TTK md. 55/1.a-1). Buna göre, bir kişi bir başkasını ya da o kişilerin mal, iş ürünü, fiyat veya faaliyetlerini yanlış yere, yanıltıcı yere ya da gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemektedir. Burada bir kimsenin başkası nezdindeki itibarı ile haksız biçimde oynamak, iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturduğu gibi aynı zamanda kişilik haklarına da tecavüz niteliğindedir. Kötüleme; karalama, perdeleme, değerini küçümsetme ve aşağıda bulunduğunu söyleme gibi fiilleri kapsar. Kanun koyucu, kötüleme fiilinin yanlış, yanıltıcı veya incitici bir temele dayanmasını aramıştır. Kötüleme, bir kimseyi karalamayı, bu kimsenin halihazırda var olan değerini diğerlerinin gözünde düşürmeyi veya küçümsemeyi içerir. Somut olayda öncelikle davacı … Ticaret A.Ş. yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı vekili davalıların “…” markası üzerinden hareketle haksız rekabete konu eylemlerini gerçekleştirdiklerini ve bu nedenle grup şirketi olan davacının marka değerini zedelediklerini ileri sürmüştür. Ancak, anılan şirketin inşaat ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığı, bu şirket yönünden TTK’nın 55/1.a.1 maddesindeki haksız rekabet oluşturacak bir eylemin bulunmadığı anlaşılmakla, bu davacı yönünden haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, anılan davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı … A.Ş. yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde; “….” projesi kapsamında taşınmazlarını satışa sunduğu, daha evvelden yapmış olduğu konutları “…” adıyla satışını yaptığı, yeni projeye dahil edilen bir kısım alanın … sitesine ait olduğundan bahisle taraflar arasında ihtilaf bulunduğu, dava konusu afişte “…”, “…” ve “…” ifadeleri yer almakta olup, bu ifadelerle davacının satışa sunmakta olduğu proje hedef alınmıştır. Davalı tarafça, taraflar arasındaki kamuoyuna yansımış davalar konusunda bilgilendirme yapıldığı savunulmuş ise de sözkonusu afişte bu davaların içeriği konusunda herhangi bir bilgilendirme yer almadığı gibi tüketiciler nezdinde davacının yeni projesi konusunda ihtilaf bulunduğu yönünde doğru olmayan bir algı oluşturulmuştur. Bu durumda bu ifadelerin TTK m. 55/1-a-l hükmü bağlamında “..yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla ” kötüleyici nitelikte olduğu, haksız rekabet koşullarının somut olayda oluştuğunun kabulü gerekir. Nitekim aynı taraflar arasında daha önce aynı ibareler nedeniyle İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/538 E sayılı dosyasında haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile manevi tazminat talebi ile açılan davada mahkemece haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, manevi tazminat talebinin reddine ilişkin verilen kararın istinafı üzerine Dairemizce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.01.2022 tarihli, 2020/633 Esas- 2022/200 Karar sayılı ilamıyla hükmün onandığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davaya konu edilen ibarelerin ilk derece mahkemesinin kabulünde olduğu gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlık ve davaların açıklanmasına ilişkin olmadığı, pankartlarda yer alan ibarelerin davacı … yönünden görüş açıklama kapsamında değerlendirilemeyeceği ve haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince davacı … Haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine karar verilmesi gerekirken, bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. İlk derece mahkemesince, davacının manevi tazminat isteminin reddedine karar verilmiştir. TTK’nın 58/1.e maddesi uyarınca, Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde, haksız rekabetten kişilik hakları zarar gören davacı lehine manevi tazminata da hükmedilir. TBK’nın 58. maddesi uyarınca, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24. maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Bu durumda, davacıların iddia ettiği olayların kişilik hakkını, örneğin hayatını, sağlığını, vücut bütünlüğünü, şeref ve haysiyetini ya da somut olayda iddia edildiği üzere ticari itibarını nasıl ihlal ettiği hususunu somut olarak açıklaması ve bu iddialarını ispat etmesi gerekir. Somut olayda bu olguların varlığı ispat edilemediğinden, koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davacılar vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir (Bkz. Emsal nitelikte Yargıtay 11 HD, 02/07/2014 tarih, 2014/6575 – 2014/12690 E.K sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yukarıdaki gerekçelerle yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Davacı … A.Ş. tarafından açılan davanın reddine, 2-Davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine; davalılarca … Sitesi … Yalıları …Blok … Yalısı üzerine asılan “…” yazılı pankartın, … Yalıları …Blok ve …Blok arasına bahçe kısmına monte edilen ve üzerinde “…” yazılı pankartın ve … Sitesi … Rezidans … Blok üzerine asılan “…” yazılı pankartın kaldırılması suretiyle haksız rekabetin önlenmesine (men’ine), 3-Davacı …’nin, yasal koşulları bulunmayan manevi tazminat talebinin reddine,4-Başlangıçta peşin olarak alınan 8.538,75 TL karar ve ilam harcından, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile artan 8.458,05 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 5-Davacı tarafça yargılama sırasında yapmış olduğu ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 1.775,00 TL yargılama giderinin, 1.700,00 TL’lik bölümünün davalılardan alınarak davacı Davacı …’ye verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan alınarak davacı …Ş.’ye verilmesine, 6-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacı Davacı …’den alınarak davalılara verilmesine, 8-Davacı … A.Ş. yönünden ret gerekçesi farklı olduğundan, hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu avukatlık ücretinin her iki davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının iadesine, 9- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL nispi istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, b-Davacı …Ş. tarafından sarf edilen 162,10 TL başvuru harcı gideri, ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 50,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 212,60 TL kanun yolu giderinin, davalılardan alınıp davacı …’ye verilmesine, 10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,11-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 24.02.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, işbu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliği tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.