Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/863 E. 2021/420 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/863
KARAR NO : 2021/420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2018/1066 E. – 2018/1256 K.
DAVANIN KONUSU :Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı …A.Ş.’nin %30 hissesine sahip kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin şimdiye kadar müvekkiline kar payı vermediğini ve şirketin yıllardır zarar ettiğinin söylendiğini, müvekkilinin bilgi edinme talebi ve şirketin işleyişini inceleme isteklerinin yerine getirilmeyerek şirketin finansal tabloları, denetleme raporları gibi bilgi ve belgelerin verilmediğini, TTK’nın 437.maddesi kapsamındaki bilgi istemlerinin yerine getirilmediğini, bu kapsamda davalı şirketin 30.07.2018 tarihli genel kurul toplantısında iki adet önerge sunularak TTK’nın 437/2. maddesi kapsamında, yönetim kurulundan bilgi ve belge talep edildiğini, önergelerdeki hususlarla ilgili bilgi ve belgelerin genel kurul toplantısı sırasında verilmemesi üzerine genel kurul toplantısının ertelenmesinin talep edildiğini ve talepleri doğrultusunda genel kurul gündeminin 3,4,5,6,7,8,9. maddelerinin görüşülmesinin ertelendiğini, müvekkilince talep edilen belgelerin 03.09.2018 tarihinde şirket merkezinden alınabileceğine ilişkin davalı yanca Beşiktaş 26.Noterliğinin 17.08.2018 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, 03.09.2018 tarihinde davalı şirket merkezine gidilmesine rağmen önergede belirtilen bilgi ve belgelerin henüz hazır edilmediğinin ifade edildiğini, istenen belgelerin teslim edilemeyeceği bilgisinin verilmesi üzerine gerçekleşmeyen inceleme hakkında tutanak düzenlendiğini, bu nedenle davalı şirket aleyhine İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/800 Esas sayılı dosyası ile TTK’nın 437/5 maddesi gereğince bilgi edinme davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davalı şirketin 17.09.2018 tarihli genel kurulunda da önerge ile sorulan sorulara yeterli cevap vermediği gibi sorulan hususların açıklığa kavuşturulması için toplantının ertelenmesi talebinin haksız olarak reddedildiğini, davalı şirketin 17.09.2018 tarihinde genel kurulunda alınan kararların pay sahibi olan davacının taleplerinin yerine getirilmemesi nedeniyle batıl olduğunu, kararların kanun, şirket ana sözleşmesi, eşitlik ilkesi ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, genel kurulun ertelenmesi talebinin TTK’nın 420. maddesi hükmüne aykırı olarak reddedildiğini, genel kurulun pay sahiplerine tanınan bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edilerek karar aldığını, müvekkilinin şirketin işleyişi ve mali raporları konusunda yetirince belgilendirilmemesi nedeniyle genel kurulda alınan yönetim kurulunun ibrası, seçimi, bilançonun onaylanması, kar ve zarar hesabının okunması ve onaylanması kararlarının batıl olduğunu, daha önce ertelenen genel kurulda istenilen bilgilerin yeterli açıklıkta verilmediğini, müvekkilinin ısrarlı taleplerine rağmen bilgilendirme yapılmamasında ısrar edilmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 17.09.2018 tarihinde alınan genel kurulunda alınan kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kurul toplantısına karşı muhalefet şerhi vermek ve bunu toplantı tutanağına geçirmenin genel kurul kararları aleyhine açılan iptal davalarında dava şartı olduğunu, iptali istenen 17.09.2018 tarihli genel kurulda davacının, hangi gündem maddelerine ilişkin muhalefette bulunduğunu tek tek belirtmediğinden, hukuken geçerli bir muhalefet şerhi bulunmadığını, TTK’nın ilgili maddeleri gereğince iptal davası açma hakkı bulunmayan davacının davasının bu nedenle usulden reddi gerektiğini, davacının hangi gündem maddesine hangi nedenle muhalif kaldığını açıkça genel kurul tutanağına yazdırmadığı gibi, ayrı bir muhalefet şerhi de sunulmadığını, iptali istenen 17.09.2018 tarihli genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirir bir neden bulunmadığını, kararların esas sözleşme, iyi niyet kuralları ve kanuna aykırı olmadığını, davacının genel kurul öncesinde yeterince bilgilendirilmemesi nedenine dayalı olarak iptal davasını açtığını, bilgi edinme talebinin yerine getirildiğini, bu kapsamda 30.07.2018 tarihli genel kurulun ertelenerek davacıya bilgi verildiğini, şirket sırları dışındaki bilgilerin dürüst cevap verme ölçüsünde davacıya bildirildiğini, ertelenen genel kurulun 17.09.2018 tarihinde yapıldığını, şirkete ait kayıt ve mali tabloların usulüne uygun şekilde şirket merkezinde ortakların incelenmesine açıldığını, istenilen bilgilerin verilmesi nedeniyle yeniden erteleme isteminin TTK’nın 420. maddesine aykırı olduğunu, talep edilen bilgi ve belgeler davacı tarafa sunulduğunu ve ertelenen olağan genel kurul toplantısının 17.09.2018 tarihinde gerçekleştirildiğini, davalı şirket tarafından 11.09.2018 tarihinde davacıya, mali müşaviri ve avukatına gönderilen e-posta ile şirketin ertelenen 30.07.2018 tarihli olağan genel kurulunda davacı tarafça sunulan önergeye karşı davalı şirket tarafından verilen cevapların paylaşıldığını, davacı tarafından önceki toplantıda talep edilen bilgi ve belgelerden faaliyet raporu ve mali tabloların 20.07.2018 tarihinde elden, 30.07.2018 tarihli genel kurulda davacı tarafça verilen önergeye ilişkin cevapların ise 11.09.2018 tarihinde e-posta ile kendisine bildirildiğini, tüm bu bilgi ve belgelerin davacıya şeffaflıkla sunulmasına rağmen davacının, toplantının tekrar ertelenmesini talep ettiğini, davacının dilekçesinde talep ettiği bilgi ve belgelerin şirket sırrı kapsamında paylaşılmasında, şirket menfaatlerinin ciddi olarak zarara uğratabileceğini, davacının genel kurulun mahkeme yolu ile yapılması, bilgi alma ve inceleme talebi hakkında ve şirkete özel denetçi tayin edilmesi hakkında ayrı ayrı davalar açıldığını, davacının bilgi alma hakkını kullandığı halde TMK’nın 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına açıkça aykırı hareket ettiğini, davacının asıl amacının şirketi işlemez hale getirmek olduğunu, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, TTK 445 maddesine dayalı olarak 17.09.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan tüm kararların iptali istemine ilişkindir. TTK’nun MADDE 446- ‘(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,  b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir…’ hükmü ile,Aynı kanunun MADDE 445- ise ‘..(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler…’ hükümlerini düzenlenmiştir.
Davanın 3 aylık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı ve davalı şirketin adresi itibariyle mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmaktadır.İptali istenen 17.09.2018 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararlardan;1 ve 2 no’dan herhangibir karar alınmadığı, 3 nolu bilançonun görüşülmesi talebinin yeniden ertelenmesi ve 4 nolu son 10 yıllık hesapların özel denetçi vasıtasıyla denetlenmesi taleplerinin davacının olumsuz oyuyla reddedildiği, 5 nolu yönetim kuruluna …r’ın seçilmesine ilişkin ve yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararlara davacınını olumsuz oy verdiği, 6 nolu yönetim kurulu seçimi kararına davacınıcın olumsuz oy verdiği, 7 nolu huzur hakkı ödenmemesi maddesinin oy birliğiyle karara bağlandığı, 8 no’da herhangibir karar alınmadığı, 9 no’da yönetim kurulu üyelerine TTK 395-396 maddeler uyarınca izin verilmesine ilişkin karara davacı olumsuz oy verdiği, toplantı sonunda davacı vekilinin toplantı tutanağına ekli önerge verdiği, belge istediği anlaşılmaktadır. Davacının aynı minvalde bilgi alma hakkı ve özel denetçi tayini için davalar açtığı ve derdest olduğu her iki taraf vekilincede beyan edilmektedir.İptali istenen genel kurulun 30/07/2018 tarihli genel kurul toplantısının ertelenen 3,4,5,6,7,8,9 maddelerinin görüşülmesi için toplandığı, davacı yanın TTK 420 son madde uyarınca yeniden erteleme talep ettiği, ve bu talebin reddedildiği anlaşılmaktadır.TTK 420 madde de; ‘Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır.’ hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu iptali istenen genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş noktaları bulunmadığı, davacı yanın maddeler tek tek görüşülüp oylanırken olumsuz oy kullandığı, ancak her bir madde yönünden muhalefet şerhini zapta geçirtmediği gibi, genel kurul tutanağına ekli ve kararların tümüne muhalefet şerhi koyulduğunun bildirilmesi suretiyle 3 sayfadan ibaret önerge eklenmesi TTK 446 madde de bildirilen muhalefet şerhi kapsamında değildir. Muhalefetin, görüşmeler sınasında ve gündeme ilişkin olarak değil, özellikle oylama sırasında ve oylama sonucuna ilişkin olarak yapılması gerekmektedir. Oylama sonunda genel olarak tüm maddelere muhalefet edildiğine dair beyan, öngörülen dava şartını karşılamadığı gibi, somut olayda 17.09.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağına ekli 3 sayfalık dilekçenin bilgi ve belge verilmesi talebine ilişkin, belge isteminden ibaret olduğu, oysa davacı yanın bilgi alma hakkı ve özel denetim hakkını kullandığı ve bu konularda dava açtığı, derdest olduğu, dolayısıyla iş bu davadaki somut talep açısından dava şartı olan muhalefetin bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.” gerekçesiyle, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Müvekkil tarafından verilen muhalefet şerhinin yasanın aradığı nitelikte bir şerh olduğunu, ilk derece mahkemesince hatalı değerlendirmesi sonucu davanın reddedildiğini, TTK’nın 446/1. maddesi uyarınca toplantıda hazır bulunup da alınan karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini toplantı tutanağına geçiren ortağın kararlara karşı iptal davası açma hakkı bulunduğunu, iptal davası açabilme şartının alınan karara olumsuz oy vermek ve bu muhalefetini toplantı tutanağına geçirtmekten ibaret olduğunu, müvekkilinin her iki şartı da yerine getirdiğini, toplantı tutanağının incelenmesinde muhalefet şerhi yazıldığının açıkça görüleceğini; önergenin toplantının başında verildiğini ve muhalefet şerhiyle ilgisinin bulunmadığını, toplantının başlangıcında verilen önergede bilgi edinme hakkı çerçevesinde davalı şirket tarafından e-posta ile gönderilen bilgi ve belgelere ilişkin aydınlatılmasını talep ettikleri hususlara ilişkin soruların ve eksik gönderilen belgelere ilişkin olduğunu, genel kurul tutanağının 3. maddesinde de önergenin muhalefet şerhinin eki olarak verilmediğinin teyit edildiğini, toplantı tutanağının sonunda da muhalefet şerhi yazıldığını açıkça belirtildiğini, önerge ile muhalefet şerhinin ayrı evraklar olmasına rağmen, üç sayfalık önergenin muhalefet şerhinin eki değil, toplantı sırasında verilmiş olması nedeniyle toplantı tutanağının eki olmasına rağmen, mahkemece muhalefet şerhinin eki olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu; müvekkilinin TTK’nın 446/1.maddesinin lafzına göre de muhalefet şerhini tutanağa yazdırdığını, tek tek her maddeye muhalif kalmanın gerekmediğini, tüm maddelere karşı muhalefet şerhi yazılmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığını, kanun maddesinde muhalefet sebebinin gösterilmesi gerekliliğini ifade eden bir düzenleme de bulunmadığını, mahkemece hangi kararlara hangi gerekçe ile itiraz edildiğinin ve yine hangi gerekçelerle iptalinin istendiği sorularak bu çerçevede iptali talep edilen kararların tek tek incelenmesi gerektiğini, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/16227 Esas, 2013/13183 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiğini, alınan tek bir karara muhalif kalınabileceği gibi tüm kararlara muhalif kalınabileceğinin kabul edilmesi gerektiğini, genel kurul kararlarının tümüne sunulan bir muhalefetin bulunması halinde, bu muhalefetin usulüne ve şekline yönelik açık bir yasal düzenleme bulunmuyorken ve doktindeki hakim görüşe göre de bu konuda bir biçim şartının bulunmadığı kabul edilmişken mahkemece muhalefet şerhinin öngörülen dava şartını karşılamadığına yönelik kararının açıkça yasaya aykırı olduğunu, finansal tablolara ilişkin bilgi şartının yeterince yerine getirilmemesi nedeniyle erteleme talebinin reddinin yasaya aykırı olduğunu, genel kurulda sözlü olarak ve sunulan önergeyle bilgi talebinin yerine getirilmediğinin açıklandığını, yönetim kurulunun TTK’nın 436.maddesine aykırı ibra edildiğini, hakim ortağın oy kullanamayacak olması nedeniyle müvekkilinin ret oyuyla ibranın gerçekleşmediğinin sabit olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca, davalı şirketin 2.09.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
TTK’nın 445. maddesinde, ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler” denilmiştir.TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Genel Kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında TTK’nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Davacı vekilince, davalı şirketin 17.09.2018 tarihinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tümüne muhalif kalındığı ve muhalefet şerhinin toplantı tutanağına yazdırıldığı belirtilerek tüm genel kurul kararlarının iptali istenmiştir. TTK’nın 446. maddesi genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince, davacı tarafından toplantının başında sunulan önergenin muhalefet şerhi niteliğinde olmadığı, oylama sonunda genel olarak tüm maddelere muhalif kalınmasının dava şartını karşılar nitelikte muhalefet şerhi olarak görülemeyeceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Davacı tarafından iptali istenen genel kuruldan önce üç sayfadan ibaret bilgi talepli dilekçe sunulmuştur. Anılan dilekçe, mahkemece de isabetli şekilde belirlendiği üzere, muhalefet şerhi niteliğinde olmayıp, istenilen bilgi ve belgelerin eksik olarak verilmesi nedeniyle yeniden bilgi verilmesi ve özel denetçi tayinine ilişkindir. Ancak, genel kurul sırasında davacının, gündemin her bir maddesine ilişkin olarak söz alarak açıklamalarda bulunduğu, alınan kararlara muhalif kaldığı ve toplantının sonunda da genel kurulda alınan tüm kararlara karşı muhalif kaldığını tutanağa yazdırdığı görülmektedir. Oylama sırasındaki açıklamalar ve ret oyu ile toplantı tutanağının sonunda açıkça tüm kararlara muhalif kaldığının bildirilmesi karşısında usulüne uygun bir muhalefet şerhinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 29.09.2003 tarih ve 2003/2441-8369 E.K.sayılı ilamında da alınan kararlara karşı ileri sürülen bu tür itirazların muhalefet şerhi olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartının hatalı değerlendirilmesi sonucu karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01.04.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.