Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/810 E. 2021/492 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/810
KARAR NO: 2021/492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2014/1093 2018/413
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
Taraflar arasında görülen istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin … marka bir aracı davalı … şirketinden aldığını, aracın 17/04/2012 tarihinde trafik siciline tescil edildiğini, kullanılmaya başlamasından kısa süre sonra araçta arızalar meydana geldiğini, davalılardan … A.Ş.’nin başka firması olan … firmasına aracın götürüldüğünü, orada yapılan incelemede arızanın araç motorundan kaynaklandığının belirtildiğini, arızanın kökten çözülemediğini belirterek, ayıplı aracın öncelikle yenisi ile değiştirilmesini, davacının kullanamadığı süreler göz önüne alınarak maddi tazminata hükmedilmesini, aksi halde aracın bedelinin faiziyle ve diğer zarar kalemleriyle birlikte davacıya iadesine, kullanılmayan süreler için belirlenecek zarar ile değer kaybının hesaplanması için şimdilik 5.000,00 TL’nin davalılardan tahisliyle müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını, davacının talebi doğrultusunda aracın onarımın garanti kapsamında yapıldığını ve tüm arızaları giderilerek davacıya teslim edildiğini, araç servisteyken davacıya eşdeğer bir araç verildiğini, bu konuda bir zararının oluşmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını, aracın debriyaj şikayeti ile servise getirildiğini, bunun ise kullanım ve dış etken kaynaklı olduğunu, gerekli değişimin yapılarak davacıya teslim edildiğini, davacının aracın bakımlarını gecikmeli yaptığını, huzurdaki davanın kabulü halinde davacı taraf bakımından araçta meydana gelen değer kaybı tespit edilerek müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, faz başlangıcı talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkeme takdiri göz önüne alındığında bilirkişi raporları dışında bir değerlendirme yapılmış, bilirkişi raporlarından sadece teknik anlamda görüş alınmış, ve bu görüşler tamamı değerlendirildiğinde davacının taleplerinin bir kısmı haklı görülmüş, yüksek çaplı talep ettiği hususlar ise kendisinin her iki davalıya ayrıntılı ihtar çekmemesi ve net bir talepte bulunmaması aleyhine delil teşkil etmiş ve sadece harcını yatırmış olduğu 71.361,70 dava değeri üzerinden değerlendirme yapılarak son raporda belirtilen ve ilk raporda da belirtilen 11 günlük iş kaybı sonucunda 1.650 TL lik kazanç kaybı ve aracın aynısıyla değiştirilmesi aksi takdirde davacı tarafça ödenenen bedelin teslim tarihi itibariyle yasal faiziyle birlikte iadesi yönünde hüküm kurulmuş, harcı yatırılmayan rakamlar üzerinden ise ne artırım yapıldığı ne de harcın yatırıldığı görülmediği…” gerekçesiyle; davanın kısmen kabul- kısmen reddine, aracın yenisi ile değiştirilmesine, mümkün olmadığı takdirde davacı tarafça ödenen bedelin aracın teslim tarihi itibariyle faiziyle iadesine, dava konusu araç, davacı … tarafından davalı …. A.Ş.’ye her türlü hukuki takyidattan ari bir şekilde iadesine, iş kaybı konusunda 11 güne tekabül eden 1.650,00 TL’nin kısmi olarak kabulüne, kalan miktar yönünden reddine, davalılardan müştereken ve müteselsilen (İhbar Olunan hariç) kabulüne, diğer davacı taleplerinin reddine, kabul edilen 1.650,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizin hesaplanarak davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Davacı tarafından ileri sürülen taleplere ve usule uygun olarak harç ikmali yapılmadığını ve yargılamaya eksik harç ile devam edildiğini, neticede müddeabihi aşar ölçüde hüküm kurulduğunu, dava konusu taleplerinin hangi kısmının rededilmiş olduğunun anlaşılmasının imkansızlaştığını, İlk derece mahkemesine yaptıkları itirazları doğrultusunda davacının talepleri arasında araç değişimi de olması nedeni ile araç bedeli üzerinden harç ikmali yapılmasına karar verildiğini, Harçlar Kanunu uyarınca bu nevi taleplerin ileri sürüldüğü davalarda araç fatura bedeli üzerinden harç ödenmesi gerektiğini, harç ikmali için 22.04.2014 tarihli celsede davacı tarafa kesin mehil verilmiş olmasına rağmen kesin süre geçtikten sonra davacı tarafın eksik harç ikmalinde bulunduğunu, ilk derece mahkemesinin davanın açılmamış sayılması kararı vermesi gerekirken yargılamaya devam edildiğini,İlk derece mahkemesinin terditli hüküm kurmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yani aracın ayıpsız misli ile değişimine bunun mümkün olmaması halinde bedelin iadesine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesiz olduğunu, ilk derece mahkemesinin dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarını değerlendirme dışı tuttuğunu, ancak diğer tarafan da mezkur raporlarda yer alan teknik görüşlere ilk derece mahkemesince itibar edildiğini, zira raporda davacı tarafın sahip olduğu “yenilik doğuran” hak niteliğindeki seçimlik haklarından onarım hakkının kullanıldığını, somut olayda dava konusu aracın onarılmış olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, ancak davacı tarafın onarım ertesinde bu hakkından dönerek huzurdaki dava ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını , Davacının aracı kullanamadığı sürelere ilişkin olarak ilk derece mahkemesince ilk bilirkişi raporunun benimsemiş olmasının hatalı olduğunu, 25.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda yer alan davacının iş gücü kaybına ilişkin tespitlerin soyut dayanaksız ve hatalı olduğunu, Davacı tarafın ayrıca aracın serviste kaldığı sürede uğradığı zararı talep ettiğini, ancak dosyaya bu hususu tevsik edici hiçbir bilgi veya belge sunamadığını, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda ise davacı tarafın uğramış olduğu iş kaybının hesabında, aracın onarım için serviste kalabileceği tahmini süreleri ve davacı şirketin ticari kayıtları incelemeksizin farazi olarak belirledikleri günlük rayiç bedeli esas alındığını, yapılan hesaplamanın hangi bilimsel verilere, objektif kriterlere ve bilgi ve belgelere dayanılarak yapıldığının anlaşılamadığını, onarım için tahmini olarak belirlenen sürelerin ve günlük gelir kaybının kabulünün mümkün olmadığını, iş gücü kaybı iddiası olan davacının bu iddiasını ispatlaması ve delillendirmiş olması gerektiğini, dosya kapsamında bu hususa ilişkin hiçbir belge ve bilgi bulunmadığını, mahkemece bu hususta inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiğini, ancak davacı tarafça verilen kesin süreye riayet etmediğini, ve mahkemenin bu sebeple davacının bu delille dayanamaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, terditli olarak verilen aracın ayıpsız misliyle değişimine/ bedel iadesine ilişkin kararın ve tazminat kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, mahkemede aksi kanaatin hasıl olması durumunda ise semen tenziline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Hükmün kendi içinde çelişkili olduğunu, hüküm oluşturulurken hak düşürücü sürelerin hiç bir şekilde göz önünde bulundurulmadığını, basiretli bir tacir sıfatıyla hareket etmeyen ve derhal ayıp ihbarında bulunmayan davacı tarafın iş bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının hak düşürücü süreler yönünden reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi kararında davanın kısmen kabul kısmen reddi şeklinde hüküm kurulmasına rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava ayıplı araç satışı iddiasıyla, aracın ayıptan ari bir misliyle değişim veya bedel iadesi ve tazminat talepleriyle açılmış bir terditli davadır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilleri tarafından, yasal süreler içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 05.10.2017 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince davacı vekilinin taleplerini açıklaması istenilmiş, bu noktada davacı vekili tarafından 07.10.2017 tarihli dilekçe ibraz edilmiştir. Davacı vekili söz konusu dilekçede önceki beyanlarını tekrar ederek aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi talebini yenilemiş bunun mümkün olmaması halinde satış bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini, aracın ayıplı çıkması halinde aracın serviste kalış süresi olan 61 gün boyunca günlüğü 250 Dolardan hesaplanan maddi zararın, servise girişlerde taraflarınca ödenen fatura toplamı lan 5.672,5 TL’nin, araçtaki değer kaybının yine günlük asgari 250 Dolar olmak üzere aracı kullanamamaktan kaynaklı 15.250 Dolar zararın (58.800,00 TL) tahsiline yönelik talepleri bulunduğuna dair beyan dilekçesi sunmuştur. Sonuç olarak dava konusu aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi ve bunun mümkün olmaması halinde satış bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili mahkeme aksi kanaatte ise dilekçelerinde belirttikleri maddi zarar toplamı olan 72.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumlulukları bulunan davalılardan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 22.04.2014 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı gereğince davacı vekilinin dava dilekçesinde dava konusu aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinde bulunduğundan dava konusu aracın dava tarihindeki değerinin davacı vekilince bildirilerek, bildirdiği bu bedel üzerinden gerekli nispi ilam harcını yatırması için 2 haftalık süre verilmesine, bu süre içerisinde dava konusu aracın dava tarihindeki değerini bildirmediği ve gerekli nispi ilam harcını yatırmadığı taktirde aracın değiştirilmesi talebi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verileceğinin davacı vekiline ihtar edildiği görülmekle, 19.06.2014 tarihli celsede davacı vekilinin eksik harç bedeli olarak 66.361,70 TL üzerinden eksik harcı tamamladığı ibaresi duruşma zaptına yazılmakla davalı vekilinin aracın faturadaki bedeli üzerinden harç yatırılmasına ilişkin itirazının olduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesi 2 nolu ara kararında davacı vekilinin eksik nispi harcı verilen kesin süreden sonra yatırmış olmasına rağmen davayı uzatma amacı taşımadığı anlaşıldığından davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir. Dava değerinin belli yada belirlenebilir olması durumunda bu değer üzerinden nispi harç alınması gerekir. Davacı aracın misli ile değiştirilmesini talep etmekle, aracın değeri üzerinden nispi harç yatırılması gerekir. Dosyada mevcut belge ve beyanlardan anlaşılacağı üzere aracın 76.365,70 ‘ye satıldığı ve araca satış bedelinin iadesine ilişkin terditli dava değerinin bu miktar olduğu anlaşılmıştır. Aracın değişimi, olmadığı takdirde bedel iadesi talep edilmekle faturada belirtilen değer ve talep edilen diğer alacak kalemi üzerinden nispi harç alınması gerekir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi çerçevesinde, öncelikle bu kanunî düzenleme gereğince dava tarihi itibari ile aracın faturadaki değeri olan 76.365,70 ‘ile diğer maddi zararların toplamı olan dava değeri üzerinden alınması gereken eksik harcın ikmali için aynı Kanunun 30. maddesi uyarınca davacı tarafa süre verilerek, re’sen harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Mahkemenin harçla ilgili daha önceki arar kararları bu ilkelere uygun olmadığı gibi, harçla ilgili ara karının hukuki sonuçları da mahkemece dikkate alınmadan hüküm verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi, davacının davasının kısmen kabulüne, aracın yenisi ile değiştirilmesine, bu mümkün olmadığı taktirde davacı tarafça ödenen bedelin aracın teslim tarihinden itibaren faizi ile iadesine, dava konusu aracın davacı tarafından davalıya her türlü takyidattan ari bir şekilde iadesine, iş kaybı konusunda 11 güne tekabül eden 1.650,00 TL’nın kısmı olarak kabulüne, kalan miktar yönünden reddine, 1.650,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekili davanın 818 sy BK 207 ve 6762 sy TTK 25/4 maddeleri uyarınca aracın satım tarihi olan 11.04.2012 ila dava tarihi 12.08.2013 tarihleri arasında bir yıl ve tacirler arasındaki satım nedeniyle altı aylık zaman aşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Diğer taraftan, HMK’nın 297. Maddesinde, nihai kararın hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği ifade edilmiş, ardından misli ile değişim ve bunun olmaması halinde ise bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme yönünde karar verilmiştir.HMK’nın 111/1. maddesi ile terditli dava açılması mümkün ise de maddenin 2. fıkrası ve yukarıda yazılı 297/2. maddeleri ile yasa koyucu tarafından terditli bir şekilde hüküm kurulmasına cevaz verilmemiştir. Karar bu hali ile infaz kabiliyeti taşımamaktadır. Mahkemece, bu şekilde terditli şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün kanun yolu denetimini imkansız kılmaktadır ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin T:05.02.2019, 2016/15819 E- 2019/1144 K emsal sayılı ilamı). Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, mahkemece ayıpsız misli ile değişimine karar verilen araçta takyidat bulunup bulunmadığı araştırılıp araç üzerinde takyidat bulunması halinde misli ile değişim kararı verilemeyeceği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, bulunmaması halinde ise kararda takyidattan ari olarak teslim edilmesi gerektiğinin belirtilerek hüküm oluşturulması gerekmektedir (Yargıtay 13.HD’sinin 26/09/2018 tarih, 2018/4276 E. 2018/8338 K.sayılı ilamı).Yine araç üzerinde herhangi bir takyidat bulunup bulunmadığı da ilk derece mahkemesince araştırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine, davanın kısmen reddine karar verildiği belirtildiği halde, reddedilen dava kısmının ne olduğunun açıklanmaması ve davalı taraf yarına avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinin değerlendirilmemesi de usule aykırı olmuştur. Yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15.04.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.