Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/771 E. 2020/880 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/771
KARAR NO: 2020/880
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2018/22 E. – 2018/842 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı tasfiye memurunun istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … sicil nolu Tasfiye Halinde … A.Ş. aleyhine Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatı İle) 2016/278 Esas sayılı dosyasında rücuan hizmet tespiti davası açtığını, ancak adı geçen şirketin ticaret sicilden terkin edilmesi nedeni ile davada taraf teşkilinin sağlanamadığını ileri sürerek, taraf teşkilinin sağlanması için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; tüzel kişiliğinin ihyası talep edilen şirketin sicil kaydının 22.05.2014 tarihinde tasfiye nedeni ile terkin edildiğini, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım konumunda bulunduğunu, bu nedenle harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Tasfiye memuru …’a usulünce tebligat yapılmış olup, davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” … Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde düzenlenen, tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırılması halinde ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir. TTK’nun 547 maddesinde ‘Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.’ hükmü yer almaktadır. Bir şirket hakkında açılmış davanın bulunması, ilam nedeni ile icra takibi yapılacak olması veya tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması şirketin tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırıldığını göstermektedir. Mahkememizce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden ilgili şirketin sicil dosyası getirtilmiş, ayrıca talebe konu dava dosyası getirtilip incelenmiş olup, tüm dosya kapsamından … sicil nolu Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin sicil kaydının tasfiye nedeni ile 22/05/2014 tarihinde terkin edildiği, Kangal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi Sıfatı İle) 2016/278 esas sırasında davacı … vekili tarafından davalı … sicil nolu Tasfiye Halinde … A.Ş. aleyhine açılmış alacak davası olduğu, yargılama aşamasında davalı şirket hakkında ihya davası açmak üzere davacı … vekiline süre verildiği anlaşılmıştır. TTK 547. maddesi uyarınca yasal koşulları oluşan davanın kabulü ile ek tasfiye işlemlerini yapmak üzere şirketin önceki tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur… ” gerekçesiyle davanın kabulüne, sicil kaydının ihyasına ve ek tasfiye işlemleri için önceki tasfiye memurunun atanmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tasfiye memuru … istinaf tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru istinaf başvuru dilekçesinde özetle; onay ve izninin alınmadan başta Vergi Usul Kanunu olmak üzere bir çok kanun yönünden kanuni temsilci olarak değerlendirilen tasfiye memurluğuna atanmasının usulsüz olduğunu, tasfiye memuru olarak atanan kişinin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkin olup, şirketin sicil kayıtları celbedildiğinde, sicilden terkin edildiği ihtilafsızdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı … Ltd. Şti. Ve Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine hizmet tespiti talebiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. İhya davasının açıldığı Kangal Asliye Hukuk Mahkemesince kesin yetki kuralı nedeniyle dosya yetkisizlikle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketinin 22.05.2016 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, şirketin tasfiye memurunun … ve … ‘ın olduğu, 01.11.2014 tarihli ticaret sicil gazetesinde yapılan ilana göre her iki tasfiye memurunun münferit temsil yetkisinin bulunduğu görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketlerin terkin olmadan önce merkez adresinin Taksim/İstanbul olduğu, buna göre mahkemenin 6102 sayılı TTK’nun 547/1. maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, münferit yetkili olan tasfiye memuruna dava dilekçesi ve yargılama gününün tebliğine rağmen, tasfiye memurunca cevap verilmediği, gerekçeli karar başlığında tasfiye memurunun adının yazılmayarak sadece ‘tasfiye memurluğu’ ibaresinin yazılmasının maddi hata olarak değerlendirilerek düzeltilebileceği anlaşılarak bu eksiklik karar başlığında giderilmiştir. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/1570 Esas sayılı dava dosyasında hizmet tespiti davası açıldığı, davacının taleplerin bu davada değerlendirilecek olması karşısında, derdest olan bu davada taraf teşkilinin sağlanarak yargılama yapılmasının sağlanması bakımından tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yarar bulunmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecek, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettirecektir. Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. Bu durumda, münferit yetkili tasfiye memurunun ek tasfiye için seçilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Diğer taraftan, tasfiye memuru tarafından yapılan yargılama giderleri tasfiye giderlerine sonradan eklenebileceğinden ve HMK’nın 326. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinden aleyhine hüküm verilen taraf sorumlu olduğundan ve davalı Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup yargılama giderlerinden sorumlu olmasını gerektirir bir durum bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/09/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca istinaf konusunun değerine göre karar kesindir.