Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/830 E. 2021/490 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/830
KARAR NO: 2021/490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2017/338 E.2018/840K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ruhsat Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında jeotermal kaynak arama ruhsatların devri konulu 22/07/2010 tarihli “Ticari işbirliği için mutabakat protokolü” başlıklı sözleşmenin imzalandığını, taraflar arasındaki mutabakat protokolünün ifasının davalı şirketin kusuru sebebiyle yerine getirilmediğini, bu durum hakkında Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2012/470 E. 2014/181 K ve 03/07/2014 tarihli kesin hüküm bulunduğunu, bu imkansızlığın sonucu olarak haksız iktisap ve haksız zenginleşme hükümleri uyarınca tarafların varsa verdiklerinin istirdadının gerektiğini, davacı tarafın davalı tarafa 91.300 TL ödediğini, Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının kesinleşmesi ile birlikte müvekkilinden haksız olarak alınan bu miktarın kanuni faizi ile birlikte davalılardan tazmini ve tahsilini talep ettiklerini, ödemelerin bir kısmının şirket hesabına yapıldığını belirterek, müvekkilinin ödediği toplam 91.300,00 TL’nin, yasal temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/470 E.- 2014/181 K. sayılı, 03.07.2014 tarihli mahkeme ilamına dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkillere ödediği paranın tazminini istediğini, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı davaların hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını, davacının 03.07.2014 tarihli mahkeme kararı ile geri isteme hakkı olduğunu öğrenmekle iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının iddialarının aksine 22.07.2010 tarihli protokolün geçerli asıl sözleşme olduğunu, protokolün sözleşme yapma vaadi olarak düzenlenmediğini, bu nedenlerle davanın haksız olduğunu belirterek, savunmaları doğrultusunda davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/470 Esas, 2014/181 Karar sayılı kesinleşmiş ilamında; davacı … Ltd.Şti. Nin gerekli koşulları sağlamaması ve idareye gerekli revize projesini sunmaması nedeniyle ruhsat devri işleminin gerçekleşmediği, bunda davalının (işbu davanın davacısının) herhangi bir kusurunun bulunmadığı karar altına alınmıştır. Maddi olayları saptayan anılan mahkeme kararı taraflar arasında kesin delil niteliğindedir. İşbu dava ise davacının ruhsat devirleri için davalı tarafa muhtelif tarihlerde ödediği 91.300TL nin sebepsiz zenginleşme nedeniyle davalıdan istirdatı talebine ilişkindir. Davacı dava konusu istirdata konu bedeli aralarındaki sözleşmeye dayanarak davalıya ödemiş ve fakat sözleşmenin ifası davacının herhangi bir kusuru olmadan imkansız hale geldiğinden ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacıya iade edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında; davacının davasının kabulü ile davalı tarafa ödenen bedellerin ödeme tarihlerinden itibaren davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği…” gerekçesiyle; davanın kabulüne, 56.300,00 TL’nin 29/11/2010 tarihinden, 30.000 TL’nin 01/02/2011 ve 5.000 TL’nin 08/02/2011 tarihlerinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı davaların hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığını, somut olayda, iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 06.04.2017 tarihinde dava açıldığını, Mahkeme kararında Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/470 Esas sayılı dosyasında verilen karar göz önüne alınarak hüküm kurulduğunu, ancak bu mahkemece verilen kararın huzurdaki davada tahvil edilerek hüküm gerekçesine yazıldığını, Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının cezai şart ve tazminat taleplerini içerdiğini, ayrıca bahsi geçen bu dosyada yapılan yargılamada, davalı müvekkillerinin kusurlu olduğunun da tespit edilmediğini, Sözleşmenin 1/f maddesinde bu taksitlerin senede bağlanacağının, senetlerin de en geç devir anında müvekkiline devir edileceğinin düzenlendiğini, senetlerin düzenleme tarihi 15.10.2010 olup sözleşme tarihinin de 22.07.2010 olduğunu, senetlerin müvekkiline düzenleme tarihinde verilmekle müvekkilinin devre bu tarihte hazır olduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafından bu tarihten sonra müvekkilinin temerrüde düşürülmemiş olmakla devrin zamanında yapmadığından söz edilemeyeceğini, Sözleşme geçerli bir sözleşme olup, ruhsatlar da devir için hazır olduğundan müvekkillerinin edimlerini ifa ettiğinini, 3 adet kesinleşmiş ruhsat, devir için hazır olup müvekkilinin edimlerine de yerine getirmiş olduklarından ruhsat bedelini almaya hak kazandıklarını, bu sebeple mahkemece davanın kabulü ile ödenen paranın iadesine yönelik kararında hatalı olduğunu, Mahkeme kararında Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı kesin delil olarak nitelendirilmiş olmasının da hatalı olduğunu, zira o mahkemece cezai şarta ilişkin yargılama yapıldığını ve bu dosyada delil niteliği taşıyamayacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalının kusuru nedeniyle yerine getirilmesi subjektif açıdan sonradan imkansız hale gelen ve varlığı ihtilafsız sözleşme nedeniyle, davacının sözleşme kapsamında ödediği bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri verilmesi istemli olarak açılan bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisinde yatırımcı … ve proje geliştiren … arasında jeotermal arama ruhsatlarının satın alınması için ticari iş birliği kapsamında belirlenen şartlarda mutabık kalındığına ilişkin ”Ticari iş birliği için mutabakat protokolü”nün imzalandığı, mutabakat metnin 22.07.2010 tarihinde yürürlüğe gireceği anlaşılmaktadır. İstinafa esas karar dosyasında yargılama aşamasında alınan 03.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı …’nun ticari defterler tutup tutmadığının somut olay açısından anlaşılamadığı, davalının 2011 yılına ilişkin ticari defterlerini ibraz etmiş olduğu, davacının davalılardan … ile arasındaki ruhsat sahibi diğer davalı … Şirketinin sahibi olduğu, 3 adet jeotermal ruhsatının devri için ”Ticari iş birliği için mutabakat protokolü” imzaladıkları, söz konusu protokol karşılığı 3 adet ruhsat için 300.000 USD ödemeyi, davalının ise ruhsat devirlerini gerçekleştirme edimini yüklendiği, bu bağlamda davacı tarafından yapılan ödemelerin toplamda 91.300 TL olduğu, ancak buna rağmen davalılarca ruhsat devrinin gerçekleştirilmediği, Karşıyaka 1.ATM’nin 2012/470 E., 03.07.2014 tarihli 2014/181 gerekçeli kararında görüleceği üzere Uşak İl Özel İdaresi Çevre Koruma Müdürlüğü tarafından ruhsat devirlerine onay verilmediği, dolayısıyla bu noktada davalıların sözleşmeyi ifa açısından edimlerini yerine getirmelerinin imkansız hale geldiği yönünde rapor tanzim edilmiştir. Uyuşmazlık, dava konusu talep yönünden zamanaşımı başlangıcının hangi tarih olduğu, buradan varılacak sonuca göre de davalı tarafa yapılan ödemenin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için sözkonusu ise buna objektif imkansızlık, yanlız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da subjektif imkansızlık denir. İfa imkansızlığı sözleşme yapmadan önce var ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise BK’nın 20. maddesi gereğince sözleşme geçersizdir. İfa imkansızlığı sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkmış ve eğer borçlunun kusuru olmaksızın edim imkansızlaşmışsa BK’nın 117. Maddesi, borçlunun kusuru sonunda imkansızlaşmış olursa BK’nın 96. maddesinin uygulanması gerekir. (Yargıtay 15 HD, T; 30.01.2017, 2016/1159E, 2017/ 350 K sayılı ilamı). 6098 sayılı TBK’nın m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK’nın 79. ve 80. maddelerinde “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir. Sebepsiz zenginleşmeden doğan talep hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak TBK’nun 82. maddesine göre iki yılın (BK’nun 66.maddesine göre bir yılın) ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamının incelenmesinde; davacının …Turizm … Şti., davalının … olduğu, taraflar arasında davacının sahibi bulunduğu 1.131 nolu jeotermal kaynak arama ruhsatının devrini konu alan 22.07.2010 tarihli sözleşme düzenlendiği, anılan sözleşmenin 1/A, 1/B maddeleri ile 37.500 USD’nin Ekim 2010 içinde kurulacak enerji şirketi ruhsatların devrine mutakip nakit olarak bakiye 262.500 USD’nin ise bu ödemenin yapıldığı günü takiple birer aylık vadelerle ve 8 eşit taksitlerle ödeneceği, 1/F maddesinde ise bu taksitlerin senede bağlanacağı, senetlerin de en geç devir anında davacıya tesliminin kararlaştırıldığı, ancak davacının enerji şirketini kurmadığı, devir bedelini de ödeme borcunu tam olarak yerine getirmediği, kararlaştırılan 250.000 USD cezai şarttan sözleşmenin feshedildiği ana kadar davalı tarafça ödenen 59.662 USD’nin tenkisi ile kalan 190.338 USD’nin 16.06.2011 fesih tarihinden itibaren işleyecek gecikme faizi ile davalıdan tahsiline, bunun dışındaki 50.000 USD maddi zararında 16.06.2011 fesih tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki ticari iş birliği için mutabakat protokolü …’in imzaladığını, davacının husumet ehliyetinin olmadığını, müvekkili tarafından …’e protokol kapsamında 91.300 TL ödeme yapıldığı, devir işleminin yapılmamasında tamamen karşı tarafın kusurunun olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince her ne kadar davacı tarafından 01.06.2011 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmesinin feshedildiği sabit ise de davacının idareye verdiği 13.09.2011 tarihli gözetildiğinde tarafların aradaki sözleşme ile bağlı kalmak amacıyla hareket ettikleri ve sözleşmenin hükümlerini doğurmasını sağlamak amacıyla devrin vadesinin idarenin kabul edileceği süreye kadar uzatıldığı, ancak idare tarafından talep olumsuz karşılanınca sözleşmenin imkansız hale geldiği, davacının idareye gerekli revize projesini sunmaması nedeniyle devrin vadesinin uzatılmadığı sabit bulunmakla bu noktada davalının kusurundan bahsedilemeyeceği sebepleriyle davacı tarafından açılan ve kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu hükmün Yargıtay 11.HD.’nin 23.02.2017 tarihli ilamı ile karar düzeltme talebi red olduğundan bu tarihte kesinleşmiş olduğuna ilişkin kesinleşme şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, istinafa konu eldeki davanın davalısının, eldeki davanın davacısı …’ya karşı açmış olduğu, Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamı ilamına konu alacak davasının incelenmesinde davacı tarafından revize projesinin süresinde idareye sunulmaması nedeniyle idare tarafından ruhsatların devir süresinin uzatılmadığı böylece sözleşmenin yerine getirilmesinde …’dan kaynaklanmayan nedenlerle sonraki subjektif imkansızlığın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Yani sonuç olarak; bu imkansızlığın sözleşmenin yapılmasından önce varolan objektif imkansızlık olmadığı, dolayısıyla sözleşmenin kurulduğu anda geçersiz olduğundan bahsedilemeyeceği ortadadır. Bu durumda olayda uygulanması gereken zamanaşımı, 10 yıllık genel zamanaşımı süresidir. Sonuç olarak, istinafa konu davanın davacısı …’nun, Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamı ile karşı tarafın akde aykırı davranışıyla sözleşmenin ifasının subjektif açıdan imkansız hale geldiğini öğrendiği bahsi geçen mahkeme kararının 23.02.2017 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla, eldeki istinafa konu davanın açılış tarihi olan 06.04.2017 tarihine kadar 10 yıllık genel zamanaşımı süresi ve hatta iki yıllık sebepsiz zenginleşme davası zamanaşımı süresinin geçmiş olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamı eldeki dava açısından kesin hüküm niteliğinde kabul edilemeyecek ise de Yargıtay uygulamalarında görüldüğü üzere önceden kesinleşen kararın diğeri için güçlü bir delil ve kesin bir kanıt niteliğinde bulunduğu bilinmektedir. Zira eldeki davanın davalısı tarafından eldeki davanın davacısına karşı aynı somut olaya ilişkin ve aynı borç ilişkisi çerçevesinde daha önceden açılmış olan davada yapılan yargılama neticesi eldeki davanın davacısı …’nun söz konusu sözleşme ilişkisi çerçevesinde karşı tarafa 91.300 TL ödeme yaptığı kesin şekilde ortaya konulmuştur. İstinafa konu somut uyuşmazlıkta da peyder pey yapılan bu ödemelerin yapıldıkları tarihlerden itibaren tahsili istenilmektedir. O halde elbete Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamı eldeki dava için kesin delil niteliğindedir. Bu sebeple bahsi geçen bu kararda tespit edilen ve kesinleşen hususlar eldeki davaya da etkilidir. Karşıyaka 1.ATM’nin 03.07.2014 tarih, 2012/470 E., 2014/181K.sayılı ilamı ile … Şti.’nin akde aykırılık teşkil eden davranışı ile ruhsat süresinin uzatılmadığı sabit olmakla bu aşamadan sonra … Şti.’nin herhangi bir kusuru bulunmadığı yönündeki iddialarının kesinleşmiş hüküm karşısında dinlenilmesi mümkün değildir. Kaldı ki her ne şekilde olursa olsun, davalı tarafın edimini ifa etmesi imkansız hale geldiğine göre, davalı taraf TBK’nın 136/2.maddesi uyarınca, davacıdan aldığı bedeli iade etmekle yükümlüdür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 4.677,54 TL nispi istinaf karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.