Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/814 E. 2021/451 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/814
KARAR NO : 2021/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2018
NUMARASI : 2017/486E. 2018/497K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin Brezilya’ya gitmek için davalı firmadan İstanbul, Madrid, buradan hareketle Portekiz, Lizbon ve Brezilya Natal aktarmalı olarak gidiş ve aynı şekilde aktarmalı dönüş biletleri aldığını, gerekli kontroller yapılarak İspanya’ya gitmek üzere uçağa bindiğini, Madrid’e indiğinde hudut karakolu emniyet görevlileri tarafından geçici oturma izni veya vizeye sahip olmama nedeniyle alıkonulduğunu, burada zor koşullarda bekletildiğini ve sınır dışı edildiğini, Madrid uçağına binerken bagaj bölümüne verdiği ve içerisinde kıyafet ve aksesuar gibi numuneler ile şahsına ait eşyaları bulunan iki adet valizin Türkiye’ye döndüğünde kendisine verilmediğini, en az 20 gün beklemesi halinde valizlerin akıbetinini öğrenebileceğinin söylendiğini, kaybolan eşyalar ile haksız olarak 12 gün Türkiye’de bekletilmesi ve biletlerin haksız olarak yanması nedeniyle zarara uğradını belirterek, maddi tazminat, yine valizlerinin kaybolmasının ve Madrid’te 12 saat 55 dakika saatsiz bir ortamda bekletilmesinin davalının sebebiyet vermesi nedeniyle manevi olarak sıkıntılı bir süreç yaşadığından ve psikolojisi bozulması nedeniyle tedavi görmek zorunda kaldığından manevi tazminat isteminde bulunduğunu belirterek, sonuçta 85.000 TL manevi tazminatın 15.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; 6502 sayılı Yasa’nın 3/1. maddesi kapsamında kaldığından görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, bu sebeple görev itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin olarak da kayıp bagaj sebebiyle müvekkil ortaklığın sorumluluğunun 1000 SDR ile sınırlı olduğunu, davacıya 06/07/2015 tarihli yazı ile 2000 TL ödeme teklifinde bulunulduğunu, davacının kabul etmeyerek bu davayı açtığını, Montreal Konvansiyonu gereğince sadece maddi zararların tazmininin mümkün olduğunu, manevi tazminat isteminin yerinde olmadığu gibi fahiş olduğunu, davacının İspanya sınırlı güvenlik görevlilerince sınır dışı edilmesinde müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Valizlerin kaybolması nedeniyle tazminat istemine gelince; taraflar arasında bir havayolu taşımasına ilişkin sözleşme bulunmakta olup, uluslararası taşıma olduğu anlaşıldığından Montreal konvansiyonunun uygun olacağı anlaşılmaktadır. Konvansiyonun 17. Maddesinde taşıma sırasında bagajda meydana gelen hasar ve zararla ilgili hüküm bulunmaktadır. Bu maddede düzenlenen taşıyıcının sorumluluğu sınırlı bir sorumluluktur. Bagajı taşıyıcı şirkete verdiği anda ulaşacağı yerde teslimi ile ilgil iözel bir fayda elde edeceğini beyan etmediği ve durumun da bunu gerektirmesi nedeniyle ilave bir ödeme yapılmaması halinde taşıyıcının bagajın zayi veya hasarı durumunda sınırlı sorumluluğu söz konusudur ve bu miktar da 1131SDR’dir. Her ne kadar davalı tarafından dava açılmadan 2.000 TL teklif edilmiş ve kabul edilmeyen bu miktar dosyada alınan bilirkişi raporunda uygun görülmüş ise de Montreal sözleşmesinin 22. Maddesi dikkate alındığında bu teklifin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. 1131SDR’nin karar tarihi itibariyle Merkez Bankası SDR kurunun 6.1177 olduğu dikkate alındığında davacının isteyebileceği tazminatı 6.919,11TL olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak maddi tazminat isteminin ksımen kabul edilerek 6.919,11 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı manevi tazminat isteminde de bulunmuş ise de, davacının Madrid Havaalanından sınırdışı edilmesinde davacının kusurunun bulunmadığı, valizlerin kaybedilmesinde de manevi tazminatını gerektirir bir kayıp ve ızdırap durumunun olmadığı, bu hali ile manevi tazminat istemi yerinde olmadığı, …” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile 6.919,11 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat istemiyle manevi tazminat isteminin reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;
Müvekkilinin uğradığı zararlar ile ilgili bilirkişi raporunda bilirkişinin “uygulanacak hukuk ve sorumluluk” başlığı altında hakim yerine geçip değerlendirme yapmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin İspanya topraklarına götürülmesinin taşıyıcının kusur ve ihmali sonucu olduğunu, müvekkilinin İspanyol güvenlik birimlerince “kaçak göçmen” muamelesi görmesinde taşıyıcı/davalının kusurunun olduğunu, müvekkilinin iki adet büyük boy bagajının kaybolduğunu ve kendisine bir daha iade edilmediğini, Manevi tazminat talebinin kabulü gerekirken reddine karar verildiğini, Bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunun dava dilekçesi ve cevap dilekçesi ile ilgisi olmadığını, gerçek zararının 15.000 TL’den daha fazla olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Davacının külliyen reddedilen manevi tazminat talebinde olduğu gibi ilk derece mahkemesince maddi tazminat talebinin de külliyen reddi gerekirken 1.131 SDR üzerinden kısmen de olsa kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Somut olayda davacının zararının ispatına yönelik olarak herhangi bir somut delil ibraz edilemediğini,Davanın açılmasından önce müvekkilince gönderilen 06.07.2015 tarihli yazıda 2.000 Türk Lirasının ödenebileceğinin davacıya teklif edildiğini ancak davacının teklifi reddederek dava yoluna gittiğini,Davacının gerçek maddi zararını somut olarak ispat edemediği dikkate alındığında; 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilince teklif edilen işbu 2.000 TL’nin somut olaya uygun ve kadri maruf olduğunun belirtildiğini, İlk Derece Mahkemesince sınırlı sorumluluğa dayanan zarar tazmin prensibi ihlal edilerek ve üstelik 1.000 SDR üzerinden değil de 1.131 SDR üzerinden davacının maddi tazminat talebinin kısmen de olsa kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmün işbu bölümünün müvekkili lehine bozulmasını ve davacının mezkur maddi tazminat talebinin de reddini gerektiğini,İlk derece mahkemesince müvekkili lehine takdir edilen vekalet ücretlerinin eksik ve hatalı olduğunu, hükmün işbu yönden de bozulması gerektiğini,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, havayolu ile uluslararası yolcu taşıma sözleşmesine aykırılık iddiası ile açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya içerisinde THY A.O. Bagaj Hizmetleri Yönetim Müdürü ve Bagaj Hizmetleri Tazminat Şefi isim ve imzası ile davacıya hitaben 06.07.2015 tarihinde yazılmış yazının incelenmesinde; tazminat talebine istinaden oluşturulan dosyanın değerlendirildiği ve …k’a 2.000 TL ödenmesinin uygun bulunduğu bildirilmiştir.Dosya içerisindeki 11.04.2018 tarihli lojistik uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının 20.05.2015 tarihinde İstanbul- Madrit-Lizbon-Natel şeklinde taşıma sürecine girdiği, İspanya İç İşleri Bakanlığının kararı ile Madrit-Lizbon taşıma sürecinin engellendiği, davacının transit yolcu olduğu, Montreal Konvansiyonu’nun somut olaya uygulanması gerektiği, çünkü gidilen yer ile çıkış ülkesinin birlikte Konvansiyon’a taraf olması halinde söz konusu Konvansiyon’un uygulanacağı, Almanya ve Türkiye’nin Konvansiyon’a taraf olduğu, Montreal Konvansiyonu’nun 22/2. maddesi gereği bagajın taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda yolcu, bagajın ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe taşıyıcının bagajın zayi veya hasarın halinde her yolcu için havayolu taşıyıcısının sorumlu tutulacağı zararın 1.131,00 SDR ile sınırlı olduğu, taşıma sürecinde yaşanan idari sorun ile geri taşınan ve İstanbul’a gelen eşyaları bazılarının zayi olduğu iddiası karşısında davalı tarafından önerilen 2000 TL maddi tazminatın somut olaya uygun ve kadri marufunda olduğu, 1.131 SDR miktarın rapor tanzim tarihinde TL karşılığının 5,8902 olduğu anlaşılmakla, sonuç olarak 6.661,82 TL şekilinde hesaplama yapıldığı, davacı yolcunun bagaj içeriğinin gümrük evrakı, fatura, bagaj fişi gibi somut delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla 2000 TL tazminat ödemesinin somut olaya uygun olduğu, yine İspanya İç İşleri Bakanlığı eylem ve işlemlerinden dolayı davalıya kusur atfedilemeyeceği değerlendirilmiştir.Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde; müvekkilinin İspanyol güvenlik birimlerince kaçak göçmen muamelesi gördüğünü, çünkü müvekkilinin İspanya topraklarına götürülmesinde kusurun taşıyıcıda olduğunu, süresi içerisinde zayi olan eşyaların listesinin bildirildiğini, müvekkilinin iki adet büyük boy bagajının kaybolduğunu, müvekkilinin taşıma sözleşmesinin yanlış ifası nedeniyle kodeste kaldığı ve psikolojik tramva yaşadığı sebeplerini ileri sürerek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince her ne kadar davalı tarafından dava açılmadan önce davacı 2000 TL teklif edilmiş ve bu meblağ bilirkişi raporunda da uygun görülmüş ise de bu meblağın Montreal Konvansiyonu’nun 22. maddesine aykırılık teşkil ettiği, 1131 SDR’nin karar tarihi itibariyle karşılığı dikkate alındığında davacının isteyebileceği tazminat 6.919,11 TL olarak hesaplanmakla bu meblağdaki maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi yoluna gidilerek, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemi reddedilmiştir.Davalı taraf, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle tazminat talep edemeyeceğini savunmuşsa da Montreal Konvansiyonu’yla değişik Varşova/Lahey Konvansiyonu’nun 26. maddesinde ihbar yükümlülüğü bagajın hasara uğraması haline özgü olarak düzenlendiğinden, bagajın ziyaı durumunda sorumluluğun doğumu için ihbar şartı aranmamaktadır.Türkiye ve İspanya Montreal Konvansiyonu’na taraf olmakla, dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak Montreal Konvansiyonu’nun 18/1. maddesi uyarınca taşıyıcı, kayıtlı bagajın tahribi, kaybı veya hasara uğraması halinde doğan zarardan ve 19. maddesi uyarınca hava taşımasındaki yolcu, bagaj veya eşyanın gecikmesinden doğan zarardan, sorumlu olacaktır. Taşıyıcının sorumluluğu gerçek zarar miktarı kadar olmakla birlikte sorumluluk tutarı sözleşmenin 22. maddesinde belirtilen meblağla sınırlıdır.Montreal Konvansiyonu’nun 22/2. fıkrası uyarınca tazminat talebinin 1131 SDR ile sınırlı olduğuna dair düzenleme mevcut olup Konvansiyon’un bu maddesi, bagajın tahrip olması, kaybolması ya da hasarlanması halinde taşıyıcının sorumlu olduğu maddi tazminat miktarı için üst sınır getirmektedir. Somut olayda davacı, havayolu şirketine bagaj için daha yüksek bir değer belirtmediği gibi ilave taşıma ücreti de ödemediği anlaşılmaktadır. O nedenle, davalının sorumluluğu, davacı gerçek zararını kanıtlamak kaydıyla, bu düzenlemedeki üst sınıra tabidir.Dosya kapsamında davacı vekili davacının bagaj içinde olduğunu iddia ettiği eşyalara ilişkin fatura, bagaj fişi ibraz edememekle dava konusu edilen eşyalara yönelik bir fiyat bilgisine rastlanmamıştır. Zararın gerçek miktarının tespit edilememesi nedeniyle, davacının bagajının kaybolduğu tartışmasız olup, davacının zarar miktarının TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca, hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerekir.İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda Konvansiyon’un 22. maddesi uyarınca taşıyıcının bagajın zayi veya hasarı halinde her yolcu için hava yolu taşıyıcısının bagaj zayii veya hasarında sorumlu tutulacağı zararın 1131 SDR ile sorumlu olduğuna ilişkin tespit yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda TBK’nın 50/2. maddesine uygun değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki mevcut belge ve somut olayın kendi özgü özellikleri değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince alınan 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporundan uzaklaşılmasını gerektirir bir durum görülmemiştir. Dava konusu eşyalara ilişkin fatura, fiş gibi belgeler sunulmasa da 1131 SDR miktarın rapor tanzim tarihinde TL karşılığının 6.661,82 TL olduğu anlaşılmakla, sonuç olarak ilk derece mahkemesince bu miktar üzerinden kısmen kabul kararı verilmesinin TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varıldığından, maddi tazminat konusunda hem davacı hem de davalı vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurularının reddi gerekmiştir.Manevi zarar, malvarlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Zaman itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gerekli TBK’nın 58. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir. TBK’nın 114/2. maddesinde “haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır.” yolunda ki atfın kapsamına manevi tazminat da girmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek manevi zarara yol açmış olması gerekir. Ancak her borca aykırılık da kişilik haklarını zedelemez. Yapılan açıklamalar nazara alınarak somut olayda, davacının havalanında bekletilmesinin nedeninin İspanya İç İşleri Bakanlığının kararı ile Madrit-Lizbon taşıma sürecinin engellenmesinden kaynaklandığı, ancak, valizlerin kaybı nedeniyle davacının gereksiz yere beklemek zorunda kaldığı sabit olup bu nedenle davacının Anayasal seyahat hakkının kısıtlamaya uğradığı, aynı zamanda valizlerinin kaybı nedeniyle davacının yaşamış olduğu üzüntü sonucu kişilik haklarının zedelendiğinin kabulü gerektiğinden, dairemizce olayın oluş biçimi gözönüne alınarak takdiren 5000 TL manevi tazminatın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusu kısmen kabul edilmiştir.Davalı vekili, vekalet ücreti yönünden ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesinin sadece reddedilen manevi tazminat için vekalet ücretine hükmetmesi, maddi tazminatın reddedilen kısmı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu kabul edilmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile manevi tazminat ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının manevi tazminat ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 6.919,11 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 814,19 TL harcın, peşin alınmış olan 1.707,75 TL’den mahsubu ile artan 893,26 TL harcın, talep halinde, davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen 31,40 TL başvuru harcı gideri ile 814,19 TL nispi harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri 131,50 TL ile bilirkişi sarf gideri 700,00 TL olmak üzere toplam 831,50 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oraına göre belirlenen 383,54 TL’lik kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden;
a-Hüküm altına alınan maddi tazminat üzerinden belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
b-Hüküm altına alınan manevi tazminat üzerinden belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden;
a-Reddedilen maddi tazminat üzerinden belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
b-Reddedilen manevi tazminat üzerinden belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Taraflarca tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine,
9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:
a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 118,16 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
c-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Kararımızın mahiyetine göre, davalının yaptığı istinaf giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekili açısından manevi tazminatın reddedilen kısım yönünden, tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 09/04/2021