Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/800 E. 2019/602 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/800
KARAR NO : 2019/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : 2018/8305D.İŞ. – 2018/8936K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, reddine ilişkin verilen karara karşı, tedbir talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile otorapor arasında uzun yıllardır bir ticari ilişki bulunduğunu, son dönemde taraflar arasında uyuşmazlıklar sonrasında otorapor ve otorapor’un kurduğu ve yönetmekte olduğu otoeksder, müvekkili şirketin itibarını sarsmaya ve müvekkili şirketin taciz etmeye yönelik bir karalama kampanyası başlattığını, www…..com, www…..org, www…..com ve www…..com URL’li internet siteleri ile …’e ait Facebook ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamalarda, müvekkili şirketin distribütörlüğünü üstlendiği …gibi firmalara gönderdiği e-posta mesajları ile müvekkil şirketin müşterilerine ve kendi müşterilerine gönderdiği mesajlar ile müvekkili şirket hakkında hiçbir belge ve delile dayanmayan, asılsız iddialarda bulunduğunu, bu mesajlar kapsamında, müvekkili şirketin iflasın eşiğinde olduğunu, Çin malı ve sahte ürünler sattığını, cihazları fahiş fiyata sattığını ve haksız kazanç elde ettiğini, cihazlara satış sonrası teknik servis hizmeti sağlamadığını ve satışını yaptığı cihazların arızalandığını ve kullanılamadığını iddia ettiğini, karşı tarafın bu yöndeki gerçekdışı açıklamaları, … yetkililerinin, müvekkil şirket kurucusu … şahsi husumet duyduklarını, daha öncesinde erişimin engellenmesi kararları alındığını, ancak karşı tarafın yeni internet sayfaları ve yeni sosyal medya hesapları oluşturarak, karalama kampanyasına devam ettiğini, söz konusu davranışların, müvekkili şirketin itibarını sarsmasının yanı sıra, asılsız iddiaların cevaplanması ve iddialara karşı hukuki yollara başvurulması için ciddi bir mesai ve emek harcamasına neden olduğunu belirterek, karşı tarafın haksız eylemlerine son verilmesi, tüm internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden talep eden şirket hakkında yapılan yayınların kaldırılması, hiçbir mecra üzerinden talep eden şirket hakkında beyan ve açıklamada bulunulmaması ve yapılan yanlış ve yanıltıcı açıklamaların düzeltilmesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; ”…Talep konusu hakkında, yapılan inceleme sonunda (Ay. m.141); sunulan deliller, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Karşı tarafın hangi haksız eylemine son verileceği, hangi internet siteleri ve sosyal medya hesapları hakkında karar verileceği hususlarının somut olmadığı, hiçbir mecra üzerinden talep eden şirket hakkında beyan ve açıklamada bulunulmaması ve yapılan yanlış ve yanıltıcı açıklamaların düzeltilmesi talepleri yönünden ise yaklaşık ispat şartının gerçekleşmemesi nazara alındığında ihtiyati tedbir talebinde tedbirin türü belirtilerek somutlaştırılmadığı ve yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin şartları oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine (Ay. m.138) varılarak tedbir talebinin reddine” karar vermiştir.Bu karara karşı, tedbir talep eden vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Tedbir talep eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Karşı tarafın müvekkili şirket hakkında, sahte cihaz satışı yapıldığı, Çin malı ürün ve/veya yedek parça kullanıldığı, cihazların kalitesiz olduğu, servis hizmeti verilmediğini, cihazların sürekli arızalandığı ve kullanılamaz halde olduğu, cihazların sahte olduğunun üretici firmalarca teyit edildiği yönündeki tüm açıklamaların asılsız olduğunu, Karşı taraf her ne kadar müvekkili şirketin satışını yaptığı cihazlardan özellikle … markalı cihazlar içeriğinde yerli üretim bir takım parçalar bulunması sebebiyle sahte olduğunu iddia etmekte ise de söz konusu iddianın asılsız olduğunu ve salt müvekkili şirkete zarar verme amacı taşıdığını, cihazın bir takım parçalarının üretici firmanın çalışma biçimi dolayısıyla müvekkili şirket tarafından yurt içinden temin edilmesinin söz konusu cihazların orjinalliğine etki etmediğini, Karşı tarafça sahtelik iddiasının yöneltildiği bir diğer ürün … markalı araç kaldırma lifti olup, … adlı üretici firma, Karşı Taraf’a gönderdiği e-posta mesajlarında, kendisine sahte olup olmadığı sorulan ürünlerin %100 orijinal, … markalı ürünler olduğunu teyit ettiğini, bununla birlikte karşı tarafın zaman zaman üretici firmaların bu açıklamalarını çarpıtarak yansıtmış, kimi zaman da üretici firmaların açıklama metinlerinin de sahte olduğunu iddia ettiğini, …, müvekkili şirket ile uyuşmazlık içine girdiği bu son döneme kadar, müvekkil şirkete cihazların kalitesi yahut verimliliğiyle ilgili hiçbir şikayet iletmediğini, aksine cihazlardan duyduğu memnuniyet dolayısıyla uzun yıllar boyunca müvekkili şirket ile ticari ilişkilerini sürdürdüğünü, Karşı tarafın bir diğer asılsız iddiasının, müvekkilinin Çin malı sattığı yönünde olduğunu, bu iddia yönünden de herhangi bir bilgi ve belgeyi ortaya koyamadığını, Müvekkili şirketin fahiş fiyatlar üzerinden cihaz satışı yaptığını ve haksız kazanç elde ettiğine dair iddiaların da asılsız olduğunu, müvekkili şirket kar marjını sabit tutarak müşterilerine özellikle … markalı ürünleri daha uygun fiyatlarla sunabildiğini, Karşı Taraf, sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlar kapsamında, hem kendi müşterileri, hem de Müvekkili Şirket’in müşterilerine, kendilerine vekaletname vermeleri yönünde çağrılarda bulunduğunu, ücretsiz hukuki danışmanlık hizmeti teklif ettiğini, Karşı tarafın Facebook, Instagram gibi sosyal medya hesapları ve çeşitli internet sitelerinde yer verilen içerikler ile çeşitli GSM numaraları üzerinden gönderilen kısa mesajlar yoluyla müvekkili şirket hakkında yaptığı açıklamaların gerçek dışı olduğunu, Karşı tarafın müvekkili şirket hakkında asılsız açıklamalara yer verdiği internet sayfaları ile sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları hakkında Sulh Ceza Hakimliklerince halihazırda çok sayıda erişimin engellenmesi kararı verildiğini, karşı taraf, belirli internet sitesi ve sosyal medya hesaplarına ilişkin olarak verilen erişimin engellenmesi kararlarını, sürekli olarak yeni internet siteleri ve yeni sosyal medya hesapları açıp, aynı içeriği bu yeni ve farklı mecralardan paylaşmaya devam ettiğini,Karşı tarafın bu eylemlerinin müvekkilinin ticari hayatını sürdürülemez hale getirdiğini, derhal durdurulması gerektiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Talep HMK’nın 389 ve TTK’nın 61.maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir. Talep dilekçesinde haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerin durdurulması yönünde değişik iş üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, tedbir talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, elbette esas hakkında açılacak davadaki yargılamanın sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Davacı bu aşamada, haksız rekabetin devamının yarattığı olumsuz etkilerin tedbir yoluyla engellenmesini talep etmektedir.İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir.TTK’nın 61/1. maddesi uyarınca, “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (şimdi HMK’nun) ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir”. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünde kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Haksız rekabetin unsurları TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Mahkeme, ihtiyati tedbir talebini reddederken, talebin somutlaştırılmadığını ve haksız rekabet iddiaları yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, gerekçe olarak göstermiştir.Davacı vekili, karşı tarafın müvekkili şirket hakkındaki açıklamalara yer verdiği internet sayfaları ile sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları hakkında Sulh Ceza Hakimliklerince değişik iş üzerinden verilmiş bulunan erişimin engellenmesine ilişkin kararlara dayanarak talebinin somut olduğu iddiasıyla ihtiyatı tedbir kararı verilmesine dair talebini yenilemiştir.TTK’nın 61. maddesi, haksız rekabet davalarında ihtiyati tedbiri ayrıca düzenleyerek, davanın devamı sırasında mahkemenin, haksız rekabetin yarattığı olumsuz sonuçların engellenmesi, ortadan kaldırılması konusunda tedbir kararı verebileceğini açıkça düzenlemiştir. O halde, yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiğinde mahkemenin gerekli tedbirleri alması anılan 61. maddenin de bir gereğidir. Kaldı ki alınacak ihtiyati tedbirler, nihai hükümle elde edilecek sonucun tamamını sağlamayacak, mevcut durumun muhafazası, zararın artmasının önlenmesi yönünde bir işlev görecektir.Yukarıda açıklandığı gibi; davacı ihtiyati tedbir talebinde somut şekilde internet sitelerine göstermeksizin, tüm internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden asılsız olduğunu iddia ettiği beyanların kaldırılmasını ve kendisi hakkında ileri dönük herhangi bir beyan ve açıklamada bulunmasının yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep edenin talebini somutlaştırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Yani, hangi internet sitesi üzerinden hangi eylemin engellenmesinin istenildiğinin gösterilmesi gerekirken, talep dilekçesinde gösterilmemiştir. Bu halde soyut ve genel nitelikte verilecek tedbir kararının infaz kabiliyeti de bulunmayacaktır. Ayrıca sulh ceza hakimliklerinin erişimi engelledikleri sitelere ilişkin tekrar tedbir talep edilmesinde de hukuki bir yarar bulunmamaktadır. Site ismi belirtmeden, soyut bir tedbir karanını infaz kabiliyeti de olmayacaktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup talep edenin istinaf başvurusunun reddine yönelik aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,3-Talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25/04/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.