Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/74 E. 2020/982 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/74
KARAR NO: 2020/982
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2018/632E. – 2018/1160 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle açılmamış sayılmasına ilişkin verilen hükme karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların dava dışı … A.Ş’de % 40 oranında pay sahibi olduklarını, şirketin hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı …’ın diğer davalı şirketlerin de ortağı olduğunu, şirketlerin dava dışı şirketle aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalı …’ın davacıların dava dışı … A.Ş.’deki bir kısım paylarının keyfi bir şekilde ve haksız olarak ıskat ettiğini, şirketin parasının davalı şirketlere aktarılarak örtülü kazanç sağlandığını ileri sürerek, dava dışı … A.Ş.’nin uğradığı zararların tespitine, davalı …’tan şimdilik 20.000,00 TL ile tüm davalılardan 40.000 TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı … A.Ş.’ne ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 28.04.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 174.600 TL ‘nin …’tan, 55.477,93 TL’nin ise davalı şirket ile birlikte …’tan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı ortak adına kayyım tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davalı … Ltd. Şirketi’nin dava dışı … A.Ş. ile aynı konuda faaliyet göstermediğini, … Ltd. Şirketi’nin aktif bir şirket olmadığını, … Ltd. Şirketi’nin ise henüz kuruluş ve yatırım aşamasında olduğunu, davalı …’ın şirketle ticari ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin usulsüz işlemlerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince 23.05.2017 tarihli duruşmada, davalı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi aleyhine açılan davanın takip edilmediğinden HMK 150 maddesi gereği yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, Tasfiye Halinde …. Ltd. Şirketi aleyhine açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, tefrik işlemlerini yazı işleri müdürü tarafından yapılmasına karar verilip bu karar doğrultusunda, davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şirketi aleyhindeki dava ayrı esasa kaydedilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, tefrik sonucu yeni esasa alınan davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şirketi aleyhindeki davada yapılan yangılama sonucunda; “…Davalı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi aleyhine açılan davanın HMK.nın 150/1. maddesi hükmünce işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak, üç aylık hak düşürücü süre içinde yenilenmeyen iş bu davanın, HMK.nın 150/5. maddesi hükmünce açılmamış sayılmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına… ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine rağmen, vekil aracılığıyla temsil edilen müvekkili davalı şirket yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu beyanında; davalı şirketin tasfiyesinin 09.12.2010 tarihinde sona erdiğinden, sicilden terkin edilen şirket için vekalet ücreti istenemeyeceğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıların ortağı olduğu şirketin zararının tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince, HMK’nın 150/5. Maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı şirket vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece 2016/892 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada 21.03.2018 tarihli oturumda davalı … Sanayi Ltd.Şti.’nin tüzel kişiliğinin tasfiye sonucu sona erdiği, tasfiyenin 09.12.2010 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği ,davalı vekilinin de davalı şirketi temsil olanağının kalmadığının belirlendiği, oturumda hazır bulunan taraf vekillerinin belgeyi inceleyip beyanda bulunmak üzere süre talep ettikleri, sonraki oturumda davacı vekilinin şirket ile ilgili davayı takipsiz bıraktığı, davalı vekili Av….’nun da davaya takip etmemesi nedeniyle, takipsiz bırakılan davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, buna ilişkin davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalı … Ltd.Şti.’ne yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Eldeki dava, mahkemece 2016/632 Esasa kayıt edilmiş ve üç aylık sürenin dolmasından sonra açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Eldeki dosyanın tefrik edildiği davada, davacı vekili, davacıların dava dışı … A.Ş.’de yaklaşık %40 oranında pay sahibi olduklarını, şirketin hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı davalı …’ın davalı … Ltd.Şti. ile … Ltd.Şti.’nin de yöneticisi olduğunu, şirketlerin dava dışı … A.Ş. ile aynı konuda faaliyet gösterdiklerini, davalı …’nın, davacıların dava dışı … A.Ş’deki bir kısım paylarının keyfi bir şekilde ele geçirdiğini, dava dışı şirketin paralarını başka kişilere ve davalı şirketlere aktararak şirketin zarara uğratıldığını, örtülü kazanç sağlanması için şirket gelirlerinin gizlendiğini, belirterek dava dışı … A.Ş’nin uğradığı zararların tespitine, davalı …’tan şimdilik 20.000 TL, ayrıca tüm davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere 40.000 TL ‘nin tahsili ile dava dışı … A.Ş’ne ödenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. UYAP ortamında yapılan incelemede, davada her üç davalının aynı vekil tarafından temsil edildiği, davalı şirketin tasfiye halinde olduğunun mahkemece 12.12.2017 tarihli oturumda tespit edildiği, davalı vekilinin, tasfiye sürecinden haberdar olmasına rağmen tasfiyenin sonuçlanıp sonuçlanmadığını bilmediğini açıkladığı, mahkemece yapılan incelemede tasfiyenin davadan önce 09.12.2010 tarihinde sonuçlanması nedeniyle dosyanın tefrik edildiği, taraf vekillerince takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, dava tarihi itibariyle tüzel kişiliği bulunmayıp, tasfiyesi kapatılan ve sicilden terkin edilen şirketin ihyası sağlanmadan dava açıldığı, yargılama sırasında da ihya işleminin yapılmayarak davanın işlemsiz bırakıldığı, esasen dava tarihinde var olmayan bir şirkete dava açılmasının yanında, tasfiyenin tamamlanıp sicilden terkin suretiyle tüzel kişiliğin sona ermesiyle birlikte vekalet ilişkisinin de sona ermiş olmasına rağmen davalı vekilince vekalet ilişkisi sona eren şirketi temsil etmek üzere sunulan vekaletin geçerli kabul edilemeyeceği, terkin edilen şirket ile davalı vekili olduğunu beyan eden avukat arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı, bu durumda mahkemece vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince açılmamış sayılmasına karar verilen davada, geçerli bir vekalet ilişkisi bulunmayan avukatın karar başlığında gösterilmemesi ve vekalet ücreti takdir edilmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Başvuran yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Başvuran tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusu vekalet ücretinin değerine göre karar kesindir.