Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/849 E. 2021/414 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/849
KARAR NO : 2021/414
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2019
NUMARASI : 2016/599 E. – 2019/69 K.
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı borçlu …İşl.San. ve Tic.Ltd.Şti arasında genel kredi sözleşmeleri düzenlendiğini, davalı … ile …’nin 12.03.2014 tarihinde 750.000,00 TL ve 1.000.000,00 TL bedelli iki adet genel kredi ve teminat sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, sözleşme kapsamında müvekkili bankadan ticari araç kredisi kullandığını, kredi nedeniyle araç üzerine müvekkili banka lehine rehin tesis edildiğini, borçluların kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olan taksitli krediler detaylı ödeme planında gösterilen 12.12.2014 ve 12.01.2015 tarihli taksitleri vadesinde ödememeleri nedeniyle borcun muaccel hale geldiğini, müvekkilince taşıt kredisi hesabının bu nedenle kat edilerek 31.01.2015 tarihi itibariyle 25.717,04 TL tutarındaki alacağın ödenmesinin istenildiğini, borçlu şirket adına düzenlenen Business Kart hesabının da 31.01.2015 tarihi itibariyle temerrüt nedeniyle kat edildiğini, anılan tarih itibariyle müvekkil bankanın toplamda 10.802,11TL alacağı bulunduğunu, borçlu şirket adına açılan esnek ticari hesabının da temerrüt nedeniyle kat edildiğini, kat tarihi itibariyle müvekkilinin bu istek kaleminden 183,68 TL alacağın bulunduğunu, tüm banka alacağı olan 36.519,15 TLiçin Kadıköy 30. Noterliğinin 05.02.2015 tari ve … yevmiye nolu kat ihtarnamesinin keşide edilerek tüm borçların ödenmesinin ihtar edildiği halde, borçlular tarafından ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe yönelik davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ticari araç kredisinin müvekkilinin kefil olarak imzaladığı genel kredi ve teminat sözleşmelerinin kapsamına girmediğini, araç kredisi nedeni ile müvekkilin kefaletinin bulunmadığını, araç kredisini kapsamayan genel kredi ve teminat sözleşmesinin usul ve şekil şartlarına uygun düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz olduğunu, kanun şartlarına uygun kefalet alınmaması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğunu, takipte istenilen asıl alacak ve ferilerinin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davalının Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi gereği kullandığı kredi borcunu ve business kart borcunu ödemediği, hesabın kat edildiği, davalı gerçek kişilerin müteselsil kefil olmaları sebebiyle borçtan sorumlu oldukları, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacı tarafın talep edebileceği miktarların belirlendiği anlaşıldığından bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne, Anılan durum karşısında takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı borçluların İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği hususu da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 25.267,64TL taşıt kredisi asıl alacağı, 10.139,60 TL business kart ve esnek hesap asıl alacağı, 2.590,80 TL akdi faiz, 148,33 TL BSMV ve 369,84 TL noter masrafı olmak üzere toplam 38.516,21 TL üzerinden tahsilde tekerrür olmamak üzere devamına, asıl alacak 35.407,24 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Önceki beyanlarını tekrarla, ilk derece mahkemesince eksik bilirkişi raporuyla karar verildiğini, kat ihtarının davalı kefile gönderildiği, ancak 09.02.2015 tarihinde adreste tanınmadığından iade edildiği, buna rağmen raporda temerrütün takip tarihinde başladığının raporla belirlendiğini, itiraz üzerine alınan ek raporda da aynı görüşlerin devam ettirildiğini, oysa genel kredi ve teminat sözleşmesinin yed-i emin beyanı ve sorumluluğu başlıklı fıkrasında ”…aşağıda imzanın yanındaki adresimi de yasal ikametgah olarak ittihaz ettiğimi, meydana gelebilecek her hangi bir değişikliği bankaya yazılı olarak bildirmedikçe bu adresime yapılacak tebligatın tarafıma yapılmış sayılacağını kabul ve beyan ederim.” hükmü bulunduğunu, davalının genel kredi sözleşmesinde bildirdiği adresine gönderilen ihtarın 10.02.2015 tarihinde bila iade ikmal olduğunu, sözleşmede belirtilen adresin değişikliği durumunun bankaya bildirilmemesi nedeniyle müvekkilince yeni adresine tebligat gönderilmediğini, sözleme gereğince temerrüt faizinin kat tarihi itibariyle hesaplanması gerekirken takip tarihi olan 21.05.2015 olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu belirterek, kararın belirtilen nedenle kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından ticari kredi sözleşmeleri kapsamında, dava dışı şirkete kullandırılan ticari kredi alacağı olan toplam 41.103,36 TL nin tahsili amacıyla takip takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı banka ile dava dışı ….Tur.Ltd.Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine davalı müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza atmıştır. İstinaf başvurusu bulunmamakla birlikte kefalet sözleşmesinin el yazısı ile yazıldığı, yine kefalet türünün ve limitinin 12.03.2014 tarihli sözleşmede yazılması nedeniyle kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Sözleşme kapsamında kullandırılan taşıt kredisi ile nakdi kredilerin süresinde ödenmemesi üzerine davacı bankaca hesabın kat edilerek Kadıköy 30.Noterliğinin 05.02.2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarıyla toplam 36.519,15 TL’nin ödenmesinin istendiği, 09.02.2015 tarihli tebligat şerhinde davalının adreste tanınmaması nedeniyle tebligat yapılamadığı anlaşılmıştır. İhtarın gönderildiği adres davalı tarafından genel kredi sözleşmesinde belirtilen adrestir. TBK’nın 117.maddesi gereğince kural olarak muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. İİK’nın 68/b maddesi ile genel kredi sözleşmesinin asıl borçluları yönünden düzenleme yapılmıştır. Yasa maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Kefil, kefalet ettikleri sözleşmelerden dolayı asıl borçlunun borcundan kefalet limiti kapsamında tüm feriler dahil olmak üzere ( temerrüt faizi, masraflar ) sorumludur. Bunun dışında kefil temerrüde düşürülmüş ise asıl borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile de sorumludur. Kefil hakkında icra takibi yapılabilmesi için ayrıca kendisine temerrüt ihtarında bulunulmasına gerek yoktur. Temerrüt ihtarı kefile tebliğ edilmediyse kefilin temerrüdünün, takip tarihinde başladığı kabul edilir (Yargıtay 19.HD’nin 14/12/2015 tarih, 2015/6616E. 2015/16781K. sayılı ilamı).
Somut olayda, sözleşmede hüküm olsa dahi kefilin temerrüdünün ancak kat ihtarının kefile tebliği ile mümkün olabileceği, bu nedenle kat ihtarının tebliğine kadar akdi faiz bu tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanarak kefilin sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvuru nedeni yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline.
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.04.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.