Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/832 E. 2021/564 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/832
KARAR NO: 2021/564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/12/2018
NUMARASI: 2017/407E. 2018/512K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Deniz Taşımasından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili ile katılma yoluyla davalı DHL ve Dannar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket tarafından … nolu karayolu nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalanan … A.Ş.’ye ait tünel açma makinasının Helsinki’nden Oran’a nakliyesinin davalı … sorumluluğunda gerçekleştiğini, konişmentodan anlaşıldığı üzere davalılardan …’ye forwarder sıfatıyla, iki ve üç nolu davalılara da konişmentoyu düzenleyen taşıyıcı sıfatıyla davanın yöneltildiğini, müvekkilinin sigortalısına ait olan emtianın taşınmasından sonra yükün class 9 olarak işlem gördüğü tespit edilerek tahliyesinin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle, yükün İspanya Algericas Limanına gönderilip, daha sonra da Oran Limanına geri getirildiğini, Oran Limanında tahliye işlemini yapan tehlikeli madde gümrüklü antrepo sahibi … tarafından emtianın karayolu ile taşımasının gerçekleştirildiğini, bu işlemler sırasında alıcının emtialar üzerindeki denetiminin mümkün olmadığını, davalıların basiretli bir taşıyıcı olarak gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri neticesinde söz konusu aksaklıkların meydana geldiğini, forwarder olarak bir nolu davalının, bununla birlikte taşıma öncesi gerekli kontrolleri yapmayan diğer davalıların sorumluluğunun bulunduğunu, zira alıcı tarafından malı kontrol etme ve güvenlik altında teslim alma imkanının ortadan kaldırıldığını, … tipi jumbo iş makinasının Oran Limanından Intramar Gümrük sahasına nakliyesi sırasında … firmasına ait … plakalı … çekici ile … plakalı römork üzerinde … sarılı … üstüne bağlanmış olan emtianın üst geçide çarparak devrilmesi sonucu hasarlandığının ekspertiz raporunda sabit olduğunu, fatura ve yapılan tespitlere göre emtiada meydana gelen 308.159,42 Euro zararın müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini, bu şekilde davacının sigortalısının haklarına halef olduğunu, hasar bedelinin rücu edilmesi için davalılara yapılan müracaattan sonuç alınamadığını, bu nedenle davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalıların itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …, … vekili savunmasında özetle; dava konusu taşımanın Helsinki Limanından Oran Limanına gerçekleştirilen deniz taşıması olduğunu, müvekkili …’nin taşıma işleri komisyoncusu olup, diğer davalı …’ı taşıyıcı olarak tayin ettiğini, fiili taşımanın ise davalı … tarafından yerine getirildiğini, davacı tarafından ileri sürülen hasarın ise deniz taşıması bittikten sonra ve davacının beyanına göre emtia limandan gümrüklü depoya karayolu ile taşınırken meydana geldiğini, bu nedenle müvekkillerinin yük hasarından sorumlu tutulamayacaklarını, davanın İİK’nın 67. maddesi ile TTK’nın 1188. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, müvekkili Danmar tarafından düzenlenen konişmentoda uyuşmazlıklar yönünden İsviçre Basel Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, diğer yandan haksız fiil hükümlerine göre de haksız fiilin ve zararın meydana geldiği yerin Cezayir olması, satıcının ise Finlandiya’da bulunması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı tarafın ileri sürdüğü zararın deniz taşıma sırasında meydana gelmemesi sebebiyle davanın Deniz Ticaret Mahkemesinde görülemeyeceğini, davacının …’a ödeme yaptığını ileri sürdüğünü, oysaki konişmentolardan anlaşıldığı üzere dava konusu emtianın alıcısının … değil, Cezayir’de bulunan … olduğunu, bu nedenle davacının hak sahibi olmayan şirkete ödeme yapmış olmasından dolayı halefiyet hükümlerine göre husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkillerinin sorumluluğundaki taşımanın Helsinki Limanından Oran Limanına port to port olarak yapıldığını, yani sorumluluğun yükleme limanından başlayıp, boşaltma limanında sona erdiğini, fiili taşıyan … tarafından yapılan taşıma sonunda emtia Oran’da liman sahasına indirildikten sonra müvekkillerinin ve …’nın emtia üzerinde tasarruflarının bulunmadığını, iddia edilen zararın ise Oran Limanından sonra yapılan karayolu taşıması sırasında gerçekleştiğini, müvekkili …’nin taşıma işleri komisyoncusu olması nedeniyle hasardan sorumlu tutulamayacağını, konişmento hükümleri uyarınca emtianın özelliği …’a bildirilmemiş olduğundan söz konusu hasardan dolayı …’ın da sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak davanın yetkisizlik, husumet ve esastan reddi ile davacının % 20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; müvekkilinin sadece limandan limana denizyolu taşımasını üstlenmiş olması nedeniyle karayolu nakliyesi sırasında meydana gelen hasardan sorumlu tutulamayacağını, konişmentonun ön yüzünde CY/CY kaydının yer aldığını, bu kaydın “limandan limana” taşıma anlamına geldiğini, yükün Finlandiya’nın Helsinki Limanında gemiye yüklendikten sonra tam ve sağlam olarak Cezayir’in Oran Limanında gemiden tahliye edildiğini, akabinde yükün alıcı Makyol’a teslim edildiğini, bu şekilde …’nın taşımanın deniz kesitine ilişkin tüm sorumluluğunun sona erdiğini, oysaki ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere Cezayir içerisinde iç kara nakliyesi esnasında meydana gelen trafik kazası sırasında yükün hasarlandığının anlaşıldığını savunarak müvekkili hakkında açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı … vekili tarafından müvekkilinin limandan limana taşıma yapmayı üstlendiği, malın tam ve sağlam olarak varma limanı olan Oran Limanında alıcısına teslim edildiğini, yükteki hasarın ise limandan çıktıktan sonra karayolu taşıması sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle müvekkilinin hasardan sorumlu tutulamayacağını ileri sürmektedir. … tarafından düzenlenen … nolu konişmentonun beşinci sayfasında yer alan CY / CY kaydına göre …’nın limandan limana taşımayı üstlendiği yani malın Helsinki’den Oran Limanına taşınıp, limanda yükün alıcısına teslim edildikten sonra taşıyıcının sorumluluğunun sona erdiği anlaşılmakta olup, dava dilekçesinde de sandvik tipi jumbo iş makinasının Oran Limanından gümrüklü sahaya Intramar firmasına ait çekici ile … plakalı römork üzerinde taşındığı sırada hasara uğradığı ileri sürülüp, ekspertiz raporunda da makinanın limandan gümrüklü sahaya tır ile taşınması esnasında N4 yolu üzerindeki üst geçide çarpma sonucu hasarlandığı belirtilmiş olduğundan emtianın limanda alıcısına teslim edildikten sonra karayoluyla taşındığı esnada hasara uğradığı anlaşılmıştır. Konişmentodaki CY / CY kaydına göre …’nın sorumluluğunun sadece deniz taşıması ile sınırlı olduğu, hasarın ise yükün varma limanında alıcı tarafından teslim alındıktan sonra alıcının tedarik ettiği tır ile taşınması sırasında oluştuğu anlaşıldığından yük hasarından dolayı …’nın sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır. Yapılan bu değerlendirmeler sonucunda, davalı … ve … vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile bu davalılar hakkında açılan dava yönünden İsviçre Basel Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, davalı … hakkında açılan davanın ise esastan reddi gerektiği, …” gerekçesiyle; davalı … ve … vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile bu davalılar hakkında açılan dava yönünden İsviçre Basel Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, davalı … hakkında açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalılar … ile … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; 1 nolu davalının işbu taşımanın multimodal (çok modlu) olması sebebiyle müteselsilen sorumlu olduğunu, 1 nolu davalı vekilinin, davalının taşıma işleri komisyoncusu olduğunu cevap dilekçesinde açıkça ikrar ettiğini, Davalı taraflarca sunulan konşimentolarda konuya ilişkin hukuki uyuşmazlık durumunda İngiliz kanunlarının uygulanacağı ve Londra mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmişse de salt bir şekilde sözleşmede yer alan madde ile bu sonuca ulaşılamayacağını, 3 nolu davalı yönünden de davanın esastan reddedilerek vekalet ücreti tahakkuk ettirilmesinin alenen hukuka aykırılık teşkil ettiğini, İlk derece mahkemesinin multimodal taşımanın niteliği, davalıların sorumluluğu, rücu durumu, tazminat miktarı hakkında olayın esasına ilişkin bilirkişi incelemesi dahi yapmadığını, Taşıma ilişkisinin multimodal olduğunun tartışmasız olduğunu, hal böyleyken ilk derece mahkemesinin işbu davayı tüm davalılar yönünden esastan incelemesinin ya da tüm davalılar yönünden usulen reddetmesinin gerektiğini, bu durumda 3 nolu davalı yönünden aleyhlerine tahakkuk eden vekalet ücretinin nispi vekalet ücreti olmaması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkilinin davalıdan olan 308.159,42 Euro alacağına ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, ticari faizi ile birlikte tahsiline, % 20 oranından az olmayan oranda icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar … ve … vekili katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunda; önceki beyanlarını tekrarla; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı tarafın aktif husumet ehliyetini haiz olmadığını, davacı tarafın sigortalısı olduğunu iddia ettiği kişinin doğrudan zarar gördüğünü ispat etmekle yükümlüyken gelinen aşamada bu hususun kanıtlanamadığını, İstinaf incelemesinde ilk derece mahkemesinin yetkili mahkeme olduğuna kanaat getirilmesi durumunda ise müvekkilleri yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkilleri yalnızca deniz taşımasından sorumlu olduğundan, kara taşıması sırasında meydana gelen hasardan sorumlu tutulamayacaklarını, iddia edilen zarar ile müvekkillerinin herhangi bir fiili arasında nedensellik bağı kurulmasının da mümkün olmadığını, davacının hukuka ve gerçeğe aykırı iddialarının reddi gerektiğini, Müvekkilleri ile davacının sigortalısı arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki olmadığı hususunun davacı tarafından da ikrar edildiğini, Müvekkillerinden 1. davalı gibi 2. davalı …’ın da sorumluluğunun, emtianın varış limanında boşaltılması ile sona erdiğini dolayısıyla kara yolu taşıması sırasında meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağını, İİK’nın 67/2. uyarınca takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini; istinaf incelemesinde aksi kanaate olunması halinde, katılma yoluyla istinaf başvurularının kabulü ile iş bu davanın savunmaları doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, karma taşımaya konu emtianın taşımanın karayolu ayağında hasarlanması nedeniyle, hasar bedelini sigortalısına ödemiş olan nakliyat sigortacısı tarafından, TTK’nın 1472.maddesi uyarınca, ödemenin rücuen tahsili için taşıyıcılar aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle iki davalı açısından davanın usulden reddine diğer bir davalı açısından ise davanın esastan reddine karar vermiş; bu karara karşı davacı vekili ile 1 ve 2. nolu davalılar vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyaya esas İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Sigorta …, borçluların …, … , …, .., …, … olduklarını, 211.500 Euro asıl alacak ve 16.659,42 Euro işlemiş faiz alacağının takibe konu edildiğini, takip tarihindeki 1 Euro’nun TL karşılığı üzerinden 1.037.603,60 TL olduğu, borcun sebebi olarak 27.07.2015 açıklamalı sigortalı … Firmasına ait emtianın 27.07.2015 tarihinde nakliyesi gerçekleşirken trafik kazası nedeniyle devrilmesi sonucu sigortalı firmaya ödenen tazminatın rücuen talebinin gösterildiğini, takibe itiraz eden … vekili ve … izafeten acentesi sıfatı ile … A.Ş. Vekili, müvekkillerinin merkezi …’a olup dosyaya ilişkin ödeme emrinin Milletlerarası Tebligat yöntemi ile müvekkillenin Finlandiya ofisine gönderildiğini ve dolayısıyla Finlandiya mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, ödeme emrinde böyle bir borcun hangi konşimento altındaki hangi taşımaya ilişkin olduğu, müvekkilinin hangi taşımayı üstlendiğine yönelik açıklama olmadığı sebepleriyle, yetkiye, takibe, borcu, işlemiş ve işleyecek faize talep eden faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz etmiş olduğu anlaşılmaktadır. İtiraz eden … vekili, icra takibinin yetkisiz icra takibinde açıldığını, müvekkili tarafından düzenlenen belge uyarınca somut olaya NSAB 2000 standart koşullarının uygulanacağı, söz konusu hükümler uyarınca Fin Hukukuna göre çözülecek uyuşmazlıkta tahkim şartı bulunduğunu ve tahkim yerinin Helsinki olarak kararlaştırılmış olduğunu, icra takibi açan alacaklının hem sigortalısı ile ilişkiyi hem de müvekkilleri ile sigortalısı arasındaki ilişkiyi ortaya koymakla yükümlü olduğunu, husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkiline ödeme emrine açıklayıcı bir bilgi gönderilmediğinden müvekkilinin takip alacaklısına bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin ödeme emri ile asıl alacak olarak talep edilen 291.500 Euro 16.659,42 Euro işlemiş faize ve harca esas değere tabi olan toplamda 308.159.42 Euro’ya yani tüm borç ve ferilerine itiraz etmiş olduğu bildirilmiştir. Dosya içerisindeki … konşimentosunun tercümesinin nicelemesinde; yükletenin … olduğu ve sözkonusu taşımayı yaptırmak üzere … ile anlaştığı, gönderilenin …, içeriği beyan edilenin 1 konteyner ve demonte halde jumbo tünel açma makinesi niteliğinde emtia, tahliye limanının Cezayir Oran Limanı olduğu, konşimentonun düzenleme tarihinin 06.07.2015, düzenleme yerinin Helsinki olduğu, konşimentonun ön yüzünde ”Konşimentonun ön yüzünde arka sayfadan bulanan 1’den 26’ya kadar numaralandırılmış şart ve koşulların taşıyanın tarifesine dahil olduğu, tacirin usulüne uygun olarak ciro edilmiş orjinal konşimentoyu taşıyana ibraz ile yükümlü olduğu, tacir burada yazılı basılı mühürlü ya da ya da konşimentonun ön yüzüne ya da arkasına eklenmiş tüm şart ve koşullar ile bu şart ve koşulların tamamını tacir tarafından imza ve tasdik edilmiş olduğu, ” şeklinde ibarenin yazılı olduğu, teslim şeklinin CİF olarak kararlaştırıldığı, yükleten tarafından istiflendiği, tartıldı sayıldı şeklinde ibarenin bulunduğu, navlunun peşin olarak ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde: Somut olayda, …’in taşıma komisyoncusu olduğu ve söz konusu taşımayı yaptırmak üzere … ile anlaştığı, dosya içerisinde …’in, … adına imzaladığı … nolu 16.05.2015 tarihli konşimentonun bulunduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu konşimentonun incelenmesinde; … Bankası emrine düzenlendiği, yükletenin … olduğu, ihbar olunan taraf olarak …’un görüldüğü, yükleme limanın Helsinki boşaltma limanının Cezair olduğu, konşimentonun üzerinde arka sayfada yer alan standart şartların 12-14 ve 20. maddeleri uyarınca taşıyıcının ytükümlülüğünde olduğunu yazdığı ve tacir iş bu konşimentoyu kabul etmekle … iş bu belgedeki tüm kayıt ve şartları kabul edeceği yönünde ibarenin konşimento üzerinde yazılı olduğu, yeminli tercüman tarafından tercüme edilen kısmi tercüme şeklindeki konşimento ekinin ”taşıma şartları” başlıklı maddesinde ”iş bu konşimentonun belirttiği ve içerdiği sözleşme, içerdiği Kanunlar ihtilafı kurallarına bakılmaksızın İsviçre Hukuku’na tabidir. İş bu konşimentodan veya buna ilişkin olarak doğan tüm talep ve uyuşmazlıklar her şekilde münhasıran yetkili …, İsviçre Mahkemelerinde görülecektir. Başka Mahkeme tarafından görülemez” şeklinde ibarenin bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi konşimentoda CY/CY kaydına göre …’nin sorumluluğunu sadece deniz taşıması ile sınırlı olduğu, hasırın ise yükün varma limanında alıcı tarafından teslim alındıktan sonra alıcının tedarik ettiği tır ile taşınması sırasında oluştuğundan yük hasarından dolayı …’nın sorumlu tutulamayacağı, diğer davalılar yönünden ise konşimentoda taşımadan kaynaklı ihtilafların çözüm yeri olarak İsviçre Basel Mahkemelerinin yetkili kılınmış olduğu anlaşıldığından söz konu yetki klozuna göre davalı … ile … itirazının milletlerarası yetki itirazının yerinde olduğu sonucuna varıldığından bu iki davalı açısından usulden, diğer davalı … açısından esastan davanın reddi yoluna gidilmiştir. Somut olayda, davacının dava dışı şirkete ait emtiaları karayolu nakliyat poliçesi ile sigortaladığı, sigortalı şirketin yurtdışındaki yabancı firmadan satın aldığı emtiaların, bir nolu davalı şirket aracılığı ile nakli hususunda anlaştıkları, bir nolu davalı şirketin, taşıma işinin karma taşıma işi olması nedeniyle taşıma işleri organizatörü sıfatına sahip … niteliğinde olduğu, iki ve üç nolu davalıların ise konişmento düzenleyen akdi taşıyıcı sıfatları bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki ”Karayolu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi” isimli belgenin incelenmesinde; tanzim tarihinin 16.06.2015, yükleme tarihinin 16.06.2015, sigortacının … A.Ş. olduğu, 3 adet jumbo ve listesi bulunan yedek parçaların karayolu nakliyat sigorta poliçesine konu edildiği, toplam bedelin 4.790.000 Euro olduğu, … A.Ş.’nin borçlu sıfatıyla alacaklının … İnşaat’a 291.500 Euro ödeme yaptığı, …’a ait hesap hareketlerinden anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde ”İbraname ” başlıklı belgenin incelenmesinde; … A.Ş.tarafından tanzim edilen Karayolu Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan rizikoda 27.07.2015 tarihinde meydana gelen hasara yönelik belirlenin tazminat alacağının 291.500 Euro olduğu hususunda tarafların mutabık olduklarını, iş bu tazminat bedelinin …’dan nakden ve tamamen aldıklarını ve …’ı ibra ettiklerini bildirir nitelikte … yetkililerinin 27.11.2015 tarihli ibranamesi mevcuttur. ”Karayolu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi”nin incelenmesinde; yükleri Cezayir Oran Limanından fiilen teslim alınmasında ve limandan çıkartılmasından sonra akabinde Cezayir Ülkesi sınırları içerisinde iç kara nakliyesi kapsamında taşımaya konu edildiği tespit edilmiştir. 20.11.2015 tarihli Karayolu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi kati ekspertiz raporunun incelenmesinde; sigortalının … İnşaat, yükleme tarihinin 16.05.2015, kalkış yerinin Cezayir Oran Liman varış yerinin Cezayir İntramar Gümrüklü sahası, nakil vasıtasının çekici ve dorse olduğu, trafik kaza tarihinin 27.07.2015 tarihi olarak gözüktüğü, satıcı firmanın Fillandiya’da mukim …, alıcı firmanın … olduğu görülmekle trafik kazası neticesi zarar ziyan bedeli olarak 297.308,67 Euro hesaplanmıştır. Sovtaj bedeli de 50.000 Euro olarak belirlenmekle malın taşındığı aracın trafik kazası sebebiyle devrilmesi sonucu malın hasara uğramış olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, taşımanın karayolu ayağında sözkonusu hasarın oluştuğu dosya içerisinde sabit bulunmakla, sadece deniz taşıma aşamasında sorumluluğu bulunan … açısından ilk derece mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiş olması hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu davalıya yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta ise açıkça uyuşmazlığın çözümünde münhasıran yetkili …, İsviçre Mahkemeleri olduğu, uyuşmazlığın başka bir mahkeme tarafından çözümünün mümkün olmadığı kararlaştırılmıştır. Bu sebeple yetki şartının “belirli olma” kriterini ve diğer geçerlilik koşullarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır (TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde “Taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı” öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1) (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, Deniz Ticareti Hukuku, İstanbul 2016, s.193). Davaya konu konşimentonun ön yüzünün tercümesinde sigortalı ve gönderilen …’un adının yazılı olduğu ve tarafların taşıma senedinde yazılı olan şartlar çerçevesinde taşımayı yapacakları açıktır. Belgenin ön yüzünde, bu taşıma sözleşmesinin yetkili mahkeme ve hukuk seçimi, sorumluluğun sınırlandırılması, beyan edilen kıymet klozu gibi hususlarda bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. Yeminli tercüman tarafından tercüme edilen kısmi tercüme şeklindeki konşimento ekinin ”Taşıma şartları” başlıklı maddesinde ”İş bu konşimentonun belirttiği ve içerdiği sözleşme, içerdiği Kanunlar ihtilafı kurallarına bakılmaksızın İsviçre Hukuku’na tabidir. İş bu konşimentodan veya buna ilişkin olarak doğan tüm talep ve uyuşmazlıklar her şekilde münhasıran yetkili …, İsviçre Mahkemelerinde görülecektir. Başka Mahkeme tarafından görülemez ” şeklinde ibarenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı … şirketi, halefiyet hükümleri gereğince sigortalısının hukukuna tabidir. Sigortalısı için bağlayıcı olan bir yetki şartının kendisini bağlamadığını ileri süremez. Davalı şirketler, bir Türk şirketi olmayıp yabancı şirkettir. Bu nedenle, kendisini Türk mahkemeleri önünde daha rahat savunabileceği söylenemez. Türkiy’de acentesinin bulunması da sonuca etkili değildir. Yabancı bir şirketin uluslararası yetki itirazında bulunması TMK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil etmez. Açıklanan bu gerekçelerle, davalılar … ve … hakkında açılan davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalılar … ve … vekilinin, katılma yoluyla istinaflar dilekçelerinin incelenmesinde; Müvekkilleri hakkında verilen yetkisizlik kararının doğru olduğu ve başvurunun reddi gerektiğini belirttikten sonra Dairemizin işin esasını incelemesi halinde dikkate alınmak üzere esasa dair istinaf sebepleri ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesinin, iki davalı hakkında verdiği yetkisizlik kararı, isabetli olmakla ve ilk derece mahkemesince bu davalılara ilişkin davanın esası hakkında verilmiş bir hüküm bulunmadığından davalılar … ve … vekilinin esasa dair istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekili ile davalılar DHL ile Dannar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekili ile davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar … ile … tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 ‘ar TL istinaf karar harçlarının davalılardan tahsiline, Hazineye irat kaydına, 5-Davalılar … ile … tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 7-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.