Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/871 E. 2021/1240 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/871
KARAR NO : 2021/1240
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2016/180 E. – 2018/1180 K.
DAVANIN KONUSU:Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı ve davacı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 22.06.2007 tarihinde “Akaryakıt İstasyon İşletme Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkilince 04.06.2012 tarihinde Eskişehir … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarıyla sözleşmenin yenilenmeyeceğinin davalıya bildirildiğini, ihtarnamede ayrıca cari hesap mutabakatının imzalanarak davalıya bildirildiğini, 22.06.2012 tarihli cevabi ihtarnameyle 26.586,43-TL (KDV dahil) cezai şart borcu kaydedilerek müvekkiline ait teminat mektubunun nakte çevrilmesi suretiyle tahsil edildiğinin bildirildiğini, ancak cezai şartın neye istinaden kesildiğinin anlaşılamadığını, müvekkilinin sözleşmenin başından itibaren yıllık 750 m3 olarak uygulanan satış tonajının üzerine çıktığını ve bu nedenle ilave iskontolar yapılması nedeniyle taraflar arasındaki sözlemenin ton yerine metreküp cinsinden yapıldığının kabulü gerektiğini, kaldı ki sözleşmenin 8/c maddesinde de ceza olarak metreküp biriminin belirlendiğini, sözleşmenin sona ermesinden önce cezai şartın tahakkuk ettirilerek bu miktarın teminat mektubundan kesilmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ve ceza hesabın ne şekilde yapıldığına ilişkin müvekkiline hesap ekstresi yollanmadığını, davalıya 23.06.2012 tarihli temditli teminat mektubu verildiği halde davalı tarafça kötü niyetli olarak sözleşmenin devamı sırasında teminat mektubunun nakte çevrilmesinin davacının kötü niyetinin kanıtı olduğunu, davalının LPG dağıtım lisansı olmadığından müvekkili şirketin dava dışı … şirketiyle partnerlik sözleşmesi yaptığını,… şirketi tarafından bu sözleşme nedeniyle davalıya komisyon ödendiğini ve davalının bu şekilde büyük miktarda gelir elde ettiğini, davalı yanca Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/399 Esas sayılı dosyasında elatmanın önlenmesi davası açıldığını, ancak mahkemece fiili sözleşme bulunduğundan davanın reddine karar verildiğini, müvekkiline ait olan yerde intifa sözleşmesi yapılmış ise de davalının bu sözleme nedeniyle büyük miktarda gelir elde ettiğini ve bu gelirden müvekkiline bir ödeme yapılmadığını, daha önce İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 esas- 2013/80 karar sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak mahkemece ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle sulh hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verdiğini ileri sürerek, şimdilik teminat mektubundan dolayı 10.000,00 TL, … firmasından elde edilen gelirlerin komisyonu olarak 1.000,00 TL, intifa bedelinden dolayı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacının iddialarının varsayıma dayalı ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilince sözleşme kapsamında yatırımlar yapılarak davacıya demirbaş verildiğini ve çeşitli kolaylıklar sağlandığını, davacının da sözleşme kapsamındaki tüm edimlerini yerine getirdiğini kanıtlaması gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen “Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi” ile münhasır bayilik ilişkisi kurulduğunu, bayilik sözleşmesi ve protokolün davacı tacirin özgür iradesiyle imzalanması nedeniyle davacı taleplerinin haksız olduğunu, davacının, sözleşmenin sonlandırılmasından önce müvekkilince cezai şart tahakkuk ettirilmesinin usulsüz olduğunun ileri sürüldüğünü, ancak cezai şartın sözleşmedeki asgari alım taahhüdüne aykırı davranılmasından kaynaklandığını, müvekkilinin ticari kayıtlarından yıllık alınan miktarın taahhüt edilen miktarın altına olduğunun anlaşılacağını, cezai şartın da müvekkilinde bulunan teminat mektubunun nakde çevrilerek tahsil edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkiline bu hakkı tanıdığını, davacının davadaki taleplerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, davacının komisyon gelirinden pay talep ettiğini, ancak sözleşme ve uygulamada böyle bir durumun söz konusu olmadığını, davacının intifalı taşınmazın kullanımı ve LPG bayiliğinin … firması ile yürütülmesi karşılığında müvekkili şirketin komisyon bedeli almasını kabul ettiğini ve uygulamanın bu şekilde devam ettiğini, sözleşmenin devamı sırasında taleplerde bulunmayan davacının kötü niyetli olarak huzurdaki davayı açtığını, intifa bedelinden dolayı davacının müvekkilimden hiçbir alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davanın açıldığı sulh hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dava dosyası asliye ticaret mahkemesine gönderilmiş, davacı vekilinin görevsizlik kararına yönelik temyiz istemi Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18.11.2015 tarih ve 2015/823-15035 E.K.sayılı ilamıyla reddedilerek görevsizlik kararı onanmıştır.Bayilik sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın ticari dava olması nedeniyle, ticaret mahkemesince dava incelenerek sonuçlandırılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce uyuşmazlığın Taraflar arasında imzalanan 22.06.2007 tarihli Akaryakıt İstasyon İşletme Sözleşmesinin bulunduğu Eskişehir 3. Noterliğinin 04.06.2012 tarihli ihtarmamesi ile yenilenmeyeceğinin davalıya bildirildiği, davalı tarafından keşide edilen 22.06.2012 tarihli ihtarnamenin teminet mektubunun 26.586,43 TL’lik cezai şart alacağı için nakte çevrildiği uyuşmazlık dışı olup, uyuşmazlık; taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacı hakkında tahakkuk ettirilen cezai şartın davalının uhtesinde bulunan teminat mektubunun nakte çevrilerek tanzim edilmesi ile davalının dava dışı …tan aldığı komisyondan davalının elde ettiği gelirin tahsilinin istenilip istenilemeyeceği ve yine intifa bedelinin istenip istenemeyeceği tespit edilmiştir. Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca her iki tarafın 2007-2012 yılları arasına ilişkin tüm yasal ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti 21.03.2018 tarihli raporunda, davacı taraf vekili inceleme kararının verildiği 16.11.2016 tarihli celsede bulunmasına rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının faaliyetine Eskişehir ilinde devam ettiği, davalının 2007-2008-2009-2010-2011 ve 2012 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, Davacının 3.237,78 ton akaryakıt alımı yaptığı, başka bir deyişle 512,22 ton davalıdan akaryakıt alım taahhüdünü yerine getiremediği, davacının tazminat taleplerinin kabulü halinde davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, İntifa bedeli yönünden: İntifa hakkı sözleşmesinin 06.07.2007 tarihleri ile 01.09.2015 tarihleri arasında 100.000,00 TL ve 2.979 gün olarak kararlaştırıldığı, Sözleşme 22.06.2012 tarihinde sona erdiğine göre davacının intifa hakkının kullanım günü olan 1.813 güne göre; davalı tarafından kullanılan intifa hakkı tutarı 60.859,35 TL olarak hesaplandığı, TCMB verilerinden 20.07.2012 temerrüt tarihi itibariyle avans faizi %17,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 60.859,13 TL asıl alacağına temerrüt tarihinden itibaren %17,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceklerini, Teminat mektubu yönünden: Yapılan hesaplamada, davacı tarafından davalıya ödenmesi gereken cezai şart tutarının 15.366,60 USD olarak hesaplandığı, davalı taraf davacıya 11.06.2012 tarihinde cezai şart faturası kestiğine göre; 11.06.2012 tarihindeki 1,8385 TL USD TCMB döviz efektif satış kuru üzerinden davalının cezai şart alacak tutarının 28.251,49 TL+ 5.085,27 TL % 18 KDV olmak üzere; 33.336,76 TL olacağının hesaplandığı, davacının; davalının 40.000,00 TL teminat mektubunu nakde çevirmesinden kaynaklı (40.000,00 TL – 33.336,76 TL=6.663,24 TL) 6.663,24 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, TCMB verilerinden 20.07.2012 temerrüt tarihi itibariyle avans faizi %17,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 6.663,24 TL asıl alacağına temerrüt tarihinden itibaren %17,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, … firmasından elde edilen gelirlerden komisyon talebinin Teknik heyet üyesinin görüşleri doğrultunda, davacı tarafça imzalanan ve ticari şartları kabul ederek basiretli tacir olarak OTOGAZ LPG ticaretini istasyonunda sürdüren davacının, ilgili Otogaz Bayilik anlaşmasını da davalı … ile Dava dışı … A.Ş arasında akdedilen yukarıda belirtilen ve sektörde uygulama yeri bulmuş şekli ile partnerlik anlaşması kapsamında yapmış olduğunun, dosya kapsamından anlaşıldığı, Dolayısıyla, Lehine intifa tesis edilmiş davalı şirket …’m, ilgili istasyonda OTOGAZ LPG satışı konusunda partneri olan şirketten satış tonajı doğrultusunda almış olduğu KAR PAYI yada KOMİSYON’un, davacı tarafından talep edilemeyeceği değerlendirilememekle birlikte, Faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği rapor edilmiştir. Davacı vekili 05.11.2018 tarihli dilekçe ile rapora göre davasını ıslah ederek ıslah taleplerinin kabulünü ve müddeabihin ıslahı yolu ile artırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarların birleştirilmesi sonucu tazminat farkı 59.859,13 TL tazminat alacağının sözleşmenin feshi tarihi itibarı ile ticari faiz ile tahsilini talep etmiştir. Davacı ile davalı arasında 5 yıl süreli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi imzalandığı, davacının maliki olduğu akaryakıt istasyonu üzerine 09.07.2007 tarih … yevmiye no ile 100.000,00 Tl lik 8 yıl 1 aylık intifa tesis edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesi gereğince bayinin davalı tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt için her yıl 750 ton satın almayı taahhüt ettiği, sözleşme gereğince ve TBK 179/2 maddesi gereğince bu miktar ürün alınmaması halinde ifaya ekli ceza düzenlemesi olduğu, davalı şirket tarafından ürün alınan dönemde davacının eksik alımları nedeni ile davacıdan herhangi bir talepte bulunmadığı ve sözleşme ilişkisini devam ettirdiği, akaryakıt sağlamaya da devam ettiği, sözleşme ilişkisi süresinde davacı tarafından verilen … Eskişehir Şb. … nolu 40.000,00 Tl teminat mektubunu paraya çevirerek borçlarından mahsup ettiği, ancak bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre davacı tarafından ödenmesi gereken cezai şartın 33.336,76 Tl olduğu, teminat mektup bedeli bakiyesi olan 6.663.24 TL nin davalının temerrüt tarihi olan 20.07.2012 tarihinden itibaren taraflar tacir olmakla avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği, intifa bedeli olarak talep edilen miktar yönünden yapılan değerlendirmede intifa sözleşmesinin 06.07.207-01.09.2015 tarihleri arasında olduğu.taraflar arasındaki sözleşmenin 22.06.2012 tarihinde sona erdiği, ancak intifanın düzenlediği tarihten sözleşmenin sona erdiği tarihe kadar ki dönemde davalı tarafından kullanılan intifa hakkı bedelinin 60.859,13 TL olduğu, bu miktardan ilk dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00 TL ye dava tarihinden , bakiye 59.859,13 TL ye ıslah tarihi olan 05.11.2018 tarihinde itibaren taraflar tacir olmakla 3095 S.Y 2/2 maddesi gereğince kademeli avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği, davacı tarafından her ne kadar komisyon bedeli olarak talepte bulunulmuş ise de davacı tarafından imzalanan ve ticari şartları kabul edilen sözleşme gereğince basiretli bir tacir olarak Otıogaz istasyonunda davalı ile yaptığı bayilik anlaşması şartlarında talep edebileceği, davalı iyle dava dışı … A.Ş arasında aktedilen ve bu taraflar yönünden bağlayıcı olan ve bu sektörde uygulama yeri olan partnerlik anlaşması kapsamında davalının satış tonajı doğrultusunda almış olduğu kar payı ve yada komisyonun davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacının bu talebinin reddi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, davanın teminat mektup bedeli yönünden kısmen kabulü ile 6.663,24 TL’nin 20.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemine reddine, davacının intifa bedeline yönelik talebinin kabulü ile 1.000,00 TL’nin 20.07.2012 tarihinden itibaren, 59.859,13 TL’nin ıslah tarihi olan 05.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının komisyon bedeline ilişkin talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında düzenlenen Akaryakıt İstasyon İşletme Sözleşmesi’nin 04.06.2012 tarihli Eskişehir … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarı ile feshedildiğini, davada intifa bedeli, haksız olarak kesilen cezai şartın iadesi ve … firması ile yapılan partnerlik sözleşmesi ile alakalı komisyonun talep edildiğini, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak mahkeme kararının hatalı olduğunu; cezai şart yönünden bilirkişi raporunun 5.7.9 ve 10. sayfaları arasında “satış taahhüdüne yönelik” açıklamasındaki 5. sayfanın son satırında “kanaatimice, davacının sözleşme süresince asgari alım yükümlülüklerinin yerine getrilmediğinden bahsile cezai şart talebinde bulunulmasine imkan bulunmamaktadır.” tespitinin yapıldığını, eksik alım nedeniyle çekince konulmadığı gibi herhangi bir ihtarname de keşide edilmediğini, aksine müvekkili şirketle ticari ilişkinin devam ettirildiğini, raporun 9. sayfasında da cezai şartın talep edilmesinin açıkça dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun belirlendiğini, hukuki konularda bilirkişi raporuna gerek bulunmamakla birlikte çözümü teknik bilgiyi gerektiren hususlarda mahkemece bilirkişi incelemesi yapması gerektiğini, mahkemece alınan raporda açıkça cezai şartın dürüstlük kurallarına aykırı olduğu belirtildiği halde müvekkil aleyhine karar verilmesinin hatalı olduğunu; intifa bedeli yönünden davalının Eskişehir … Noterliğinin 02.07.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla temerrüte düşürülmesi nedeniyle intifa bedeline ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yerinde olmadığını; komisyon bedeli yönünden yeterli gerekçe oluşturulmadan genel ifadelerle komisyon bedelinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi karının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Bilirkişi kurulunun, müvekkili şirketin cezai şart alacağının hesaplanmasında hata yaptığını, rapora yönelik itirazların mahkemece dikkate alınmadan karar verildiğini, müvekkili şirketçe intifa bedeli ödendiğinin cari hesap kayıtlarında açıkca görülmesine rağmen belgelerin aslının bulunmaması nedeniyle bu miktarın yeniden tahsil edilmesinin hakkaniyete ve hukuka açıkça aykırı olduğunu; bilirkişinin eksik alımları yanlış hesapladığını, sözleme gereğince yıllık taahüt edilen alım miktarının karşılanmaması halinde eksik kalan ton başına 30 USD ödenmesinin taahhüt edildiğini, müvekkilinin eksik alım nedeniyle teminat mektubunu nakde çevirdiğini, ancak bilirkişi kurulunun eksik alım miktarını hesaplarken beş yıl toplamını dikkate aldığını ve sözleşmeye aykırı şekilde yıl bazlı bir değerlendirme yapmak yerine genel toplam üzerinden bir hesaplama yapıldığını, bu kapsamda davalının beş yıl süre boyunca toplamda 740 ton eksik alım yapması nedeniyle ton başına 30 USD’den 22.200 USD cezai şart ödemek zorunda olduğunun hesaplaması gerekirken, neden cezai şart hesaplaması yapılırken 0,8 yoğunluk oranıyla çarparak eksik kalan kısmın 512,22 ton olarak belirlediğinin anlaşılamadığını, müvekkili şirketin cezai şart alacağının o dönemki döviz kuru olan 1,8385 TL ile çarpıldığında 40.814,70 TL olarak hesaplandığını, bu nedenle müvekkilinin alacaklı olduğunu, mahkemece taleplerinin dikkate alınmadan müvekkilinin alacaklı olmasına rağmen davacının davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, en azından itirazları doğrultusunda yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken itirazlarının yok sayılarak savunma hakkının kısıtlanarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf incelemesi sırasında bu taleplerinin yeniden incelenmesi gerektiğini; intifa bedelinin ödendiğine ilişkin fatura bilgilerinin belirtilmesine rağmen faturanın aslının dosyaya sunulmadığı kabul edilerek intifa bedelinin ödenmediğine hükmederek hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, raporda davacının maliki olduğu akaryakıt istasyonu üzerinde müvekkil şirket lehine 09.07.2007 tarihinde 100.000 TL karşılığında 8 yıl 1 ay 26 gün süreyle intifa hakkı tesis edildiğini, ancak davalı tarafından intifa bedeline ilişkin bir ödeme belgesi sunulmadığının tespit edildiğini, 25.05.2018 tarihinde duruşmada, müvekkil şirket tarafından intifa bedelinin ödendiğini gösterir belgeleri sunmak üzere iki haftalık kesin süre verildiğini, müvekkili şirketin intifa bedelini akaryakıt kullandırarak ödediğinin tespit edilmesi üzerine bu durumun bildirildiğini, intifa bedeli karşılığı kullandırılan akaryakıtı gösteren 08.02.2008 tarihli ve 448756 sıra numaralı faturanın kesildiği tarihten itibaren on yıldan fazla bir süre geçmiş olduğu için müvekkil şirket kayıtlarında mevcut olmadığını, ancak cari hesap dökümünde bu faturanın bulunduğunu, mahkemece faturanın kopyasına itibar edilmediğini, Vergi Usul Kanunu’nun 253. maddesine göre, defter tutmak mecburiyetinde olanlar tuttukları defterleri ve belgeleri defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar ise almaya mecbur oldukları fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzunu ilgili bulundukları takvim yılını izleyen yıldan başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur olduklarını, müvekkilinin 2008 yılına ait fatura aslını bulundurması gerekmediğini, müvekkili şirketin defterlerinin kesin delil olması nedeniyle ödemenin dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay kararları gereğince intifa hakkı tesis eden resmi senedin varlığı intifa bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiğinin (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/13286 E. Ve 2016/5286 K. Sayılı 30.12.2014 tarihli ilamı) kabul edilmesi gerektiğini, esasen intifa senedinin varlığının dahi tek başına ödemeyi kanıtladığını; dosyada tek bir rapor bulunduğunu, araştırılması istenen hususların değerlendirilmesi için yeniden rapor alınmadığını, uyuşmazlık konusu teminat mektubunun paraya çevrilmesinde intifa hakkı kapsamında müvekkil şirketin alacağının olup olmadığının tespitinin önem arz etmesi nedeniyle, mahkemece tapuya yazı yazılarak müzekkere cevabına göre yeni bir bilirkişi incelemesi talebinde bulunulması talibinin de dikkate alınmadığını, tapu kayıtları celp edilmeden ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini etkileyecek olan intifa hakkı kapsamındaki taleplerinin karşılanmadan, hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak verilen kararın yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.05.2015 tarihli 2015/13-724 esas sayılı ve 2015/1357 karar sayılı kararı), mahkemece uyuşmazlığın çözümüne etki eden tüm delillerin toplanmadan eksik incelemeyle karar verildiğini, müvekkili şirketin intifa bedelini ödediği sabit olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davalı tarafından cezai şart alacağına mahsuben nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin, ödenmeyen intifa bedelinin ve sözleşmenin feshi nedeniyle davacının dava dışı şirketle yaptığı sözleşme nedeniyle davacının aldığı komisyon bedelinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, teminat mektubu bedeline yönelik davasının kısmen kabulüne, intifa bedelinin tahsiline yönelik davanın kabulüne, komisyon bedelinin tahsiline ilişkin talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen 22.06.2007 tarihli akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının davacı ve davalı olduğu, sözleşmenin konusunun bayinin mülkiyetinde bulunan Eskişehir merkez ilçesi Muttalip köyü, …parselde kayıtlı taşınmazda bulunan akaryakıt satış ve servis istasyonunda münhasıran, davalı veya davalının belirleneceği yerden satın alınacak akaryakıt ürünlerinin satışına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin 2/g maddesinde sözleşme süresinin sona ermesi halinde davalı tarafından verilen tüm malzemelerin iade edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4. maddesinde “Bayi, bu sözleşme çerçevesinde … tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz cinse akaryakıt için her yıl için en az 750 ton/yıl ile 1 ton /yıl madeni yağ ve müstahazlarını satmayı kabul ve taahhüt eder” düzenlemesi bulunmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde, fesih halleri düzenlenmiştir. Sözleşmenin 8/b, c ve d maddelerinde cezai şart halleri düzenlenmiş olup, 8/b maddesinde, yukarıdaki fıkra gereğince sözleşmenin davalı tarafından fesih hakkının doğduğu durumlarda davalının fesih hakkını kullansın veya kullanmasın bayinin 4. maddede belirtilen akaryakıt için 30 USD /Metreküp, madeni yağlarda 300 USD /Ton cezai şart ödeyeceği kabul edilmiştir.Sözleşmenin 8/c maddesi gereğince, …, bayinin feshine sebebiyet vermesinden dolayı maruz kaldığı zararı ve satış kaybından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybını da bayiden talep etme hakkını haizdir. …’ın mahrum kaldığı karın hesaplanış tarzı; sözleşmenin devam etmesi kararlaştırılan sürede, satışı taahhüt edilen ürün miktarından (4. madde), sözleşme süresi içerisinde bayi tarafından satılan ürün miktarı düşüldükten sonra bulunacak miktar üzerinden akaryakıtta 30 USD/metreküp, madeni yağda 300 USD /metreküptür. Davalı, sözleşme süresince davacının sözleşmenin anılan maddesinde belirtilen asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle cezai şart faturası düzenleyerek, davacının bankadaki teminat mektubundan alacağını tahsil etmiştir. Uyuşmazlıkta asıl çözülmesi gereken sorun sözleşmede kararlaştırılan cezanın niteliği, belirlenecek niteliğe göre bu cezai şartın talep edilip edilemeyeceği ve miktarına ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin beş yıl süreli olduğu ve 22.06.2007 tarihinde düzenlendiği, davacının 04.06.2012 tarihli ihtarıyla sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirerek teminat mektubunun iadesi istenmiştir. Davalı tarafından keşide edilen 22.06.2012 tarihli cevabi ihtarda, 26.583,46 TL cezai şart alacağı bulunduğu, 40.000 TL teminat mektubunun nakde çevrilerek cari hesaba alacak kaydedildiği, bayilik sözleşmesi kapsamında hesabın kat edildiği ve 13.824,67 TL bakiye alacak bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun cezai şartın değerlendirildiği 5 ila 9. sayfalarında cezai şartın niteliğinin irdelenerek, cezanın TBK’nın 179/2. maddesi kapsamında ifaya ekli cezai şart olduğu ve taahhüde aykırı davranılan yılı takip eden yeni yılda, ilk fatura ve irsaliyeye bir açıklama ile cezai şart alacağının saklı tutulmadığı belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince belirtilen bilirkişi görüşü ve bu görüşe kaynaklık eden Yargıtay kararları gerekçeli kararda değerlendirilmemiştir. Yerleşik Yargıtay kararları gereğince, ifaya ekli cezai şartın yeni yılda saklı tutulmadan sözleşmenin ifasına devam edilmesi halinde, önceki yıllara ilişkin cezanın talep edilemeyeceği, ancak son yıla ilişkin cezanın talep edilebileceği belirlendiğinden, mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadan ve bu hususa ilişkin davacı iddiaları değerlendirilmeden, bilirkişi raporu içeriğindeki görüşler de dikkate alınmadan sonuçta hesaplanan miktara hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde davacıya ait taşınmaz üzerine davalı yararına bedeli karşılığı intifa hakkı tesis edildiği, bilirkişi kurulunca intifa hakkının 100.000 TL değerinde intifa hakkının tesis edildiği belirlenmiştir. İntifa hakkının kurulduğuna ilişkin taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak bilirkişi raporundan sonra dosyaya geldiği anlaşılan Tepebaşı Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğünün E 218/7720 sayılı yazısında dava konusu parseller üzerinde davalı lehine intifa hakkı bulunmadığı, ipotek tesis edildiği, ipoteğin de 22.05.2012 tarihinde terkin edildiği bildirilmiştir. Bu durumda, mahkemece taraflardan da sorularak intifa hakkının kuruluşuna ilişkin resmi senet ile tüm tapu bilgilerinin getirtilerek, varsa terkin işlemindeki açıklamalara göre göre intifa hakkının süresi ve bakiye bir alacak bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan davalı taraf intifa bedelinin akaryakıt olarak ödendiğini ve bu hususun cari hesaba işlendiğini savunmasına göre, tarafların tüm ticari ilişkilerindeki cari hesabın değerlendirilerek davacının bakiye bir intifa alacağının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden gerekçesiz şekilde talebin kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri esasa etki edecek deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Somut olayda davacının iddiaları ile davalı savunma sebepleri ve gösterdiği deliller gerekçeli olarak tartışılmadan ve denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan, yazılı şekilde talebin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin tam olarak toplanıp değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, tarafların iddia ve savunmalarına yönelik somut ve denetlenebilir bir gerekçe oluşturulmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, dosyanın kararın veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının, talep halinde iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibine İİK’nın 36. maddesi uyarınca sunulan banka teminat mektubunun, icra müdürlüğünce davalı tarafa iadesine dair;HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.10.2021