Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/786 E. 2021/427 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/786
KARAR NO : 2021/427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2018
NUMARASI : 2015/442E. 2018/114K.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili davasında özetle; davalı bankadan kredi kullandığını, kredi borcunu kapatmak ve erken ödeme faiz indiriminden yararlanmak amacıyla davalı bankaya başvurduğunu, fakat davalı tarafından kredinin kapatılmadığını, daha sonra davalı banka tarafından vekil edenin hesabından 95.640,50 TL tahsil edildiğini, davalının erken ödeme dolayısıyla faiz indirimini eksik uyguladığını ve 6.000,00 TL fazla kesinti yaptığını, alınan bu bedelin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, bu bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında ticari taksitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, genel mahkemelerde dava açılması gerektiğini belirterek görevsizlik kararı verilmesini, usul ve yasa ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davanın reddini talep etmiştir.
Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine istinafa konu ilk derece mahkemesinin 2015/442 esas sırasına tevzi edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların iddiaları ve dosya kapsamı nazara alındığında bilirkişi raporunun dosya ile uyumlu olmadığı, iddianın dışında ve taraflar arasında uygulanmayacak olan ve tüketici işlemlerinde uygulanan erken kapama komisyonu belirlendiği, buna göre bilirkişin eldeki dosyada ehil bilirkişi olmadığı görüldüğünden ve davalının itirazı da yerinde görüldüğünden 21/02/2017 tarihli oturum ara kararı ile dosya kapsamı ve gerektiğinde banka kayıtları incelenmek suretiyle davalı bankanın itirazı üzerinde de durularak davacının kredi geri ödemesine ve kredi şartlarına göre ödeme talep ettiği tarih itibarıyla ödeme yapılması halinde kendisinden tahsil edilmesi gereken miktarın tespiti, bu suretle fazla tahsilat-erken ödeme komisyonu alınıp alınmadığının ve alınmış ise bu miktarın diğer bankaların aynı tür ve vadeli kredilerinin erken ödenmesi halinde uyguladıkları faiz oranlarının ortalamaları da gözetilerek fahiş olup olmadığının gözetilmesi suretiyle rapor tanzimi için yeniden bilirkişi görevlendirilmiş, delil avansı olmadığından dosya bilirkişiye tevdi edilememiştir. Takip eden oturumda davacı yana, delil avansının yatırılması için miktar ve kesin süre içeren ihtarname çıkarılmasına karar verilmiş, ihtarın tebliğine rağmen davacı delil avansını yatırmamıştır. 6100 sayılı Yasanın 324.maddesi gereğince taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır.
Somut durumda davacı kendisine verilen kesin süre içinde delil avansını yatırmamış olmakla, kesin sürenin ihtar edilen sonucuna göre bilirkişi incelemesi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır. Davacının talebine konu kıldığı hususlar Mahkememiz hukuk bilgisi dışında, teknik bilgi ve incelemeyi gerektiren bir husus olup bilirkişi incelemesi yaptırılması gereklidir. Bu kapsamda, davacı bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı için ispat edilemediği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;
Taraflarınca bilirkişi raporu doğrultusunda dava ıslah edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, 30.01.2018 tarihli duruşmada da bu talebi tekrar ettiklerini, mahkemece delil avansının yatırılmaması sebebiyle davanın reddine karar verildiğini, bilirkişi raporuna itiraz eden ve yeniden üçüncü bir rapor aldırılmasını talep edenin davalı taraf olması sebebiyle delil avansının da davalı tarafından yatırılması gerektiğini, mahkemece davalı tarafa yüklenmesi gerekirken taraflarına tahmil edilmesine ve iş bu bahisle davanın reddine karar verilmesi hususlarının usul ve esas açısından hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine veya yargılama yapılmanın istinaf mahkemesince yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davalı banka tarafından fazla kesilen erken kapama komisyonu alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin 21.02.2017 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince rapor tanzimi için dosyanın resen seçilen bilirkişi …’a tevdine, bilirkişiye sarf edeceği emek ve mesai karşılığında 500,00 TL takdirine, masrafların davacı vekilince karşılanmasına, eksik olması halinde tamamlanması için 6100 sayılı Yasa’nın 324.maddesi gereği kesin süreli ihtarat yapılmasına karar verildiği, söz konusu 21.02.2017 tarihli celsede hem davacı hem davalı vekilinin hazır olduğu görülmüştür. 11.07.2017 tarihli celsede, delil avansı olmadığından dosyanın bilirkişiye verilemediği tespit edilmiş, duruşma zaptının 1 nolu ara kararı gereği davacı yana 500,00 Tl bilirkişi ücreti yatırmak üzere 6100 sayılı Yasa’nın 324.maddesi uyarınca iki hafta kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içinde delil avansı yatırmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut dosya durumuna göre karar verileceğinin ihtarına karar verilmiş, söz konusu celsede davacı vekili mazeretli olduğundan, söz konusu 3 nolu ara kararı mazeretin kabulüyle kendisine yeni oturum gününün 1 nolu ara kararla bildirilmesi yönünde karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı vekiline 11.07.2017 tarihli duruşma zaptının tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin bilirkişi ücreti olan 500 TL’nin ödenmesi için UYAP sistemi üzerinden 19.09.2017 tarihinde ek süre talep ettiği, ilk derece mahkemesince 21.02.2017 tarihli oturumda davacı vekilinin yüzüne tefhim edilen ara karardan bu yana ücret yatırılmadığı, verilen sürenin miktar ve dosya kapsamı itibariyle yeterli olduğu anlaşılmakla talebin reddine ilişkin olarak ilk derece mahkemesince 25.09.2017 tarihinde karar verildiği anlaşılmaktadır. Hem davacı vekilinin dava dilekçesinde hem de davalı vekilinin cevap dilekçesinde delil olarak bilirkişi incelemesine dayanmış oldukları anlaşılmaktadır.21.02.2017 tarihli celsede; davacı vekili ve davalı vekilinin hazır oldukları, söz konusu celsenin 1 nolu ara kararı gereğince bilirkişi incelemesi için 500,00 TL ücret takdir edilmiş ve bu husustaki masrafın davacı yanca karşılanmasına karar verilmiş olduğu, eksiklik bulunduğu taktirde davacını delil avansındaki eksikliği tamamlaması hususunda tarafına kesin süreli ihtarat çıkartılması yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. 11.07.2017 tarihli celseye her iki taraf vekilinin de katılmadığı anlaşılmaktadır. Bu celsede delil avansı olmadığından bilirkişiye verilmediği belirtilerek söz konusu celsenin 1 nolu ara kararı gereğince davacı tarafa 500,00 TL bilirkişi ücreti yatırmak üzere 6100 Sayılı Yasanın 24.maddesi uyarınca 2 hafta kesi süre verilmiş, aksi taktirde bu delile dayanmış olmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut dosya durumuna göre değerlendirme yapılacağı ihtarının duruşma zaptı ile tebliğini karar verilmiştir. Dosya içerisindeki tebligat parçasında söz konusu ara kararın ve 11.07.2017 tarihli duruşma tutanağının davacı vekiline 06.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili 20.09.2017 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ücreti yatırılması için verilen sürenin uzatılmasını talep etmiş, ancak bu talep az yukarıda bahsi geçtiği üzere ilk derece mahkemesince reddedilmiştir. 30.01.2018 tarihli celsede hem davacı hem davalı vekillerinin hazır oldukları, davacı vekilinin bilirkişi incelemesini talep edenin davalı taraf olduğunu, önceki raporda ıslah doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili ise açıkça rapora ve islaha ilişkin itirazlarını tekrar ederek yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesinde; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.Yukarıda anlatılanlar ışığında; her iki tarafta bilirkişi incelemesine delil olarak dayanmakla dosya içerisinde 18.07.2016 tarihli bilirkişi raporunun bulunduğu, davacı vekilinin dosya içerisinde ıslah dilekçesinde bilirkişi raporundaki tespiti kabul ettiğini belirterek davasını ıslah etmiş olduğu, ancak davalı vekilinin 29.12.2016 tarihli dilekçe ile ıslah dilekçesinin reddini ve başka bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiş olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kesin sürede davacı vekili tarafından bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine somut uyuşmazlığın dosyadaki mevcut delil durumuna göre çözülmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince her ne kadar davacının bilirkişi incelemesi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı yönünde gerekçe oluşturmuş ise de dosya içerisinde önceden mevcut bilirkişi raporlarının olduğu, davacı vekilinin verilen ihtaratlı kesin sürede delil avansı yatırmaması durumunda yeni delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, eğer ilk derece mahkemesi dosya içerisindeki mevcut raporların uyuşmazlığın çözümünde yeterli olamayacağı yönünde kanaat oluşturmuşsa bu halde de bilirkişi incelemesine davalı vekilinin de delil olarak dayanmış olması ve davalı vekilinin gerek duruşma sırasındaki beyanında gerekse 29.12.2016 tarihli dilekçesinde açıkça yeni bilirkişiden rapor alınmasına talep etmiş olması karşısında ilk derece mahkemesince bu kez davalı vekiline bilirkişi ücret yatırılması hususunda ihtaratlı kesin süre verilmesi ve oluşan duruma göre davayı sonuçlandırması gerekirken ilk derece mahkemesinin davacının dosya içerisinde tüm bilirkişi raporlarına dayanmaktan vazgeçmiş olduğu şeklinde hatalı bir değerlendirme yapılarak davanın reddedilmesi hukuka aykırı olmuştur.Kaldı ki, somut olayda ilk derece mahkemesince listeden bankacı bilirkişi seçilmiş, düzenlenen raporda, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca bildirilen belgelerin davalı banka tarafından sunulmadığı tespit edilmiştir. Bu sebeple, söz konusu raporda uyuşmazlığın çözümüne yarar bir değerlendirme yapılamamıştır. Usul ekonomisi gereği, ilk derece mahkemesince, davalı bankaya müzekkere yazılması suretiyle bilirkişi raporunda belirlenen eksikliğin ikmali sağlanmalı, sonrasında aynı bilirkişiden ek rapor alınarak uyuşmazlık çözüme kavuşturulmalıdır. Bu noktada, dosya kapsamında yeni bilirkişi görevlendirilmesi gerekip gerekmediği ve ek rapor tanziminde de ek ücret takdirine yer olup olmadığı hususları da ilk derece hakimince ara kararda gerekçelendirilip tartışılmak suretiyle değerlendirilmelidir.
Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin davanın çözümünde en önemli delil olan bilirkişi incelemesinin usulünce ikmal edilmeden karar verildiği kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına,
2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;
HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.04.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.