Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/776 E. 2021/431 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/776
KARAR NO : 2021/431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
NUMARASI : 2016/90E. 2018/1177K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davaya konu çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti, çeklerin iadesi ve istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili davasında özetle; inşaat müteaahitliği yapan müvekkilinin malzeme alımını önceden planlayarak bağlantılar yaptığını, bu kapsamda davalıdan makbuzlar karşılığı, davaya konu … Bankası Yeşilpınar Şubesi’ne ait, 6299130-2 nolu hesaba ait:10/03/2015 ödeme tarihli, 7231 seri nolu, 100.000,00 TL bedelli çek,-10/07/2016 ödeme tarihli, 7232 seri nolu 147.000,00 TL bedelli çek,10/08/2016 ödeme tarihli, 7561 seri nolu 148.000,00 TL bedelli çek,-10/09/2016 ödeme tarihli 7560 seri nolu, 148.000,00 TL bedelli çek,10/11/2016 ödeme tarihli, 7562 seri nolu, 148.000,00 TL bedelli çek,10/12/2016 ödeme tarihli, 7563 seri nolu, 148.000,00 TL bedelli çek, 31/12/2016 ödeme tarihli, 7564 seri nolu, 148.000,00 TL bedelli toplam 987.000,00 TL meblağlı 7 adet çeki teslim ederek karşılığında demir siparişi verdiklerini, inşaat hazırlıklarına başladıklarında malların tesliminin istenmesine rağmen malların teslim edilmediğini ve çeklerin de iade edilmediğinden bahisle söz konusu çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin iadesine, %20 tazminata mahkum edilerek çeklerin bankaya yada takas odasına ibrazı halinde tedbiren ödenmemesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; safahatta sunduğu 22.02.2017 tarihli dilekçe ile 10.03.2015 ödeme tarihli 7231 seri no’lu 100.000,00 TL meblağlı, 10.07.2016 ödeme tarihli 7232 seri no’lu 147.000,00 TL meblağlı, 10.08.2016 ödeme tarihli 7561 seri no’lu 148.000,00 TL meblağlı,10.09.2016 ödeme tarihli 7560 seri no’lu 148.000,00 TL meblağlı, 10.11.2016 ödeme tarihli 7562 seri no’lu 148.000,00 TL meblağlı,10.12.2016 ödeme tarihli 7564 seri no’lu 148.000,00 TL meblağlı, toplam 839.000,00 TL bedelin üçüncü kişiler ve üçüncü kişi konumundaki bankalarca tahsil edildiğinden davanın 839.000,00 TL’lik kısmının istirdat davasına dönüştüğünü, 14/09/2018 tarihli dilekçe ile de 10/12/2016 vadeli 7564 seri no’lu çek bakımından İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında yapılan ödeme nedeniyle davanın istirdata dönüştüğünü beyan etmiş, 14/09/2018 tarihli dilekçesinde, 7563 no’lu çek hakkında istirdat taleplerinin bulunduğunu, 7564 no’lu çekin de bedelini ödediklerinden bu çek yönünden de taleplerinin istirdata dönüştüğünü beyan etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili hakkında Bakırköy 5. ATM’nin 2016/47 esas sayılı dosyası ile iflas erteleme kararı verildiğini belirterek davanın reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, tarafların cari hesabı 2015-2016 yıllarında davacı tarafından mal almak üzere verdiği, defter ve belgelerine kaydettiği çek karşılığında 2015 ve 2016 yıllarında davalıdan mal tedarik ettiği tedarik ettiği mallar ile verdiği çekler arasında fark oluştuğu, davacının sipariş aşamasında verdiği çeklerin tam karşılığında mal tedariki yapamadığı, çeklerin bir kısmı karşılığında davacı tarafından mal tedariki yapmadığı-borcu olmadığı halde bu çekleri ödediği, 1 adet çek için ödeme yapılmadığı, iadesinin talep edildiği iş ve işlemlerden oluşan cari hesaplarından doğan alacak ve çek iadesinden oluştuğu, mahkememizce alınan 11/10/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalının davacı cari hesabına kalan bakiye, vade farkı, faiz başkaca herhangi bir ödeme yapmadığı tespit edilmiştir. Tarafların 2015-2016 yıllarına ait defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, mutabık kalınmayan durumun 2016 yılında davalının dava konusu 7564 nolu 31.12.2016 tarihli 148.000 TL çekin davalı kayıtlarında 31.12.2016 tarihinde iade edildiği, iadenin kayıt üzerinde olduğu, davacının kayıtlarında bu çekin iadesinin olmadığı, 7564 nolu 31.12.2016 tarihli 148.000 TL çek için davacının ticari ilişkide kayıtlı borcunun olmaması ve dava tarihinden sonra olan 31.12.2016 tarihli kayıtlarında olması sebebiyle davalı tarafından davacıya iadesinin gerektiği, 148.000 TL’lik iade çek dışında 31.12.2016 tarihi itibariyle tarafların 690.120,88 TL ile mutabık oldukları, davacı .. İnşaat San. ve Tic. Ltd ‘nin tedarikle ilgili 30.04.2016 tarihi itibariyle davalı …z. İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’den 690.120,88 TL alacaklı olduğu, İstanbul 27. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında 10/12/2016 vadeli 7564 seri no’lu çek bakımından … İnş. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 19/04/2017 tarihinde 175.153,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmış, davacı vekili 05/07/2018 tarihli celsede, davadan sonra birtakım malların geldiğini, istirdat rakamının da ondan daha az olduğu için aradaki bedelin konusuz kaldığını beyan etmiş, 7563 no’lu çek hakkında da istirdat talebinde bulunulduğu, davalı tarafın bu beyanla ile ilgili olarak itirazı olmadığı da dikkate alınarak mahkememizce bu konu hakkında bir araştırmaya gerek görmeyerek konusuz kaldığı, …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 690.120,88 TL ve 175.153,00 TL olmak üzere toplam 865.273,88 TL yönünden istirdat talebinin kabulüne, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin konusuz kaldığından reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;
Usul hükümlerine göre, dava ikamesinden sonra davanın konusuz kalması halinde red kararı verilmeyip “konusu kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiğini, somut olayda 865.273,88 TL yönünden davanın kabulü ile birlikte konusu kalmayan kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken usuli hata yapıldığını, HMK’nın 331. maddesine göre konusuz kalan kısım hakkında da davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve vekalet ücreti yanlış hesaplandığını,HMK’nın 304. maddesi gereği hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceğinden hüküm fıkrasındaki maddi hatanın düzeltilmesini talep ettiklerini, ancak bu taleplerinin reddedildiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa kon kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk derece mahkemesinin 20.12.2018 tarihli gerekçeli kararının hüküm kısmının; “Fazlaya ilişkin talebin konusuz kaldığından reddine” ibaresinin yer aldığı 2. Maddesinin kaldırılarak “konusu kalmayan kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulmasına, “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık ücret Tarifesi’nin 6/1 maddesi uyarınca hesap edilen 12.488,09 TL. avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine” ibaresinin yer aldığı 8. maddesinin kaldırılmasına, “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 48.560,96 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” ibaresinin yer aldığı 6. maddesinin kaldırılarak “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesap edilen 53.430,00 TL. Avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” şeklinde hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından davalıya verilen avans niteliğindeki çeklerin karşılığı mal tesliminin yapılmadığı ileri sürülerek açılan menfi tespit davası olmakla, yargılama aşamasında ödenen çekler yönünden dava, istirdat davasına dönüşmüş, davdan sonra davalının bir kısım mal teslim etmesi nedeniyle davanın bir kısmı (istirdada karar verilen tutarı aşan kısmı) konusuz kalmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı avans niteliğinde verildiği söylenilen çeklerin bedelsiz kaldığından bahisle menfi tespit davası açmıştır. Dosya kapsamında İİK’nın 72/VI. maddesine göre tedbir kararı verilmemiş ve borçta ödenmiş olursa davaya istirdat olarak devam edileceği bilinmektedir. Somut olayda; davacı vekili bilirkişi raporundan sonra gerek yazılı gerekse duruşma sırasındaki beyanlarında her ne kadar davasını 987.000,00 TL üzerinden açmış olsa da bir kısım malların karşı tarafça müvekkiline teslim edildiğini ileri sürerek 690.120,88 TL ve icra dosyasına yatırılan 175.153,00 TL üzerinden istirdat taleplerinin bulunduğu, diğer kısım yönünden davanın konusuz kaldığını ileri sürmüştür. Mahkemece de beyan doğrultusunda karar verilmiştir.Mahkemenin istirdat talebi hakkındaki kararına karşı bir istinaf başvurusu yoktur. Yine, ilk derece mahkemesinin, istirdat miktarını aşan dava değeri yönünden davanın konusuz kaldığına dair tespitine karşı da bir istinaf yoktur. Davacının istinaf başvurusu, davanın konusuz kalın kısmı yönünden mahkemenin vermesi gereken kararın türü ve bu kısma ilişkin yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesi gerektiğine ilişkindir. Somut olayda bilirkişi raporunda belirlendiği ve mahkeme kararında da benimsendiği üzere, dava açılışından sonra davalı tarafından bir kısım mal teslimi gerçekleşmiş olmakla; teslim edilen mal bedelleri yönünden menfi tespit ve istirdat talebi konusuz kalmıştır. İlk derece mahkemesi, istirdadına karar verilen tutarı aşan talep miktarı yönünden davanın konusuz kaldığını isabetli şekilde tespit ettiği halde, bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekirken, davanın bu kısım yönünden reddine karar vermiş ve reddettiği kısım yönünden davacıyı yargılama giderlerinden sorumlu tutmuştur.HMK’nın 331. maddesi uyarınca, dava açıldıktan sonra davanın konusuz kalması halinde, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerine, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumlarına göre karar verilmelidir. Somut olayda, davanın açıldığı tarih itibariyle menfi tespit talebinin haklı olduğu, ancak dava devam ederken davalının bir kısım malları teslim etmesi nedeniyle davanın kısmen konusuz kaldığı sabit olduğuna ve esasen mahkemenin bu konudaki tespitine karşı bir itiraz bulunmamasına göre, mahkemece, konusuz kalan kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davalının tüm yargılama giderlerinden, davanın tümü kabul edilmiş gibi sorumlu tutulması gerekir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuş ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesi gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davanın kısmen kabulü ile 690.120,88 TL ve 175.153,00 TL olmak üzere toplam 865.273,88 TL yönünden istirdat talebinin kabulüne, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Konusuz kalan kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59.106,85 TL harçtan peşin alınan 16.855,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 42.251,35 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan 1.008,00 TL yargılama gideri ile 16.889,00 TL harç gideri olmak üzere toplam 17.897,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, dava dilekçesindeki değer üzerinden hesap edilen 66.400,00 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:
a-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafça harcanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 48,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 169,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf yargılaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
11-Dava dosyasının, karar kesinleştiğinde, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 01.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.