Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/731 E. 2021/282 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/731
KARAR NO: 2021/282
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2018
NUMARASI: 2017/597 E.2018/878K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari satımdan kaynaklı)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin ticari satım ilişkisi kapsamında davalıdan olan alacağını tahsil amacıyla, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine giriştiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile müvekkili arasında ticari satım nedeniyle cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin davacının isteği doğrultusunda ham madde getirttiğini, ancak davacının bir ayıp bildirmeksizin ham maddeyi almaktan vazgeçtiğini ve yaptığı ön ödemeyi iade almak istediğini belirterek, huzurdaki davanın reddine, %20 oranında hesaplanacak kötü niyet tazminatının davacıdan tahsile ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin devamı ile itirazın raporda belirlenen miktarlar gibi kısmen iptaline karar verilmiştir. İcra İflas Kanununun 67/2 maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” İşbu davada davalı mahkememizce bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.916,62 TL asıl alacak, 218,79 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, asıl alacağın %20’si olan 3.383,33 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Dava konusu alacak iddiası yargılamayı gerektirir nitelikte olmakla, ticari defterler incelenmek suretiyle karar verildiğini, dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir kötüniyeti tespit edilemediğinden müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Hükme dayanak bilirkişi raporuna yönelik haklı itirazları gözetilmediğini, Mahkeme tarafından 19.12.2017 tarihli celsenin üç no’lu ara kararında “ilgili malı denetleyebilecek bilirkişinin de katılması sureti ile” inceleme kararı oluşturulduğunu, oysa dosyaya sunulan hükme dayanak bilirkişi raporunda bu şekilde bir incelemenin yapılmadığını,
Tedarik sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin davacıya mal tedarik edip, teslim ettiğini, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, Tedarik sözleşmesine konu malların ayıplı olduğu, malların müşteriler tarafından iade edildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın iş bu iddialarını ispat eder nitelikte bir delil de dosyaya sunmadığını, davacı tarafça yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, müvekkili şirketin tedarik sözleşmesinde kararlaştırılan mal dışında bir mal getirdiğine yönelik davacı tarafın keşide ettiği bir ihtarname de bulunmadığını, Mal teslimi ve ayıp konuları maddi birer vakıa olduğu halde tanıklar dinlenilmeksizin hüküm oluşturulmasının hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ve kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satıma konu açık hesap ilişkisi kapsamında oluşan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Şti., borçlunun … Şti. olduğu, 17.036,62 TL asıl alacak, 278,79 TL işlemiş faiz olmak üzere 17.255,41 TL alacağın icra takibine konu edildiği, 31.12.2016 tarihli cari hesap ekstresi borç bakiyesinin borcun sebebi olarak gösterildiği, icra dosyasında … Şti.’nin yetkilisinin imzası ve şirket kaşesi ile … isim ve soyadının yer aldığı, mutabakat mektubu isimli belgenin incelenmesinde; 31.12.2016 tarihi itibariyle 17.036,62 TL bakiye ile mutabık olunduğunun bildirildiği, icra dosyası içerisinde yer alan itiraz eden vekilinin itirazlarında, borca ve takip sonrası işleyecek faize itiraz edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 27.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; esasen davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre alacaklı olduğu bakiyenin 16.916,62 TL olduğu, davacının senet protesto masrafından kaynaklı 120.00 TL’yi de karşı taraf borcu olarak kayıtlarına aldığı, davacı ile davalı kayıtları arasındaki 31.12.2016 tarihli bakiye farkının 119,96 TL olduğu, bu farkın hem az önce yukarıda bahsi geçen 120,00 TL protesto masrafından hem de taraflar arasındaki ihtilafa konu edilen faturalardan olan 01.03.2016 tarihli … nolu fatura bedelinin davacı ticari defterlerinde 29.134,79 TL davalı ticari defterlerinde ise 29.134,75 TL şeklinde kayıt edilmesinden kaynaklandığı. Bu kapsamda 2016 yılı kayıtlarına ilişkin olarak davacının davaya esas icra takibi ile ana para alacağının 16.916,62 TL olabileceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat yoluyla alınan 16.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmede, davalının ticari kayıtlarını e defter üzerinden tuttuğu, 2017 yılına ilişkin kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucu davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair kayıt bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Davacının iddialarının dinlenebilirliği açısından yazılı bir cari hesap sözleşmesinin varlığı şart değildir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, davacının keşide ettiği faturalar davalının, sahibi aleyhine delil niteliğinde bulunan ticari defterlerinde kayıtlıdır. Dosya kapsamındaki mutabakat ve birbirini doğrulayan her iki tarafın ticari defter içeriklerine göre davacının davalıdan davaya konu edilen miktarda alacaklı olduğu sabittir. Davacı iddiasını karşılıklı mutabakat çerçevesinde oluşan cari hesap alacağına dayandırmakla davacı tarafından ayıp iddiası kapsamında açılmış bir dava yoktur. Davalı ödeme iddiasında bulunmadığı gibi borcu sona erdirecek başkaca bir savunmayı da ileri sürüp ispat etmemiştir. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Alacak fatura ve ticari defterlere dayalı bulunmakla; likit nitelikte olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 877,88 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.04.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.