Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/816 E. 2021/452 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/816
KARAR NO : 2021/452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI : 2017/128E. 2018/967K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket tarafından Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalanan …San ve Tic A.Ş.’ye ait ” Muhtelif Tekstil Ürünleri” emtialarının Türkiye’den İspanya’ya nakliyesi işleminin THY Anonim Ortaklığı tarafından üstenildiğini, sigortalı firmanın emtiaları THY uçuşuyla Türkiye’den İspanya’ya sevk edildiğini, Madrid Havaalanı’nda yapılan kontrollerde kolilerin ıslak ve yırtık/ezik olduğunun tespit edilerek hasar raporu düzenlendiğini, emtiaların nakliyat esnasında maruz kaldıkları darbe neticesinde hasara uğradığını, tespitler gereğince 7.077,26 TL sigortalı zararının müvekkili şirket tarafından tazmin edilmiş olup TTK ve poliçe hükümleri ile ödeme dekontu gereğince halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin TTK hükümleri gereğince davalıya rücu hakkının doğduğunu, buna ilişkin icra takibinin başlatılmış olup davalının borca itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptaline, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, dava konusu olaya 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağını, hasar raporunda hasarlanan malların türü ve miktarına ilişkin herhangi bir kayıt belirtilmediğinden davacının zarar iddiasının mesnetsiz olduğunu, bir an için davacının iddiasında haklı olduğu düşünülse dahi iddia edilen zararın paketleme hatasından kaynaklandığından müvekkilinin ortaklık sorumluluğunun olmayacağını beyanla, ihbarda bulunma mükellefiyeti yerine getirilmediğinden davanın reddine, davacının hukuki dayanağı olmayan tazminat ve mesnetsiz icra inkar tazminat talebi ile faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Dosya kapsamında alınan iki farklı bilirkişi raporunda farklı sonuçlara ulaşılmışsa da alınan ikinci bilirkişi raporunda ilk rapordaki tespitler de değerlendirilerek kanaat bildirildiğinden ve mahkememizce de itibar edildiğinden, üçüncü bir bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmemiştir. Şöyle ki; davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait emtianın Türkiye – İstanbul’dan, İspanya – Madrid’e taşınması sürecinde davalının hava yolu taşımasının fiili taşıyıcı olarak gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. İlk bilirkişi raporunda yük, ilk varma yeri İspanya/ Madrid Havaalanı’nda indirilmekle antrepoya çekilmiş ve akabinde de yükün taşınması işi Karayolu ile devam etmiş olmakla; davalı hava taşıyıcı yönünden taşımanın kesildiği ve dolayısıyla sorumluluğunun da sonlandığı, hasarın, taşımanın hangi kesitinde meydana geldiğinin belirlenemediği, hasarda, hava yük senedi veya hasar raporunda, hasarın ayrıntılı açıklaması gerektiği davacı sigortacının sigortalısına tazminatın tediyesi noktasında halefiyet ilkesinin ihlal edildiği ve bu halde iş bu davada sıfatı mahkemenin hukukunda bulunduğu, hasara ilişkin düzenlenen ekspertiz raporu hasar tespit şekli kurallara uygun olmadığı, davalının davacıya rücuen hasar tazminatı ödeme yükümü olmadığı kanaati bildirilmişse de; ikinci bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, hava alanı yer hizmetleri birimi tarafından tutulan hasar tutanağının taşıyıcı tarafından tutulmuş gibi sonuç doğuracağı, hasarın yer hizmetleri firmasınca, davalının ifa yardımcısı sıfatı ile teyit edildiği, sigorta ekspertiz raporunun da hasarı teyit ettiği anlaşılmakla, davalının hasarı öğrendiğinin kabul edilmesi gerekmekte olup, TMK 2.maddesi uyarınca ayrıca bir ihbar şartı aranmamalıdır. Davacı sigorta şirketince, dava dışı sigortalısı adına abonman poliçeye dayanak olarak düzenlenen 13/02/2014 – 14/04/2015 tarihli nakliyat sigorta poliçesi ve hasarın meydana geldiği taşıma tarihleri (10/02/2015 – 16/02/2015) nazara alındığında ve davacı sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödemeye göre davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Hava alanı yer hizmetleri birimince tutulan tutanak içeriği ve ilk bilirkişi heyetinde bulunan tekstil mühendisinin yaptığı tetkik değerlendirmelere göre taşınan 127 karton tekstil ürünü içeren koliden 45 karton kolinin ıslandığı ve kırılmış olduğu, hasarlı ürünlerin sovtaj değeri düşüldükten sonra hasar tarihi itibariyle hasar bedelinin 6.678,76 TL olduğu, davacı sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödemenin ise 6.725,16 TL olduğu, buna göre davanın 6.678,70 TL yönünden kabul edilebilir olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf, icra inkar tazminatı talebinde bulunmuşsa da hasar miktarı yapılan teknik bilirkişi incelemesiyle tespit edilebildiğinden alacağın likit olmadığı değerlendirilmekle icra inkar tazminatı talebi reddedilmiştir. Davacı tarafça, icra takibinde işlenmiş faiz talebinde bulunulmuşsa da davalının takipten önce temerrüte düşürdüğü ispatlanamadığından işlenmiş faiz yönünden talebin reddi gerektiği …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Bakırköy 6. İcra Müdürlüğünün…E. sayılı dosyasında davalının itirazının 6.678,76 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faize ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren (talebe bağlı kalınarak) yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;
İlk derece mahkemesinin, raporlar arasındaki çelişkiyi yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle gidermeksizin karar vermiş olduğunu, sonraki raporu hükme esas alarak davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu,Sigortalı tarafından hak düşürücü süre içerisinde yazılı ihbar yükümlüğü yerine getirilmediğinin mahkemece göz ardı edildiğini,
Ekspertiz raporunun 06.07.2015 tarihli olup, kargonun taşınma tarihi olan 13.02.2015’ten çok sonra düzenlendiğini, ekspertiz raporundaki tespitlerin evrak üzerinden yapıldığını, dosyaya sunulan ekspertiz raporunun, 22.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; Eksperler Yönetmeliği’nin 15. maddesi kapsamında usulüne uygun olarak düzenlenmediğinden raporun muteber de olmadığını, işbu muteber olmayan ekspertiz raporundaki tespitler dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna istinaden hüküm tesis edilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğunu,Müvekkilinin muhteviyata uygun bir paketleme yapılıp yapılmadığını denetlemek zorunda olmadığını, muhtevası tekstil olan emtianın, alelade karton bir kutuda taşınması halinde; kalkış ve varış istasyonundaki mevsim şartlarının kış olması dikkate alındığında böyle bir olayın yaşanmasının muhtemel olduğunu, oluştuğu iddia edilen zarar ile malın karton kutu içinde paketlenmesi arasında nedensellik bağı olduğunu, iddia edilen hasarın paketleme hatasından kaynaklandığından mahkemece müvekkili ortaklığın zarardan sorumlu tutulmasının Montreal Konvansiyonu hükümlerine aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK’nın 1472. maddesi gereğince nakliyat sigortacısı tarafından fiili hava taşıyıcısı aleyhine, sigortalıya ödenen bedelin davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya içerisindeki Bakırköy 6. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının… Sigorta A.Ş., borçlunun THY A.O. olduğu, 6.725,16 TL asıl alacak ve 352,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.077,26 TL alacağın icra takibine konu edildiği, borcun sebebi olarak sigortalıya ait emtianın Türkiye’den İspanya’ya nakliyesi işlemi sonrası yapılan kontrollerde emtianın hasara uğradığı tespit edilmiş olup hasarlı teslim edilen maldan dolayı uğramış olduğu zarar sebebiyle sigortalıya ödenen tazminatın rücu talebi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Borçlu vekili, icra dosyasındaki itirazında; asıl alacak faiz ve ferilerini kabul etmediklerini, takip konusu borca tamamen itiraz ettiklerini, müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığını ileri sürmüştür.Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929),La Haye Değişiklikleri (1955),4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye için de bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyon’un coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır.Uyuşmazlığa konu havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyon’a taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyonu hükümleri, Konvansiyon’da yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır.Dosya içerisindeki konşimentonun incelenmesinde; düzenleyenin… Nakliyat … A.Ş, gönderenin GDM … Şti., alıcının İspanya’da mukim yabancı bir şirket, yüklenici firmanın … Gümrük … A.Ş., çıkış havaalanın İstanbul Atatürk Havaalanı, gideceği yerin Madrit olduğu, 177 adet brüt ağırlığı 2.385 kg olan tekstil emtiasının taşımaya konu edildiği anlaşılmıştır.
Nakliyat Abonman Alt Sigorta Poliçesi adlı belgenin incelenmesinde; sigortalının … Tekstil, sigorta ettirenin … Nakliyat … A.Ş., sigorta konusunun tekstil emtiaları olduğu, sigorta başlangıcının 13.02.2015, bitiş tarihinin ise 14.05.2015 tarihi olarak belirlendiği, sevkiyatının başlangıç yerinin Türkiye İstanbul, bitiş yerinin ise İspanya Madrid alıcı adresi olduğu görülmektedir.
…banka ait e dekont çıktısının incelenmesinde; tazminat ödemesi açıklaması adı altında 6.725,16 TL tutarın … Tekstil Turizm alıcı açıklaması adı altında yatırılmış olduğu görülmektedir. Ekspertiz raporunun incelenmesinde; az yukarıda bahsi geçen nakliyat abonman sigorta poliçesi bilgileri özetlenmiş, 17.02.2015 tarihinde sigorta poliçesine esas emtiada nakliye esnasında ıslanma ve ezilme şeklindeki hasarın fark edildiği, emtianın 177 kap brüt 2.385 kg ağırlığında muhtelif tekstil ürünlerinden oluştuğu, yükleme tarihinin 10.02.2015 olduğu, bahsi geçen muhtelif tekstil ürünlerine ilişkin satıcı firmanın Türkiye’de mukim …Tekstil Turizm Şti., İspanya’da mukim yabancı meşeli bir şirket oluğu, satıcı firma tarafından keşide edilen 10.02.2015 tarihli 000837 yevmiye numaralı faturada satış bedelinin 88.788,00 Euro olarak belirlendiği, faturada satışın CIF satış şeklinde belirlendiği ekspertiz raporunda tespit edilmiştir. THY’nın alt taşıyıcı sıfatının bulunduğu, …. A.Ş.’nin ise akdi taşıyan olduğu, hasar hesabının yapıldığı, sovtaj tenzili ile birlikte 2.380 Euro son tespit tutarı olarak belirlendiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince tekstil mühendisi ve sigorta ve taşıma uzmanı bilirkişilerden alınan 22.09.2017 tarihli raporun incelenmesinde; davalı fiili taşıyıcının yükün uçak ile taşınması kısmını gerçekleştirdiği, dolayısıyla sorumluluğunun sırf bu kısma ilişkin olduğu, emtianın 10.02.2015 tarihinde İstanbul’dan uçağa yüklendiği ve Madrid Havaalanı antreposuna çekildiği, 16.02.2015 tarihinde de karayolu nakliyesine geçildiği, dosya içerisindeki ekspertiz raporunda ortaya çıkan hasarın neden ve nitelik ve miktarının bizzat incelenip belirlenmediği, dolayısıyla ekspertiz raporu göz önünde bulundurulmadan söz konusu raporun hazırlandığı, taşıma senedi üzerinde ve düzenlenen hasar raporunda açıklama getirilmeksizin salt parçalanmış ıslak paketler ibaresinin yazılı olmasının yeterli olmadığı, taşımanın hangi kesitinde meydana geldiğinin belirlenemediği hususları tespit edilmekle, anlatılanlar ışığında davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunduğu, emtianın aşırı ıslanma sonucu hasarlandığı, emtianın ağır hasarlı olması nedeniyle alıcı tarafından imhası söz konusu olduğu, buna rağmen ekspertiz raporunda tazminat hesaplanırken %20 sovtaj bedelinin düşüldüğü, hasar tespitinin havaalanında yapılmış olduğu, dolayısıyla emtianın herhangi bir araca yüklenerek nakliyesine devam edilmesinin söz konusu olmadığını, Madrid Havaalanı yetkilileri tarafından düzenlenen hasar raporunun ihbar yerine geçtiği gerekçeleriyle ek rapor alınmasını talep etmiştir.Dosya içerisindeki 05.02.2018 tarihli ek raporun incelenmesinde; kök rapordaki görüşlerde değişiklik olmadığı, taşımaya konu emtia için düzenlenen hasar raporunda yer alan ”parçalanmış- ıslak paket” notunun soyut bir ifade niteliğinde olduğu, hasar tespitinin yerinde yapılmadığı, hasarlı ürünün imha raporunun bulunmadığı, hava yük senedinde de hasar notunun görülmediği, hasarın taşımanın hiçbir kesitinde davalı taşıyıcının bilgisinde olmadığı hususlarında kanaat bildirilmiştir.Davacı vekili dosya kapsamındaki önceki beyanları ile benzer ifadelerle yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiş, müvekkili tarafından sigortalısına ödenen ve somut dava ile davalıdan talep edilen miktarın SDR hesaplaması sonucu ulaşılacak miktardan daha düşük olduğu, emtia kg tespiti neticesi anlaşılmakla bu hususun bilirkişilerce göz ardı edildiği ileri sürülmüştür.Dosya içerisinde lojistik uzmanı bilirkişiden alınan 18.06.2018 havale tarihli raporun incelenmesinde; dosya içerisindeki mevcut raporlar değerlendirilmiş, somut olaya Türkiye ve İspanya’nın taraf olduğu Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği, taşıyıcının sorumluluğunun hasar gören kargonun beher kg için 19 SDR ile sınırlı olması gerektiği, somut olayda hasarlı ürün adedinin 158 olduğu, hasarlı ürünlerin toplam ağırlığının 81,10 kg brüt şeklinde olduğu, sonuç olarak sorumluk üst sınırının 19 SDR *81,10 kg=1.540,90 SDR olduğu, davacının sigortacısı sıfatıyla ödeme yaptığı 07.07.2015 tarihinde 1 SDR’nın karşılığı 3.7425, TL olup sınırlı sorumluluğunun tavanı 5.766,82TL olarak hesaplandığı, rapor tanzim tarihi olan 13.06.2018 tarihinde ise 1 SDR’nın karşılığı 6,5976 TL olmakla sınırlı sorumluluk tavanı 10.166,24 TL şeklinde hesaplandığı, sonuç olarak emtiada kısmı hasar oluştuğu ekspertiz raporunun hasarı teyit ettiği, hasarın ihbarı için 14 günlük süre içinde davalıya bildirilmesinin gerekmediği çünkü yer hizmetleri firmasının hasar tutanağının bildirim yerine geçtiği, dosya içerisindeki önceki raporlarda yer hizmetleri firmasınca hasarın akabinde tutulan rapora itibar edilmemesinin doğru olmadığı, sonuç olarak davacının ödemesinin rapor tanzim tarihi itibariyle sınırlı sorumluluk limiti dahilinde kaldığı anlaşılmakla; ödemenin tamamı olan 6.725,16 TL’nin davalıya rücu edilebileceği şeklinde kanaat bildirilmiştir. Davalının söz konusu rapora itirazlarında, dosya içerisinde 14 günlük ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği, yer hizmetleri tarafından tutulan raporda emtia içeriğindeki hasara ilişkin bir tespit yapılmadığı, ayrıca dosya içerisindeki ekspertiz raporunun taşıma üzerinden 5 ay sonra evrak üzerinden düzenlendiği, taşıma senedinde veya hasar raporunda salt parçalanmış- ıslak kayıtlarının bulunması hasarın ispatı için tek başına yeterli olmadığını ileri sürerek dosya içerisindeki mevcut raporların aralarındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişiden rapor alınması talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince 2. bilirkişi raporunda ilk raporundaki tespitlerde değerlendirilerek kanaat bildirildiğinden 3. bilirkişiden rapor alınmayarak 2. bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü yoluna gidilmiştir.Akdi taşıyıcı taşıma işini göndericiye karşı taahhüt eden kimsedir. O halde somut olayda akdi taşıyıcı … Nakliyat ve Ticaret A. Ş. olup, fiili taşıyıcı ise diğer davalı Türk Hava Yolları A.O.’dur. Montreal Konvansiyonu’nın 18. maddesi uyarınca, hava yolu taşımasını yapan davalı, hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmesi halinde sorumlu olacaktır. Yine Konvansiyon’un 31. maddesindeki düzenleme uyarınca, hasarın, teslimden itibaren 14 günlük sürede taşıyıcıya ihbarı gerekmektedir. Aksi halde gönderilene, taşınan emtianın eksiksiz ve hasarsız teslim edildiği karine olarak kabul edilir.Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı leyhine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğuda sona ermektedir (Hüseyin Ülgen, Havva Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135). Ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartı aranmamalıdır. Madrid Havalanı’nda yer hizmetleri firması tarafından tutulan hasar tutanağının varlığı ihtilafsız bulunmakla, davalı fiili taşıyanın hasarın oluşumundan haberdar olmadığından söz edilemez. Bu durumda, davalı fiili taşıyanın hasarın varlığından haberdar olması nedeniyle ayrıca bir hasar ihbarına gerek olmadığının kabulü gerekeceğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davalı vekili, emtianın ambalaj yetersizliği nedeniyle hasarlandığına ilişkin savunma ileri sürülmüş ise de dosya kapsamında karara esas alınan bilirkişi raporunda emtianın hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığı yönünde bir değerlendirme olmadığı gibi, istifleme hatası nedeniyle hasarlandığını tespit etmiştir. Bu teknik tespit ışığında istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yine dosya kapsamındaki az yukarıda bahsi geçen 16 Şubat 2015 tarihli ” ”karayolu ile Mal Taşıma Kontrol Sevki” isimli belgede taşımaya konu emtianın hasarlı olduğu bilgisi yer almaktadır. Bahsi geçen belgede ‘ıslak-kırılmış kutular ve hasar görmüş olması olası ürünler” şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. Yine Madrid havalimanın yer hizmetleri görevlilerince düzenlendiği anlaşılan ”Hasar Raporu” adlı tutanakta emtiada ambalaj yetersizliğinden ve yetersiz paketlemeden söz edilmediği, ancak tutanakta önceden maktu şekilde yazılı olan muhtelif bilgilerden ”varış noktasında, depoda, ıslak ambalaj, bozulmuş ambalaj” şeklinde bazılarının işaretlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dosya kapsamında ambalaj hatası ve paketleme yetersizliğinden kaynaklı olarak emtiada bir hasar oluştuğuna dair somut bir delil mevcut değildir. Bu noktada, ancak taşıma sırasında ıslanma nedeniyle ambalajın bozulduğu düşünülebilir. Fiili taşıyıcı tarafından taşınan emtia varma yerine götürülmüş olup, alıcısına teslim edilmeden halen fiili taşıyıcının elindeyken, ıslanma sebebiyle taşıyıcı uhdesindeyken zarar gördüğü sabittir. Zira bu hususta ekspertiz raporu ve karara esas alınan son bilirkişi raporu birbirini doğrular nitelikte olmakla ilk derece mahkemesince ikinci raporu hükme esas alarak karar verilmesi isabetli bulunmuştur.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 342,16 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.04.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 09/04/2021