Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/752 E. 2021/284 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/752
KARAR NO: 2021/284
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2016/1292 E.2018/1009K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında kurulan ticari satım ilişkisi çerçevesinde muhtelif cins ve nitelikteki taşınır malın müvekkili tarafından davalıya satımı ve tesliminin gerçekleştirilmiş olduğunu belirterek, 15.602,43 TL tutarındaki ticari satım bedelinden kaynaklanan bakiye alacak aslının vade tarihi olan 04/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın Ankara Ticaret Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğinden yetki itirazında bulunduklarını, işbu dava öncesinde davacı şirketçe dava konusu ile aynı satım ilişkisini içeren ve aynı fatura dayanak gösterilerek cari hesap alacağından kaynaklı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhine 31.903,41 TL cari hesap alacağı ve 871,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 32.775,29 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, süresi içerisinde 14/11/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile asıl alacağın 16.300,98 TL lik kısmına ve işlemiş faize itiraz edildiğini, böylece takibin itiraz edilmeyen 15.602,43 TL’lik kısmı için takibin kesinleşmiş olduğunu belirterek, yetki itirazları doğrultusunda mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, takip dosyası, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri ile yetki yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, her ne kadar takip tamamıyla yetki itirazı nedeniyle durmuş ise de davalı takip borçlusunun alacak yönünden 16.300,98 TL kısmi itirazda bulunduğu, eldeki davanın ise alacak davası olarak açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın alacağa dayanak belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan dava tarihi itibariyle 15.602,43 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 15.602,43 TL bakiye borcunun bulunduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, dava açıldıktan ve fakat ön inceleme duruşması yapılmadan önce 02/03/2017 tarihinde davalı tarafça 5.602,43 TL kısmi ödeme yapıldığı, dava açıldıktan sonra yapılan kısmi ödeme bakımından davanın konusuz kaldığı, buna göre kısmi ödeme sonrası davacının bakiye 10.000,00 TL alacağının bulunduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa itiraza uğrayan icra takibindeki takip tarihi olan 08/11/2016 tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmi ödemeye göre konu miktar yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve kalan 10.000,00 TL yönünden davanın kabulü gerektiği …” gerekçesiyle, davanın dava açıldıktan sonra 5.602,43 TL yönünden konusuz kalmış olması nedeni ile konusuz kalan bu kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına; kalan 10.000 TL yönünden davanın kabulüne, 10.000,00 TL’nin 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;
İş bu dava öncesinde davacı taraf aynı alacakdan kaynaklı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ve takibe konu borcun sebebi kısmına ise “31.903,41 TL cari hesap alacağı (Açıklama:26.05.2016 tanzim tarihli vade sonu, … sıra nolu 31.903.41 TL Meblağdan Kaynaklanan Cari Hesap Alacağı”) yazıldığını, Davacının işbu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını, takipte taraflarınca 15.602,43 TL’lik alacak kısmına itirazda bulunulmadığını, davacının kesinleşen bu kısım için ayrıca bir eda davası açtığını ve müvekkilini mükerrer olarak dava ve takip masrafı ile vekalet ücreti ödemek zorunda bıraktığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında alacaklının … Şti., borçlunun … Şti. olduğu, 31.903,41 TL cari hesap alacağı ve 871,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.775,29 TL alacağın takibe konu edildiği, borç sebebi olarak 26.05.2016 tanzim tarihli 04.08.2016 vade sonu 31.903,41 TL meblağlı faturadan kaynaklı cari hesap alacağının gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında; müvekkili şirketin ikametgah adresi Ankara ili Çankaya ilçesi sınırlarında olduğundan Ankara İcra Dairesi ve Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduğu, takibin 16.300,98 TL asıl alacak kısmı yönünden takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki satım sözleşmesinin ifa edileceği yerin Ankara olmasından ötürü uyuşmazlığı çözmeye Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, aynı zamanda eldeki davanın açılışından önce takibe dayanak gösterilen aynı fatura kapsamında ticari hesap alacağından ötürü İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında takip başlatıldığını, takibin itiraz edilmeyen 15.603,43 TL tutarlık kısmı için takibin kesinleştiğini, dolayısıyla davacının eldeki alacak davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunma sebebi olarak ileri sürmüştür. 23.06.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında; davacı vekili, dava tarihinden sonra 5.602,43 TL ödeme yapılmış olduğundan davanın 10.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi yönünde yazılı beyanda bulunmuş, beyanını imzası ile onamıştır. Aynı celsede verilen ara karar uyarınca TBK’nın 89. maddesi gereği para borçlarının götürülecek borçlar olması nedeniyle alacaklı konumundaki davacının ikametgah adresi itibariyle davalı vekilinin yetki itirazın reddine karar verilmiştir. Ankara 13.ATM’nce talimat yoluyla alınan 21.05.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davalının 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin elektronik ortamda tutulduğu, davalının davacı adına yapmış olduğu ödemelere yönelik dekontların bilirkişi tarafından incelendiği, bu kapsamda 19.08.2016 tarihli 20.000,00 TL tutarında, 08.11.2016 tarihli 10.000,00 TL tutarında, 02.03.2017 tarihli 5.602,43 TL tutarında ödeme bilgilerinin yer aldığı, davacının 2016 yılında davalı adına 4 adet fatura keşide ettiği ve bu faturaların davalının usulüne uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu 4 adet faturanın toplam 45.602,43 TL tutarında olduğunu, davalının toplamda 30.000,00 TL ödeme yapıldığı göz önüne alındığında davalının dava açılış tarihinden sonra 02.03.2017 tarihinde de 5.602,43 TL ödeme yaptığı, sonuç olarak ödemenin mahsubu neticesi davacının 10.464,65 TL alacağının olduğu değerlendirilmiştir. Dosya içerisindeki yargılama aşamasında alınan 30.07.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacıya ait 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, davacı şirketin davalı adına keşide ettiği faturaları kendi ticari defterlerinde kayıt altına aldığı, davacı şirketin dava tarihi itibariyle davalı şirketten faturalara dayalı cari hesap bakiyesinden kaynaklı 15.602,43 TL asıl alacağı olduğu, davalı şirketin dava tarihi sonrası 02.03.2017 tarihinde 5.602,43 TL ödeme yaptığı, sonuç olarak davacı şirketin davalı şirketten 10.000,00 TL asıl alacağı kaldığı, asıl alacak takip tarihinden dava tarihine kadar değişen oranda ticari avans faizi tatbik edilmek suretiyle yapılan işlemiş faizin 122,87 TL olabileceği değerlendirilmiştir.Davalı vekilinin istinaf başvurusunda; karşı tarafın icra takibine kısmı itirazda bulunduğunu ve itiraz edilmeyen 15.602,43 TL’lık kısım için takibin kesinleşmesine rağmen davacının hukuki bir yararı bulunmadığı halde eldeki eda davasını açmış olduğunu ve böylece müvekkilinin mükerrer olarak dava ve takip masrafı ödemek zorunda bıraktığını ileri sürmüştür. Ancak az yukarıda bahsi geçtiği üzere davalı vekilinin istinafına konu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelenmekle, 32.775,29 TL toplam alacağın icra takibine konu edildiği ve borçlu vekilinin kısmı itirazda bulunarak 16.300,98 TL tutar açısından takibe itiraz etmiş olduğu görülmektedir. Davacı vekili, eldeki davaya konu dava dilekçesinde aradaki ticari ilişki kapsamında ticari satım bedeli ödeme borcu olarak 15.602,43 TL tutarındaki kısmın vade tarihi olan 04.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reskont faizi oranında tahsilini talep etmekle, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde de; davalının takip konusu asıl alacağın 16.300,98 TL tutarındaki kısmına itiraz ettiğini, dolayısıyla bu tutar açısından takibe devam edilebilmesi için ancak itirazın iptali davası açılması gerektiğini, davalı şirketin 15.602,43 TL tutarında bakiye borcu olduğu anlaşılmakla, 6.300,98 TL’lik kısım düşüldükten sonra davalı aleyhine eldeki eda davasının açıldığını, davalının kabul ettiği bakiye alacak aslı ile davacı müvekkili şirketin iş bu dava kapsamı bakiye alacak aslı miktarları arasında farklılık mevcut olduğunu ileri sürerek eldeki dava açılışında hukuki yarar şartının sağlandığını beyan etmiştir. Tüm dosya kapsamındaki delillerin incelenmesinde, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün ilgili dosyasında alacaklının 31.903,41 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, borçlu vekilinin de söz konusu meblağın 16.300,98 TL tutarındaki kısmı yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep etmekle 15.602,43 TL tutarındaki asıl alacağa ilişkin olarak herhangi bir itirazda bulunmadığı, dolayısıyla bu miktardaki asıl alacak açısından takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Takip talebinde 31.903,41 TL cari hesap alacağı için 871,88 TL işlemiş faiz talep edilmekle takipte asıl alacağa işleyecek yıllık %10,50 ticari değişen oranlarda faiz ile tahsil talebinin yapıldığı ve takip tarihinin 07.11.2016 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki dava açısından ise 15.602,43 TL tutarındaki ticari satım bedelinin 04.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmektedir. Takipte itiraza uğrayan kısım açısından süresi içerisinde itirazın iptali davası açılabileceği gibi elbette itiraza uğrayan bu kısma yönelik olarak ayrı bir alacak davası da açılmasında hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Davacı vekilinin dosya kapsamındaki beyanlarından açıkça anlaşılacağı üzere, müvekkili şirketin muhasebe kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesi aradaki ticari ilişki kapsamında karşı taraftan 15.602,43 TL tutarında alacak kaydı olduğu taraflarınca anlaşıldığından eldeki alacak davası 15.643,00 TL üzerinden harçlandırmak suretiyle açılmıştır. Takipte itiraza uğrayan kısım 16.300,98 TL tutarında olmakla davacı vekilinin belirtilen bu tutar kapsamında kalan daha az bir miktar üzerinden alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Kaldı ki, davacı vekilinin dosya içerisindeki ibraz ettiği dilekçelerinin hiçbir yerinde takipte itirazda uğramadığı için kesinleşen miktarı eldeki alacak davasına konu etmiş olduğu yönünde bir beyana rastlanmamıştır. İş bu alacak davasına konu tutarın, davalının icra takibinde itiraz ettiği tutar kapsamında olduğu ve davacının da alacak davası açmakta hukuki yararının bulunduğu belirlenmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 467,10 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.04.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.